ÖSYM Başkanı Ersoy, YKS'nin Hatay, Malatya, Kahramanmaraş ve Adıyaman'da da yapılacağını açıkladı

AA
AA
TT

ÖSYM Başkanı Ersoy, YKS'nin Hatay, Malatya, Kahramanmaraş ve Adıyaman'da da yapılacağını açıkladı

AA
AA

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, yaklaşık 3,5 milyon adayın katılacağı Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nı (YKS) Hatay, Malatya, Kahramanmaraş ve Adıyaman illerinde de uygulayacaklarını bildirdi.
ÖSYM Başkanı Ersoy, deprem bölgesinde yapılacak sınav uygulamaları ile ilgili açıklama yaptı.
Yüzyılın afeti olarak görülen iki yıkıcı depremin ardından bölgedeki yapıların büyük zarar gördüğünü ifade eden Ersoy, şu ifadeleri kullandı:
"Depremin etkisiyle yıkılan binalar ve ayakta kalanların ne kadar güvenli olduğunun tespiti gibi çalışmaların yapılabilmesi amacıyla deprem bölgesinde sınav uygulaması yapmama kararı almıştık. Deprem bölgesindeki kardeşlerimize bu süreçte Türkiye'nin istedikleri ilinde sınava girebilme imkanı oluşturduk. Milli Eğitim Bakanlığının bölgede eğitim öğretime tekrar başlamasının ve ÖSYM olarak yaptığımız detaylı incelemenin ardından deprem bölgesindeki 4 ilde tekrar sınav uygulamasına başlamaya karar verdik. Bölgede yaşayan kardeşlerimizin güvenlik zafiyeti oluşmadan sınavlara girmesini amaçlıyoruz."
Bölgedeki kapasitenin üzerinde bir talep olması durumunda isteyen kişilerin daha önce olduğu gibi yine Türkiye'nin istediği yerinde sınava girebileceğini ifade eden Ersoy, can güvenliği riskine ve sınavlarda zafiyete sebep olmadan süreci işleteceklerini bildirdi.
ÖSYM Başkanı Ersoy, şunları kaydetti:
"Yaklaşık 3,5 milyon adayın katılacağı YKS'yi Hatay, Malatya, Kahramanmaraş ve Adıyaman illerinde de uygulayacağız. Bölgede yaşayan bireylerden kendi illerinde sınava girebilmeye yönelik yoğun talep vardı, bu talepler doğrultusunda çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Sınav yeri tercih sayısını 2'den 5'e çıkardık. Kişi istediği 5 ili yazabilecek. Adaylar, tercih etmiş olduğu merkezlerden birinde sınava girebilecek. Deprem bölgesindeki sınav uygulamaları için yoğun başvuru var. Bazı bölgelerde başvurular kapasitenin iki katına çıkmış durumda, bir aksaklık yaşanmaması için titiz bir çaba içerisindeyiz."
Öte yandan, adayların, ÖSYM'nin internet sitesi üzerinden sınav giriş yeri tercihlerini bugün sistemin açılmasıyla güncelleyebilecekleri belirtildi.
ÖSYM, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yıkımın çok fazla olması ve ayakta kalan yapıların can güvenliği zafiyeti oluşturabilme ihtimali sebebiyle deprem bölgesindeki 4 ilde sınav yapılmaması yönünde karar almıştı.



NATO, Vilnius Zirvesi öncesinde Türkiye’nin İsveç’in katılım talebini onaylamasını istiyor

Cumhurbaşlkanı Erdoğan, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde konuşma yaptı. (AP)
Cumhurbaşlkanı Erdoğan, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde konuşma yaptı. (AP)
TT

NATO, Vilnius Zirvesi öncesinde Türkiye’nin İsveç’in katılım talebini onaylamasını istiyor

Cumhurbaşlkanı Erdoğan, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde konuşma yaptı. (AP)
Cumhurbaşlkanı Erdoğan, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde konuşma yaptı. (AP)

Türkiye ile Batı arasındaki görüşmelerde, özellikle gelecek temmuz ayında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesinin yaklaşmasıyla, İsveç’in NATO’ya üyelik konusu, gündemin ilk sırasına yerleşti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 1 Haziran’da Oslo’da başlayan NATO dışişleri bakanları gayrı resmi toplantısına katılmadı. Ankara’daki diplomatik kaynaklar bunun, yeni Türkiye meclisinin ilk oturumları ve hükümetin kurulması için yapılan hazırlıklarla meşgul olmasından kaynaklandığını aktardı. Çavuşoğlu, Antalya’da iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AK Parti) milletvekili seçildi.

Beklenen ziyaret

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsveç’in üyelik konusunu görüşmek üzere Ankara’ya yakın tarihte bir ziyarette bulunacağını belirterek, Erdoğan’ı seçimleri kazandığı için tebrik etmek amacıyla telefonla aradığını söyledi. NATO dışişleri bakanları toplantısı öncesinde yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:

“Yakın zamanda Ankara’ya gideceğim. Ancak kesin tarih henüz belirlenmedi. Mesajım; İsveç’in NATO’ya üyeliğinin İsveç için iyi olduğu kadar İskandinav ülkeleri, Baltık bölgesi ve aynı zamanda tüm NATO ve tabii ki Türkiye ve diğer müttefikler için de iyi olduğudur.

