Vücudun vitaminleri emmesini engelleyen içecekler nelerdir?

Vücudun vitaminleri emmesini engelleyen içecekler nelerdir?
TT

Vücudun vitaminleri emmesini engelleyen içecekler nelerdir?

Vücudun vitaminleri emmesini engelleyen içecekler nelerdir?

Rus beslenme uzmanı Dr. Anna Belaosova, yaygın olarak içilen bazı içeceklerin vücudun vitaminleri emmesini engellediği veya emilimini baskıladığı konusunda uyarıda bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Novosti haber ajansından aktardığı habere göre, Dr. Belaosova vitaminlerin önce midede 40-90 dakika sindirildiğini, ardından asıl emilim sürecinin gerçekleştiği ince bağırsağa ilerlediğine dikkat çekti.
Bu içeceklerin genellikle yemek sırasında, özellikle günün ilk yarısında alındığını dile getiren Dr. Belaosova şu ifadelerle açıklamasına devam etti;
“Bu nedenle birçok kişi sabahları içmeyi tercih ettiği kahve ve çayın ince bağırsaktaki vitaminleri işleme sürecini büyük ölçüde yavaşlatabileceğini göz önünde bulundurulmalıdır. Kişi kahvaltıdan 10-15 dakika önce çay veya konsantre olmayan kahve içerse somut bir etkisi olmaz. Ancak içecek konsantre olursa ve kişi onu yiyecek ve vitaminlerle birlikte alırsa, ince bağırsağa birlikte ulaşırlar ve bu da vitaminlerin emilmesinde sorun yaratır. Bu nedenle önce yemek yiyip, vitamin almak, 40 dakika sonra da çay veya kahve içmek daha iyidir.”
Dr. Belaosova’ya göre çay ve kahvedeki ‘tanenler’ vitaminlerin emilimini engelliyor.
Rus uzman, nişastanın da aynı etkiye sahip olduğu ekledi.
Alkolsüz içeceklerde bulunan karbondioksit kabarcıklarının ince bağırsağa ulaştığı ve sindirim sürecinde önemli rol oynayan isteği engellediğine dair görüş ileri sürüldü, ancak bilimsel olarak doğrulanmadı.



Tip 1 diyabet tedavisinde çığır açıcı adım: Kanser hücrelerinden ilham alındı

Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
TT

Tip 1 diyabet tedavisinde çığır açıcı adım: Kanser hücrelerinden ilham alındı

Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)

Bilim insanları kanser hücrelerinin bir özelliğinden yararlanarak bağışıklık sisteminin insülin üreten hücrelere saldırmasını engellemenin bir yolunu keşfetti. Yeni yöntem tip 1 diyabetin tedavisinde çığır açıcı sonuçlar doğurabilir.

Tip 1 diyabette bağışıklık sistemi, pankreasta insülin üreten beta hücrelerini tehlikeli olarak işaretleyip onları hedef alıyor. Beta hücrelerinin yok edilmesi sonucu vücut insülin üretemiyor ve kan şekerini kontrol edemiyor. 

Organ veya hücre nakli dışında bir tedavisi bulunmayan bu hastalık dünya çapında yaklaşık 9 milyon kişiyi etkiliyor. 

ABD'deki Mayo Clinic'ten araştırmacılar yeni çalışmalarında ilginç bir yöntem deneyerek tedaviye giden yolun kapısını araladı. Bilim insanları diyabet tedavisi için kanser hücrelerine başvurdu. 

Bağışıklık sisteminden kaçınmak için çeşitli yöntemler kullanan kanser hücreleri, örneğin  kendilerini sialik asit diye bilinen bir şeker molekülüyle kaplıyor. 

ST8Sia6 adlı bir enzim, kanser hücrelerinin yüzeyindeki sialik asit miktarını artırıyor ve böylece bağışıklık sistemi hücreye saldırmıyor. 

Yeni çalışmayı yürüten ekip, tip 1 diyabet deneylerinde sıkça kullanılan obez olmayan diyabetik farelerin genetiğini değiştirerek ST8Sia6'nın, pankreastaki beta hücrelerinde ifade edilmesini sağladı. 

Bulguları hakemli dergi The Journal of Clinical Investigation'da 1 Ağustos Cuma günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilen hücrelerin tip 1 diyabet gelişimini önlemede yüzde 90 etkili olduğu saptandı. Genetiği değiştirilmiş dişi farelerde tip 1 diyabet görülme oranı yüzde 6, kontrol grubundaysa yüzde 60'tı. 

Beta hücreleri de kontrol grubunda zaman içinde yok olurken, diğer grupta yaşlılığa kadar varlığını korudu.

Araştırmacılar ayrıca bağışıklık sisteminin verdiği tepkideki değişikliğin sadece genetiğiyle oynanmış hücrelerde görüldüğünü de tespit etti. ST8Sia6 sadece istenen bölgeye bağışıklık koruması sağlarken, diğer organlardaki otoimmün belirtileri devam etti.

Makalenin başyazarı Justin Choe, "Beta hücreleri korunsa da bağışıklık sistemi sağlam kaldı" diyerek ekliyor:

Enzimin, beta hücresinin otoimmün reddine karşı özel bir tolerans gösterdiğini ve tip 1 diyabete karşı lokal ve son derece spesifik bir koruma sağladığını bulduk.

Bulguların insanlar için de geçerli olup olmadığını görmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Ayrıca bağışıklık sistemini baskılamanın uzun vadeli risklerinin de araştırılması gerekiyor.

Ancak yeni çalışma, tip 1 diyabetin tedavisi ve belki de önlenmesi açısından kritik bir adıma işaret ediyor. Ayrıca bağışıklık sistemini bütün vücutta değil sadece belirli bir bölgede baskılayarak organ ve hücre nakillerinin daha etkili sonuçlar vermesi sağlanabilir.

Independent Türkçe, New Atlas, Science Daily, The Journal of Clinical Investigation