Putin-Şi zirvesinin ardından Batı neden endişelenmeye başlamalı?

Nihayetinde bu ziyaret, küresel ağırlık merkezinin Batı'dan Doğu'ya ciddi şekilde kaymaya başladığı yer, benzersiz ve dönüm noktası niteliğinde bir olay olarak görülebilir

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Moskova'daki görüşmelerinin ardından (Vladimir Astapkovich/AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Moskova'daki görüşmelerinin ardından (Vladimir Astapkovich/AP)
TT

Putin-Şi zirvesinin ardından Batı neden endişelenmeye başlamalı?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Moskova'daki görüşmelerinin ardından (Vladimir Astapkovich/AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Moskova'daki görüşmelerinin ardından (Vladimir Astapkovich/AP)

Mary Dejevsky
Moskova'da düzenlenen Rusya-Çin zirvesi kendi içinde olağandışı değildi. Vladimir Putin ve Şi Cinping daha önce pek çok kez, resmi olaraksa daha az bir araya geldi. Arkadaşça ve açık sözlü bir ilişki kurmuş gibi görünüyorlar. Putin, zirvenin sonundaki basın toplantısında görüşmelerini "samimi, açık ve dostane" diye tanımladı.
Fakat tarihin daha uzun merceğinden bakıldığında bu ziyaret, küresel ağırlık merkezinin Batı'dan Doğu'ya ciddi şekilde kaymaya başladığı yer, benzersiz ve dönüm noktası niteliğinde bir olay olarak görülebilir.
Bu, ABD'in uzun zamandır hazırlandığı ve çok korktuğu bir değişim. Özellikle Washington'ın uzaktan izlediği bir temkinlilik söz konusuydu. Zirveye katılanlar kendi aralarında sanki ABD orada yokmuş gibi davransalar da bu zirvede bir dereceye kadar üç taraf vardı. Sahne düzenlemesi temelde birbirleri için yapılmış olabilir fakat bayrakların büyüklüğü, kapıların yüksekliği ve kırmızı halıların uzunluğu Moskova tarafından sadece Çin'i etkilemek için değil, aynı zamanda Batı dünyasına Rus-Çin ilişkisinin sağlamlığını yansıtmak için tasarlanmıştı.
Vurgulanması gereken nokta, bunun askeri ya da başka türlü bir ittifak olmadığı ve muhtemelen hiçbir zaman da olmayacağı. Putin ve Şi, bir zamanlar birlikte krep yaparken görüntülendikleri ve neredeyse yaşıt oldukları için (Putin 70, Şi 69 yaşında) yakın arkadaş olarak da görülmemeli. Bu, soğukkanlı bir karşılıklı yarar ve çıkar ilişkisi. Aynı zamanda, epey dengeli olsa da avantajın belli belirsiz el değiştirdiği bir ilişki.
Rusya, Şi için elinden gelen her şeyi yaptı. Havalimanına varıştan ziyafete, ortak bildirinin imzalanmasına ve basın toplantısına kadar bu Rusya'nın tören sicilinin en parlak noktasıydı. Ve ortak bildiri, her ikisinin de istediğini büyük ölçüde elde etmiş olarak ayrıldıklarına işaret etti.
Putin, istediği fotoğrafları aldı. Şu anda dünyanın en güçlü ülkesinin değilse bile, çok geçmeden en güçlü olması muhtemel ülkenin liderini ağırlıyordu. Fotoğraflar ve Putin'in Şi'nin yanındaki göreceli rahatlığı, Ukrayna'yı istilasından sonra Rusya'yı dışlamak için Batı'nın sahip olabileceği her türlü hırsın boşa çıktığını dünyaya anlattı.
Şi için de gösteriş değeri vardı. Çin, ABD'nin giderek artan düşmanca söylem yağmuruna maruz kalıyor. Sonuncusuysa gözetleme balonundan kaynaklandı. Dostları olduğunu göstermek de Şi'nin işine yarıyor.
Her ikisi için de diğer öncelik ticari ve ekonomik ilişkilerdi. Çin pazarı, özellikle de enerji pazarı, Batı ticaretinin çoğundan dışlanmasının ardından Rusya için bir nimet oldu. Moskova'da imzalanan anlaşmalar, iki büyük ülke bağlamında bile taşımacılık, lojistik ve enerji dahil ticaretin arttırılmasına yönelik büyük bir taahhüt teşkil ediyor. Elbette bunun ne kadar gerçekleşeceği ayrı bir konu. Ancak niyet ortada ve her iki taraf da isterse, iki ekonomi faydalı bir şekilde birbirini tamamlayabilir.