NATO Genel Sekreteri, Erdoğan ile görüşmesinde İsveç’in Terörle Mücadele Yasası’nı çıkardığını ve yürürlüğe girdiğini vurgulayacağını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bu yasalar aslında bir fark yaratıyor. İsveç’in şimdi, örneğin sadece Türkiye’nin değil Avrupa Birliği (AB) ve diğer birçoğunun da değerlendirmesine göre terör örgütü olan PKK da dahil olmak üzere, terörle mücadeleyi hızlandırmak için yeni adımlar attığını gösteriyor.”

Fotoğraf Altı: NATO Genel Sekreteri bugün Oslo’da ittifakın dışişleri bakanlarına hitaben konuşma yaptı. (AP)
NATO Genel Sekreteri bugün Oslo’da ittifakın dışişleri bakanlarına hitaben konuşma yaptı. (AP)

“Bu nedenle, hem İsveç’te 1 Haziran’da yürürlüğe giren daha güçlü yasaları hem de İsveç ile Türkiye arasındaki işbirliğinin güçlenmiş olmasını memnuniyetle karşılıyorum” diyen Jens Stoltenberg, bunun aynı zamanda İsveç’in Madrid’de imzalanan bu Üçlü Muhtıra’dan kaynaklanan yükümlülüklerini de yerine getirdiğinin kanıtı olacağını vurguladı. Stoltenberg açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Unutmamak gerekir ki Türkiye’nin bazı meşru güvenlik kaygıları vardır. Çünkü hiçbir müttefik, Türkiye kadar terör saldırısına uğramamıştır. Bu nedenle terörün her türlüsüne karşı Türkiye ile birlikte çalışmamız önemlidir.”

Üçlü mutabakat zaptı

Üçlü mutabakat zaptı kapsamında Türkiye, İsveç ve Finlandiya, İskandinav ülkelerinin Ekim 2019’dan bu yana Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldırması konusunda anlaştı. Ambargo, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki operasyonları,, ayrıca PKK’dan arananların iadesi ve PKK’nın iki ülkedeki faaliyetlerini sınırlandırmak amacıyla düzenlediği Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle uygulanıyordu.

Fotoğraf Altı: Oslo bugün NATO dışişleri bakanları toplantısına ev sahipliği yaptı. (EPA)
Oslo bugün NATO dışişleri bakanları toplantısına ev sahipliği yaptı. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström, ülkesinin NATO’ya katılım için tüm şartları yerine getirdiğini belirterek, Türkiye ve Macaristan’ı üyelik talebini onaylamaya çağırdı. Billström, Oslo’daki NATO dışişleri bakanları toplantısının başında, ülkesinin 1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni terör yasası da dahil olmak üzere geçen yıl Madrid zirvesinde verdiği tüm taahhütleri yerine getirdiğini ifade etti. İsveç’te yürürlüğe giren yasanın Finlandiya’nın onayladığı yasaya benzer olduğunu ve Ankara’nın taleplerini de karşılayacağını vurguladı.

Türk kaynakları, Türkiye’nin PKK’dan aranan kişilerin iadesine yönelik somut adımlara tanık olması ve ABD Kongre üyelerinin de ABD’den F-16 savaş uçakları temin etme talebini onaylaması halinde İsveç’in katılım talebini onaylamasının mümkün olduğunu dile getirdi.


CHP Sözcüsü Öztrak: Kılıçdaroğlu, yeni MYK'yi, PM'nin ardından belirleyecek

AA
AA
TT

CHP Sözcüsü Öztrak: Kılıçdaroğlu, yeni MYK'yi, PM'nin ardından belirleyecek

AA
AA

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni Merkez Yönetim Kurulu'nu (MYK), Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından belirleyeceğini bildirdi.

Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ardından dün son MYK toplantısını yaptıklarını anımsattı.

MYK'de, 14 Mayıs'taki milletvekili seçimi ile 28 Mayıs'taki ikinci turda tamamlanan Cumhurbaşkanı Seçimi'ni değerlendirdiklerini ifade eden Öztrak, "İlgili arkadaşlarımız sandık güvenliği sonuçları hakkında Kurul'umuzu bilgilendirdiler. Bu konuda verilen bilgiler çerçevesinde, sistemik bir güvenlik açığı yaşanmadığını, vatandaşımızın oylarına sahip çıkıldığını tespit ettik." değerlendirmesini yaptı.

Ayrıca MYK Üyesi Bülent Kuşoğlu'nun seçim sürecinde yapılan harcamalar hakkında Kurul'a bilgi verdiğini bildiren Öztrak, 9 ay sonraki mahalli idareler seçimi ve bu seçimler öncesinde CHP'nin kongre takvimiyle ilgili yapılacakların ele alındığını söyledi.

Sandık başına giden tüm vatandaşlarla seçimde görev alan tüm partililere teşekkür eden Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Erdoğan ve partisi, yanlış politikalarıyla milletimize yaşattıkları ekonomik sıkıntıların, artan hayat pahalılığının üstünü örtebilmek amacıyla bir ahlaksız kampanya yürüttü. Bu kampanyada hiçbir etik sınır tanımadı. On parmağında on kara bize sürdü, iftira etti. Montaj olduğunu itiraf ettiği sahte videoları miting meydanlarında millete gösterdi. Devleti yönetmeye talip olan kadroların, hiçbir zaman yapmayacağı sahtekarlıklar yapıldı. Milletine yalan söyleyenler devlet yönetemez. Devletin tüm imkanları seçimde kullanıldı. Bakanlar, milletvekili adayı yapılarak seçimde aktif rol almaları sağlandı. Parti devleti yönetiminin bu ilk seçiminde siyasi etik ayaklar altına alındı. Bu seçimde Erdoğan'ın vatandaşlığımızı 3 paraya sattığı, Türkçe öğrenmek zahmetine bile katlanmamış yabancılar da Türkiye'nin kaderi ve geleceği hakkında söz söyledi."

