Libya, ABD’nin 10 yıllık stratejik planını bekliyor

Libya İleri Araştırmalar Enstitüsü (İhya Libya) Başkanı Aref Nayed (Şarku’l Avsat)
Libya İleri Araştırmalar Enstitüsü (İhya Libya) Başkanı Aref Nayed (Şarku’l Avsat)
TT

Libya, ABD’nin 10 yıllık stratejik planını bekliyor

Libya İleri Araştırmalar Enstitüsü (İhya Libya) Başkanı Aref Nayed (Şarku’l Avsat)
Libya İleri Araştırmalar Enstitüsü (İhya Libya) Başkanı Aref Nayed (Şarku’l Avsat)

ABD, Libya’da çatışmayı önlemeyi ve istikrarı desteklemeyi amaçlayan strateji içeren ‘on yıllık plan’ başlattı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın Kongre’ye taşıdığı ABD stratejisi, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf’in Libya ziyaretinden birkaç gün sonra ortaya koyuldu. Leaf, Libya da dahil olmak üzere çatışma yaşayan bazı ülkelerdeki koşullarla yakından ilgileniyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı, geçen cumartesi akşamı ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Libya ile ilgilenen ofisi ve farklı ajanslardan ortakların, bu planı ‘uygulanmasında önemli ortaklar olarak hizmet edecek bir dizi ikili ve çok taraflı grupla’ titiz analizler ve kapsamlı istişareler yoluyla geliştirdiğini açıkladı.
Bakanlık, “Plan, ABD’nin uzun vadeli siyasi hedefine, yani Libya’nın ‘demokratik olarak seçilmiş, birleşik, temsili, insan haklarını garanti edebilen, kamu hizmetleri sunabilecek, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik edebilecek, sınırları güvence altına alabilecek, ABD ve uluslararası toplumla ortak öncelikler konusunda bir ortaklık oluşturabilecek uluslararası kabul görmüş’ bir otorite tarafından yönetilmesine yönelik çalışıyor” dedi.
Libya İleri Araştırmalar Enstitüsü (İhya Libya) Başkanı Aref Nayed, ABD stratejisini memnuniyetle karşılarken, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada yaklaşık 2,8 milyon Libyalı seçmenin bu seçimleri düzenleme haklarını garanti eden Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili’nin girişimi uyarınca, bu yıl içerisinde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılması gerektiğini söyledi.
Nayed, “12 yıllık erteleme sonrasında herhangi bir ek gecikmeyi veya iktidardaki siyasi zümreler arasındaki herhangi bir bencil anlaşmayı kabul etmiyoruz” diyerek, “Strateji, İhya Libya bloğunun vizyonuyla uyumludur ve bu yılki seçimlerin Libya halkı için acil bir insan hakkı olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Arif en-Nayed, “10 yıllık stratejik planda ana hatları çizilen kademeli yaklaşım gerçekten övgüye değer. Buna çok ihtiyaç var. Libya için bir parlamentonun ve ülke için bir cumhurbaşkanının doğrudan seçilmesinden sonra bu kurumlar, ulusal meşruiyet ve egemenliği koruyarak, ABD ve diğer ülkelerle güçlü ve adil bir temelde ortaklığa girebilecekler” dedi.
Beyaz Saray’ın geçen cumartesi akşamı yaptığı açıklamaya göre strateji, Libya’da ülke genelinde yönetme, hizmet sağlama ve güvenliği sağlama yeteneğine sahip seçilmiş bir ulusal hükümetin temellerini oluşturmaya odaklanıyor. Bunun ‘10 yıllık bir süre için uzun soluklu bir girişim’ içerdiğine dikkat çekilen açıklamada, stratejinin Libya, Benin, Fildişi Sahili, Gine, Togo, Mozambik ve Gana dahil olmak üzere stratejiye dahil olan altı Afrika ülkesinde ‘yerel paydaşlarla’ kapsamlı istişareler sonrasında geliştirildiği belirtildi.
ABD stratejisi ilan edildikten sonra ABD’nin Libya Büyükelçisi ve Özel Temsilcisi Richard Norland, “Libya’da çatışmayı önlemeyi ve istikrarı teşvik etmeyi amaçlıyor. Libya halkının istikrar, hesap verebilirlik ve sorumlu yönetim elde etme arzularını destekleyen yerel toplum düzeyinde yapıcı ortaklıklar ve programlara dayanıyor” dedi.
