Bayraktar Kızılelma, Orta İrtifa Sistem Tanımlama Testi'ni başarıyla tamamladı

Baykar'ın tamamen öz kaynaklarıyla milli ve özgün olarak geliştirdiği Bayraktar Kızılelma insansız savaş uçağı, test programı kapsamında gerçekleştirilen Orta İrtifa Sistem Tanımlama Testi'ni de başarıyla tamamladı.

AA
AA
TT

Bayraktar Kızılelma, Orta İrtifa Sistem Tanımlama Testi'ni başarıyla tamamladı

AA
AA

Baykar açıklamasına göre, Bayraktar Kızılelma'nın gökyüzündeki testleri devam ediyor. Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı bu kapsamda Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde bulunan AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi'nde üçüncü uçuşunu gerçekleştirdi.
Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar'ın yönetiminde gerçekleştirilen üçüncü uçuşta, Bayraktar Kızılelma 20 bin feet irtifaya çıkarak Orta İrtifa Sistem Tanımlama Testini başarıyla tamamladı. Uçuş testine eşlik eden Bayraktar AKINCI da kamerasıyla Bayraktar Kızılelma'yı gökyüzünde izledi.

"2024'ün başında Kızılelma'nın seri üretimine başlamayı hedefliyoruz"
Açıklamada görüşlerine yer verilen Selçuk Bayraktar, Bayraktar Kızılelma'nın orta irtifadaki sistem tanımlama testini başarıyla tamamladığını belirterek, "Bu gerçekleştirdiğimiz üçüncü test oldu. Bundan sonra da geliştirme faaliyetlerimiz kapsamında birçok testimiz devam edecek." ifadelerini kullandı.
2024'ün başında Kızılelma'nın seri üretimine başlamayı hedeflediklerini aktaran Bayraktar, "Bunun yanında heyecanla ilk uçuşunu beklediğimiz, dünyanın kısa pistli gemilerine inip kalkabilen ilk SİHA'sı olacak Bayraktar TB3'ün de ilk uçuşuna hazırlanıyoruz. Tüm bu gelişmeler vatanımıza ve milletimize hayırlı uğurlu olsun. Bayraktar TB3 ve Bayraktar Kızılelma inşallah İstanbul'da 27 Nisan ve 1 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek TEKNOFEST'te milletimizle buluşacak. Tüm milletimizi teknolojinin kalbinin çaptığı yere Milli Teknoloji Hamlesi'nin merkezi olan TEKNOFEST'e, İstanbul'a, Atatürk Havalimanı'na bekliyoruz." yorumunu yaptı.

Rekor sürede uçtu
Baykar'ın yüzde 100 öz sermayesi ile yola çıktığı Bayraktar Kızılelma projesi 2021'de başladı. 14 Kasım 2022'de üretim hattından çıkan TC-ÖZB kuyruk numaralı Bayraktar Kızılelma, Çorlu'da bulunan AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’ne intikal etti. Burada yer testlerini süratli bir şekilde başarıyla tamamladıktan sonra 14 Aralık 2022 tarihinde ilk uçuşunu gerçekleştirdi. Bayraktar Kızılelma bir yıl gibi rekor bir sürede gökyüzü ile buluştu. 23 Ocak 2022 tarihinde ikinci uçuşuyla Sistem Tanımlama Testini başarıyla tamamladı.
Bayraktar Kızılelma özellikle kısa pistli gemilere iniş kalkış kabiliyetiyle muharebe sahasında devrim gerçekleştirecek bir platform olacak. Türkiye'nin inşa ettiği ve halihazırda seyir testlerini gerçekleştirdiği TCG Anadolu gemisi gibi kısa pistli gemilere iniş ve kalkış kabiliyetine sahip olacak şekilde geliştirilen Bayraktar Kızılelma, bu yeteneği sayesinde denizaşırı görevlerde önemli rol üstlenecek. Bu kabiliyetiyle Mavi Vatan'ın korunmasında stratejik bir rolü olacak.
Bayraktar Kızılelma, tasarımından elde edeceği düşük radar izi sayesinde en zorlu görevleri başarıyla gerçekleştirecek. 6 ton kalkış ağırlığına sahip olması hedeflenen Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı milli olarak geliştirilen tüm mühimmatları kullanacak ve planlanan 1500 kilogram faydalı yük taşıma kapasitesiyle büyük bir güç çarpanı olacak. İnsansız savaş uçağı, milli AESA radar ile yüksek durumsal farkındalığa da sahip olacak.