"Arzu ettiğimiz sonucu alamadık"

Siyaseten ve ahlaken meşru olmayan bir seçim sürecini yaşadıklarını ileri süren Öztrak, "Bütün bunlara rağmen başta cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere bu seçimi kazanmak için çok çalıştık ama arzu ettiğimiz sonucu alamadık. Ancak, Genel Başkan'ımız ülkemizdeki her iki seçmenden birinin oyunu aldı. 25 milyon 504 bin 724 yurttaşımız Kemal Kılıçdaroğlu'na oy verdi." diye konuştu.

Öztrak, şöyle devam etti:

"Muhalefetin bu desteği muhafazası ve artırması, bunu hükümeti denetleme ve dengelemede kullanması, hükümetin sorumsuzluklarının millet adına bir ölçüde kontrolünü sağlayacaktır. Erdoğan da bunun farkındadır. Bu desteği dağıtmaya çalışmaktadır. Onun için de partimizin iç işlerine burnunu sokmaya kalkmakta, bunu da açıkça söylemektedir. İşte buna senin gücün yetmez. CHP milletin partisidir, kimsesizlerin kimsesidir, CHP'nin istikametini sen çizemezsin, milletimiz çizer."

"Bugün, yerel seçimle ilgili mücadelenin başlamasının beşinci günüdür"

Dünkü toplantıda, samimi bir öz eleştiri de yaptıklarını bildiren Öztrak, "Biz, 25 milyondan fazla yurttaşımızın desteğini aldığımız bu seçimi, adalet yürüyüşüyle başlayan, Millet İttifakı'nın kurulmasıyla belediyelerin kazanılmasıyla devam eden sürecin devamı olarak görüyoruz. 14-28 Mayıs seçimleri, mücadelenin yeni bir aşamaya geçişini ifade etmektedir. Kimilerine göre bugün seçimden sonraki beşinci gündür. Bize göre ise 9 ay sonra yapılacak yerel seçimle ilgili mücadelenin başlamasının beşinci günüdür." ifadesini kullandı.

CHP Sözcüsü Öztrak, şunları kaydetti:

"Samimi bir öz eleştiri yaparak, yaşadıklarımızdan ders alarak, eksiklerimizi giderip yenilenerek, mücadeleye güçlü bir şekilde devam edeceğiz. Bu sürece destek olmak amacıyla dün yapılan MYK toplantısında, Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz, teamüle ve partimizin usullerine uygun olarak, seçimden sonra yapılacak ilk PM toplantısından önce, Genel Başkan'ımıza istifalarını sunmuşlardır. Genel Başkan'ımız, yeni MYK'yi hafta sonu yapılacak PM toplantısının ardından belirleyecektir. Mevcut MYK üyeleri işlerin aksamaması adına yeni MYK belirlenene kadar görevlerine devam edecektir."

MYK toplantısında olağan kongre takviminin ele alındığını, bu kapsamda kongrelerle ilgili kararın da PM'de ele alınarak kararlaştırılacağını kaydeden Öztrak, şunları aktardı:

"Önümüzdeki süreç zorludur. Sadece ekonomik açıdan değil, demokrasimiz ve hukuk devleti açısından da. Bunun ilk işaretleri görülmeye başlandı. Genel Başkan'ımıza yönelik fezleke tehditleri, belediye başkanlarımızı görevden alma imaları, televizyonlara başlatılan RTÜK incelemeleri, internet sansüründen muhaliflere hapsetmeye kadar uzanan tehdit listeleri. Ama bunların hiçbiri bizi yıldıramaz, korkutmaz."

Öztrak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 28 Mayıs'ta, her iki kişiden birinin desteğini aldığını ve Türkiye'de büyük bir değişim başladığını belirterek, şu görüşlerini paylaştı:

"Bu, önünde duranların ayaklarını yerden kesecek bir çığdır. Her adımda artacak, büyüyecek, engellenemez hale gelecektir. Bugün değilse yarın, millete eziyetin merkezi saray rejimi, haktan, hukuktan, adaletten, daha fazla refahtan yana olanların gücüyle son bulacaktır. Türkiye'nin önünde yepyeni bir ufuk açılacaktır."

Milletvekilleriyle bir araya geldi

Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin milletvekilleriyle bir araya geldi.

CHP Genel Merkezi'nde basına kapalı yapılan toplantı, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasıyla başladı.

Kılıçdaroğlu, yaklaşık 1 saat süren toplantıda, milletvekillerine Meclis çalışmalarında başarılar diledi.


AK Parti İstanbul'dan teşkilata yerel seçim çalışmalarına başlama talimatı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AK Parti İstanbul'dan teşkilata yerel seçim çalışmalarına başlama talimatı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'nin, 2024'te yapılacak yerel seçimler için teşkilatlara, çalışmalara başlama talimatı verdiği bildirildi.

İl Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Kabaktepe, tamamlanan Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekilli Genel Seçimleri'nin ardından teşkilata rehavete kapılmamaları çağrısında bulundu.

Teşkilata, 2024'te yapılacak yerel seçim için çalışmalara başlama talimatı veren Kabaktepe, 14 Mayıs ve 28 Mayıs zaferlerini, yerel seçimler zaferiyle taçlandırmayı hedeflediklerini belirtti.

AK Parti İstanbul 7. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmanın bir bölümünden videoyu sosyal medya hesaplarından paylaşan Kabaktepe, "Tarihiyle, inancıyla, insanıyla ve ruhuyla bizim olan İstanbul'u yeniden kazanacağız." ifadesini kullandı.


