Kahire’den ‘küresel su bilgi sistemi’ çağrısı

Mısır Sulama Bakanı, COP27 sonuçlarının üzerine çalışmaları çağrısında bulundu

BM 2023 Su Konferansı faaliyetlerine katılan Mısır Su Kaynakları Bakanı (Mısır Hükümeti)
BM 2023 Su Konferansı faaliyetlerine katılan Mısır Su Kaynakları Bakanı (Mısır Hükümeti)
TT

Kahire’den ‘küresel su bilgi sistemi’ çağrısı

BM 2023 Su Konferansı faaliyetlerine katılan Mısır Su Kaynakları Bakanı (Mısır Hükümeti)
BM 2023 Su Konferansı faaliyetlerine katılan Mısır Su Kaynakları Bakanı (Mısır Hükümeti)

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Hani Suveylem, iklim eylemine ve afet riskinin azaltılmasına katkıda bulunan küresel bir su bilgi sistemi oluşturmak için çalışma çağrısında bulundu.
Suveylem New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 2023 Su Konferansı’nın kapanış oturumunda yaptığı konuşmada Mısır-Japon eş başkanlığında düzenlenen ‘İklim ve Direnç için Su Üzerine Etkileşimli Diyalog’ sonuçlarını değerlendirdi.
Bakan geçen yıl Mısır’ın Şarm eş-Şeyh şehrinin ev sahipliğinde düzenlenen 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP27) elde edilen sonuçların geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Mısırlı Bakan, su ve iklim sorunlarının karşı karşıya olduğu ana zorluklar ve bunlara yönelik önlemler hakkında konuştu. Suveylem “İklim değişikliği sebebiyle dünyada kötüleşen su kıtlığının ve bunun hayati önem taşıyan insan ihtiyaçları üzerindeki çok boyutlu olumsuz yansımaların sonucu olarak, suyun sürdürülebilirliğini ve iklime uyum sağlama yeteneğini sağlamak için bir dizi tavsiye verilmesi ile sona erdi” ifadelerini kullandı.
Suveylem bir dizi tavsiye saydı bunlar arasında ‘su kaynakları entegre yönetimi politikaları çerçevelerinin yaygınlaştırılması, bunların çevresel sistemler ve ilgili sosyal ve ekonomik boyutlarla ilgili diğer çerçevelerle ilişkilendirilmesi, su ile ilgili farklı sektörler arasında koordinasyon için ulusal mekanizmalar geliştirilmesi ve benimsenmesinin yanı sıra iklim eylemine ve afet riskinin azaltılmasına katkıda bulunan küresel bir su bilgi sistemi oluşturmak için çalışması’ yer alıyordu.
Mısır, Etiyopya’nın 2011’den beri nehrin ana kolu üzerine inşa ettiği barajın Nil suyundaki payının etkilenmesinden korkuyor. Kahire, Hartum ile birlikte barajın doldurulmasını ve işletilmesini düzenleyen bağlayıcı bir yasal anlaşma çağrısında bulunurken, Addis Ababa su kaynaklarını kullanarak kalkınma hakkı olduğunu belirterek hidroelektrik barajının inşası için ısrarcı.
Tavsiyeler arasında, fonların seferber edilmesi, su sektörü ve iklim direnci adımlarına tahsis edilmesinin kolaylaştırılması, uygun maliyetli uygulamaların sağlanması, iklim değişikliğinden etkilenen en savunmasız ülkelerin finanse edilmesine ilişkin COP27’deki anlaşmanın geliştirilmesi ve kayıp ve hasarlar için özel bir fon oluşturması yer alıyordu. Söz konusu diyalogda, önümüzdeki yıllarda su ve iklim alanında somut ilerleme sağlamak üzere büyük bir adım olarak BM 2023 Su Konferansı’ndan çıkacak eylemleri ve taahhütleri takip edecek bir mekanizmaya sahip olmanın önemini vurgulandı.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, kötüleşen su kıtlığı karşısında bu ‘değerli ortak’ kaynağı yönetmek açısından ‘rota değişikliği’ çağrısında bulundu. Yaklaşık 50 yıldır su üzerine görülmemiş bu konferansın sonunda bir miktar umut yeşerdi.
Guterres “En değerli varlık olan suyun, sağlık, sanitasyon, hijyen, barış, kalkınma, yoksulluk ve gıda güvenliği üzerindeki etkilerinden dolayı küresel siyasi gündemin merkezinde yer alması gerekiyor. İnsanlığın tüm gelecek umutları, Su İçin Harekete Geç programına hayat vermek için bilime dayalı rota değişikliğine bağlıdır” dedi. Söz konusu rota, özellikleri bu konferans sırasında verilen taahhütlerle şekillendi. BM Genel Sekreteri tüm dünya nüfusunun sudan yararlanabilmesi için ‘durumu değiştirmek’ için çaba gösterilmesi çağrısında bulundu.
Guterres, çarşamba günü insanlığın kaynaklara yönelik ‘aşırı tüketimini’ ve bunun sonucunda ortaya çıkan iklim krizini şiddetle eleştirdikten sonra, ‘Şimdi harekete geçme zamanı’ ifadelerini vurguladı.
1977’den bu yana görülmemiş konferans öncesinde ve sırasında, sivil toplum kuruluşları, hükümetler ve özel sektör tarafından bu ‘eylem programına’ yönelik yaklaşık 700 taahhüt kaydedildi. Bunlar arasında tuvaletler inşa etmek ve 300 bin km’lik kötü durumdaki nehirleri canlandırmak yer alıyordu.
İlerleme çalışmaları kapsamında BM Su Özel Temsilcisi atanması çağrısı yapıldı. Guterres teklifi inceleyeceğini söyledi.
BM Su Kaynakları Komitesi tarafından toplanan son rakamlara göre, 2020’de iki milyar insan güvenli tatlı suya erişemezken, 3,6 milyar insan uygun temizlik hizmetlerine erişemedi. Bu kişilerin 494 milyonu açık tuvalet ihtiyaçlarını gideriyordu.
En az 2 milyar insan dışkıyla kirlenmiş su tüketiyor ve 2,3 milyar insan temel hijyen hizmetlerine erişemiyor. Bu koşullar ölümcül hastalıkların, kolera ve dizanteri yayılmasına katkıda bulunuyor.
İklimin ısınması tekrarlayan kuraklıklara yol açarken, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ndeki iklim uzmanları, dünya nüfusunun yaklaşık yarısının yılın en az bir döneminde ciddi su kıtlığı yaşadığına inanıyor.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
TT

Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)

Suriye İçişleri Bakanlığına bağlı Genel Güvenlik Teşkilatı mensubu bir kişinin, Palmira’da (Tedmur) ABD-Suriye ortak devriyesini hedef alan saldırının faili olduğu açıklandı. Yetkililer, saldırının ardından aynı teşkilattan 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve soruşturma sürecinin başlatıldığını bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Tedmur saldırısını gerçekleştiren kişinin yaklaşık 10 aydır Genel Güvenlik Teşkilatında görev yaptığını, farklı şehirlerde çalıştıktan sonra Tedmur’a atandığını söyledi. Kaynak, olayın hemen ardından 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Babba da saldırganın Genel Güvenlik güçlerine mensup olduğunu ve daha önce yapılan bir güvenlik değerlendirmesi doğrultusunda görevden uzaklaştırılmasının planlandığını belirtti. Babba, resmi televizyona yaptığı açıklamada, saldırganın “tekfirci veya aşırı fikirler taşıyabileceğine” dair bir değerlendirme yapıldığını ve bu doğrultuda hakkında karar alınmasının gündemde olduğunu söyledi.

Sözcü, Badiye bölgesindeki iç güvenlik komutanlığının 5 binden fazla personelden oluştuğunu ve personelin haftalık değerlendirme mekanizmasına tabi tutulduğunu, gerekli görüldüğünde idari ve güvenlik tedbirleri alındığını kaydetti.

Önceki yönetimin devrilmesinin ardından iç güvenlik ve polis teşkilatlarında yaşanan çöküş nedeniyle yeni yönetimin güvenlik açığını kapatmak amacıyla geniş çaplı gönüllü alımına gittiği hatırlatıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada saldırıya karşılık verileceğini belirterek, olayın Suriye makamlarının tam kontrolünde olmayan ve “son derece tehlikeli” olarak nitelendirdiği bir bölgede meydana geldiğini söyledi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), saldırıyı gerçekleştiren kişinin öldürüldüğünü, üç ABD askerinin ise yaralandığını açıkladı. CENTCOM, askeri heyetin Tedmur’da DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlara destek kapsamında bulunduğunu bildirdi.

Suriye yönetimi, Tedmur’da meydana gelen saldırının bir terör saldırısı olduğunu belirterek, ABD hükümeti ve halkına başsağlığı mesajı gönderdi. Açıklamada, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın geçen ay Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’nin DEAŞ’la mücadele kapsamında uluslararası koalisyona resmen dahil olduğu kaydedildi.

Suriye çölünde 2015–2016 yıllarında etkisini artıran DEAŞ, bu dönemde Tedmur’u kontrol altına alarak tarihi mirasa büyük zarar verdi ve siviller ile askerleri hedef alan infazlar yaptı. Örgüt, Rusya destekli Suriye güçleri ile ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları sonucunda bölgeden çıkarılırken, 2019’dan itibaren geniş alanlardaki varlığını kaybetti. Ancak çöl bölgelerinde faaliyet gösteren hücreleri hâlen saldırılar düzenliyor.

ABD güçleri Suriye’de ağırlıklı olarak ülkenin kuzeydoğusunda Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde ve Ürdün sınırı yakınındaki Tanf Üssü’nde konuşlu bulunuyor. Washington, askeri varlığının temel amacının DEAŞ’la mücadele ve yerel müttefiklere destek olduğunu vurguluyor.