Somali'de son 6 ayda en az 3 bin Eş-Şebab üyesi etkisiz hale getirildihttps://turkish.aawsat.com/home/article/4232886/somalide-son-6-ayda-en-az-3-bin-e%C5%9F-%C5%9Febab-%C3%BCyesi-etkisiz-hale-getirildi
Somali'de son 6 ayda en az 3 bin Eş-Şebab üyesi etkisiz hale getirildi
12 Nisan 2022 tarihinde başkent Mogadişu'da düzenlenen askeri geçit töreninde Somali askerleri (Reuters)
Somali'de Eş-Şebab terör örgütüne yönelik operasyonlarda son 6 ayda en az 3 bin örgüt üyesinin etkisiz hale getirildiği bildirildi.
Somali Savunma Bakanlığı, Eş-Şebab örgütüne yönelik operasyonlarla ilgili açıklama yaptı.
Açıklamada, son 6 ayda yürütülen operasyonlarda en az 3 bin örgüt üyesinin öldürüldüğü belirtildi.
Operasyonlarda 70 köy ve kasabanın örgütten temizlendiği kaydedilen açıklamada, yaklaşık 3 bin 700 örgüt üyesinin de yaralandığı aktarıldı.
Eş-Şebab, 2000'li yılların ortalarından bu yana Mogadişu'da kurulan hükümeti yıkmaya çalışıyor. Örgüt, aynı zamanda Somali'nin komşusu Kenya'da da zaman zaman terör eylemleri düzenliyor.
Somali'de geçen sene Cumhurbaşkanı seçilen Hasan Şeyh Mahmud, örgüte karşı çok boyutlu mücadele başlattıklarını açıklamıştı.
Esed'in ordusundan ayrılan subaylar orduya geri dönüyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5200209-esedin-ordusundan-ayr%C4%B1lan-subaylar-orduya-geri-d%C3%B6n%C3%BCyor
Esed'in ordusundan ayrılan subaylar orduya geri dönüyor
Suriye ordusunun mevcut durumu, kapasitesinin neredeyse yüzde 80'ini yok eden İsrail saldırılarıyla daha da kötüleşti (AFP)
Mustafa Rüstem
Yeni Suriye ordusu yerinde sayıyor ve henüz bütünleşik ve sağlam bir ordu kurma yönünde hızlı adımlar atılmadı. Eski rejimin devrilmesinden ve subaylarla polis memurları dahil olmak üzere askeri ve güvenlik personelinin terhis edilmesinden sonra, Beşşar Esed'in Moskova'ya kaçmasının ardından yaklaşık bir yıldır oluşan boşluğun doldurulması için hızla entegre bir askeri ve güvenlik birimi oluşturulması gerekli hale geldi.
Savunma Bakanlığı, kısa süre önce Esed ordusundan ayrılan iki subay için atama kararı yayınladı. Tümgeneral Selim İdris’i “Ulusal Askeri Mühendislik Akademisi'ne” (merkezi Suriye'nin kuzeyindeki Halep şehrinde bulunan bölgenin en önemli askeri akademilerinden biri) “danışman” olarak atarken, Tuğgeneral Hasan Hamade’yi “Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı” olarak atadı. Her ikisinin de Türkiye’ye yakın oldukları biliniyor.
Gözlemciler, Türkiye'nin dış müdahalesinin, bu hassas pozisyonlara atanmalarında etkili olmuş olabileceğine inanıyorlar. Zira Savunma Bakanlığı’nın 8 Aralık 2024’teki kurtuluş harekâtının ardından komuta kadrolarına yaptığı ilk atamalar, yabancılar da dahil olmak üzere silahlı fraksiyonların liderleri için terfiler içeriyor ve onlara askeri rütbeler veriyordu. Buna karşılık eski rejimin ordusundan ayrılan üst düzey komutan ve subaylar açıkça bu atamaların dışında bırakılmışlardı.
Tümgeneral İdris, ılımlılığı, Türkler ve Amerikalılarla olan kapsamlı ilişkileriyle tanınıyor. Türkiye destekli Suriye Geçici Hükümeti'nde Savunma Bakanlığı görevini üstlenmiş, ancak 2021'de görevinden istifa etmişti. 2012'de silahlı çatışmanın başlangıcında Esed rejiminin ordusundan ayrılmış ve İstanbul'a taşınmıştı.