Harp sahasında dengeler değişecek
İnsansız hava araçlarından farklı olarak agresif manevralarla insanlı savaş uçakları gibi hava-hava muharebesi gerçekleştirebilecek olan Bayraktar Kızılelma, yerli hava-hava mühimmatları ile hava hedeflerine karşı da etkinlik sağlayacak. Bu kabiliyetleriyle harp sahasında dengeleri değiştirecek. Türkiye'nin caydırıcılığında çarpan etkisi yapacak.
Baykar, rekabete dayalı bir süreç sonucunda Amerika, Avrupa ve Çinli rakiplerini geride bırakarak Kuveyt Savunma Bakanlığı ile imzaladığı anlaşmayla birlikte 2023 yılına 370 milyon dolarlık Bayraktar TB2 için yapılan ihracat sözleşmesiyle başladı.
Başlangıçtan bugüne tüm projelerini öz kaynakları ile yürüten Baykar, 2003 yılında İHA AR-GE sürecinin başlangıcından itibaren tüm gelirlerinin yüzde 75'ini ihracattan elde etti.
2021'de Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre savunma ve havacılık sektörünün ihracat lideri oldu. 2022'de imzalanan sözleşmelerde ihracat oranı yüzde 99,3 olan Baykar, 1,18 milyar dolarlık ihracat yaptı. Savunma ve havacılık sektörünün en çok ihracat gerçekleştiren firması olan Baykar'ın 2022 cirosu 1,4 milyar dolara ulaştı. Bayraktar TB2 SİHA için şu ana kadar 28 ülkeyle, Bayraktar AKINCI TİHA için ise 6 ülkeyle ihracat anlaşması imzalandı.



Yükselen Aslan Operasyonu: İran'ın derinlerine yönelik bir İsrail istihbarat darbesi

İranlı arama kurtarma görevlileri, 13 Haziran 2025'te Tahran'daki bir binaya düzenlenen İsrail saldırısının ardından enkazı kaldırıyor (Reuters)
İranlı arama kurtarma görevlileri, 13 Haziran 2025'te Tahran'daki bir binaya düzenlenen İsrail saldırısının ardından enkazı kaldırıyor (Reuters)
TT

Yükselen Aslan Operasyonu: İran'ın derinlerine yönelik bir İsrail istihbarat darbesi

İranlı arama kurtarma görevlileri, 13 Haziran 2025'te Tahran'daki bir binaya düzenlenen İsrail saldırısının ardından enkazı kaldırıyor (Reuters)
İranlı arama kurtarma görevlileri, 13 Haziran 2025'te Tahran'daki bir binaya düzenlenen İsrail saldırısının ardından enkazı kaldırıyor (Reuters)

Michael Horowitz

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre İsrail istihbaratı, Yükselen Aslan kod adlı son operasyonundan önce üst düzey İran askeri komutanlarının yerlerini başarıyla belirledi ve hareketlerini takip etti. Bu sayede İran Devrim Muhafızları Komutanı General Hüseyin Selami ve İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı General Muhammed Bakıri'yi hedef alan bir dizi hassas saldırı düzenledi. İki önemli isim olan Feridun Abbasi-Davani ve Muhammed Mehdi Tehrançi de dahil olmak üzere altı nükleer bilim insanı da yerlerini tam isabetle hedef alan saldırılarda öldürüldü.

