Gazzeli çocukların hayali: Çizgi filmler

Filistin topraklarında ayrımcılığa veya şiddete maruz kalan insanların hikayelerini anlatan çizgi filmler yapan Ala, çocuklara ulaşmayı hedefliyor

Gazzeli çocukları çizgi filmlerle teselli etmek / Fotoğraf: Independent Arabia
Gazzeli çocukları çizgi filmlerle teselli etmek / Fotoğraf: Independent Arabia
TT

Gazzeli çocukların hayali: Çizgi filmler

Gazzeli çocukları çizgi filmlerle teselli etmek / Fotoğraf: Independent Arabia
Gazzeli çocukları çizgi filmlerle teselli etmek / Fotoğraf: Independent Arabia

İzzeddin Ebu Ayşe
Gazze Şeridi'nde çizgi film yarışmalarına katılım sayısı sıfır.
Görsel sanatçı Ala Barakat'ın çocuk dünyasını kasıp kavurduğu ve bu sayede İtalya'da her yıl düzenlenen "Terra dei Tutti" film festivaline katıldığı bir dizi çizgi film hazırlayana kadar bu böyleydi.
Ala, parlak renkler ve kartonlarla kaplı küçük yatak odasında, Filistin topraklarında ayrımcılık veya şiddete maruz kalan insanların hikayelerini anlatan animasyon filmler yapıyor ve Gazzeli çocukların gerçek hayatta yaşadıkları sorunları ekrana yansıtırken alışılmadık içerikler sunuyor.
Ala'nın çizgi filmleri İtalya'da her yıl düzenlenen.jpg
Ala'nın çizgi filmleri İtalya'da her yıl düzenlenen "Terra dei Tutti" Film Festivali'ne katıldı / Fotoğraf: Independent Arabia
 
Atölyeler
Çocuklara Gazze'de yaşadıkları gerçek hikayeleri dinlemeleri için düzenlediği atölyelerde sanatçı, çocukların maruz kaldıkları durumları ekrana yansıtarak gerçekçiliğe önem veren animasyon filmler üretiyor. 
Ala, ürettiği çizgi filmlerle ilgili şöyle konuştu:
"Gazze'de çocuklar çok sayıda kötü olaya maruz kalıyor. Her zaman onlara eşlik eden bir acı var. Diğer taraftan, çocukların Filistin topraklarındaki sorunlarına yönelik hiçbir program yok. Bu yüzden stop motion çizgi filmlerle bu konular üzerinde çalışmaya başlamak hoşuma gitti. Sunduğum içerik, Filistinli çocukların sorunlarını göstermek için ifade özgürlüğü sağlıyor. Çocuklar kendilerini ifade ediyorlar ve bu, zamanımızda çok önemli çünkü gerçekçi çizgi filmler, eğlence amacının yanı sıra toplumsal sorunları akıcı ve eğitici bir şekilde ele almalı."

Çocuklar için program yok
Aslında Gazzeli çocuklar, YouTube'da veya özel uydu kanallarında yayınlanan çizgi filmleri takip ediyor ve yaşadıkları gerçekliklerden çok uzakta içerikler izliyor.
Bu grubu hedef alan herhangi bir Filistin içerikli program yok ve yerel kanallar, çocukların davranışlarını değiştirmeye ve hatta onları eğitmeye katkıda bulunan eğitim müfredatları hazırlamıyor.
Ala'ya göre bu eksiklik, onu Filistinli çocuklar için çizgi film yapmaya sevk etti.
Diğer çocuklar gibi o da tüm mahallelinin dilinden düşmeyen, siyasi hayatın koşuşturmacasından uzakta çizgi film izlemeyi istemiş, ama aynı zamanda bu içeriklerin kendi hayatının doğasına yakın olmasını arzu etmişti.
Ala'nın animasyon filmleri, Filistinlilerin ilk animasyon filmleridir (Independent Arabia).jpg
Ala'nın animasyon filmleri, Filistinlilerin ilk animasyon filmleridir / Fotoğraf: Independent Arabia
 
