Bilim insanları Ay'da su rezervi bulduklarını açıkladı

Bulgular Ay'ın suyunun nerede depolandığını açıklamaya yardımcı olabilir ve gelecekte Ay yüzeyindeki insan yerleşimlerine enerji sağlayabilir

Bilim insanları, Ay'da yeni bir "su rezervi" bulduklarını söylüyor. (AP)
Bilim insanları, Ay'da yeni bir "su rezervi" bulduklarını söylüyor. (AP)
TT

Bilim insanları Ay'da su rezervi bulduklarını açıkladı

Bilim insanları, Ay'da yeni bir "su rezervi" bulduklarını söylüyor. (AP)
Bilim insanları, Ay'da yeni bir "su rezervi" bulduklarını söylüyor. (AP)

Bilim insanları, Ay'da yeni bir "su rezervi" bulduklarını söylüyor.
Bulgular, hem en yakın komşumuzu anlamamız için hem de onu bir yaşam alanı olarak kullanabilecek uzay görevleri için önemli sonuçlar doğurabilir. Ay yüzeyine yayılan milyarlarca ton su, Ay'a gitmeyi ve Güneş Sistemi'nin daha derinlerine yönelmek için orayı bir üs olarak kullanmayı düşünen astronotlar tarafından değerlendirilebilir.
Araştırmacılar, Çin'in Ay iniş aracı Chang'e-5'in topladığı, Dünya'ya getirilen toprak numunelerinin, bir miktar su içeren ve darbe sonucu oluşan cam boncuklar içerdiğini buldu.
Bilim insanlarına göre boncuklar muhtemelen bir su rezervinden geliyor ve Ay yüzeyindeki su döngüsünde önemli bir rol oynuyor.
Bilim insanları Ay'da su buzu olduğundan neredeyse emin. Dünya'dakinden çok daha az su olmasına rağmen, Ay'ın yüzeyinin çoğunun bir miktar su içerdiği düşünülüyor.
Fakat suyun Ay'dayken tam olarak nasıl davrandığına yönelik bazı belirsizlikler devam ediyor. Su, gün içinde değişiyor ve uzayda kayboluyor gibi duruyor, bu da toprakta bir tür depolama olması gerektiğini düşündürüyor.
Ancak Ay toprağıyla ilgili önceki çalışmalar (taneciklere ve kayalara bakarak) bu suyun nasıl veya nerede depolandığına açıklık getiremedi. Bu nedenle, araştırmacılar suyun depolanmasına dair başka bir açıklama olması gerektiğine inanıyor.
Şimdiyse söz konusu rezervin birlikte milyarlarca ton su tutabilecek bu cam boncuklar olabileceği düşünülüyor. Darbe sonucu oluşan bu cam boncuklar, göktaşları Ay'a çarptığında fırlayan sıcak erimiş damlacıkların katılaşıp Ay'daki toza karışmasıyla ortaya çıkıyor.
Bunlar daha sonra bir sünger işlevi görüp suyu emiyor ve Ay yüzeyindeki su döngüsünü destekliyor. Bilim insanları, boncukların sadece bu suyu depolamakla kalmayıp aynı zamanda uzaya saldığını da söylüyor.
Araştırmacılar boncukların toplamda 270 milyar ton su depolayabileceklerini belirtiyor.
Bulgular, bilimsel dergi Nature Geoscience'da yayımlanan "Ay'da darbe sonucu oluşan cam boncukların barındırdığı, Güneş rüzgarından türetilmiş bir su rezervi" adlı yeni bir makalede açıklandı.
Bulgular, Ay'da insan yaşam alanları inşa etmeyi planlayan ama bunu yapmak için su ve diğer kaynakları toplamanın sürdürülebilir yollarını bulması gereken çeşitli uzay ajansları için yararlı olabilir. NASA gibi uzay ajansları, Ay'da daha iyi araştırma yapılmasına olanak sağlamanın yanı sıra, bu tür yaşam alanlarının Mars görevleri için bir üs işlevi görebileceğini savunuyor.



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy