Lübnan parlamentosunda siyasi gerginlik tırmanıyor

Ketaib lideri, Berri’nin siyasi yardımcısını ‘kutsal değerleri ihlal etmekle’ suçladı

Oturumdan sonra Cemayel (ortada) meslektaşları Mişel Muavvad (sağda) ve Selim es-Saye ile birlikte (Lübnan Parlamentosu web sitesi)
Oturumdan sonra Cemayel (ortada) meslektaşları Mişel Muavvad (sağda) ve Selim es-Saye ile birlikte (Lübnan Parlamentosu web sitesi)
TT

Lübnan parlamentosunda siyasi gerginlik tırmanıyor

Oturumdan sonra Cemayel (ortada) meslektaşları Mişel Muavvad (sağda) ve Selim es-Saye ile birlikte (Lübnan Parlamentosu web sitesi)
Oturumdan sonra Cemayel (ortada) meslektaşları Mişel Muavvad (sağda) ve Selim es-Saye ile birlikte (Lübnan Parlamentosu web sitesi)

Lübnan’ın günlerdir tanık olduğu ‘kış - yaz dönemi’ zemininde yaşanan siyasi gerginlik parlamentoya taşındı. Milletvekilleri, 28 Mart’ta belediye seçimleri de dahil olmak üzere bir dizi yasa teklifini görüşmek için ortak meclis komitelerinin bir oturumunda bir araya geldi. Toplantıdaki tartışmalar, yüksek tavanlı tartışmalara dönüşürken, Ketaib Partisi Genel Başkanı Sami Cemayel’e göre ‘kutsallıkları ihlal’ noktasına ulaştı. Meclis Başkanı Nebih Berri’nin belediye seçimlerinin yanı sıra bir dizi kanun teklifini görüşmek üzere toplanmak istediği yasama oturumunun iptaline atıfla bu gergin atmosfer, oturumun ertelenmesine ve İçişleri Bakanı ile hükümete belediye seçimlerine karar vermeleri için bir öneride bulunulmasına yol açtı.
Sorunun detayları açıklanmazken, yasama oturumlarının yapılmasına karşı çıkılmasının yanı sıra belediye seçimleri ve bunların nasıl finanse edildiği ile ilgili olduğu belirtildi. Bu durum ise Ketaib Partisi Genel Başkanı Sami Cemayel ile Meclis Başkanı Nebih Berri’nin siyasi yardımcısı Ali Hasan Halil arasında mezhepçi söylem noktasına varan bir tartışmaya yol açtı. Edinilen bilgiye göre milletvekillerinin bağırışları ve sesleri, salonun dışından duyuldu.
Meclis komiteleri, 28 Mart’ta içişleri ve maliye bakanları Bessam Mevlevi ve Yusuf el-Halil ile çok sayıda milletvekili ve ilgili dairelerin temsilcilerinin katılımıyla Meclis Başkanı Yardımcısı İlyas Busaab’ın başkanlığında ortak bir toplantı yaptı.
Oturumun gündeminde, 2023 yılı belediye seçimlerinin yapılması giderlerinin karşılanması için genel bütçeye 1,500 milyar liralık ek ödenek açılmasına yönelik kanun teklifinin de bulunduğu sekiz madde yer aldı.
Oturum sonrasında Busaab, “Seçimlerin yapılmasında kimse için bir sakınca yok. İçişleri Bakanı, gelecek ayın 3’ünde bu konuda çağrı yapacak. Ancak davet öncesinde dikkat edilmesi gereken pek çok şey var. Çünkü bir davet söz konusu olduğunda bir süre sonra geri adım atamayız” dedi.
İlyas Busaab, “İçişleri Bakanı konuyu görüşmek ve uygun kararı almak için Başbakan’a gidecek. Bu sorunun da çözülmesi için İçişleri Bakanı ve hükümete bir tavsiye yayınladık. Siyasi tartışma ortamın gergin olması nedeniyle oturumun ertelenmesine yol açtı” ifadelerini kullandı.
Oturumun ardından yapılan açıklamalar, meclis içi çekişmenin birçok konuya ilişkin anlaşmazlıkların birikiminden kaynaklandığını gösterdi. Bu anlaşmazlıkların başında ise cumhurbaşkanlığı seçimleri ve cumhurbaşkanlığı boşluğu sırasında parlamentonun yetkilerine ve geçici hükümete yaklaşımdaki ilgili farklılıklar geliyor.
