Buteflika dönemindeki bürokrat ve iş adamlarına yönelik yargılamalar sürüyor

Said Buteflika (Şarku’l Avsat)
Said Buteflika (Şarku’l Avsat)
TT

Buteflika dönemindeki bürokrat ve iş adamlarına yönelik yargılamalar sürüyor

Said Buteflika (Şarku’l Avsat)
Said Buteflika (Şarku’l Avsat)

Cumhuriyet Başsavcısı, Başkent Cezayir’de yargılanan Devlet İkamet Kurumu’nun eski müdürü Hamid Malazi hakkında 5 yıl hapis cezası istedi. Savcılık, Eski Cumhurbaşkanı Abdelaziz Buteflika döneminde (1999-2019) rejimin ileri gelenlerinden bir olan Malazi’yi yolsuzlukla yapmakla suçluyor. Öte yandan avukatlar Eski Cumhurbaşkanı’nın kardeşi Said Buteflika’nın ‘4352 telefon mesajı’ olarak bilinen davasının 4 Nisan’da başlayacağını duyurdu.
Yakın zamanda cezaevinden çıkan Malazi başkentin batı banliyölerinde bulunan ve inşaat projesi 1990’lı yıllarının başlarına dayanan Sheraton Oteli de dahil olmak üzere devlete ait yapı ve tesislerin işletme dönemine ilişkin süreçte yolsuzlukla yapmakla suçlanıyor. Buteflika’nın 2019’da iktidardan ayrılmasının ardından yetkililer tarafından başlatılan güvenlik soruşturmaları kapsamında Malazi, görevi gereği denetlediği ve o dönemde giderleri 700 milyon doları aşan bu projede verilen rüşvet ve komisyonlar hakkında sorguya çekildi.
Savcılık iddianamesinde proje için harcanan meblağları ‘astronomik meblağlar’ olarak nitelendirdi. Oteldeki güvenlik kameralarının, Çinli bir şirketten diğer yabancı şirketlerin sunduğu fiyatlara kıyasla daha büyük meblağlar karşılığında satın alındığına dikkat çekti. Bu durum, Malazi’nin projeyi kişisel çıkar sağlamak amacıyla Çinli şirket yetkililerine verdiğine dair yolsuzluk suçlmasına neden oldu. Savcılık temsilcisi, mahkemenin kamera anlaşmasıyla ilgili olarak atadığı adli bilirkişinin ‘Fiyatın diğer şirketlere kıyasla dört katı olduğu kanıtlandı” sonucuna ulaştığını açıkladı.
Malazi’nin savunması ise, bu proje için yapılan alımların ‘Kamu İhale Kanunu’na bağlı olduğunu’ belirterek ‘müvekkiline yönelik suçlamalara tepki gösterdi. Mahkeme kararını önümüzdeki haftalarda açıklayacak.
 Malazi, kara para aklama’, ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘yabancı ülkeler için casusluk’ da dahil olmak üzere çeşitli suçlamalardan daha önce 3 yıl  hapis cezası almıştı.
Öte yandan Yüksek Mahkeme, eski Ulusal Dayanışma, Aile ve Kadının Statüsü Bakanı Cemal Ul Abbas’ın ‘terör kurbanlarının ailelerine verilen yardımlardan zimmete para geçirme’ davasında yapılan temyiz başvurusunu reddetti. Yargıtay, hakkındaki 4 yıllık hapis cezasını birkaç ay önce almıştı. 80 yaşındaki bakan, kamu fonlarını zimmete geçirmek’ ve ‘görevi kötüye kullanmakla suçlandı. Söz konusu yardımlar, geçen 90’lı yıllarda terör örgütleri tarafından öldürülen insanların çocuklarına 10 yıl önce Bakanlık tarafından yapılan bağış ve yardımlara dayanıyor. Başka bir davada Abbas, Ulusal Kurtuluş Cephesi partisinin Genel Sekreteri olduğu dönemde, 2017 parlamento seçimlerinde ‘rüşvet almakla’ suçlandı. Aynı davada iki oğluna da çeşitli suçlamalar yöneltildi.
Şarku’l Avsat’ın El-Watan gazetesinden aktardığı habere göre, merhum Cumhurbaşkanı’nın kardeşi ve eski başdanışmanı Said Buteflika’nın avukatları pazar günü, yargılamanın bir hafta sonra yapılması kararı protesto edildi bunun için ‘72 sanık ve 41 tanığın yer aldığı bir dosyada savunmaların hazırlanmasına sürenin yetmediği ve bu nedenle mahkemenin gerçeğe ulaşamayacağını’ savundu. Gazete, avukatların dava başladığında dosyanın işlenmesinin ertelenmesini talep edeceklerini aktardı.
Baş şüpheli olan Said hakkında, projelerini kolaylaştırmak ve bakanlarla çalışmak için yaptığı müdahale de dahil olmak üzere, otoriteye yakın birçok iş adamıyla 4 binden fazla telefon mesajlaşmayı ele alan dava yürütülüyor. Söz konusu mesajlar, 2019 halk hareketinin gösterileri sırasında, iş adamlarının canlarının ve mallarının tehlikede olduğuna dair mesajları da içeriyordu.
Soruşturmalara göre Said, şu anda hapiste olan iş adamlarının kendilerine büyük kârlar getiren projelere başlamalarını sağlamak için kardeşinin hastalığı sırasında ‘fiili Cumhurbaşkanı’ olarak gücünü kullandı.
Büyük halk gösterilerinin baskısı altında 2 Nisan 2019’da Cumhurbaşkanı Buteflika’nın istifasının ardından yetkililer, mahkemelerin ağır cezalara mahkum ettiği 3 eski başbakan da dahil olmak üzere onlarca sivil ve askeri yetkili ile iş adamını tutuklayıp hapis cezası verdi.