Tuğgeneral Hamade’ye gelince, 2012'de Rus MiG-21 uçağıyla Ürdün havaalanına inen ve siyasi sığınma talebinde bulunan bir pilot subaydı. Daha sonra Türkiye'ye taşındı. 2021'de (o zamanlar Esed rejimine muhalif) Suriye Geçici Hükümeti'nde Savunma Bakanlığı görevini üstlendi. Bundan önce 101. Piyade Tümeni ile Yusuf el-Azme Tugayı da dahil olmak üzere çeşitli fraksiyonlar kurdu.
Özgür Suriye Ordusu ve subayları
Askeri kanattan komutan ve subayların ayrılık ve firar geçmişini incelersek, Suriyelilerin hafızasında Ekim 1989'da Rus MiG-23 savaş uçağıyla Suriye hava sahasından İsrail'e kaçan Suriyeli pilot Bessam el-Adl yer etmiştir. Hava Kuvvetleri İstihbaratı subayı Husam el-Avak da 2011'de Suriye devriminin patlak vermesinden önce, 2005 yılında ordudan ayrılmıştı. Güvenlik güçlerinin silaha başvurması ve aşırı şiddet kullanması, gösterileri bastırmak için ordu ve silahlı kuvvetlerin kışlalarından sivillerin yaşadığı sokaklara zorla indirilmesi, şüphesiz ayrılık kararlarına katkıda bulundu.
Muhalif güçler ile devrik rejimin ordusu arasında çatışmaların patlak vermesiyle, muhalif güçlere bağlı, Özgür Suriye Ordusu olarak bilinen ilk askeri kurum kuruldu. Temmuz 2011'de kurulan bu ilk askeri kurum, Esed ve destekçilerine karşı savaşı başlattı. Üyeleri, gösterilerin şiddetle bastırılmasını protesto etmek için ordudan ayrılan komutanlar, subaylar ve Suriye ordusu unsurlarından oluşuyordu. Özgür Suriye Ordusu, kuruluşundan bir yıl sonra dağıldı ve sahada hızla cihatçı yaklaşıma sahip örgütler ortaya çıktı.
Tüm silahlı örgütlerin dağıtılması, askeri ve güvenlik teşkilatının bir parçası haline gelen yabancıların görevden alınması talep ediliyor (AFP)
Bununla birlikte, Suriye savaşı sırasında yaklaşık 10 bin asker ve astsubayın rejim ordusundan ayrıldığını ve ayrılan subay sayısının 4 bini aştığını gösteren bilgiler mevcut. Bu kişiler iki gruba ayrılıyor; ilk grup ordudan ayrılarak savaş alanlarında savaştı, çoğunluğu ise ordudan ayrılıp yabancı veya Arap ülkelerine gitmeyi tercih etti.
Ayrılanlar arasında olan bir subay, bazı subayların yeni orduya dönmemelerinin nedeninin, sağlık ve fiziksel durumlarının kötüleşmesi nedeniyle askeri hayata geri dönmek istememeleri olduğunu düşünüyor. Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra da dönüş kapısının açılmasından sonra, “geri dönüşlerinin ancak durumlarının incelenmesinden sonra gerçekleşeceğini” açıkladı.
Hava Kuvvetleri'nde mühendis subay olan ve eski rejim döneminde ordudan ayrılan Albay Muhsin Hamdan, The Independent Arabia'ya verdiği demeçte, “Çeteden ayrılan her subay, kendisi ve ailesi için ölüm fermanını imzaladığı için ayrılması başlı başına bir onur ve nişan sayılmaktadır. Zira bu kararı alırken çocuklarının geleceğini görmezden geldi, birçok aile üyesi üniversite eğitimlerini ve geleceklerini feda etti” dedi.
Hamdan, “Bugün ayrılan subayların ne fedakarlıklarda bulunduklarını sorgulayan herkes, devrime meşruiyet kazandıranların onlar olduğunu ve o dönemde medyanın rütbesi ne olursa olsun herhangi bir subayın ayrılığını haber yapmak için yarıştığını bilmelidir” diye devam etti.
Hamdan, “bu subayların çoğu halen Savunma Bakanlığı'nın atamaları dışında. Göreve iade edilenler kıdem ve hatta atama kriterleri göz önünde bulundurularak atanmıyor. Göreve iade edilenlerin çoğu, sanki eleştirileri susturmak istercesine, iyi düşünülmüş bir plan olmadan, askeri akademilere atandılar” diye yakındı.