Oturumun sonlanmasının ardından Cemayel, içeride neler yaşandığını anlatırken, detaylara değinmeyi ise reddetti. Ancak aynı zamanda bu durumun tehlikeli olduğuna da dikkati çekti. Ketaib tarafından yapılan açıklamada, Halil’in milletvekilleri arasında söylem düzeyine yükselmeyen ahlak dışı ifadeler kullanması nedeniyle Cemayel ile Milletvekili Ali Hasan Halil arasında şiddetli bir tartışma yaşandığı belirtildi.
Ketaib kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada “Milletvekili Cemayel, belediye seçimlerinin finansmanı konusunun tartışılması sırasında, cumhurbaşkanlığı boşluğu nedeniyle anayasaya aykırı olduğuna inandığı Temsilciler Meclisi’nin yasama oturumuna ihtiyaç duymadan seçimlerin nasıl finanse edileceğine dair çeşitli seçenekler önerdi” dedi. Bu öneriler arasında, Yüksek Yardım Komisyonu’ndan veya ‘Sayrafa’ platformu için gereken miktarın günlük katlarını harcayan Merkez Bankası’ndan finansman olasılığı da var ve bu harcamanın 8 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Aynı şekilde Eğitim Bakanı’nın bu paranın bir kısmını bakanlık binasını temizlemek için bir şirket görevlendirmek için kullandığı söylentisine istinaden Cemayel, bugün çeşitli amaçlarla kullanılan Uluslararası Para Fonu’dan özel para çekme fonlarının bakanlıkların temizlenmesi için bile kullanılma olasılığını gündeme getirdi.
Kaynaklar, Milletvekili Ali Hassan Halil’in araya girdiğini, parti liderlerinden birinin de anayasaya aykırı bir seçenek öne sürerek, hükümetten bunu yapmasını istediğini ve Cemayel’in müdahale ettiğini açıkladı. Kaynaklara göre Sami Cemayel, “Sayın meslektaşınızın anayasaya, yasalara ve yargıya nasıl saygı gösterilmesi gerektiğine dair bize verdiği örnek dolayısıyla şaşkınım” dedi. Milletvekili Halil ise, “Sen bir suçlusun, bir suçlunun oğlusun ve suçlu bir ailedensin” ifadeleriyle yanıt verdi. Bunun üzerine ise kaos çıktı ve milletvekilleri karşılıklı bağrışmalara başladı.
Ketaib Partisi Başkanı Sami Cemayel, düzenlediği basın toplantısında “Belediye ve alternatif seçimlerin düzenlenmemesinin ülkede büyük kaosa yol açacağını vurguladık. Hükümetin belediye seçimlerini yapması için yüzlerce yol olduğuna dikkat çekerek, Merkez Bankası’nın döviz kurunu sakinleştirmek için bir bankacılık platformuna günlük 27 milyon dolar harcadığına dair örnekler verdik” açıklamasında bulundu.
Cemayel, Meclis Başkanı Nebih Berri’ye yönelik eleştiride bulunurken, meclisin yasama organı değil, seçmenler organı olarak görülmesi, yani yasama yetkisinin olmadığı anlamına gelmesi konusundaki tutumunu yineledi. Öte yandan sorumluluğun, belediye seçimleri için fon temin edip diğer konularda fon bulamayan hükümete ait olduğunu vurguladı.
Sami Cemayel, yaşananları bir kutsallık ihlali olduğunu belirterek, ‘tehlikeli’ olarak nitelendirdi, ancak ayrıntılara girmeyi reddetti. Cemayel ayrıca, “Olanları ifşa edersem, bazılarının ülkeyi içine çekmek istediği bir fitneye katkıda bulunmuş olacağım ve biz bunu istemiyoruz. Eğer Berri olanların geçeceğini düşünüyorsa, o zaman kimsenin kabul etmeyeceği büyük bir sorunla karşı karşıya kalacağız. Bununla başa çıkmak istemiyorsa, o zaman mesaj iletilmiş olacak ve bununla nasıl başa çıkacağımızı müttefiklerimizle birlikte göreceğiz” dedi.