Ancak ticaret, her iki taraf için de gerçek bir öncelik olmakla birlikte, ticaret tarafından büyük ölçüde gölgelenmediği takdirde gerilimleri ortaya çıkarabilecek siyasi ilişkiler için bir yer değiştirme faaliyeti olarak da görülmelidir. İşte Ukrayna burada devreye giriyor. Rusya'nın istilasından bu yana geçen bir yılda Pekin, istilayı uluslararası kuralların ihlali olarak onaylamamak, Batı'nın Ukrayna'ya verdiği askeri desteğe karşı çıkmak ve Moskova'yla arasını bozmak istememek arasında ince bir çizgi üzerinde yürüdü.
Hindistan ve "küresel Güney" olarak adlandırılan bir dizi küçük devletle birlikte Çin, Rusya'yı kınayan BM oylamalarında çekimser kalmıştı. Çin ayrıca çatışmaların yayılmasından, uluslararası tedarik hatlarının riske girmesinden ve hem Rusya hem de ABD'nin nükleer silahlara başvurabileceğinden korkuyordu. Tüm bunlar Çin'in istilanın yıldönümünde yayımladığı Ukrayna için barış konulu 12 maddelik "tutum belgesini" hazırlamasının nedenleri olabilir.
Benim gibi Ukrayna'daki çatışmaların bir an önce sona ermesinin Ukrayna'nın da yararına olacağına inananlar için iyi haber, Çin'in barış planının hâlâ canlı olması ve dikkatle yaklaşılan bazı sınırlar dahilinde Putin'in desteğini almış görünmesi. Putin, planın "pek çok hükmünün çatışmanın çözümü için temel alınabileceğini" söyledi. Planın Kiev tarafından (henüz) reddedilmediğini de vurgulamak lazım.
Ancak bunun ne kadar gerçekçi bir olasılık olduğunu sorgulamak gerek ve Moskova'daki tören devam ederken bazı yüksek sesler duyuldu. Bu sesler öncelikle Washington'dan geldi ve Kiev'i Rusya'nın lehine olan bir zamanda ve askeri koşullarda müzakere masasına getirmek için tuzak kurulduğu uyarısını yaptılar. Bu durum bazılarına tuhaf bir uyumsuzluk gibi görünebilecek şeyi ortaya çıkardı: Batı'da çıkarı olanlar daha fazla savaş çağrısı yaparken, Rusya ve Çin'den oluşan Doğu ise barışı savunuyordu.
Temel sorulardan biri Putin'in barışı gerçekten ne kadar istediği ve Rusya'nın hangi şartlarda anlaşmaya varabileceği. Şi'nin ziyaretinin arifesinde, Çin'in başlıca resmi gazetesi People's Daily'ye yazdığı bir makalede, Ukrayna'nın 2014'ten önce elinde tuttuğu tüm toprakları geri alma taleplerini kınamasına rağmen, barış görüşmelerine açık görünmüştü. Ortak basın toplantısında kullandığı dilde biraz daha esnek bir tavır sergileyerek "Batı ve Kiev buna hazır olduğunda" bir çözümden bahsetti ancak bunun gerçekten doğru olup olmadığını zaman gösterecek. Bu görünürdeki değişikliğe Çin'in ikna edip etmediğini asla bilemeyeceğiz.
Şimdilik Çin'in barış çabaları sürüyor. Her ne kadar ortadan kaldırıldığını görmek istese de henüz ne ABD ne de (yalnızca) bir kaçış yolu arıyor olabilecek Moskova tarafından öldürülmüş değil. Daha ileri gidip gitmeyeceği Kiev'e bağlı olabilir; Şi'nin Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'le "uzaktan" bir görüşme planladığı bildiriliyor.
Fakat planın hayatta kalması; Moskova'nın az da olsa zemin hazırlamış olması ve Rusya'ya Çin silahları gönderilmesi konusundan hiç bahsedilmemesi, biraz daha zayıf bir Rusya izlenimi bırakıyor. Ve bu durum beden diliyle de pekiştirilmiş görünüyor. Ev sahibi ve gösterinin efendisi olmasına rağmen Putin, kendisinden daha iri yarı ve neşeli konuğuna karşı biraz daha saygılı görünüyordu. Putin'in bu ziyarete Şi'den biraz daha fazla ihtiyacı olduğuna, kıdem ve evet, güç dengelerinin değişmiş olabileceğine dair bir ipucu vardı.
Bundan böyle güç dengesi sadece Batı'dan Doğu'daki kara eksenine değil, aynı zamanda bu eksen içinde Rusya'dan Çin'e doğru da kaymaya başlamış olabilir. Ukrayna'da varılacak herhangi bir barış anlaşması Rusya'ya Sovyetler Birliği'nin uzun süren dağılma sürecinin son aşaması olarak görünecek. Şi, Moskova'da Putin'in yanındayken Çin'in "tarihin doğru tarafında durduğunu" boşuna söylemedi.