Operasyon esas olarak İsrail Hava Kuvvetleri'nin saldırılarına dayansa da, en cesur aşamalarından biri görünüşe göre Mossad hücreleri tarafından İran topraklarının içinde yürütüldü. İsrail medyasının çeşitli haberlerine göre, Mossad komando ekipleri İran'ın karadan havaya füze rampalarının yakınındaki açık alanlara hassas güdümlü silah sistemleri konuşlandırdı. Hava saldırısının başlatılmasıyla birlikte bu sistemler aktive edildi ve bunlar da hassas füzeleri ateşleyerek İran’ın kalan hava savunma sistemlerini felç etti.

İsrail kaynakları, Mossad'ın ayrıca, saldırılardan çok önce ajanlar ağı aracılığıyla İran topraklarının derinliklerine soktuğu patlayıcı yüklü İHA’lar için gizli bir üs kurduğunu da bildirdi. Operasyon sırasında, bu İHA’lar aktive edildi ve Tahran yakınlarındaki bir askeri üsteki karadan karaya füze fırlatma rampalarına doğru ateşlendi.

İsrail, karada bu sistemleri konuşlandırmakla sınırlı kalmadı. Daha sonra, medya politikasında benzeri görülmemiş bir adım ile İsrail komandolarının İran içinde operasyonlar yürüttüğünü gösteren görüntüleri yayınladı

İsrail, karada bu sistemleri konuşlandırmakla sınırlı kalmadı. Daha sonra, medya politikasında benzeri görülmemiş bir adım ile İsrail komandolarının İran içinde operasyonlar yürüttüğünü gösteren görüntüleri yayınladı. Tel Aviv, daha önce belki de Tahran'a yükselen tansiyonu kontrol altına almak için biraz alan sunmak amacıyla, İran'ın derinliklerinde düzenlediği operasyonlarının ayrıntıları konusunda sessiz kalırdı. Ne var ki bu sefer İsrail, küçük patlayıcı yüklü İHA’lar kullanılarak İran hava savunma sistemleri ile balistik füzelerini hedef alan saldırıları gösteren videolar yayınlamak dahil olmak üzere operasyonun bazı ayrıntılarını kamuoyuna açıklamayı seçti.

xcvfdbg
13 Haziran 2025'te İsrail'in gerçekleştirdiği hava saldırısının ardından İran'ın Kermanşah şehrinden  dumanlar yükseliyor (AFP)

İHA'ların bu şekilde kullanılması, Ukrayna'nın Rusya'ya karşı gerçekleştirdiği son “Örümcek Ağı” operasyonunu hatırlatıyor. Bu operasyonda da Rus stratejik bombardıman uçaklarını vurmak için konteynerlerden ateşlenen İHA’lar kullanılmıştı. Bu gelişmeler, küçük İHA’ların savaşın doğasını kökten değiştirebileceğini gösteriyor.

Stratejik aldatma

Operasyon ayrıca İran'ı aldatmaya yönelik titiz bir çabayı da içeriyor. İsrail ve ABD, yaklaşan bir saldırının artan göstergelerine rağmen bir aldatma oyunu oynamış olabileceklerini ima eden ince mesajlar gönderdiler. Tel Aviv, ince ve karmaşık manevralara girişmek yerine “açık ve aleni” bir biçimde hareket etmeyi seçmiş gibi görünüyor ve bu da yaklaşan bir saldırıya dair bariz işaretler veriyordu; ne var ki şahsen ben de bu işaretleri yanlış yorumlayanlar arasındaydım.