Cemayel, “Milletvekillerinden biri (Halil’i kastederek) sinirlendiyse, olanları geçelim, sorun yok. Ama ülkede bu şekilde davranıp bu mantığı kullanıp diğerine bu şekilde bakan bir siyasi eğilim varsa, o zaman sorun çok büyük” şeklinde konuştu.
Öte yandan oturum sonrasında Milletvekili Halil, bazı partilerin yasama oturumlarının düzenlenmesine karşı çıkmalarını eleştirirken, “Bir meslektaşımın bahsettiği duygu, tepkileri doğuran şeydir ve benim sözlerim açıktı. Parlamento olarak özel para çekme fonlarının kullanımından sorumlu olmadığımızı söyleseydim, bazıları döner ve Lübnan Kuvvetleri Partisi Başkanının kastedildiğini söylerdi. Ama Cemayel, kastedilen kişinin kendisi olduğu konusunda ısrar etti ve benimle kardeşlik dilini aşan bir dille konuştu” diyerek sözlerinin devamında ise, “Onurumuzun hiçbir şekilde zedelenmesini kabul etmeyeceğim. Ülkede bölücü söylemlere sürüklenmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
Halil, zamanlamaya ilişkin olarak ortaya çıkan anlaşmazlığı hatırlatarak, “Emel Hareketi, Lübnan için savaştı ve hala savaşıyor. Saat nedeniyle ‘Sizin Lübnan’ınız, bizim Lübnan’ımız’ sloganını yükselten bazı tarafların aksine, sivil barışı arzuluyor” ifadelerini kullandı.
Milletvekilleri arasındaki çatışmaların Cemayel ve Halil ile sınırlı kalmadığı biliniyor. Öyle ki Lübnan medyası tarafından aktarılana göre Berri’nin bloğundan Milletvekili Gazi Zuayter’in itirazı ile Milletvekili Melhem Halaf arasında da ‘Halaf’ın bir an önce cumhurbaşkanı seçme çağrısı nedeniyle’ bir anlaşmazlık yaşandı. Anlaşmazlık, iki taraf arasında sert tartışmalara neden oldu.
Demokratik Buluşma Bloğu Sekreteri Milletvekili Hadi Ebu el-Hasan ise ortak komiteler oturumunun bugün tanık olduğu anlaşmazlığa ilişkin açıklamada bulundu. Kendisi, meclisi sakinleştirmek üzere araya giren milletvekillerinden biriydi. Yaşananların ülkedeki üzücü gerçeği gözler önüne serdiğini söyleyen Ebu el-Hasan, atmosferi ‘tıkanık’ olarak nitelendirdi. Al-Anbaa’ya konuşan Hadi Ebu el-Hasan, “Oturumda yaşananlar şok ediciydi. Koşulların bu şekilde devam etmesi halinde ülkedeki durum tehlikeli” diyerek, “Fırtınanın ortasında aklın sesinin yükseltilmesi gerekir” şeklinde konuştu.
Hükümetin kış dönemini uzatma kararından kaynaklanan sorunun sona erdirilmesi çabası çerçevesinde İlerici Sosyalist Parti lideri Velid Canbolad’ın yanı sıra Ebu el-Hasan da ol oynadı. Milletvekili, yetkilileri ‘akıllıca ve dikkatlice düşünmeye, bu gerginliği sürdürmek yerine ülkenin çıkarlarını, halkın arzularını, cumhurbaşkanını seçmeyi, hükümeti kurmayı ve reformları başlatmayı düşünmeye’ çağırdı. Milletvekili Hadi Ebu el-Hasan ayrıca, yaşananların hayal kırıklığına yol açtığını söylerken, “Tüm tarafları bilgeliğe, müzakereye, ihtiyatlı davranmaya, mantığa ve ulusal çıkarları gözetmeye çağırıyoruz” dedi.
Bu anlaşmazlık, Lübnan’da günlerce süren siyasal- mezhepsel gerginliğin ardından, Başbakan Necib Mikati’nin Meclis Başkanı’nın talebi üzerine kış dönemini uzatma kararının ardından baş gösterdi.
Bu durum, mezhepçiliğe ve bölgeciliğe dönüşmeden önce alınan karara yönelik olumsuz ve eleştirel tepkilere yol açmış, Hristiyan partiler ve Maruni Patrikhanesi kararı reddettiklerini ve yaz saati uygulamasına geçildiğini açıklamıştı. Mikati ise daha sonra bir hükümet toplantısı düzenleyerek söz konusu karardan geri adım attığını duyurmuştu.
 