Türkiye, OECD ülkeleri arasında seçime katılımın en yüksek gerçekleştiği 3. ülke oldu

AA
AA
TT

Türkiye, OECD ülkeleri arasında seçime katılımın en yüksek gerçekleştiği 3. ülke oldu

AA
AA

Türkiye, 14 Mayıs'ta yapılan seçimlerle, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında yapılan son seçimlere katılım oranının en fazla olduğu 3. ülke olarak kayıtlara geçti.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerine ilişkin kesin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.

YSK verilerine göre, 14 Mayıs'taki seçimlere yurt içinde katılım oranı yüzde 88,92, 28 Mayıs'taki seçimlerde de bu oran 85,72 oldu.

14 Mayıs'taki seçimlerde yurt içinde 53 milyon 993 bin 683, 28 Mayıs'taki seçimlerde 52 milyon 93 bin 375 seçmen oy kullandı.

YSK'nin açıkladığı sonuçlara göre, Türkiye, 14 Mayıs'taki seçimlerde yurt içi seçmen katılım oranıyla OECD üyesi ülkeler arasında 3. sırada yer aldı.

OECD ile Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsünün (IDEA) verilerine göre, Türkiye, 14 Mayıs'ta yurt içi seçimlere katılım oranıyla ABD, Fransa, Almanya, İngiltere gibi birçok Batılı OECD üyesini geride bıraktı.

IDEA verilerine göre, 2022'de yapılan seçimlerde yüzde 89,74 katılım oranıyla Avustralya, OECD üyesi ülkeler arasında 1. sıraya yerleşti.

Avustralya'yı 2018'deki seçimlerde yüzde 89,66 katılım oranıyla Lüksemburg takip etti. Belçika da 2019'da yapılan seçimlerdeki 88,38 katılım oranıyla YSK'nin kesin sonuçları dikkate alındığında Türkiye'nin gerisinde kaldı.

Listede, Türkiye'nin gerisinde yer alan İsveç, Danimarka, Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda ve Norveç'te seçimlere katılım oranı yaklaşık yüzde 80'de kaldı.

Nüfus bakımından Türkiye ile kıyaslanabilir Almanya ise listede yüzde 76,58 katılım oranıyla 11. sırada ve Norveç'in hemen altında yer buldu.

Listede, Almanya'yı sırasıyla yüzde 75,69 katılım oranıyla Avusturya, yüzde 73,59 ile Fransa ve yüzde 71,76 ile İspanya izledi.

OECD üyeleri arasında seçimlere katılımın en az olduğu ülke olarak dikkati çeken İsviçre'de 2019'da yapılan seçimlere katılım yüzde 45,12'de kalmıştı.


Gazeteci Mehmet Barlas vefat etti

Gazeteci Mehmet Barlas vefat etti
TT

Gazeteci Mehmet Barlas vefat etti

Gazeteci Mehmet Barlas vefat etti

Rahatsızlığı dolayısıyla bir süredir hastanede tedavi gören Mehmet Barlas, bu akşam hayatını kaybetti.

Meslek hayatı boyunca birçok başarıya imza atan, büyük gazetelerin birçoğunda çalışan Barlas, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1971'de mezun oldu.

Türkiye Milli Talebe Federasyonu'nda basın komisyonu başkanlığı yapan Barlas, gazetecilikle öğrencilik döneminde babasının kurucusu olduğu Son Havadis gazetesinde tanıştı.

Cumhuriyet gazetesinde profesyonel gazeteciliğe başlayan Barlas, 12 Mart Muhtırası sonrası gazeteden çıkarıldı.

İsmail Cem'in genel müdürlüğü döneminde TRT'de iç ve dış haberler danışmanlığı yapan Barlas, 1968 yılında Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği yarışmada, inceleme dalında birincilik ödülü aldı.

Barlas, Son Havadis, Cumhuriyet, Günaydın, Milliyet, Güneş, Tercüman, Hürriyet, Türkiye, Sabah, Yeni Şafak, Star, Akşam, Posta ve Sabah'ın da aralarında olduğu birçok gazetede köşe yazarlığı yaptı.

Çeşitli dönemlerde Star TV, ATV, Show TV ve TGRT'de günlük haber yorumculuğu yapan Barlas, 2003'te kızı Ela Barlas ile haber programı hazırladı ve sundu. 2008 yılı içinde kısa bir süre ATV'de ana haber bülteninin sunuculuğunu yapan Barlas, NTV'de Emre Kongar'la birlikte Yorum Farkı adlı programı sundu.

NTV ve NTV Radyo'da Oğuz Haksever ile Makam Farkı adlı programı yapan Barlas, Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesiydi.

Canan Barlas ile evli olan Mehmet Barlas'ın Cemil Barlas ve Ela Barlas adında iki çocuğu bulunuyor.

Yakınları hastaneye geldi

İstanbul’da hayatını kaybeden Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas’ın yakınları hastaneye geldi.

Şişli İstanbul Florence Nightingale Hastanesine gelen Barlas’ın oğlu Cemil Barlas, Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Orhan ve bazı aile yakınları taziye dileklerini iletti.

Hastaneden ayrılmadan önce gazetecilere açıklama yapan Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Orhan, “Çok büyük bir insandı. Benim hemşehrim ve çok yakın dostum. Hem de bizim üniversitemizin kuruluşundan beri mütevelli üyesiydi. Çok üzgünüz. Artık çocuklarına Allah uzun ömürler versin.“ dedi.