Norland, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “Bu girişim, ABD’nin Libya halkının yanında yer alma ve kamu hizmetlerini sunabilen ve tüm alanlarda ekonomik büyümeyi teşvik edebilen birleşik, demokratik olarak seçilmiş bir hükümete doğru ilerlemeyi destekleme taahhüdünün altını çiziyor” ifadelerine yer verdi.
Strateji, aynı zamanda Libya’da güvenlik, adalet, hesap verebilirlik ve uzlaşma ile silahsızlanma, seferberliğin kaldırılması ve yeniden entegrasyon için önceki çabalara ulaşmayı hedeflerken, ABD’nin çatışma ve şiddet nedenlerini hafifletmek için stratejik yatırımlar yapma konusundaki uzun vadeli taahhüdü olarak sayılıyor. Ayrıca ulusal düzeydeki mevcut siyasi belirsizlikler ve ABD’nin Libya içerisindeki müdahalesine ve yardımına ilişkin sınırlamalar göz önüne alındığında plan, kademeli, uyarlanmış ve ölçeklenebilir bir yaklaşıma olan ihtiyacı kabul ediyor. Strateji, Güney Libya’yı ise ‘Libya’nın üç ana bölgesinin hepsinde ve nihayetinde Sahel ve kıyı Batı Afrika’nın kritik alt bölgelerinde ilerleme kaydetmek için kademeli olarak inşa edilen ve birbirini izleyen ilk çabaların odak noktası’ olarak görüyor.
Aynı şekilde kısa vadede plan, ‘vatandaşlara duyarlı demokratik yerel yönetimi ve gelişmekte olan ve gelecek vaat eden yerel uzlaşma girişimlerini desteklemek için’ yerel bir taban yaklaşımına da odaklanıyor.
ABD, Libyalılara ‘daha barışçıl, istikrarlı ve birleşik bir gelecek için süregelen mücadelelerinde’ yardım etmeye kararlı olduğunu açıklarken, 2011’de Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana Libya’nın bölünme ve şiddetli çatışmalarla karşı karşıya olduğuna dikkati çekti. Ekim 2020’de ülke genelinde bir ateşkes anlaşması, çatışmaya son verdi. BM’nin kolaylaştırdığı Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun yeni bir birleşik geçici hükümet seçmesi için bir alan oluşturdu ve ulusal seçimlerin yapılması için siyasi bir yol haritası ortaya koydu. Yol haritası, o dönemden bu yana askıya alındı ve Trablus konusunda milisler arasındaki gerginlik artarken, ABD’li ve uluslararası ortaklar, Libya’nın birleşik bir hükümete, kapsayıcı ve demokratik yönetime ve siyasi istikrara yönelik somut adımlar atmasına yardımcı olmak için diplomatik arenada aktif olarak yer alıyor. Bu çerçevede ABD, Rusya da dahil olmak üzere dış aktörlerin, NATO’nun güney kanadı için tehdit oluşturan ve Sahel bölgesini daha da istikrarsızlaştıran Libya’daki istikrarsız durumdan yararlanmaya çalıştıklarına dikkati çekti.
Libyalı araştırmacı ve hukukçu Ramazan et- Tuvaycer, “ABD stratejisi, Libya’nın istikrarından bahsetmesine rağmen, içerisinde pek gerçekçilik görülmüyor. Uluslararası sahnede meydana gelen değişikliklere yeterince bakmıyor” dedi.
Tuvaycer, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Bu Amerikan vizyonu, on yıl önce benimsenmiş olsaydı, daha büyük bir etkisi olurdu. Ancak bugün bunun değişen uluslararası gerçeklikle çatışacağından eminim. Tek umudum, Libya’nın Ukrayna gibi bir savaş alanı olmaması. Bu konuda güçlü bir aday” ifadelerini kullandı.
Libyalı araştırmacı ayrıca, “Libya’daki tüm tarafların akılcı davranması ve Libya’yı çatışma çemberinden çıkarıp siyasi, toplumsal ve askeri istikrarı sağlamayı ciddi ciddi düşünmesi gerekiyor. Uluslararası durum çok hassas ve herkesin Libya’nın bekası için taviz vermesini gerektiriyor” dedi.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.