Independent Türkçe



Trump, Katar'ın ABD'ye lüks bir başkanlık jeti teklif ettiğine dair haberlerin ardından 'hediyeyi' övdü

Katar Havayolları Boeing 747-8 Jumbo (AFP)
Katar Havayolları Boeing 747-8 Jumbo (AFP)
TT

Trump, Katar'ın ABD'ye lüks bir başkanlık jeti teklif ettiğine dair haberlerin ardından 'hediyeyi' övdü

Katar Havayolları Boeing 747-8 Jumbo (AFP)
Katar Havayolları Boeing 747-8 Jumbo (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, dün, Katar'ın “Air Force One” olarak kullanılmak üzere lüks bir Boeing uçağı hediye edeceği yönündeki haberlerin ardından, ABD başkanlarına hediye verilmesini düzenleyen katı yasalar olmasına rağmen, hediye kabul etme konusundaki planlarını savundu.

Bu haberi ilk yayınlayan ABC News, uçağın “Boeing 8-747 Jumbo” modeli olduğunu ve ABD hükümetinin bugüne kadar aldığı en pahalı hediye olacağını belirterek, uçağı “uçan saray” olarak nitelendirdi.

Trump dün geç saatlerde sosyal medyada Katar'a atıfta bulunmadan yaptığı bir paylaşımda, uçağın geçici bir “hediye” olduğunu ve dört yıllık bir uçağın yerine geçeceğini iddia ederek sert bir saldırı gerçekleştirdi.

78 yaşındaki Trump, operasyonun “şeffaf” olduğunu belirterek, gereksiz yere yeni bir başkanlık uçağına para harcamak isteyen Demokratları eleştirdi.

Katar'ın Washington Büyükelçiliği basın ataşesi Ali Al Ensari ise “Uçağın geçici olarak Air Force One olarak kullanılması için transferi şu anda Katar Savunma Bakanlığı ve ABD Savunma Bakanlığı arasında görüşülüyor” diyerek, henüz bir karar verilmediğini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre ABD Anayasası, ödüllerle ilgili maddede, hükümet yetkililerinin “herhangi bir kral, prens veya yabancı devletten” hediye kabul etmesini yasaklıyor.

Katar Havayolları Boeing 747-8 Jumbo (AFP)Katar Havayolları Boeing 747-8 Jumbo (AFP)

Beyaz Saray ve Adalet Bakanlığı hediyeyi yasal olarak değerlendiriyor; ABC'ye konuşan kaynaklar, herhangi bir özel hizmet veya eylem karşılığında verilmediği için rüşvet olmadığını söyledi.

Ayrıca, açıklamalarına göre bu adım Anayasa'ya aykırı değildir, çünkü hediye önce ABD Hava Kuvvetleri'ne teslim edilecek, ardından Trump'ın başkanlık kütüphanesine verilecek ve daha sonra başka hiç kimseye verilmeyecektir.

Açıklamada, söz konusu adımın anayasaya aykırı olmadığı belirtildi. Çünkü ABD Hava Kuvvetleri bunu önce teslim alacak, sonra Başkanlık’a teslim edecek.

Ulusal Demokratik Komite ise bu adımın, Trump'ın Beyaz Saray'ı kişisel mali çıkarları için kullandığının bir kanıtı olduğunu belirtti.

Komite, Demokrat Parti destekçilerine gönderdiği e-postada, “Çalışan aileler, artan maliyetler ve boş raflarla başa çıkmaya hazırlanırken, Trump hala kendini ve milyarder destekçilerini zenginleştirmeye odaklanıyor” denildi.

ABD Başkanı Donald Trump, Palm Beach Uluslararası Havaalanı'nda Air Force One'dan inerken (Reuters)ABD Başkanı Donald Trump, Palm Beach Uluslararası Havaalanı'nda Air Force One'dan inerken (Reuters)

ABD Başkanı, uzun süredir, büyük değişiklikler yapılan “Boeing 747-200B” modelindeki başkanlık uçaklarından memnun değil.

Bu yılın başlarında, Boeing'in iki yeni uçağın teslimatını geciktirmesi üzerine, yönetiminin “alternatifler aradığını” açıklamıştı.

Amerikan havacılık devi, 2018 yılında 3,9 milyar dolar karşılığında 2024 yılı sonuna kadar iki adet “8-747” model başkanlık uçağı teslim etmeyi kabul etmişti.

Ancak bir yüklenicinin iflası ve KOVID salgını nedeniyle üretimde yaşanan aksamalar, Boeing'i teslimatları 2027 ve 2028 yıllarına ertelemek zorunda bıraktı.

Katarlıların sunduğu uçağın yaşının on yıldan fazla olduğu söylense de uzmanlara göre yeni “Boeing 8-747” uçağının fiyatı yaklaşık 400 milyon dolar.

Uçak, başkanlık uçağı haline gelmeden önce, iletişim araçları ve kapsamlı güvenlik güncellemeleriyle donatılması da gerekiyor.