Cemil Barlas ve beraberindekiler daha sonra hastaneden ayrıldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay'dan taziye mesajı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, tedavi gördüğü hastanede 81 yaşında vefat eden Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas için başsağlığı diledi.

Oktay, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, "Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas'a Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve tüm medya camiamıza başsağlığı diliyorum. Mekanı Cennet Olsun." ifadesini kullandı.


Erdoğan ve Suriyelilerin tutumlarındaki farklılık

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Erdoğan ve Suriyelilerin tutumlarındaki farklılık

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İbrahim Hamidi

Suriyelilerin Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine bölgedeki diğer ülkelerden daha fazla ilgi göstermesi, anlaşılır bir durum. Zira Türkiye, Suriye’den yaklaşık bin kilometre uzaklıkta bir komşu ülke. Üstelik topraklarında yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteci barındırıyor ve ordusu Suriye’nin kuzeyinde ve yarısı yerinden edilmiş 4 milyon Suriyelinin bulunduğu yerleşim bölgelerinde varlık gösteriyor.

Bununla birlikte bu Suriyeli ilgi, tek ve birleşik değil. Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimleri, ayrışmayı görünür kılan yeni bir vesile oldu. Suriyeliler, son on yıl içerisinde derinleşen Suriye parçalanmasında olduğu gibi Türkiye “oyları” konusunda da ayrışmış durumdaydı.

Recep Tayyip Erdoğan, 13’üncü cumhurbaşkanı. Erdoğan, sarayın anahtarını yine Erdoğan’a teslim etti. Cumhuriyet devrinin ilk yüz yılından ikinci yüzyılına yumuşak bir geçiş yapıldı. Bu, önümüzdeki beş yılda her kesimden Suriyelinin birlikte yaşamak zorunda olduğu bir gerçekliktir. Bu noktada çok sayıda soru ve beklenti, az sayıda cevap ve rahatlama içeren üç Suriyeli yönelimden bahsedilebilir.

“Suriyeli ilgi, tek ve birleşik değil. Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimleri, bölünmeyi gözler önüne seren yeni bir vesile oldu. Suriyeliler, son on yılda derinleşen Suriye parçalanmasında olduğu gibi Türk “oylarında” da ayrışmış durumdaydı”

Öncelikle Şam’ın tutumunu ele alalım. Bilindiği üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e (İran’ın da katılımıyla) üçlü bir Suriye-Türkiye-Rusya zirvesi düzenlemesi için çok baskı yaptı. Esed, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerî varlığını çekmediği, çekilme sözü vermediği ya da çekilme için bir takvim belirlemediği sürece bu görüşmeyi kabul etmediğini belirtti. Bununla birlikte Esed’in itirazının asıl sebebi, hasmı Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanı olmasına destek vermek istememesidir. Esed, Şam ile ittifakı ve bağlantısı olan rakip aday Kemal Kılıçdaroğlu üzerine oynuyordu.

Putin ile Hamaney’in baskısı altında Esed, Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad’ın Türkiyeli mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile Moskova’da görüşmesini onayladı. Pratikte Suriye-Türkiye normalleşmesi, bir çekilme veya çekilme taahhüdü olmaksızın/olmadan önce güvenlik düzeyinden siyasi düzeye taşındı. Bu, Esed’in Putin’e bir armağanıdır.

Şimdi Türkiye’nin 13’üncü cumhurbaşkanıyla durum ne olacak? Kuvvetle muhtemel Rusya ve İran, Suriye-Türkiye yakınlaşmasını üst düzeye çıkarmak için baskı yapacaktır. Ama bir farkla: Erdoğan şu an zaman ve sandık baskısı altında değil. Zaten Çavuşoğlu da birkaç gün önce terör tehdidi ortadan kalkana kadar Türk ordusunun Suriye’de kalacağını söylememiş miydi? Yeni bir gerçeklik mevcut: Erdoğan yıllardır sahnede. Esed de öyle. Ve ikisi de Putin’e muhtaç. Mesele, bu iki aktörün yeni gerçeklik karşısında nasıl bir tavır alacağıdır. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı analize göre sorunun cevabı kısmen Putin’de. Tabi o da Suriye meselesini düşünmek için Ukrayna savaşından başını kaldırabilirse...   

“Şimdi ne olacak? Kuvvetle muhtemel Rusya ve İran, Suriye-Türkiye yakınlaşmasını üst düzeye çıkarmak için baskı uygulayacaktır. Ama bir farkla: Erdoğan şu an zaman ve sandık baskısı altında değil”

İkinci olarak Kamışlı’daki durumu bakalım. Suriye Kürtlerinin gözü de “Osmanlı Sultanı”nın saraydan çıkmasındaydı. Bu temenninin de ötesinde, Erdoğan’ın gideceğine ve yerine Kürtlerin ve Alevilerin müttefiki olan rakip adayın geleceğine dair bir inançtı.

Şam’da nasıl hayal kırıklığı yaşanıyorsa Kamışlı’da da öyle bir tedirginlik hâkim. Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kuzeydoğusunda “terörle mücadele etme” ve PKK’nın Suriye’deki kolu YPG ve onun müttefiki olan ABD güçleriyle savaşma yetkisine sahip olduğunu düşünüyor.

Bu birinci durum. İkincisi de şu: Suriye’de Fırat’ın doğusunda yer alan ABD’ye göre Erdoğan, önümüzdeki yılların bir gerçekliği. Erdoğan; Rusya’yla ilişki, NATO ve Ukrayna savaşı özelinde denklemin bir parçası.