Akademik seviye, askeri rotasyon, eğitim deneyimi, uzmanlık, askeri kıdem ve terfiler ile ordu ve silahlanmanın dayanacağı askeri doktrin de dahil olmak üzere nitelik, eğitim ve hizmet sistemlerine dayalı modern bir askeri kurum inşa etmek için kurallar olması gerektiğini vurguladı. “Kıyafet yönetmeliği bile açıkça tanımlanmalı; hizmet sırasında giyilecek üniforma ile sokakta giyilecek olan kıyafet açıkça belirlenmelidir, ziyaretler ve resmi etkinliklerde kullanım için de ayrı bir tören üniforması belirlenmelidir. Maalesef, tüm bunlar bugün hâlâ belirsizliğini koruyor” ifadelerini kullandı.
Eski subay Muhsin Hamdan, çeşitli uzmanlık alanlarından 4 bin ila 5 bin arasında ayrılmış subay olduğunu tahmin ediyor. Bunların en azından topçu, füze ve hava savunma alanlarında yedek subaylar olarak sahada aktif hale getirilmeleri çağrısında bulunuyor. Zira bu subaylar daha önce ordunun seçkin mensuplarıydılar ve ordudan ayrılmaları rejim ordusunda silahların kullanımı konusunda önemli bir boşluk yaratmıştı.
“Eski rejimin ordusu sorulduğunda İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı da aynı şeyi söylemişti. O zaman, 'ordu subayları ayrıldıktan sonra etkinliğini kaybetti' demişti. Bu nedenle, subayların geri dönüşü gelişigüzel değil, askeri ilkelere dayalı sistematik bir çalışmayla gerçekleşmelidir. Ordudan ayrılan kıdemli subaylardan oluşan bir komite bunun üzerinde çalışabilir. Buna rağmen, Suriye'yi ve halkını koruyup savunabilecek güçlü bir ordu kurma çalışmalarında karar vericilerin başarılı ve hakkaniyetli olmalarını diliyoruz.”
Ordunun gücü
Buna karşılık, Savunma Bakanlığı’na bağlı Subay İşleri Dairesi Başkanı Tuğgeneral Muhammed Mansur, ağustos ayı başlarında ayrılan subaylardan geri dönüş için 3 binden fazla talep aldıklarını açıkladı.
İlk bilgiler, verileri düzenlemenin ve talepleri belirli kriterlere göre incelemenin yanı sıra, ayrılanları, güvenlik ve siyasi nedenlerle terhis edilenleri geri çağırmak için uzman komitelerin kurulduğuna işaret ediyor. Bakanlık, ayrılan subayların dönüşünü ve yeni orduya yeniden entegrasyonunu organize etmek için tüm ilgili tarafları kaydolmaya davet eden elektronik bir platform da kurdu.
Global Firepower web sitesinin 2022 yılı sıralamasında Suriye ordusu Arap dünyasında altıncı sıradaydı (AFP)
Global Firepower web sitesinin 2022 yılı sıralamasında Suriye ordusu Arap dünyasında altıncı sıradaydı. Küresel sıralamada ise askeri ve lojistik güç de dahil olmak üzere 50 göstergeye göre 138 ordu arasında 47’nci sırada yer almıştı.
Suriye ordusunun mevcut durumu, binden fazla saldırıyla Suriye ordusunun stratejik kabiliyetlerinin yaklaşık yüzde 80'ini yok eden İsrail hava saldırılarıyla daha da kötüleşti. Ayrıca, İsrail’in Suriye'nin güneyindeki sınır şehirleri Dera ve Kuneytra'da düzenlediği kara harekâtı ve Şam kırsalına önemli ölçüde yaklaşması, Suriye ordusunu daha da zayıflattı.
Bu arada, birçok ayılmış subayın kişisel durumları göz önünde bulundurularak geri dönüş kapısı açık bırakılıyor. Birçoğu şu anda yurt dışında olduğu ve geri dönmeden önce işlerini halletmek için zamana ihtiyaç duydukları, keza çeşitli uzmanlık alanlarından subay ve komutanlara acil ihtiyaç duyulduğu için orduya yeniden katılma kapısı kapatılmıyor.
Adının açıklanmasını istemeyen ayrılmış subaylardan biri, elde ettiği bilgilere göre ayrılmış subayların yüzde 70'inden fazlasının orduya yeniden kabul edilip geri döndüğünü düşünüyor. Ancak, bir kısmının kişisel ve özel nedenlerle geri dönmeyi tercih etmediklerini, kendileri ve aileleri için bir hayat kurabildikleri yabancı ülkelerde kalmak istediklerini, bazılarının da orduya dönmek için uygun yaşı geçmiş olduklarını, bir kısmının ise ülkelerine dönseler bile sivil hayatı askerlik hayatına tercih etmeye başladıklarını belirtiyor.