Bu göstergeler arasında ABD'nin Irak, Bahreyn ve Kuveyt dahil olmak üzere birkaç ülkedeki büyükelçiliklerinin bir kısmını tahliye etme emrinin yanı sıra, Arap Körfezi'nde güvenlik seferberliği ve ABD Başkanı Trump ile Camp David'de birkaç üst düzey askeri komutan arasında yapılan üst düzey bir toplantı da yer alıyordu.

frghtyju
13 Haziran 2025'te İsrail'in hava saldırısının ardından İran'ın Kermanşah şehrinden dumanlar yükseliyor (Reuters)

Tahran bu hamleleri gerçek bir saldırının habercisi olarak anlamak yerine, muhtemelen bunları Cumartesi günü Umman Sultanlığı'nda yapılması planlanan müzakere turu öncesindeki baskı taktiğinin bir parçası olarak yorumladı. Olayların zamanlaması da bu algıyı güçlendirdi, çünkü İran yakın zamanda bir ABD teklifini reddetmiş ancak aynı zamanda diyaloğu sürdürme arzusunu dile getirmişti. Bu, İsrail çevrelerinde zaman kazanma amaçlı bir manevra olarak yorumlandı. Devam eden diplomatik temasların, Başkan Trump'ın bir İsrail saldırısına ilişkin çekincelerini ima eden aleni mesajları ile birleşmesi, İran liderliğinin bu göstergelerin müzakerelere başlamadan önce bir ön baskı araçlarından ibaret olduğuna inanmasına yol açmış olabilir.

Tahran bu hamleleri gerçek bir saldırının habercisi olarak anlamak yerine, muhtemelen bunları yeni bir müzakere turu öncesindeki baskı taktiğinin bir parçası olarak yorumladı

Bu da doğal olarak operasyonun ABD ile doğrudan koordinasyon halinde yürütülüp yürütülmediğine dair soruları gündeme getiriyor. İsrail’in, beklenen saldırıların bazı ayrıntılarını önceden Washington'a açıkça bildirdiği belli, ancak olayların sıralaması Trump yönetiminin sadece saldırıları onaylamakla kalmayıp, öncesinde yürütülen dezenformasyon kampanyasında önemli bir rol oynadığını da gösteriyor. Birkaç İsrailli yetkili, operasyondan önce İran nükleer tesislerini hedef almanın Tahran'ı taviz vermeye zorlamak için bir kaldıraç olarak kullanılabileceğini, aksi takdirde daha geniş çaplı bir tırmandırma ile karşı karşıya kalabileceğini belirtmişti.

Başkan Trump'ın saldırıdan sonraki paylaşımı bu izlenimi pekiştiriyor gibi görünüyor. Trump paylaşımında İran'a bir anlaşmaya varmak için “fırsat üstüne fırsat” tanıdığını vurguladı. “Planlanan bir sonraki saldırıların” “çok daha sert” olacağı konusunda uyardı ve Tahran'ı “çok geç olmadan” müzakerelere çağırdı.

Buna ek olarak, saldırının zamanlaması Trump'ın yeni bir anlaşma için verdiği iki aylık sürenin sonuna denk geldi ve bu zamanlama basit bir tesadüf olarak görülemez.

Çatışma nereye gidiyor?

Bölge şimdi benzeri görülmemiş yeni bir aşamaya girdi. Zira İsrail saldırısı, İsrail'in askeri ve stratejik hedeflerle dolu bir alanda İran hava sahasında tam kontrolü sağlamasının ardından daha geniş çaplı bir çatışmanın açılış salvosu olarak tasvir edildi.

Daha da önemlisi, Tel Aviv henüz birkaç önemli nükleer tesisi, özellikle de yerin derinliklerinde bulunan korunaklı Fordow yakıt zenginleştirme tesisini hedef almadı. Bu tür yerleri hedef almak, belki de Amerikan desteğiyle yapılacak daha kapsamlı ve karmaşık operasyonlar gerektiriyor. Ama İsrail muhtemelen bu operasyonları tek başına gerçekleştirecek kapasiteye de sahip.