Mısır’ın Sudan Savaşı’ndaki kırmızı çizgileri ne anlama geliyor?

Mısır Cumhurbaşkanı’nın Perşembe günü Kahire’de Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesinden bir kare (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı’nın Perşembe günü Kahire’de Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesinden bir kare (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır’ın Sudan Savaşı’ndaki kırmızı çizgileri ne anlama geliyor?

Mısır Cumhurbaşkanı’nın Perşembe günü Kahire’de Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesinden bir kare (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı’nın Perşembe günü Kahire’de Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesinden bir kare (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Sudan Ordu Komutanı ve Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın Kahire ziyaretinin ardından, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sudan’daki savaşla ilgili üç maddelik bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “kırmızı çizgiler” olarak tanımlanan ve aşılmasına izin verilmeyecek unsurlar duyuruldu. Mısır, bu maddelerin Sudan’ın güvenliğiyle doğrudan bağlantılı olan ulusal güvenliğini ilgilendirdiğini vurguladı. Metinde yer alan “ortak savunma anlaşmasının” etkinleştirilmesi vurgusu ise, Mısır’ın askeri, siyasi ve diplomatik ağırlığını Sudan ordusu lehine devreye sokabileceği mesajı olarak değerlendirildi.

Ortak savunma anlaşması

Mısır ile Sudan, Mart 2021’de sınır güvenliği, ortak tehditlere karşı mücadele ve eğitim alanlarını kapsayan bir askeri işbirliği anlaşması imzaladı. Bunun öncesinde, iki ülke 1976’da Cumhurbaşkanları Cafer Numeyri ile Enver Sedat döneminde ortak savunma anlaşmasına imza atmıştı. Anlaşmanın ilk iki maddesi, taraflardan herhangi birine yönelik saldırının diğerine yapılmış kabul edilmesini; saldırının engellenmesi için güç kullanımını ve savunma politikalarının eşgüdümünü öngörüyordu.

gt6y5
Eski Cumhurbaşkanı Cafer Numeyri 15 yıl Mısır’da görev yaptı (AFP)

Numeyri rejiminin 1985’te halk ayaklanmasıyla devrilmesinden sonra dönemin Sudan Başbakanı Sadık el-Mehdi, Kahire’ye anlaşmayı feshetme isteğini iletti. Ardından 1987’de “kardeşlik paktı” imzalandı. Bu metin, 1976 anlaşmasını açıkça feshetmese de süreç içinde askıya alındı ve uygulanmadı.

Bölgesel ve uluslararası mesaj

Sudanlı gazeteci ve El-Tayyar gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Osman Mirgani, Mısır’ın açıklamasını “bölgesel ve uluslararası mesaj” olarak yorumladı. Mirgani’ye göre, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Darfur ve Kordofan’da genişlemesi, hem Sudan hem Mısır için ortak ulusal güvenlik tehdidi yaratıyor ve Sudan’ın bölünme riskini artırıyor.

Mısır’ın ilk kez bu kadar “sert ve doğrudan” bir dil kullanarak uluslararası hukuk çerçevesinde müdahale sinyali verdiğini belirten Mirgani, “Bu söylem, Kahire’nin Sudan’daki gelişmelerden duyduğu endişenin boyutunu yansıtıyor” dedi. Mirgani, açıklamada yer alan kırmızı çizgilerin Sudan dosyasındaki tüm aktörlere gönderilmiş bir uyarı olduğunu söyledi.

Kırmızı çizgiler

Mısır’ın açıkladığı ilk kırmızı çizgi, Sudan’ın toprak bütünlüğü ve ulusal birliğinin korunması oldu. Kahire, Sudan’ın herhangi bir bölgesinin ayrılmasını veya ülkede paralel yapılar oluşturulmasını kesin biçimde reddetti.

y67u
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi ve Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan Perşembe günü Kahire'de bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Açıklamada, Sudan devlet kurumlarının korunması gerektiği vurgulandı. Mısır, uluslararası hukuka uygun tüm tedbirleri alma hakkına sahip olduğunu ve bunun içine iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının aktive edilmesinin de dahil bulunduğunu bildirdi.