Hamas: Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in ‘askeri baskısı’ ile ilgisi yok

ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
TT

Hamas: Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in ‘askeri baskısı’ ile ilgisi yok

ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)

Hamas bugün yaptığı açıklamada ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in askeri baskısının bir sonucu değil, ABD yönetimiyle yapılan temasların bir ‘meyvesi’ olduğunu bildirdi.

Hamas'tan yapılan açıklamada, “Edan Alexander'ın geri dönüşü, Siyonist saldırganlığın ya da askeri baskı yanılsamasının bir sonucu değil, ABD yönetimiyle yapılan ciddi temasların ve arabulucuların çabalarının bir meyvesidir” denildi.

Hamas dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Körfez turu öncesinde Gazze Şeridi'nde tutulan Edan Alexander'ı serbest bıraktı. 21 yaşındaki Alexander, 19 aydan uzun bir süredir Gazze Şeridi'nde tutuluyordu ve ABD vatandaşlığına sahip yaşayan son esirdi.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail Başbakanı’nın söylediğinin aksine İsrail'in askeri baskısının değil, Washington'la yapılan ‘ciddi temasların’ bir sonucu olduğu belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Alexander'ın dönüşünü ‘sıcak’ bir şekilde karşıladı ve ‘İsrail hükümetinin yaşayan ya da ölü tüm esirleri ve kayıp kişileri geri getirmeye kararlı olduğunu’ vurguladı. Netanyahu, Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail devletinin askeri baskısı ve Trump'ın ‘siyasi baskısı’ sonucunda gerçekleştiği değerlendirmesinde bulundu.

İsrail ordusu, 7 Ekim saldırısı sırasında kaçırılan 251 esirden 57'sinin halen Gazze Şeridi'nde tutulduğunu, bunlardan 34'ünün öldüğünü açıkladı. Ayrıca Hamas, 2014 yılından bu yana bir İsrail askerinin cesedini elinde tutuyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre savaşın başlamasından bu yana Gazze Şeridi'nde çoğu sivil olmak üzere en az 52 bin 862 Filistinli hayatını kaybetti. Bunların 2 bin 749'u yaklaşık iki ay süren kırılgan bir ateşkesin ardından İsrail'in 18 Mart'ta saldırılarına yeniden başlamasından sonra yaşamını yitirdi.