Tüm rolleri üstleniyor
Ala buradan hareketle çocuklardan fikirler alıp onlara yönelik hikayelere dönüştürüyor ve yapım aşamasına geçmeden önce çizgi filmin senaryosunu, fikrin izleyicilere ulaşmasını kolaylaştıracak bir düzen içinde hazırlıyor.
Stop motion tekniği, grafikleri kendi başlarına hareket ediyormuş gibi gösterecek şekilde hızla hareket ettirme sanatı olarak tanımlanır.
Ala'nın animasyon film yapmak için özel bir atölyesi yok ve bir ekip ona yardım etmiyor, bunu tek başına yapıyor ve hikayeyi, diyalogları ve senaryoyu yazma, ardından karakter resmi çizme rolünü üstleniyor.
Seslendirmeyi kendisi yapıyor, efektleri ve müziği kendisi seçiyor, ardından kurgu ve montaj sürecini yürütüyor.
Çizgi film yapımının tüm aşamaları, odasındaki uzunluğu üç metreyi, genişliği bir metreyi geçmeyen ahşap bir masa üzerinde geçiyor ve kil, yün, kumaş, karton gibi basit malzemeler kullanıyor.

İlkel yöntem
Kendi yöntemiyle animasyon film yapmanın aşamalarına değinen sanatçı, şunları söyledi:
"Hikayedeki karakterleri kağıda çiziyorum, ardından onlara verilen rolle bağlantılı olarak renklendiriyorum ve daha kolay hareket edebilmeleri için parçalara ayırıyorum. Yeşil karton kullanıp masama yapıştırıyorum ve ardından çizgi filmi çekme ve karakterleri hareket ettirme aşamasına geçiyorum. Bu görevi bitirdiğimde seslendirme aşamasına geçmiş oluyorum. Sesimi karakterlere uyacak şekilde değiştirip tüm rolleri üstleniyorum. Hem çocuk hem de yaşlı adam tonlarını çok iyi yapıyorum. Bunların hepsini tamamladıktan sonra, son montaj süreci başlıyor. Bir dakikalık bir film yapma süresi, hikaye senaryosuna bağlı olarak yaklaşık yedi gün veya daha fazla sürüyor. Film yapım aşamaları basit görünebilir ama tüm bu detayları kendim yapıyor olmam, hikayenin doğruluğu ve takibi nedeniyle hiç de kolay değil. Ayrıca kayıt için uygun zamanları seçmem ve çevremde gürültü olmamasını sağlamam gerektiğinden, evden çalışmak ve ses kaydetmek benim için zor oluyor. Günde 12 saati aşan elektrik kesintileri ek yük oluşturuyor. Bu yüzden elektrik gelene kadar çalışmayı bırakıyorum."

Uluslararası gönderiler
Geçen yıl içinde aralarında cinsiyet eşitliğini konu edinen "My Spirit and Transcendence" adlı animasyon filminin de bulunduğu 15 animasyon film çeken Ala, uluslararası film festivallerine katıldı ve bu alanda üretim yapan ilk Filistinli oldu.
Ala'nın yaratıcılığına rağmen animasyon filmleri Gazze ve Batı Şeria'daki yerel televizyon kanallarında (eğitim ve spora özel uydu kanalları dahil) gösterilmiyor.
Sanatçı, ürettiklerini sosyal medyada yayınlamakla yetiniyor ve elektronik filmlerinde genellikle 5-14 yaş arası çocukları hedefliyor.  
Gazze'de çocuklara yönelik programların gösterilmemesiyle ilgili olarak, Devlet Medya Ofisi Lisanslama Departmanı Müdürü Ahmed Rizka şu açıklamayı yaptı:
"Filistin topraklarındaki siyasi olaylar gündeme hakim ve yerel kanallar genellikle eğlence yerine politika içerikli yayınlar hazırlıyor. İnternette dolaşan videoların bolluğu, kanalları çocuk programları yapmaktan kaçınmaya itiyor. Ancak yine de biz, bu kategoriyi hedeflemeye çalışıyoruz ve bu konuda program departmanları ile sürekli iletişim halindeyiz."



Lübnan’da esrarengiz kayıp: Emekli subay Ahmed Şükr nasıl tuzağa düşürüldü?

TT

Lübnan’da esrarengiz kayıp: Emekli subay Ahmed Şükr nasıl tuzağa düşürüldü?

Lübnan’da esrarengiz kayıp: Emekli subay Ahmed Şükr nasıl tuzağa düşürüldü?

Günlerdir kayıp olan Lübnanlı emekli Genel Güvenlik subayı Ahmed Şükr’ün ailesinin yaşadığı şok sürerken, Lübnanlı güvenlik ve yargı kaynaklarından sızan bilgiler, Şükr’ün 1986 yılında Güney Lübnan’da kaybolan İsrailli pilot Ron Arad dosyasıyla bağlantılı “şüpheli ilişkiler” nedeniyle İsrail istihbaratı tarafından kaçırılmış olabileceğine işaret ediyor.

Şükr’ün kardeşi Abdüsselam Şükr, ağabeyinin kayboluşuna giden süreci şöyle anlattı: “Kongo’nun başkenti Kinşasa’da yaşayan Lübnanlı bir gurbetçi (A.M.), aylar önce Ahmed Şükr’le temasa geçerek Şuveyfat bölgesindeki dairesini kiralamak istedi. Taraflar anlaşmaya vardı ve 500 dolar kira ödendi. Söz konusu kişi daha sonra birkaç kez Lübnan’a geldi; bu ziyaretlerden birinde Şükr’le evinde görüştü. Ardından, Afrika’da büyük bir yatırımcı olduğunu söylediği Selim Kassab adlı bir kişinin (sonradan sahte isim olduğu ortaya çıktı) Zahle’de arazi satın almak istediğini, bu konuda yardıma ihtiyaç duyduğunu iletti.”

Abdüsselam Şükr, gurbetçinin araziyi yerinde incelediğini, ülkeyi terk ettikten iki hafta sonra da yatırımcının satın almaya karar verdiğini bildirdiğini söyledi. Görüşmenin, Ahmed Şükr’ün kaybolduğu gün saat 16.30’da yapılmasının özellikle dayatıldığını belirten Abdüsselam, ağabeyinin “o saatte bölgenin karanlık olacağı ve arazinin net görülemeyeceği” uyarısına rağmen bu ısrarın sürdüğünü aktardı. Gurbetçi ise ayağının kırıldığını öne sürerek görüşmeye katılamayacağını, yatırımcının Ahmed Şükr’le birlikte araziyi tek başına ziyaret edeceğini bildirdi.

fgtyuı
Doğu Lübnan’dan kaçırılan Lübnan Genel Güvenlik Teşkilatı’ndan emekli subay Ahmed Şükr (Aile arşivi – Şarku’l Avsat)

Belirlenen saatte yapılan buluşmanın ardından Ahmed Şükr’ten bir daha haber alınamadı. Abdüsselam Şükr, “Onunla ilgili bildiklerimiz yalnızca güvenlik ve yargı kaynaklarından sızan bilgiler” dedi. Bu bilgilere göre, kaçıranlar Zahle’de bir ev kiraladı ve Şükr’ün kaçırılmasının ardından tüm izleri sildi. Güvenlik kameraları aracın Batı Bekaa’daki Soveyra Belediyesi yönüne gittiğini tespit etti; ancak bu noktadan sonra izler kayboldu. Soveyra’nın, geçmişte Güneybatı Şam’dan Lübnan’a uzanan bir kaçakçılık hattı olarak kullanıldığı belirtiliyor.

“Devlete sadıktı”

Abdüsselam Şükr, ağabeyinin kırk yıl boyunca askeri görev yaptığını vurgulayarak, “Onun sadakati yalnızca devlete ve kurumlara oldu; hayatı boyunca hiçbir partiyle ilişkisi olmadı. Biz siyasetten uzak bir aileyiz” dedi.

Ahmed Şükr’ün, kuzeydoğudaki Bekaa bölgesine bağlı Nebi Şit kasabasındaki memleketinden başlayan titiz bir planla tuzağa düşürüldüğünü ve Zahle kentine çok yakın bir noktada kaybolduğunu aktaran aile, olayın ardından kasaba muhtarı Abbas Şükr’ün evinde taziye ve protesto ziyaretlerinin sürdüğünü belirtti.

cgt
Kaçırılan Ahmed Şükr’ün kardeşi Abdüsselam Şükr, Nebi Şit kasabasından Şarku’l Avsat’a konuştu (Şarku’l Avsat)

Aileye göre Ahmed Şükr, dokuz yıl önce Genel Güvenlik’ten emekli oldu; hizmeti sırasında Suriye sınırındaki el-Masnaa ve el-Kaa sınır kapıları dahil birçok noktada görev yaptı. Abdüsselam Şükr, “Ağabeyim 1979’da askeri hizmete girdi. Bu da Ron Arad’ın 1986’daki kayboluşu sırasında onun ‘devlet görevlisi’ olduğunu gösterir. Devlet görevlilerinin parti ilişkileri olmaz” ifadelerini kullandı.

Aile, İsrail’in Temmuz 2024’te Beyrut’un güney banliyösünde öldürdüğü Hizbullah yöneticisi Fuad Şükr’le akrabalık iddialarını da reddetti. Abdüsselam Şükr, “Kasabada kimse Fuad Şükr’ü tanımıyordu. 1980’lerin başında kasabadan ayrıldı ve bir daha dönmedi; akrabalarından da uzaktı” dedi. Ağabeyinin emeklilikten sonra Bekaa dışına çıkmadığını, evinde kaldığını ve akşamları arkadaşlarıyla kâğıt oynadığını söyledi.

Dosyada resmi temaslar

Ailenin evinde şaşkınlık ve belirsizlik hâkim. Dosyanın resmi makamlarca ele alınması ise, Şii Yüksek İslam Konseyi Başkan Yardımcısı Şeyh Ali el-Hatib’in Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve İçişleri Bakanı Ahmed el-Haccar ile temasa geçmesinin ardından hız kazandı. Abdüsselam Şükr, Cumhurbaşkanı Avn’ın güvenlik ve yargı makamlarından soruşturmanın genişletilmesini ve olayın aydınlatılmasını istediğini aktardı. Ayrıca Emel Hareketi yetkililerinin de Meclis Başkanı Nebih Berri ile dosya konusunda temas halinde olduğunu belirtti.

Kayıp gizemi

Abdüsselam Şükr, “Ron Arad dosyasıyla ilişkilendirmeye dair sızıntıların doğru olup olmadığının yargı ve güvenlik makamlarınca net biçimde açıklanmasını istiyoruz. Bizi ilgilendiren, Genel Güvenlik ve İç Güvenlik Güçleri Bilgi Şubesi’nin resmi bulgularıdır” dedi.

Şükr, kayboluşun kilit isminin Kinşasa’da yaşayan ve Güney Lübnan’ın Kana kasabasından olduğu belirtilen (A.M.) olduğunu savundu. “Devlet, Interpol üzerinden bu kişinin yakalanmasını ve Lübnan’a getirilmesini sağlamalı” diyen Şükr, söz konusu kişinin telefonlarına cevap vermediğini, hakkında elde edilen tüm bilgi ve video kayıtlarının güvenlik birimlerinin elinde bulunduğunu ifade etti.

Aile, gurbetçi A.M.’nin “Mossad ile planı kuran ve operasyonu profesyonelce yürüten” kişi olduğuna inanıyor. Lübnanlı güvenlik kaynaklarından aktarılan bilgilere göre, kaçıranlar ne Zahle’nin Duhur bölgesindeki evde ne de Şuveyfat’taki dairede parmak izi bıraktı; kullanılan araç da henüz tespit edilemedi.


Gazze’nin imarı denkleminde sessiz rekabet: Mısır ve ABD planları

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
TT

Gazze’nin imarı denkleminde sessiz rekabet: Mısır ve ABD planları

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)

Kahire ile Washington’un Gazze’nin yeniden imarı için bir planın hayata geçirilmesi gerektiği konusunda uzlaşmasına rağmen, izlenecek yol haritası hâlâ belirsizliğini koruyor. Ayrıca bu kapsamda düzenlenmesi planlanan konferansın tarihi de netleşmiş değil.

İsrail basınında “kısmi imar” seçeneğine dair girişimlere ilişkin sızıntılar gündemdeki yerini korurken, Washington’un bu İsrail çizgisiyle örtüşen yeni bir yaklaşım geliştirdiği görülüyor. Buna karşın ABD’nin, Gazze’nin tam ve kapsamlı yeniden inşasını öngören Mısır planını açık biçimde dışlamadığı da dikkat çekiyor. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hilaf, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Kahire’nin hedefinin “Gazze’nin yeniden imarı konusunda entegre bir sürecin başlatılması” olduğunu vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı da Şarku’l Avsat’a, Gazze’nin yeniden imarı konusunda ortaklarla etkin şekilde temas hâlinde olunduğunu doğruladı.

Birinci yol: Mısır girişimi

Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının 10 Ekim’de yürürlüğe girmesinin ardından iki ayrı hat ortaya çıktı: Biri Mısır öncülüğünde, diğeri ise İsrail yaklaşımıyla uyumlu görünen ABD hattı. Her iki yaklaşım da yaklaşık iki yıldır İsrail saldırılarıyla büyük ölçüde yıkılan Gazze’nin yeniden imarına dair sahadaki tasavvurları şekillendiriyor.

Ateşkesin ardından daha hızlı devreye giren Mısır hattında, Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi Gazze’nin yeniden imarı için bir konferans düzenleneceğini yineledi. Kasım ayı sonu olası tarih olarak telaffuz edilse de konferans gerçekleşmedi. Mısır Dışişleri Sözcüsü, haftalar önce yaptığı açıklamada, gecikmenin nedenini “erken toparlanma ve yeniden imar konferansının başarısı için uygun ortamın hazırlanması” olarak açıkladı.

Süreci hızlandırmak amacıyla Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdülati, Aralık ayı başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlenen basın toplantısında, “ABD ile yeniden imar konferansı için ortak başkanlık oluşturulmasını görüşüyoruz ve en kısa sürede tarih üzerinde uzlaşmayı umuyoruz” dedi.

fg
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta, sert hava koşulları altında kurulan yerinden edilmiş kişilere ait çadırların genel görünümü, 18 Aralık 2025. (Reuters)

4 Mart’ta Kahire’de düzenlenen “Arap Olağanüstü Zirvesi”nde kabul edilen “Gazze’nin Yeniden İmarı ve Kalkınması Planı”, Filistinlilerin yerinden edilmeden erken toparlanma ve yeniden inşa sürecini öngörüyor. Beş yıla yayılan planın maliyetinin yaklaşık 53 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Kahire ayrıca, Birleşmiş Milletler koordinasyonunda uluslararası bir bağış konferansı çağrısında bulundu.

“Tehcir olmadan imar”

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve akademisyen Ahmed Fuad Enver’e göre Mısır, hangi plan uygulanırsa uygulansın Gazze’nin “yaşanabilir bir yer” hâline getirilmesini ve bunun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edecek bir tehcire yol açmamasını hedefliyor. Enver, “Mısır diplomasisi, daha önce Şarm eş-Şeyh Barış Konferansı’nda olduğu gibi bu süreçte de başarı sağlayabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Enver’e göre Mısır’ın önceliği, Filistinliler için bir “can simidi” oluşturmak ve ortaklarla ciddi iş birliği içinde yeniden imar için gerekli ivmeyi sağlamak. Bu yaklaşımın, Filistinlilerin haklarına zarar vermemesi ve güvenlik kaygılarını artırmaması temel şart olarak görülüyor.

İkinci Yol: ABD–İsrail uyumlu hat

ABD hattının ilk işaretleri 21 Ekim’de ortaya çıktı. Donald Trump’ın damadı Jared Kushner, İsrail’de düzenlediği basın toplantısında, İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde Gazze’nin yeniden imarının “titizlikle ele alındığını” söyledi. Kushner, “Hamas’ın kontrolünde olan bölgelere herhangi bir yeniden imar fonu tahsis edilmeyecek” ifadesini kullandı.