Olası senaryolardan biri, Erdoğan’ın Fırat’ın doğusunda askerî olarak hareket etmekte ve ABD’nin Kürt müttefiklerine baskı yapmakta serbest olmasıdır. Bir diğer senaryo da Rusya’nın, ABD’nin müttefiklerine karşı bir Suriye-Türkiye mutabakatı için baskı yapmasıdır. ABD’nin müttefikleri derken Suriye Demokratik Güçleri’ni kastediyoruz.

“Erdoğan’ın zaferi, muhalifler ve mülteciler tarafından kutlamalarla karşılandı. Birçok anlaşmanın ve jeopolitik hesabın olduğu Arap, bölgesel ve uluslararası denklemler arasında hissettikleri duygular ve yaptıkları hesaplarda haklı olup olmadıklarını günler gösterecek”

Üçüncü olarak halkı, yerinden edilmişleri ve mültecileri açısından İdlib’deki duruma bakalım. Erdoğan’ın zaferinin ilanından sonra Türkiye’deki pek çok Suriyeli mültecinin ilk tepkisi, rahat bir nefes almak oldu. Türkiye’deki muhalefetin söylemi, Türkiye’de bulunan yaklaşık 4 milyon Suriyeli ve Suriye’nin kuzeyindeki benzerleri arasında korku ve endişeye sebep oldu. Onların gözünde Kılıçdaroğlu’nun kazanması demek, geri dönmeleri için mültecilere yönelik baskı ve muhalefetin aleyhine olarak Şam ile iş birliği demekti.

Erdoğan’ın zaferi, muhalifler ve mülteciler tarafından kutlamalarla karşılandı. Birçok anlaşmanın ve jeopolitik hesabın olduğu Arap, bölgesel ve uluslararası denklemler arasında onların hissettikleri duygular ve yaptıkları hesaplarda haklı olup olmadıklarını önümüzdeki günler gösterecek. Bu konuda yapılan planlardan biri, Suriyelilerin “gönüllü ve güvenli bir şekilde” ülkelerine dönmeleri için Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin etkin olduğu bölgelere konutlar inşa etmek için yapılacak Türk-Arap iş birliğidir.

“Türkiye; Libya, Irak, Suriye ve başka yerlerde birçok Arap sahnesine müdahil oluyor. Kimilerine göre yayılmayı ve “derinliklere nüfuz etmeyi” durdurma noktası, Suriye’dedir”

Erdoğan’ın zaferinin Suriye’ye yansımaları çok. Şam’ın Arap Birliği’ne dönüşü ve Esed’in Cidde’deki Arap zirvesine katılımıyla yeni bir ivme kazanan ‘Şam ile normalleşme treni’ muhtemelen hız kazanacak. Türkiye; Libya, Irak, Suriye ve başka yerlerde birçok Arap sahnesine müdahale ediyor. Bazıları, yayılmayı ve “derinliklere nüfuz etmeyi” durdurma noktasının Suriye’de ve bu denklemin ortağı olan Şam’da olduğunu düşünüyor. Onlara göre “Suriye devletini” güçlendirmek ve Şam’daki Arap rolünü pekiştirmek de bu direnişe katkı sağlayabilir.

Bu yönelimi pekiştiren şeylerden biri, Erdoğan’ın seçimleri kazanmasının ardından bölgedeki normalleşme politikalarından uzaklaşmasıdır. O zaman Suriye, birçok dönüşüm, sürpriz ve anlaşma için bir laboratuvar olacak.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından majalla dergisinden çevrilmiştir.


İYİ Parti: 28 Mayıs itibarıyla seçim ittifakı bitmiştir

 Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İYİ Parti: 28 Mayıs itibarıyla seçim ittifakı bitmiştir

 Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, "Bu ittifakın adı seçim ittifakıdır. Seçim bittiği zaman ittifak durumu ortadan kalkar. 28 Mayıs itibarıyla da seçim ittifakı bitmiştir." dedi.

Poyraz, katıldığı bir televizyon programında Millet İttifakı'na ilişkin bir soru üzerine, "Bu ittifakın adı seçim ittifakıdır. Seçim bittiği zaman ittifak durumu ortadan kalkar. Yani 14 Mayıs genel seçimleri bitti. İttifak tamamlanmıştır, seçim bitmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

İttifakın içindeki partilerin, müşterek cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na ilişkin 28 Mayıs'a kalan Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci turu için mücadelelerini verdiklerini belirten Poyraz, "28 Mayıs itibarıyla da seçim ittifakı bitmiştir." dedi.

Poyraz, "İYİ Parti, 'seçim bitti, ittifak bitti' diyebilir." şeklinde yapılan yorumlara dikkati çekerek, "Bu bir yorum değil, bir teknik durum." ifadesini kullandı.


HDP olağanüstü büyük kongre kararı aldı

AA
AA
TT

HDP olağanüstü büyük kongre kararı aldı

AA
AA

HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin olağanüstü büyük kongre sürecinin başladığını bildirdi.

Günay, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, seçim sonrası değerlendirme süreçlerini başlattıklarını, öz eleştiri mekanizmasını işleterek hata ve yanlışlardan ders çıkaracaklarını söyledi.

Seçim döneminde erteledikleri büyük kongre sürecinin de yeniden işlediğini ifade eden Günay, "Bu dönemin karşılıklı muhasebesini yaparak, sahici ve onarıcı bir eleştiri, öz eleştiri sürecinden geçip siyasete taşıdığımız tüm iradeyle yeniden buluşarak yüksek bir moralle büyük kongreye yürüyelim. Bizler için yeni dönem başladı. Örgütlü bir muhasebe sürecini büyük konferans ve kongreyle tamamlayacağız." diye konuştu.