Eski Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf ise Burhan’ın Kahire ziyaretinin, Suudi Arabistan temaslarının hemen ardından gelmesine dikkat çekti. Yusuf’a göre ziyaret, ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’nin Sudan savaşını sonlandırmak için yürüttüğü dörtlü mekanizmanın parçası.

Yusuf’a göre, Burhan’ın Kahire temaslarında Sisi’ye Riyad görüşmelerinin detaylı bir değerlendirmesini aktarması, ziyaretin sembolik yönünün ötesinde stratejik bir nitelik taşıyor. Yusuf ayrıca, Mısır ile Sudan güvenlik mimarisinin tarihsel ve coğrafi nedenlerle birbirine sıkı biçimde bağlı olduğuna işaret etti.

Askeri müdahale seçeneği

Sudanlı askeri uzman Muatasım Abdulkadir, ortak savunma anlaşmasının aktive edilmesinin, Mısır’ın doğrudan ya da dolaylı askeri müdahalesini gündeme getirebileceğini söyledi. Bu kapsamda Mısır’ın mühimmat ve silah desteği ya da gerektiğinde sahada müdahalede bulunmasının mümkün olabileceğini kaydetti.

Abdulkadir’e göre Kahire’nin bu açıklaması Sudan için “önemli ve ileri düzeyde bir adım” niteliği taşıyor.

Hızlı Destek Kuvvetlerinden tepki

HDK lideri Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) cephesine yakın isimlerden Başa Tubeyk, X platformundan yaptığı açıklamada Mısır’ın tutumunu “açık müdahale” ve “sömürgeci zihniyet” olarak niteledi. Tubeyk, savaşın başından bu yana Mısır’ın Sudan ordusuna destek verdiğini, çatışmaların ilk günlerinde Mısır askerlerinin Meravi Üssü’nde yakalandığını hatırlattı.

Kaynaklara göre, Hamideti, geçen yıl ekim ayında Mısır’ı HDK güçlerine yönelik hava saldırıları ve orduya İHA desteği sağlamakla itham etmişti. Bu iddialar, Haziran ayında da yeniden gündeme geldi.

Zaman daralıyor

Sudanlı diplomat Sadık el-Makali, Mısır’ın Suudi Arabistan ve uluslararası dörtlüyle birlikte hareket ettiğini, Washington’ın da bu süreci desteklediğini belirtti. Makali, ABD’nin şu aşamada diplomatik baskıyı tercih ettiğini, askeri seçeneğin ise masada tutulduğunu söyledi.

Makali, Sudan’daki insani felaketin ağırlaştığını, Burhan’ın artık “zaman kaybetme lüksü olmadığını” belirtti. Dışişleri Bakanı Bedr Abdülati’nin dörtlü girişime yoğun biçimde odaklandığını, Kahire’nin mevcut durumu ulusal güvenlik tehdidi olarak gördüğünü ifade etti.

Uzmanlar, Burhan’ın Riyad ve Kahire ziyaretlerinin, Sudan hükümetinin dörtlü girişime yaklaşımında dönüm noktası olabileceğini ve kısa vadede Sudan dosyasında önemli gelişmeler yaşanabileceğini değerlendiriyor.


Mısır–ABD arasında İsrail gaz anlaşmasına yönelik söylem farkı ne anlama geliyor?

2017’de New York’ta BM Genel Kurulu toplantıları sırasında yapılan Sisi–Netanyahu görüşmesinden bir kare
2017’de New York’ta BM Genel Kurulu toplantıları sırasında yapılan Sisi–Netanyahu görüşmesinden bir kare
TT

Mısır–ABD arasında İsrail gaz anlaşmasına yönelik söylem farkı ne anlama geliyor?

