Cenin’in çocukları canlı kalkan olarak kullanılıyor

Uluslararası Çocukları Savunma Hareketi, yılın başından bu yana 17 çocuğun hayatını kaybettiğini söylüyor

9 Mart’ta Cenin yakınlarında İsrail’in ölümcül bir saldırısının ardından hasarlı bir arabayı inceleyen iki genç (Reuters)
9 Mart’ta Cenin yakınlarında İsrail’in ölümcül bir saldırısının ardından hasarlı bir arabayı inceleyen iki genç (Reuters)
TT

Cenin’in çocukları canlı kalkan olarak kullanılıyor

9 Mart’ta Cenin yakınlarında İsrail’in ölümcül bir saldırısının ardından hasarlı bir arabayı inceleyen iki genç (Reuters)
9 Mart’ta Cenin yakınlarında İsrail’in ölümcül bir saldırısının ardından hasarlı bir arabayı inceleyen iki genç (Reuters)

Uluslararası Çocukları Savunma Hareketi’nin raporunda, İsrail işgal güçlerinin Filistin topraklarında kullandığı aşırı ve ölümcül gücün, temel olarak çocukları etkilediği ve sürekli stres ve kaygı ile psikolojilerinin bozulmasına yol açtığı belirtildi.
Hareket yeni raporda, İsrail’in yılın başından bu yana 17 çocuğun hayatını kaybetmesine neden olduğu ve gerçekleştirdiği saldırıların diğer çocukların davranışlarında, düşüncelerinde ve akademik başarılarında büyük etkilere yol açtığı açıklandı. Bunların, çocukların uluslararası yasalarla güvence altına alınan haklarını ihlal ederek, psikolojik ve sosyal güvenliklerini tehdit ettiği vurgulandı.
Uluslararası Çocukları Savunma Hareketi, geçmiş ve şimdiki yıllarda İsrail tarafından en çok hedef alınan Cenin’deki birkaç çocuğun durumunu belgeledi. Raporda, yılın başından bu yana hayatını kaybeden 17 çocuktan 6’sının Cenin’den olduğu ve ‘İsrail ordusunun çocukları canlı kalkan olarak kullandığı’ belirtildi. Ordu güçlerinin, şehre ve kampa yaptığı baskınlarda konuşlanma, keskin nişancı noktası ve gözetleme noktası olarak kullandığı evlerde çocukları uzun saatler alıkoyduğu ve bunun çocukları etkilediği vurgulandı. 
17 yaşındaki Y.A Uluslararası Çocukları Savunma Hareketi’ne sabah saatlerinde sınıf arkadaşı Mahmud es-Saadi (17) ile birlikte okula giderken işgal ordusunun kampı bastığını ve her yönden ateş etmeye başladığını söyleyerek “Farklı taraflara doğru koştuk. O sırada (2022 21 Ocak) arkadaşım şehit oldu. Okuldan mezun olup üniversiteye gitmeyi ve birlikte okumayı planlıyorduk ama her şey paramparça oldu, okuldan ve okul yolundan nefret etmeye başladım” dedi.
16 yaşındaki V.Z ise “İşgalcilerin kampa baskınları rutin hale geldi, İsrail ordusu her an gelebilir bu yüzden artık evden çıkamıyorum. Evin dışındayken ordunun gelmesinden korkuyorum. Önceden dışarı çıkıp kampın ara sokaklarında arkadaşlarla buluşurdum ancak eğlence veya oyuna yer kalmadı evden çıkınca hayatım tehlikede olabilir” dedi.
17 yaşındaki başka bir çocuk, baskınlar sebebiyle onu her gün tehdit eden tehlikeden bahsederken “Yataktayken tehlike altında olmak beni rahatsız ediyor ve evin içinde hareket etmek istediğimde keskin nişancı mermileri veya başıboş mermiyle vurulma korkusuyla karnımın üzerinde sürünmek zorunda kalıyorum. Ölüm bu korku ve endişeden daha merhametli olur. Bir yıldan fazla bir süredir normal veya yeterli saatlerde uyuyamıyorum. Bazen mermi ve patlama sesleriyle uyanıyorum, bazen de bunların olduğu kabuslardan uyanıyorum, artık rüya ile gerçeği ayırt edemiyorum” dedi.
Son birkaç ayda Cenin ve içerisindeki mülteci kampı, İsrail’in oradaki militanlara odaklanması ile açık bir çatışma alanına dönüştü. Cenin kampına yapılan baskınlardan birinde, İsrail güçleri bir evi kuşattı ve bir babayı karısı ve kızları Tolin (2 yaşında) ve Misk’ten (Bir yaşında) ayırdı. Askerler, anne ve iki kızını evin gözlem noktası olarak kullanılan odalarından birinde tutarak, oradan fırlattıkları füzelerle ailenin hayatını büyük bir tehlikeye attı.
İki kızın babası harekete verdiği röportajda “Bu olaydan sonra iki kızımın davranışları kökten değişti. Aktif ve meraklı bir çocuk olan Tolin herhangi bir ses veya hareketten korkan sessiz bir çocuğa dönüştü. Annesinden ayrılmıyor ve dikkati dağılmış görünüyor, sık sık kabus görüyor ve ağlama nöbetleri geçiriyor” ifadelerini kullandı.
Uluslararası Çocukları Savunma Hareketi, işgal güçlerinin öldürme, tutuklama, baskın yapma, askeri kontrol noktaları kurma ve daha pek çok uygulamasını, sahip oldukları koruma ve hesap verme dokunulmazlığına ile cezasızlık politikasından faydalanarak, Filistin halkına yapılan ihlaller olarak değerlendiriyor. İsrail’in ihlalleri, Filistin’de çocukların durumunun kötüleşmesine yol açıp, haklarına erişimlerini olumsuz etkilerken, psikolojilerini de kötü etkiliyor.