Günay, olağanüstü büyük kongre tarihini parti kurulları ve halkla yapacakları toplantıların sonucunda belirleyeceklerini kaydetti.

Demirtaş'ın açıklamaları

Günay, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları başlamadan önce ben Genel Merkezimize, cumhurbaşkanı adayı olmaya hazır olduğumu ve seçimi ikinci tura bırakıp o aşamada demokratik hamlelerle daha fazla katkı sunabileceğimizi belirttim" açıklamasının sorulması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:

"Cumhurbaşkanlığı adaylığı kendisinin hukuki durumu nedeniyle değerlendirilmedi. Kendisiyle yapılan istişarelerde de bir kadın cumhurbaşkanı adayı önerisi vardı. Biz bu süreci örerken de hem Emek ve Özgürlük İttifakı ile yaptığımız tartışmalarda hem de kendi bileşenlerimizle yaptığımız tartışmalarda şunu ifade ettik; deprem süreciyle birlikte Türkiye siyasetinde yeni bir süreç başlamıştır. Dolayısıyla biz de tartışmalarımızı bu çerçevede gözden geçirerek bir tutum belirledik. Elbette kendisinin bir HDP'li olarak bizlere yönelttiği eleştiriler ve öz eleştirisi bizim açımızdan kıymetlidir."


Türkevi'ne saldıran sanığa şizofreni teşhisi konuldu

AA
AA
TT

Türkevi'ne saldıran sanığa şizofreni teşhisi konuldu

AA
AA

AA muhabirinin, sanığın New York'ta sevk edildiği hastane yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Akbıyık'ın ilaçla tedavisine başlandı.

Türkevi'nin camlarına demir levyeyle saldıran sanığın hastanede de agresif tavırlarını sürdürdüğünü, kendisine ve başkasına zarar verme potansiyeli bulunduğunu belirten yetkililer, Akbıyık'ın hastanede iki kişiye saldırdığını, camları yumrukladığını ve özel odaya kapatıldığını aktardı.

İlaç tedavisinden sonra mahkemenin verdiği "denetimli serbestlik" kararı uyarınca sanığın hastaneden taburcu edileceğini kaydeden yetkililer, Akbıyık'a şizofreni tanısı koyulduğunu ifade etti.

"Denetimli serbestlik" kararı verilmişti

New York Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkan Akbıyık hakkında 28 Mayıs'ta "denetimli serbestlik kararı" verilmişti.

Akbıyık'ın, Türkevi ve yakınına herhangi bir şekilde yaklaşması yasaklanırken mahkeme tarafından bir sonraki duruşma tarihi 25 Temmuz olarak belirlenmişti.

Akbıyık, mahkemenin ardından kolluk güçleri nezaretinde akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti için New York Bellevue Hastanesi Ruh ve Sinir Hastalıkları bölümüne sevk edilmişti.

Olaydan 4 gün sonra yakalanmıştı

New York Polis Teşkilatından (NYPD) yapılan yazılı açıklamada, zanlının 26 Mayıs'ta yerel saatle 10.15'te gözaltına alındığı belirtilmişti.

Açıklamada, 29 yaşındaki Recep Akbıyık'a "soygun teşebbüsü, terör suçu ve suç için silah bulundurma, terör tehdidinde bulunma, cezai hasar ve tehdit etme" suçlarının yöneltildiği aktarılmıştı.

AA, yakalandığını duyurmuştu

AA'nın ulaştığı kaynaklar, zanlının, 26 Mayıs'ta sabah erken saatlerde NYPD tarafından ele geçirildiğini bildirmişti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ABD'den, New York'taki Türkevi'ne yönelik saldırının faillerini süratle tespit etmesini ve ev sahibi ülke olarak Türkiye'nin diplomatik temsilciliklerine gerekli korumayı sağlamasını beklediklerini kaydetmişti.

Saldırgan, Türkevi'nin kapıları ile camlarına zarar vermişti

Türkiye'nin New York Başkonsolosu Reyhan Özgür, 22 Mayıs'ta AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın yerel saatle 03.14'te gerçekleştiğini, kimliği bilinmeyen bir kişinin Türkevi'nin 46. Sokak'taki cephesine yaklaşarak elinde bulunan demir levyeyle konsolosluk giriş kapılarına ve camlarına zarar verdiğini bildirmişti.

Saldırı sonucu konsolosluk kapısının 2 camı ve 10 cephe camı olmak üzere toplam 12 camının hasar gördüğünü belirten Özgür, "Olay NYPD'ye anında haber verilmiş ve polis ekibinin, olay mahalline gelmesi sağlanmıştır. Kimliği belirsiz fail, saldırıda kullandığı demir levyeyi arkasında bırakarak uzaklaşmıştır. Failin belirlenerek yakalanmasının beklendiğini yerel makamlara aktardık." bilgisini vermişti.

Özgür, "Türkevi binası, yeni hizmete girdikten sonra binanın güvenliğine yönelik tehditler konusunda NYPD'den sürekli bir güvenlik kulübesi tahsis edilmesi talebinde bulunmuştuk. Talebimize bugüne kadar olumlu yanıt verilmemişti. Bugün gerçekleşen olay, söz konusu güvenlik endişelerimizin ne kadar haklı ve geçerli olduğunu ortaya koymuştur." ifadesini kullanmıştı.

Türkevi'nde Türkiye'nin BM Daimi Temsilciliği ile New York Başkonsolosluğu bulunuyor.

BM binasının tam karşısındaki Türkevi'nin olduğu bölgede, ABD dahil birçok ülkenin daimi temsilciliği ve başkonsolosluğu yer alıyor.

Türk makamları, saldırganın geçen sene çıkış yaptığı Türkiye'de "yaralama, tehdit ve uyuşturucu bulundurma" nedeniyle adli sicil kaydı bulunan Giresun nüfusuna kayıtlı Recep Akbıyık olduğunu tespit etmiş ve bilgileri, NYPD'ye iletmişti.

 


ABD’li uzmanlar yeni dönemde bağımsız Türk dış politikasının devam etmesini bekliyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

ABD’li uzmanlar yeni dönemde bağımsız Türk dış politikasının devam etmesini bekliyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD'nin eski DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi James Jeffrey, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki dönemde bağımsız dış politika izlemeye devam etmesini beklediğini, Türkiye’nin büyüklüğü ve kabiliyetleri dikkate alındığında bunun rasyonel bir tercih olduğunu söyledi.

Atlantik Konseyinin düzenlediği panelde, seçim sonrası yeni dönemde Türk-Amerikan ilişkileri ve Türkiye dış politikası masaya yatırıldı.

Panele, eski Büyükelçi Jeffrey’nin yanı sıra Atlantik Konseyi uzmanlarından Rich Outzen ve Brenda Shaffer konuşmacı olarak katıldı.

Türkiye’nin yeni dönemde dış politikası ve ABD ile ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulunan Jeffrey, Washington ile Ankara arasındaki ilişkilerin iyileşmesini beklediğini söyledi.

İki ülke ilişkilerinin geçen yıla nazaran zaten belirli ölçüde iyileştiğine işaret eden Jeffrey, ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak tebrik etmesinin "ilişkileri tamir etmek için büyük bir adım" olduğunu söyledi.

Jeffrey, ABD ve İngiltere dışında NATO içerisinde Rusya’nın Ukrayna’daki savaşını en çok zora sokan ülkenin Türkiye olduğunu dile getirdi.

ABD’de bazılarının Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamaya yakın olduğunu iddia ettiklerine de değinen Jeffreey, “Onun (Erdoğan) bu hafta ne yapacağı konusunda zerre fikrim yok.” diyerek, bu söylentilerin iddiadan öteye geçmediğini ifade etti.

Jeffrey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidarda bulunduğu süre zarfında, özellikle de 2009-2010 yıllarında Batı ülkeleri ile yakın ilişkiler gözettiğini, ilk kez bir Türk liderin Kıbrıs konusunda anlaşmaya hazır olduğunu, Avrupa Birliği'ne (AB) girme konusunda reformlar yaptığını ancak Kıbrıs konusundaki Annan Planı'nın Rumlar tarafından geri çevrildiğini, AB içerisinde de bazı ülkelerin Türkiye’yi üye olarak istemediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çabalarının karşılıksız kaldığını ifade eden Jeffrey, “Dolayısıyla (dış politikada) bağımsız hareket etmeye devam edecek ve bu ülkenin büyüklüğü, kabiliyetleri dikkate alındığına bu, rasyonel bir karardır.” diye konuştu.

Yunanistan ile Türkiye arasındaki gerilimlere da değinen Jeffrey, Türkiye’ye takıntılı olmanın Yunan dış politikasının ana unsurlarından biri olduğunu ifade ederek, “Düşmanlıklar ve rahatsızlıklar ne olursa olsun Türklerin Yunanistan konusunda bir takıntısı söz konusu değil. Onların çok daha büyük meseleleri var.” dedi

Jeffrey, ABD yönetiminin Suriye’de terör örgütü YPG/PKK ile ilişkilerine de dikkat etmesinin gerekli olduğunu belirtti.

F-16 alımı ile İsveç’in NATO üyeliğini bağdaştırmak talihsizlik

Atlantik Konseyi uzmanı Outzen de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni dönemde Batı ile Batı dışındaki ilişkilerinde denge gözeteceğini kaydetti.

Erdoğan’ın her zaman çok eksenli bir yaklaşımı benimsediğini dile getiren Outzen, “Dış politikada yüzde 51 oranında Batı'ya yüzde 49 oranından da diğer portföylere yatırım yapıyor. Bunun bir başarı olduğunu hissediyor ve devam ettirecek.” değerlendirmesinde bulundu.

Outzen, ABD’nin Türkiye’nin F-16 alım talebi ile İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması sürecini bağdaştırmasını da eleştirdi.

İki konuyu bağdaştırmanın “talihsizlik" olduğuna vurgu yapan ABD’li uzman, Türkiye’nin bunu kabul etmeyip başka seçeneklere bakabileceğini söyledi.

Outzen, “İki konuyu doğrudan bağdaştırmak bu anlaşmayı yapacak herkesin kabiliyet ve kredibilitesinin altını oyacak.” ifadelerini kullandı.

Enerji alanında 3 yılda kaydedilen gelişmeler sıra dışı

Atlantik Konseyi uzmanı Shaffer ise Türkiye’nin Karadeniz’de doğal gaz keşfetmesi ve işletmesine ilişkin, “Son üç yıldaki gelişmelerin hızına bakılırsa keşiften işletmeye bu endüstride sıra dışı bir şey.” dedi.

Çıkarılan gazın iç piyasaya veya dış piyasaya gitmesinin öneminin olmadığını belirten Shaffer, bu altyapıyı hazırlama hızının takdire şayan olduğunu kaydetti.