İran nükleer programını hedef almanın yanı sıra, İsrail daha geniş çaplı hedefleri de vurabileceğini ima ediyor. Operasyonun adı olan “Yükselen Aslan” dolaylı olarak Şah döneminde İran ile ilişkilendirilen imparatorluk sembolüne atıfta bulunuyor. Bu da hedefin nükleer programı engellemek ile sınırlı olmadığını ve rejimin kendisini zayıflatmaya kadar uzanabileceğini gösteriyor. Dahası hassas bir şekilde düzenlenen suikast operasyonları, İsrail planının Tahran’ın nükleer gücünü etkisiz hale getirmekten daha iddialı olduğunu da gösteriyor.

uı8o9
İsrail saldırısıyla Tahran'da hasar gören binalardan birinin önündeki İranlılar (AFP)

İran’ın şimdi nasıl yanıt vereceğine karar vermesi gerekiyor. İsrail'in ilk saldırıları depoları ve balistik füze fırlatma rampalarını hedef alırken, İsrail güçlerinin İran hava sahasında serbestçe uçmaya devam etmesi, Tahran'ın uzun süreli bir çatışmada direnme ve dayanma şansını azaltıyor.

Bununla birlikte İran'ın füze ve insansız hava aracı cephaneliği İsrail'e gerçek bir zarar verme gücüne sahip olmayı sürdürüyor. Ancak İran'ın savunma doktrini, büyük ölçüde füze cephaneliği neredeyse tamamen çökmüş olan Hizbullah başta olmak üzere bölgesel müttefiklerin desteğine dayanıyor. Tahran, saldırıya verdiği iddia edilen destek nedeniyle misilleme olarak ABD'yi hedef alma yoluna da gidebilir ki bu ihtimal bazı İranlı yetkililer tarafından da ima edildi. Ancak böyle bir tırmandırma hamlesi, Başkan Trump'ı gelecekteki saldırılarda doğrudan Amerikan müdahalesine yeşil ışık yakmaya sevk edebilir.

Operasyonun adı olan “Yükselen Aslan” dolaylı olarak Şah döneminde İran ile ilişkilendirilen imparatorluk sembolüne atıfta bulunuyor ve bu da hedefin nükleer programı engellemek ile sınırlı olmadığını, rejimin kendisini zayıflatmaya kadar uzanabileceğini gösteriyor

İran'ın başvurabileceği en bariz gerilimi tırmandırıcı seçenek, Arap Körfezi'ndeki seyrüseferi ve enerji arzını tehdit etmek ki bu olasılık halihazırda değerlendiriliyor ve piyasaların performansına da yansıyor. Nitekim saldırının ekonomik etkisi hemen görüldü, Brent ham petrol fiyatları, borsa tüccarları ve simsarlarının devam edecek bir tedarik kesintisi olasılığını değerlendirmesiyle istikrara kavuşmadan önce yüzde 6'ın üzerinde yükseldi. Çatışmanın Körfez'e yayılmasının küresel yankıları olacaktır ve ABD’yi müdahale etmeye sevk edebilir. Ayrıca, İran'ın önemli ortaklarından biri olan ve bu hayati su yoluna büyük ölçüde güvenen Çin'i de kızdırabilir.

İsrail operasyonu, geniş kapsamlı sonuçları olan önemli bir gerilimi tırmandırma hamlesini temsil ediyor. İran'ın askeri ve nükleer altyapısının aldığı ağır darbeye rağmen, uzun vadeli etkisi belirsizliğini koruyor. Tahran'dan asimetrik bir yanıt gelme olasılıkları, bölgesel istikrarsızlık ihtimali ve küresel enerji tedariklerinin kesintiye uğraması, bunların hepsi bölgeyi riskli senaryolarla karşı karşıya bırakıyor. Bu saldırının tırmandırmayı caydırıp caydırmayacağı veya daha geniş bir çatışmayı ateşleyip ateşlemeyeceği, İran'ın önümüzdeki dönemde yapacağı seçimlere, uluslararası toplumun caydırıcılık dengesini koruyan ve Tahran'ın itibarını kurtarmasına olanak tanıyan diplomatik bir çözüm formüle etme becerisine bağlı olacaktır.