Bu arada, eski rejim döneminde Cumhuriyet Muhafızları'nın en önde gelen subaylarından biri olan Manaf Tlas'ın adı siyasi ve askeri alanda büyük yankı bulmaya devam ediyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre silahlı çatışmanın en başında ayrılışı rejimin başı Beşşar Esed için ağır bir darbe olmuştu. Çünkü kendisi Esed ailesine yakındı ve onlarla güçlü aile bağları vardı. Babası, eski Savunma Bakanı Mustafa Tlas, Hafız Esed'in yakın arkadaşı ve sırdaşıydı.
Manaf Tlas'ın Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın olası halefi veya başbakan ya da savunma bakanı olarak yeniden görünmesi, ayrılanların büyük bir kısmına üst düzey ve hassas pozisyonlara kesin bir dönüş umudu verecektir. Kendisi de Paris'teki son konferansında açıkça bunu ve şunları talep etti; tüm silahlı örgütlerin dağıtılması, askeri ve güvenlik teşkilatının bir parçası haline gelen yabancıların görevden alınması, Savunma, İçişleri ve Güvenlik Bakanlıklarındaki tümgeneral ve tuğgeneral rütbelerindeki üst düzey subaylar da dahil olmak üzere eski ordudan 10 bin subayın göreve iade edilmesi. Ayrıca, mevcut yetkililerin talebi üzerine kendileri ile iş birliği yapan eski Suriye ordusu subay ve personelinin serbest bırakılması çağrısında da bulundu.
*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.
Hizbullah Genel Sekreteri: Silahlar Lübnan'ın gücünün bir parçasıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5200181-hizbullah-genel-sekreteri-silahlar-l%C3%BCbnan%C4%B1n-g%C3%BCc%C3%BCn%C3%BCn-bir-par%C3%A7as%C4%B1
Hizbullah Genel Sekreteri: Silahlar Lübnan'ın gücünün bir parçası
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün yaptığı açıklamada, "partinin silahları Lübnan'ın gücünün bir parçasıdır ve Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının sorunu çözeceğini düşünen herkes yanılıyor" dedi.
İsrail'in "hedeflerine ulaşmadığını ve ulaşmayacağını" vurgulayarak, "Uygulamada yeni bir şey yok, sadece ABD, İsrail'in savaşla başaramadığını siyaset yoluyla başarmaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.
Kasım, "ABD'nin Lübnan ve bölgeye müdahalesinin çok kötü olduğunu, katliamları örtbas ettiğini ve bölge halklarını tehdit eden yayılmacı bir proje yürüttüğünü" ifade etti.
Lübnan asıllı ABD elçisi Tom Barrack'a hitaben yaptığı konuşmada, "Lübnan'ı tehdit etmeyi ve gücünü baltalayıp Büyük İsrail'in bir parçası haline getirmeye çalışmayı bırakması gerektiğini" söyledi. Lübnan kararlılığını koruyacak ve her türlü boyun eğdirme ve tabi kılma girişimlerini reddedecektir" şeklinde konuştu.
Ayrıca, yargının yakın zamanda 14 milyon dolar kefaletle serbest bırakılmasını emrettiği Merkez Bankası Başkanı Riyad Salame konusuna da değinen Kasım, " O bir Amerikan çalışanı değil ve hükümet ona son vermeli" dedi.
Londra HTŞ’yi kara listeden çıkardıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5200179-londra-ht%C5%9F%E2%80%99yi-kara-listeden-%C3%A7%C4%B1kard%C4%B1
İngiltere dün Hayat Tahrir el-Şam'ı (HTŞ) terör örgütleri kara listesinden çıkarma kararı aldı ve bu kararın yeni Suriye hükümetiyle daha fazla etkileşim kurulmasına olanak sağlayacağını belirtti. İngiliz hükümeti yaptığı açıklamada, bu kararın aynı zamanda Birleşik Krallık'ın "terörle mücadeleden göç ve kimyasal silahların imhasına kadar" iç ve dış önceliklerini de destekleyeceğini ifade etti.
Öte yandan, Rusya'nın Suriye Büyükelçisi Aleksandr Lavrentiev, dün Tahran'da İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Laricani ile bir araya geldi ve Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile de görüştü.
Şarku’l Avsat’ın Rus medyasından aktardığına göre görüşmede, " Moskova ve Tahran'ın, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, egemenliğine yönelik her türlü ihlale karşı çıkılması ve terörizmin üreme alanı haline gelmesinin önlenmesi konusundaki ortak tutumu" teyit edildi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة