Lavrov ve Abdullahiyan, ‘nükleer’ anlaşmayı canlandırma fırsatlarını tartışacak

İranlı uzmanlar, Riyad-Tahran anlaşmasının müzakerelerin tamamlanmasında olumlu bir etkisi olacağı görüşündeler

Geçen ağustos ayında Moskova'da yapılan görüşmelerde Lavrov ve Abdullahiyan (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
Geçen ağustos ayında Moskova'da yapılan görüşmelerde Lavrov ve Abdullahiyan (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
TT

Lavrov ve Abdullahiyan, ‘nükleer’ anlaşmayı canlandırma fırsatlarını tartışacak

Geçen ağustos ayında Moskova'da yapılan görüşmelerde Lavrov ve Abdullahiyan (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
Geçen ağustos ayında Moskova'da yapılan görüşmelerde Lavrov ve Abdullahiyan (Rusya Dışişleri Bakanlığı)

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması konusundaki pürüzlü yol hakkında iki ülkenin koordinasyonunun hakim olduğu çok sayıda mevzu ile alakalı görüşmeler yapmak üzere bugün Moskova'yı ziyaret edecek.
Şarku’l Avsat’ın İran haber ajanslarından aktardığına göre İran'ın Moskova Büyükelçisi Kazım Celali, Abdullahiyan’ın, İran ve Rusya liderleri arasında imzalanan anlaşmaları, bununla ilgili komitelerdeki gidişatı, bölgesel gelişmelere ilişkin diyaloğu ve Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’ndaki (INSTC) son durumu takip edeceğini açıkladı.
Abdullahiyan yakında Moskova'ya gideceğini açıklamıştı. Pazartesi günü Twitter'da yaptığı paylaşımda ‘dengeli dış politika ve aktif diplomasinin doğru yolda olduğunu’ yazmıştı.
Abdullahiyan'ın açıklamasından dört gün önce, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova haftalık basın açıklamasında gazetecilere verdiği demeçte, Lavrov'un çarşamba günü İranlı mevkidaşı ile Kapsamlı Ortak Eylem Planı'na (KOEP / nükleer anlaşma) ilişkin durum da dahil olmak üzere güncel uluslararası meseleler hakkında istişarelerde bulunacağını duyurmuştu. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü'ne göre, iki bakanın Riyad ile Tahran arasındaki diplomatik ilişkileri yeniden tesis etme anlaşması ışığında bölgesel durumu görüşmesi bekleniyor.
Bu sırada, Abdullahiyan'ın Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile Ramazan ayının sonlarında iki ülke arasındaki büyükelçilik ve konsoloslukların yeniden açılmasına hazırlık olarak bir görüşme gerçekleştireceği konuşuluyor.
Abdullahiyan, gerek mevcut hükümetin nükleer müzakerelere yaklaşımını eleştirenler gerek İran diplomatik aygıtına liderlik etme niteliklerini sorgulayanlar arasında olsun, bugünlerde artan bir baskıyla karşı karşıya. Nitekim İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, İran-Suudi Arabistan anlaşması ve hem Abu Dabi hem de Bağdat ziyaretinin ardından dikkatleri üzerine çekmişti. Söz konusu ziyaretlerin ardından İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Kemal Harrazi, Şam ve Lübnan'a gitmişti.
Hem Abdullahiyan hem Şemhani hem de Harazi, dış politikada koordinasyon olduğunu vurgulayarak İran birimleri arasında bölünme olduğu yönündeki iddiaları reddetmeye çalıştı.
İran’ın resmi haber ajanslarına göre Abdullahiyan, Moskova ziyareti arifesinde dün yaptığı basın açıklamasında bazı mesajlar gönderdi. Nükleer anlaşmayla ilgili olarak Abdullahiyan, nükleer müzakere kapılarının her zaman ‘açık kalmayacağı’ konusunda uyarıda bulunarak İran parlamentosunun nükleer müzakereler için bir çıta belirlemek üzere tartışmayı planladığı bir tasarıdan bahsetti.
Bununla birlikte, Abdullahiyan Tahran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliği yapmaya ‘bağlı’ olduğunu söyleyerek, UAEA tarafından yakın zamanda Fordo Nükleer Tesisi’nde bulunan yüzde 83,7 saflıkta uranyum parçacıklarına ilişkin soruşturma veya kayıt dışı üç bölgede bulunan uranyum izleri hakkındaki sıkıntılı soruşturmayla ilgili olarak UAEA Genel Direktörü Rafael Mariano Grossi ile varılan son anlaşmaya atıfta bulundu.
Abdullahiyan’ın sözlerinden, Tahran'ın Kasım 2020'de Parlamento tarafından onaylanan ve İran'ın 2015 nükleer anlaşmasını ihlal seviyesini yükseltmesine zemin hazırlayan tasarı kararı gibi nükleer programında daha fazla adım atmaya niyetinin olup olmadığı anlaşılmadı.
Ocak 2021'de İran, uranyum saflık derecesini yüzde 20'ye ve aynı yılın nisan ayında Natanz Nükleer Tesisi’nde yüzde 60'a kadar çıkarmıştı. Tahran, geçen yıl sıkı bir şekilde korunan yer altındaki Fordo Nükleer Tesisi’nde de benzer adımlar atmıştı.
Rusya'nın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Mikhail Ulyanov iki gün önce yaptığı açıklamada, nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma müzakerelerinin ‘hala çıkmazda olduğunu, ancak Batılı tarafların müzakerelerin öldüğünü duyurmaktan kaçındıklarını’ söyledi. Rus RİA Novosti Haber Ajansı’na verdiği demeçte Ulyanov, ‘müzakere sürecini tamamlama şansının çok az da olsa bugün hala olduğunu’ söyledi. Ulyanov ‘en başta ABD’nin nükleer anlaşma sürecinin yeniden başlatılmasına karşı çıktığını ve görüldüğü üzere nükleer anlaşmayı yeniden tesis etme konusundaki ilgilerini neredeyse kaybeden üç Avrupa ülkesi (Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık) için de aynı şeyin geçerli olduğunu’ belirtti.
Ulyanov, şu anda müzakere masasında bulunan taslağın ‘kademeli olarak İran'ın nükleer anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye geri dönmesini ve ABD yaptırımlarının kaldırılmasını öngördüğünü’ açıkladı. Önerilen taslağın Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in taslağı olmadığını söyleyerek, anlaşmaya katılan Almanya'nın yanı sıra BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi arasında ‘Viyana'da yapılan yoğun ve uzun müzakerelerin bir sonucu’ olduğunu vurguladı.
UAEA ile Tahran arasındaki son anlaşmaya da değinen Ulyanov, anlaşmanın uygulanmasının ‘nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için daha uygun koşulların oluşmasını sağlayabileceğini, ancak bunun hakkında konuşmak için henüz çok erken’ olduğunu belirtti. ‘Nükleer müzakerelerin çıkmaza girdiğini ve bunun sorumlusunun İran olmadığını’ söyleyen Ulyanov “Batılı ülkeler şu anda nükleer anlaşmayı yeniden tesis etme müzakerelerini mümkün olan en kısa sürede sürdürmeye ve tamamlamaya hazır değil. Bu yüzden konu belirsizliğini koruyor ve ufukta ne olduğu tam net değil” dedi.
Bu arada İran İslami Şura Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Milletvekili Şehriyar Haydari dün yaptığı açıklamada, “İran ile Suudi Arabistan arasındaki yanlış anlaşılmaların giderilmesi nükleer anlaşmaya varılmasını hızlandıracak” dedi. Camaran haber sitesinin aktardığına göre Haydari “Avrupalılar ve ABD’liler daha fazla ayrıcalık istiyor ve buna karşılık biz de kazan-kazan anlayışına ve şeffaflığa dayalı bir anlaşma istiyoruz” dedi. Haydari, herhangi bir ülkede nükleer anlaşma müzakerelerinin ‘daha pürüzsüz geçeceğini ve sonucun her iki tarafın da çıkarına olacağını’ söyledi.
Nameh News analiz sitesine göre Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu eski üyelerinden eski Milletvekili Ahmed Bahşayiş Erdistani, nükleer anlaşmanın en fazla altı ay içinde yeniden canlandırılmasını bekliyor. Eski Milletvekili Erdistani “Çin, Suudi Arabistan ve İran'dan petrol satın alıyor ve bölgede istikrara ihtiyacı var. Bu yüzden, Suudi Arabistan ile İran arasındaki sorunlar çözüldüğünde, nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma yolunun büyük bir kısmında ilerleme kaydedileceği varsayılmalı (...) Nükleer anlaşmanın yeniden canlanması ekonomik anlamda bir nefeslenme alanı açacaktır. Hükümet ülkede işleri yoluna koyabilir” dedi.
Öte yandan Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Eski Başkanı Alaaddin Burucerdi, İttilaat gazetesine verdiği röportajda “Anlaşmayı yeniden canlandırmamak İran’a kıyasla ABD’lilere ve Batılılara daha çok zarar verir. Sürekli endişelerini dile getirenler ve İran'ın nükleer silah üretme aşamasına geldiğini söyleyenler, asıl bu türden endişeleri olması gerekenlerdir. Geçmişteki hatalarını telafi etmeleri gerekiyor ki, nükleer anlaşma daha hızlı bir şekilde yeniden canlandırılabilsin” dedi.
İran Ticaret Odası Başkanlık Kurulu üyesi Kivan Kaşifi, ‘bölgesel gerilimi azaltmanın ve nükleer anlaşmayı canlandırmanın İran ekonomisini canlandırmanın iki önemli ön koşulu olduğunu’ söyledi. Devlete bağlı İranlı Öğrenciler Haber Ajansı'na (ISNA) göre Kaşifi, “Son haftalarda, uluslararası ilişkilerin çeşitli düzeylerinde gerilimi azaltmak için çabalar verildiğini gördük” dedi. ‘Bu dönemde atılan en önemli adımın Suudi Arabistan ile ilişkilerin yeniden tesis edilmesi olup, bunun diğer komşu ülkelere ve bölgeye genellenebileceğini’ vurgulayarak bu durumun ‘siyasi ve ekonomik olarak İran’ın çıkarına olacağını’ söyledi. Ayrıca çeşitli alanlarda diğer ülkelerle gerginliğin azaltılması çağrısında da bulundu.
Kaşifi “Nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması ve İran ekonomisi üzerindeki yaptırımların kaldırılması, dünyanın çeşitli ülkeleriyle ekonomik anlaşmalar yapmaya çalıştığımız mesajını verecektir. Bu da İran ekonomisi için umutların yeşermesi demek” dedi.
Nükleer anlaşmanın yanı sıra, özellikle Batı'nın Rus ordusunun Ukrayna savaşında İran insansız hava araçlarını (İHA) kullanmasına yönelik eleştirilerinin ardından, İran ile Rusya arasındaki askeri iş birliği olasılıklarının tartışılması bekleniyor.
Tahran, Su-35 savaş uçağı almaya çalışıyor. Bu ayın başlarında İran'ın BM Daimi Temsilciliği, Tahran'ın Su-35 savaş uçaklarını satın almak için bir sözleşme imzaladığını duyurmuştu. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby'nin açıkladığına göre kasım ayında İranlı pilotların savaş uçaklarını kullanma konusunda eğitim aldıklarına ilişkin istihbarat değerlendirmelerine rağmen, Rusya İran'ın iddiaları hakkında herhangi bir yorumda bulunmadı.
Geçen aralık ayında İsrail medyası, Batılı istihbarat yetkililerinin Rusya'nın İran'a Su-35 savaş uçakları tedarik etmeye hazırlandığını söylediklerini aktarmıştı. İsrail’in Kanal 12 televizyonu, İranlı pilotların savaş uçaklarını kullanmak için eğitildiğini bildirmişti.
İranlı milletvekilleri tarafından, savaş uçaklarının bu mart ayından önce geldiğine dair yapılan açıklamalara rağmen, şu ana kadar İran'ın bu uçakları teslim aldığına dair herhangi bir belirti ortaya çıkmadı. ABD'nin Ortadoğu'daki güçlerini denetleyen Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla, dün Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’nde verdiği ifadede İran'a Su-35 savaş uçaklarının tedarik edilmesiyle ilgili bir soruya yanıt olarak, “Bu yıl içerisinde herhangi bir zamanda bunun olacağını düşünüyoruz” dedi.



Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos: Sudan'daki savaş dünyanın en büyük insani krizi

Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
TT

Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos: Sudan'daki savaş dünyanın en büyük insani krizi

Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Massad Fares Boulos, Sudan'daki savaşı ‘dünyanın en büyük insani krizi’ olarak tanımladı. Boulus, Fransız Haber Ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada diplomatik çabaların barışa doğru ilerleme sağlamasını umduğunu söyledi.

Sudan’da 2023 yılının nisan ayında Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden bu yana, on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi.

HDK, geçtiğimiz ekim ayı sonlarında, Sudan’ın Darfur bölgesinin batısında yer alan stratejik öneme sahip olan Faşir şehrini 18 ay süren kuşatmanın ardından ele geçirdi. Bu süreçte toplu katliamlar ve cinsel şiddet olayları yaşandığına dair haberler basına yansıdı.

dsfrg
Faşir’deki çatışmalardan kaçarak Tavile’deki bir mülteci kampına sığınan çocuklar, 3 Kasım 2025 (AP)

Boulos, Katar’ın başkenti Doha'da AFP’ye, Sudan'daki çatışmanın ‘günümüz dünyasındaki en büyük insani kriz ve en büyük insani felaket’ olduğunu söyledi.

Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Faşir’de özellikle son iki-üç hafta içinde yaşananları ve o videoları hepimiz gördük. O haberleri gördük. Bu zulümler kesinlikle kabul edilemez. Bu durum bir an önce sona ermeli.”

Washington, savaşan tarafları Sudan'da ateşkes ilan etmeye çağırdı.

Ordu yanlısı Sudan hükümeti, ABD'nin ateşkes önerisiyle ilgili toplantının ardından savaşa devam edeceğini açıkladı.

HDK ise arabulucuların insani ateşkes önerisini kabul ettiğini duyururken, savaşmaya devam ediyor.

ABD'nin Sudan'daki arabulucu ortaklarıyla birlikte her iki tarafı da ‘üç aylık insani ateşkes’ üzerinde anlaşmaya çağırdığını söyleyen Boulos, ‘ateşkesin tartışıldığı ve müzakere edilmek üzere olduğunu’ belirterek, Tarafları bu öneriyi kabul etmeye ve gecikmeksizin derhal uygulamaya koymaya çağırdıklarını söyledi.

xssadf
Faşir’deki HDK üyeleri (AFP)

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, geçtiğimiz eylül ayında, önce insani yardım için ateşkes, ardından kalıcı ateşkes ve sivil yönetime geçiş için ortak bir bildiri yayınladı. Ancak bildiride savaşan tarafların hiçbirinin geçiş sürecine katılmayacağı belirtildi.

Boulos, ABD’nin ortaklarıyla birlikte, sivil yönetime geçiş de dahil olmak üzere daha geniş kapsamlı plan konusunda ‘önümüzdeki haftalarda bazı ilerlemeler kaydetmeyi’ umduğunu belirtti.

ABD’li yetkili, ‘en büyük önceliğin insani boyut ve insani ateşkes olmaya devam ettiğini’ vurguladı.


Irak’ın yeni parlamentosunda ‘siviller’ yok

IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
TT

Irak’ın yeni parlamentosunda ‘siviller’ yok

IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)

Irak’ta geçtiğimiz hafta yapılan genel seçimlerde sadece Basra'daki Fav-Zaho İttifakı adayının bir sandalye kazandığı muhalefet kanadındaki üç ittifakın ezici bir yenilgiye uğramasıyla yeni parlamentoda sivil güçlerin temsiliyeti tamamen ortadan kalktı.

Sivil ittifaklar arasında Bedil, Sivil Demokratik Hareket, Fav-Zako ve Medeniyyun yer alıyordu ve yaklaşık 389 aday vardı. Ancak bu adayların çoğu, ittifak liderlerinin ‘sıfır’ olarak nitelendirdiği sonuçlar aldı.

Adaylar, geleneksel partilerin sahip olduğu etki ve finansman ağlarının belirleyici bir rol oynadığını, sivil güçlerin ise iç çekişmelerden ve zayıf organizasyon ve finansmandan şikayet ettiğini söylediler. Ayrıca, destekçileri arasındaki güven eksikliği ve katılımın azalmasının kazanma şanslarını düşürdüğünü de eklediler.

Adaylar, yenilgilerinin ‘seçimler adaletsizliğin olması’, siyasi finansmanın denetlenmemesi ve nüfuzlu grupların seçmenler üzerinde baskı kurmasından kaynaklandığını söylediler.


SDG: Şam'a bağlı grupların saldırısını engelledik. Her türlü saldırıya karşılık vermeye hazırız

SDG üyeleri (arşiv fotoğrafı - Reuters)
SDG üyeleri (arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

SDG: Şam'a bağlı grupların saldırısını engelledik. Her türlü saldırıya karşılık vermeye hazırız

SDG üyeleri (arşiv fotoğrafı - Reuters)
SDG üyeleri (arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından dün yapılan açıklamada Rakka’nın doğusunda Suriye hükümetine bağlı grupların saldırısının engellendiği belirtildi. Açıklamada SDG’nin Şam hükümetine bağlı bazı grupların yarattığı kaos ve sonuçsuz çabaları yansıtan her türlü yeni saldırıya yanıt vermeye hazır olduğu vurgulandı. SDG ayrıca gerilimin tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiğini de ifade etti.

SDG, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Şam hükümetine bağlı bazı grupların yarattığı kaos ve sonuçsuz çabaları yansıtan yeni bir saldırıda, güçlerimiz Rakka'nın doğu kırsalındaki Ganim el-Ali köyü çevresinde hain bir saldırıya maruz kaldı. Bu saldırıda söz konusu gruplar, sivillerin güvenliğini ve bölgenin istikrarını hiçe sayarak kamikaze insansız hava araçları (İHA) ve ağır silahlar kullandı.”

cdf
Kamışlı kentinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG üyeleri (Reuters)

SDG, güçlerinin saldırıyı ‘tüm sorumluluğuyla’ püskürttüğünü ve çatışmalarda üç üyesinin hafif şekilde yaralandığını, ayrıca ‘saldıran gruplar arasında da kayıpların olduğu doğrulandığını’ belirtti.

Açıklamada bu ‘pervasız’ davranışın, bölgede gerginliği tırmandırmak ve istikrarı korumaya yönelik tüm çabaları baltalamak isteyen tarafların bu yöndeki çabalarını teyit ettiği vurgulandı.

Müdahalesinin ‘saldırının niteliğine orantılı olduğunu, itidal göstermeye ve çatışmanın tırmanmasını önlemeye tam olarak kararlı olduğunu’ belirten SDG’nin açıklamasında “Tekrarlanan saldırılar ve provokasyonlar karşısında seyirci kalmayacağımızı ve bölgelerimizi, güçlerimizi ve halkımızı her türlü tehditten korumak için uygun önlemleri alacağımızı teyit ediyoruz” ifadeleri yer aldı.

Açıklamanın sonunda ise şöyle denildi:

“Bu grupların destekçilerini, tüm bölgenin güvenliği ve istikrarına doğrudan tehdit oluşturan sorumsuz uygulamalarına son vermeleri ve onları kontrol altına almaları için çağırıyoruz.”