Hizbullah Genel Sekreteri, bazı Lübnanlıları İsrail ile iş birliği yapmamaları konusunda uyardı

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
TT

Hizbullah Genel Sekreteri, bazı Lübnanlıları İsrail ile iş birliği yapmamaları konusunda uyardı

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)

Lübnan Hizbullah Örgütü Genel Sekreteri Naim Kasım, dün yaptığı açıklamada, bazılarının baskı uygulayarak örgütü denklemden çıkarmayı başarabileceklerini düşünüyorsa “yanıldıklarını” söyledi.

Televizyonda yaptığı konuşmada, “Bazıları baskı uygulayarak bizi denklemden çıkarabileceklerini düşünüyorsa, yanılıyorlar... Her türlü mücadeleye, aşamasına göre karşı koyacağız ama teslim olmayacağız” ifadelerini kullandı.

Hizbullah Genel Sekreteri, bazı Lübnanlıları İsrail'e boyun eğmemeleri konusunda uyardı ve bunun Lübnan'ın ekonomik, siyasi ve sosyal istikrarını "çöküşün eşiğine" getireceğini söyledi. Kasım, İsrail'in Lübnan'a yönelik son saldırganlığının "ateşle oynamak olduğunu ve İsrail'in istediğini elde etmesine izin verilmeyeceğini" söyledi. Kasım, “İsrail anlaşmada üzerine düşeni yapsın, biz iç meseleleri kendi aramızda hallederiz” diyerek, kasım ayında imzalanan ateşkes anlaşmasına atıfta bulundu.

İsrail, Hizbullah'ı ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, ateşkes anlaşmasına rağmen Lübnan'daki bölgelere hava saldırıları düzenlemeye devam ediyor. Hizbullah ise İsrail'i anlaşmayı ihlal etmekle suçluyor ancak İsrail'in saldırılarına yanıt vermiyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail ordusu, Lübnan topraklarından çekilme konusunda anlaşmada belirlenen sürenin dolmasına rağmen, halen Güney Lübnan'da beş noktada güçlerini bulunduruyor.