2017’de New York’ta BM Genel Kurulu toplantıları sırasında yapılan Sisi–Netanyahu görüşmesinden bir kare
2017’de New York’ta BM Genel Kurulu toplantıları sırasında yapılan Sisi–Netanyahu görüşmesinden bir kare

Mısır’ın, İsrail ile imzalanan büyük ölçekli gaz anlaşmasını “tamamen ticari” olarak nitelendirmesine karşın, ABD anlaşmayı “bölgesel barış sürecine hizmet eden siyasi boyutlar taşıyan” bir gelişme olarak görüyor. Uzmanlar, iki taraf arasındaki bu ton farkının, “her ülkenin anlaşmadan beklediği kazançları ve gelecekte görmek istediği sonuçları ortaya koyduğunu; söylemsel farklılığın gerçekte bir anlaşmazlık değil, nihai hedef olan barışı destekleyen mutabakat anlamına geldiğini” belirtiyor.

Mısır Devlet Enformasyon Kurumu Başkanı Diaa Raşvan, Perşembe akşamı yaptığı açıklamada, “İsrail ile yapılan gaz anlaşmasının tamamen ekonomik nitelikte olduğunu, zamanlaması ve içeriğinin siyasi dosyalarla bir ilgisinin bulunmadığını” söyledi. Raşvan, İsrail Gazze’den çekilmediği sürece bu anlaşmanın Mısır’ın siyasi duruşunu değiştirmeyeceğini vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Perşembe günkü açıklamasında, İsrail hükümetinin Chevron şirketi aracılığıyla Mısır ile yapılan gaz anlaşmasına onay vermesini “Amerikan iş dünyası ve bölgesel iş birliği açısından önemli bir başarı” olarak değerlendirdi. Açıklamada, “İsrail–Mısır gaz anlaşmasının enerji güvenliğini güçlendirdiği gibi Gazze’de istikrarın sağlanması ve yeniden inşa çabalarına da destek sunduğu” ifade edildi.

Ahram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden siyaset analisti Amr Şubki, tarafların söz konusu anlaşmayı temelde ticari ve ekonomik bir ortaklık olarak değerlendirdiğini ifade etti. Şubki, “ABD bu anlaşmaya siyasi bir rol yüklüyor. Washington, mutabakatı, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında görüşme zemini oluşturacak bir mekanizma şeklinde konumlandırıyor” diye konuştu. Analiste göre Mısır ise siyasi ilerlemenin ancak Filistin meselesine çözüm bulunması, Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılması ve zorunlu göç ihtimalinin tamamen ortadan kalkmasıyla mümkün olacağı görüşünde.

Ahram Stratejik Araştırmalar Merkezi danışmanı Imad Gad, mutabakatın büyüklüğü ve zamanlamasının, onu ticari düzeyin ötesine taşıdığını ifade etti. Gad, “Bu hamle, iki ülke arasındaki ilişkilerde olumlu bir döneme girildiğine ve Sisi–Netanyahu görüşmesi için diplomatik hazırlık yapıldığına işaret ediyor. Görüşme gündeminin merkezinde Gazze, Filistin sorunu ve Mısır’ın ulusal güvenliği olacak” dedi.

Mısır ulusal güvenlik uzmanı Muhammed Abdülvahid ise iki ülke söylemine dair farklılığın bir anlaşmazlık değil, “çıkar temelli bir uyumun göstergesi” olduğunu söyledi. Abdülvahid’e göre, “Kahire’nin anlaşmayı ekonomik çerçevede sunması iç kamuoyuna yönelik bir mesaj niteliğinde; Mısır’ın Filistin dosyasında bağımsız karar aldığı ve anlaşmaların bu tutumu etkilemeyeceği mesajı veriliyor.” Abdülvahid, Amerikan söyleminin ise “ABD’nin Orta Doğu’da tansiyonu düşürme ve İran’a karşı bölgesel ortaklıkları güçlendirme hedefinin” parçası olduğunu ifade etti.

Raşvan’ın açıklamaları ayrıca, bir hafta önce Mısırlı yetkililerin Şarku’l Avsat’a yaptığı, “Gaz anlaşmasının Mısır’ın, ABD aracılığında planlanan Sisi–Netanyahu görüşmesine dair değerlendirmesini etkilemeyeceği” yönündeki açıklamalarla örtüşüyor. Mısır’ın şartlarının, “Şarm eş-Şeyh anlaşmasının tüm maddelerinin uygulanması, Gazze’den tam çekilme ve Filistinlilerin zorunlu göç planlarının tamamen durdurulması” olduğu vurgulanmıştı.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Çarşamba günü Mısır’a büyük ölçekli gaz satışına onay verdiğini duyurdu. İsrailli “NewMed Energy” şirketi, anlaşma değerinin 35 milyar dolar olduğunu açıkladı.

Görsel kaldırıldı.
Mısır Genelkurmay Başkanı’nın geçen yıl sonunda İsrail sınırına yakın bölgedeki ziyaretinden bir kare

Washington merkezli Hudson Enstitüsü araştırmacısı Richard Weitz, “Mısır’ın, Gazze konusunda kendi taleplerinde ısrarcı olduğunu göstermek amacıyla anlaşmanın siyasi etkilerini küçümsediğini; ABD’nin ise anlaşmanın siyasi yansımalarını büyüterek barış sürecine ivme kazandırmaya çalıştığını” söyledi.

New York’ta yaşayan ABD uzmanı Muhammed Sattouhi ise “her tarafın meseleyi kendi bakış açısıyla okuduğunu” belirterek, “Ekonomik, siyasi, psikolojik ve toplumsal faktörlerin iç içe geçtiği güncel tablo nedeniyle, böyle bir anlaşmanın 7 Ekim 2023 öncesi dönemde aynı etkide olmayacağını” ifade etti.

Sattouhi, Trump yönetiminin Ortadoğu anlaşmazlıklarının çözümünü giderek daha zor gördüğünü, bu nedenle “İsrail’in kabul etmeyeceği tavizler gerektiren bir barış sürecine enerji harcamak istemediğini” söyledi. Uzman, Trump yönetiminin, “bölgede ekonomik ve ticari çıkar ağları oluşturarak savaşların önünü kesme yaklaşımını benimsediğini” belirtti; ancak bu teorinin, “tarihi ve siyasi gerçekliklerin ağırlığını hesaba katmadığını” vurguladı.

Axios’un aktardığı bilgilere göre, Washington yönetimi Sisi ile Netanyahu’yu bir araya getirecek bir zirve için ara buluculuk yürütüyor.

İsrail basınında son günlerde yer alan haberlerde, Mısır’ın ABD planına yeşil ışık yakabilmesi için “Gazze’den tam çekilme, Şarm eş-Şeyh anlaşmasının uygulanması ve Filistinlilerin yerinden edilme ihtimalinin kesin biçimde sonlandırılması” şartını öne sürdüğü bildirildi.


Sudan’da 19 Aralık devriminin yıldönümü, çatışmaları durdurun çağrısıyla anıldı

Aralık 2019’da, Atbara kentinden gelen kalabalıklar, başkent Hartum’daki mevkidaşlarıyla birlikte devrim yıl dönümünü kutluyor (AFP)
Aralık 2019’da, Atbara kentinden gelen kalabalıklar, başkent Hartum’daki mevkidaşlarıyla birlikte devrim yıl dönümünü kutluyor (AFP)
TT

Sudan’da 19 Aralık devriminin yıldönümü, çatışmaları durdurun çağrısıyla anıldı

Aralık 2019’da, Atbara kentinden gelen kalabalıklar, başkent Hartum’daki mevkidaşlarıyla birlikte devrim yıl dönümünü kutluyor (AFP)
Aralık 2019’da, Atbara kentinden gelen kalabalıklar, başkent Hartum’daki mevkidaşlarıyla birlikte devrim yıl dönümünü kutluyor (AFP)

Sudanlı siviller, Beşir iktidarını deviren Aralık Devrimi’nin yıldönümünü ülkenin çok sayıda kentinde düzenledikleri protesto eylemleriyle andı. Sosyal medya üzerinden yapılan kampanyalarla desteklenen bu etkinliklerde, savaşın durması ve sivil yönetime dönüş çağrısı öne çıktı.

Bu gelişmeler yaşanırken, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Güney Kordofan Eyaleti’nin başkenti Kadugli yakınlarındaki “Brno” kasabasının tamamında kontrol sağladığını duyurdu. HDK, kasabada geçtiğimiz ay yeniden hâkimiyeti ele alan orduya karşı bölgedeki varlığını güçlendirdiğini bildirdi.

