Deprem felaketinde en az 10 bin Suriyeli hayatını kaybetti

Suriye İnsan Hakları Ağı, rejimin insani yardımı yağmaladığını belgeliyor ve uyarıyor

İdlib bölgesi Harim’de meydana gelen depreminden ardından bir kare (AP)
İdlib bölgesi Harim’de meydana gelen depreminden ardından bir kare (AP)
TT

Deprem felaketinde en az 10 bin Suriyeli hayatını kaybetti

İdlib bölgesi Harim’de meydana gelen depreminden ardından bir kare (AP)
İdlib bölgesi Harim’de meydana gelen depreminden ardından bir kare (AP)

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) yayınladığı bir raporda 6 Şubat 2023 pazartesi sabahı Suriye’nin kuzeybatısı ve Türkiye’nin güneyini vuran deprem sebebiyle 10 bin 24 Suriyelinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu kişilerden 4 bin 191’nin rejim dışı bölgelerde, 394’ünün rejim kontrolündeki bölgelerde ve 5 bin 439’unun Türkiye’de hayatını kaybettiğini açıkladı.
Raporda “Deprem nedeniyle hayatını kaybeden çok sayıda Suriyelinin acilen kaydedilmesinin gerekmesi ve insani yardımdaki gecikmenin daha fazla kişinin ölümüne katkıda bulunma olasılığının olması, SNHR’ı kurbanları belgelemeye yönlendirdi. SNHR önceden elde ettiği büyük deneyimine, üye ağına ve Suriye’deki geniş çaplı güvenilir bağlantılarına rağmen ek zorluklar teşkil eden bu zahmetli görevi üstlendi” ifadelerine yer verildi.
SNHR Başkanı Fadıl Abdulgani “Tüm bu çabayı, başta Birleşmiş Milletler organları olmak üzere yardım kuruluşlarının mağdurların ailelerine tazminat ödeyebilmeleri için mağdur listelerine sahip olmaları ve kullanabilmeleri için sarf ettik. Ancak, yardım BM yardımını çalmayı amaçlayan örgütlere gitmeye devam ederse bu gerçekleşmeyecek. Milyonlarca Suriyelinin Suriye’nin kuzeybatısına göç etmesinden Suriye rejimi ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu da unutamayız. Esed rejimi ve müttefikleri sadece su, elektrik ve hizmetlere erişimlerini kesmekle kalmadı ve yıllarca bombardımanlarla onları hedef almaya devam etti. Tüm bunlar düşünüldüğünde, yardımların şeffaf ve tarafsız bir şekilde kendilerine ulaştırılacağı düşünülemez” ifadelerini kullandı.
Raporda, depremin yanı sıra BM ve uluslararası insani yardımın geç gelmesi nedeniyle 10 bin 24 Suriyelinin hayatını kaybettiği belgeleniyor. Can kayıpları kontrol bölgelerine göre, Suriye’nin kuzeybatısında rejim tarafından kontrol edilmeyen bölgelerde ölen 4 bin 191, rejim kontrolündeki bölgelerde ölen 394 ve Türkiye’de 5 bin 439 olarak kaydedildi. Raporda, ölü sayısının Suriye şehirleri içinde hayatlarını kaybettikleri bölgelere göre dağılımını gösteren grafiklere yer verildi. Türkiye topraklarında ölenler ise, kurbanın ait olduğu Suriye şehirlerine göre kaydedildi.
Rapora göre, Suriye’nin kuzeybatısında, Suriye rejimi ve müttefikleri olan İran ve Rusya’nın kanlı vahşetinden ve çok sayıda ihlalinden kaçan Suriye’nin çeşitli yerlerinde yaklaşık 3,2 milyon yerinden edilmiş kişi bulunuyor. Çocuklar ve kadınlar yerinden edilenlerin yaklaşık yüzde 75’ini oluşturuyor. 2011’den bugüne kadar yüzde 2’den azı rejimin ihlallerinden korkarak, çadırlarından sadece birkaç kilometre uzaktaki bölgelerine döndü. Zira rejim onları yerinden etmekle kalmadı, aynı zamanda onlara ve yerinden edildikleri bölgelerdeki sivillere ve hayati tesislere yönelik yüzlerce kasıtlı saldırı gerçekleştirdi. Bununla birlikte uluslararası gözlemciler insanları su ve elektrik gibi tüm temel hizmetlerden mahrum ettiğini sıklıkla göz ardı ederek, Suriye devleti üzerindeki kontrolü nedeniyle tüm BM insani yardımlarının tek alıcısı ve dağıtıcısı olması gerektiği konusunda ısrarcı davranıyor.
Raporda tüm bu nedenlerin, Suriye rejiminin iznine gerek kalmaksızın sınır ötesi yardım dağıtım mekanizmasının kurulmasına yol açtığını ve hala büyük ölçüde var olduğu belirtiliyor. Ayrıca SNHR’nin Suriye rejiminin depremden etkilenen bölgelere yönelik saldırılarını, vahşet ve şiddetinin boyutlarını kanıtlayan bir yaklaşımı belgelediği de vurgulanıyor.
Raporda ayrıca Suriyelilerin acılarını hafifletmek için sağlanan yardımın yüzde 90’ının yani büyük çoğunluğunun, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) gibi insan hakları örgütleri ve The Guardian gibi gazeteler de dahil olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafından 2015'ten bu yana yayınlanan çok sayıda soruşturma, çalışma ve raporda belirtildiği üzere hedeflenen kişilere ulaşmadığı vurgulandı. Bunun nedeninin Suriye rejiminin yardım dağıtım sistemini, Suriye Kalkınma Vakfı, Sivil Savunma Kurumu ve Suriye Arap Kızılay başta olmak üzere tamamen kendisine bağlı örgütlere dayalı olarak, yardımları yağmalamaya yönelik tasarlamış olması olduğu belirtildi. Ayrıca, bu örgütlerin büyük miktarlarda yardım çaldığını gösteren en bariz göstergelerden birinin, içlerinden hiçbirinin mali şeffaflık raporlarını yayınlamaması olduğu vurgulandı. Aynı zamanda bu kuruluşların aldığı fon miktarını veya bu fonların nasıl ve nerede harcandığını öğrenmenin bir yolu olmadığı vurgulandı.
Raporda BM ve bağışçı ülkelerin “Suriye’nin kuzeybatısındaki yardım koordinasyon operasyonlarını yürütmek için uluslararası bir destek platformu kurması ve bu platformun BM’nin yanında ek bir seçenek olarak hizmet etmesi” tavsiye edildi. Ayrıca, güvenilirliğini ve bağımsızlığını kanıtlamış Suriyeli yardım kuruluşlarına yapılan yardım hacminin ve kalitesinin artırılması, kadın ve çocukların ihtiyaçlarına odaklanılması tavsiyesinde de bulunuldu.



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.