Bu hafta başında Wall Street Journal’da yayımlanan bir haberde ise Kushner ve ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından hazırlandığı belirtilen “Gündoğumu Projesi”nden söz edildi. Plana göre, Hamas’ın silahsızlandırılması şartıyla, yeniden imar süreci 10 yıla yayılacak ve güneyde Refah’tan başlayacak. “Yeni Refah” olarak adlandırılan bu yaklaşımda, yaklaşık 2 milyon Filistinlinin yeniden inşa sürecinde nerede yaşayacağına dair net bir çerçeve bulunmuyor.

Enver, bu ABD yaklaşımını “İsrail’in taleplerini önceleyen, müzakereci bir paket” olarak nitelendiriyor ve Kahire ile Tel Aviv arasında temel vizyon farkı olduğuna dikkat çekiyor.

Hangi Yol ağır basacak?

Bu farklı yaklaşımlar sürerken, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da cumartesi günü yaptığı açıklamada, “İsrail’in katı tutumuna rağmen umut verici bazı mutabakatlar bulunduğunu” belirtti. Fidan, Gazze’nin yeniden imarına dair “ön değerlendirme niteliğinde bir çalışmanın” ele alındığını söyledi.

fg
Filistinli işçiler, birkaç gün önce Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaş nedeniyle zarar gören bir yolu onarıyor. (AFP)

Öte yandan Bloomberg, ABD ve müttefiklerinin Gazze’nin yeniden imarı için gelecek ay başında bir konferans düzenlemeyi değerlendirdiğini, toplantının Washington, Mısır ya da başka bir merkezde yapılabileceğini yazdı. Mısır Dışişleri Sözcüsü Hilaf, bu haberlere ilişkin olarak “Mısır ve ABD dâhil olmak üzere ilgili tüm taraflar arasında istişare ve koordinasyonun sürdüğünü” vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise konuya ilişkin ayrıntı vermekten kaçınarak, “Ortaklarla etkin temas hâlindeyiz, şu aşamada resmî bir açıklama yok” demekle yetindi.

Ahmed Fuad Enver’e göre, devam eden müzakereler ışığında Mısır hattının başarı şansı daha yüksek. Enver, Washington’un sürecin ikinci aşamasında İsrail’e tamamen angaje olma riskini göze almayacağını ve Mısır–Arap önerilerine daha açık bir yaklaşım geliştirebileceğini savunuyor.


Netanyahu, Refah'taki patlamada bir subayın yaralanmasının ardından Hamas'ı tehdit etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu, Refah'taki patlamada bir subayın yaralanmasının ardından Hamas'ı tehdit etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün yaptığı açıklamada, Refah'ta bir İsrail ordu subayının patlayıcı cihazla yaralanmasının ardından Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasını ihlal ettiğini söyledi.

Netanyahu, Hamas'ın "iktidardan uzaklaştırılması, silahsızlandırılması ve aşırıcılığın ortadan kaldırılması"nı içeren ateşkes anlaşmasına uyması gerektiğini belirterek, hareketin silahsızlanmayı açıkça ve sürekli olarak reddetmesinin "açık ve devam eden bir ihlal" olduğunu vurguladı.

Netanyahu açıklamasında, "İsrail, askerin yaralanmasına neden olan hareketin ihlallerine karşılık verilecektir" uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşması geçen ekim ayında yürürlüğe girmişti ve ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Hamas'ın silahsızlandırılmasını da içermesi beklenen anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeyi hedefliyor.

Anlaşmanın ikinci aşaması, İsrail'in Gazze'nin bazı bölgelerinden daha fazla çekilmesini, uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılmasını ve Trump liderliğindeki "barış konseyini" içeren yeni bir yönetim yapısının uygulanmasını içeriyor.Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre planlanan uluslararası gücün, şu anda İsrail askeri kontrolü altında bulunan Gazze Şeridi'nin bir bölümüne konuşlandırılması bekleniyor.