HDK tarafından yapılan açıklamada, güçlerin sert çatışmaların ardından Güney Kordofan’ın kuzeydoğu kırsalında yer alan Brno’da “önemli saha kazanımları” elde ettiği belirtildi. Ordu birliklerinin ağır topçu ve zırhlı araçlarla bölgedeki HDK mevzilerine saldırdığı ileri sürülen açıklamada, çatışmaların sonunda HDK’nın kasabaya tamamen hâkim olduğu ve çevre hattında konuşlandığı kaydedildi.

Brno, Güney Kordofan eyaletinde yer alan ve başkent Kadugli’ye yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan önemli bir tarım bölgesi olarak biliniyor. Ordu, kasabayı 17 Kasım’daki şiddetli çatışmaların ardından HDK ve müttefiki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi–Kuzey’den geri almıştı.

Kordofan’da kuşatma genişliyor

HDK ve müttefiki Abdulaziz el-Hilu’ya bağlı Sudan Halk Kurtuluş Hareketi, Güney Kordofan’ın Kadugli ve Delenc dahil birçok stratejik kentini kuşatma altında tutuyor. Hareket, Kadugli’nin güneydoğusundaki Kauda bölgesini de kontrol ediyor.

Orduya bağlı 22’nci Tümen’in Batı Kordofan’daki Abnusa’da ele geçirilmesinin ardından HDK, Güney Kordofan üzerindeki baskıyı arttırdı ve eyaletin ana kentlerini ağır topçu ve SİHA saldırılarıyla hedef almaya başladı. Kadugli ve Delenc bu saldırıların merkezinde bulunuyor. Ordu da HDK mevzilerine topçu atışları ve insansız hava araçlarıyla karşılık veriyor.

Bu hafta boyunca HDK, Kuzey ve Güney Kordofan eyaletlerindeki birçok kente intihar tipi ve saldırı amaçlı SİHA operasyonları düzenledi. Saldırılarda onlarca kişi hayatını kaybetti; ölenler arasında BM barış gücü misyonu UNISFA’dan altı asker de bulunuyor. HDK’ya bağlı SİHA’lar perşembe günü ülkenin kuzeyindeki Atbara kentini de vurdu; en az beş kişi yaşamını yitirdi. Şehrin elektrik santralinin hedef alınması, bazı eyaletlerde elektrik kesintilerine yol açtı.

19 Aralık anmaları ve protestolar

Savaştan kaynaklanan baskı ortamına rağmen aktivistler, Aralık Devrimi’nin beşinci yıldönümünü anmak için protesto çağrıları yaptı. Sosyal medya platformlarında “çevrim içi gösteriler” düzenlendi, sivil yönetime dönüş talebi yeniden gündeme taşındı.

sxdfrgt
19 Aralık Devrimi’nin yıl dönümünü kutlamak için Facebook’ta yayımlanan bir afiş

Başkent Hartum’un ikiz şehri Omdurman’da yüzlerce genç, devrimin sloganlarını atarak meydanlarda toplandı. Polis, göstericileri göz yaşartıcı gazla dağıttı. “Özgürlük, Barış ve Adalet” ile “Ordu kışlaya, Cancavid dağıtılsın” sloganları öne çıktı.

Tanık ifadelerine göre, polis bazı alanlarda cop kullanarak göstericileri dağıttı ve Şambat Köprüsü yakınlarında da kovalamaca yaşandı.

Port Sudan’da da benzer protestolar düzenlendi. Protestolarda savaşın sona ermesi talep edildi. Gedaref Eyaleti’nde ise çok sayıda gösterici gözaltına alındı.

Çevrim içi platformlarda Aralık Devrimi’nin kazanımlarının savaşla hedef alındığı vurgulandı ve sivil yönetime dönüş çağrıları yinelendi. Aktivistler, protestoları “baskı, korkutma ve işbirliği suçlamalarına karşı bir meydan okuma” olarak niteledi.

Sudan’da 19 Aralık, 2018’de Atbara’da ekmek fiyatlarına karşı başlayan ve tüm ülkeye yayılan protestoların yıl dönümü olarak biliniyor. Bu gösteriler, Nisan 2019’da Ömer el-Beşir yönetiminin devrilmesine yol açmıştı. 25 Ekim 2021 darbesinin ardından ise bu tarih, sivil yönetim ve demokratik geçiş taleplerinin simgesi hâline geldi.