Moskova, Libya’daki kriz hattına dahil oldu

Moskova, Temsilciler Meclisi’ne desteğini ve 13’üncü anayasa değişikliğini memnuniyetle karşıladığını açıkladı.

(Soldan sağa) Sağir ve Şuveyhidi, Moskova’da Devlet Dumasının Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı ve Rusya’nın Trablus Büyükelçisi ile bir araya geldi. (Temsilciler Meclisi)
(Soldan sağa) Sağir ve Şuveyhidi, Moskova’da Devlet Dumasının Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı ve Rusya’nın Trablus Büyükelçisi ile bir araya geldi. (Temsilciler Meclisi)
TT

Moskova, Libya’daki kriz hattına dahil oldu

(Soldan sağa) Sağir ve Şuveyhidi, Moskova’da Devlet Dumasının Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı ve Rusya’nın Trablus Büyükelçisi ile bir araya geldi. (Temsilciler Meclisi)
(Soldan sağa) Sağir ve Şuveyhidi, Moskova’da Devlet Dumasının Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı ve Rusya’nın Trablus Büyükelçisi ile bir araya geldi. (Temsilciler Meclisi)

Moskova, 13’üncü anayasa değişikliğinde öngörüldüğü üzere Devlet Yüksek Konseyi ile girdiği süreçte Akile Salih başkanlığındaki Temsilciler Meclisi’ne desteğini ilan ederek, Libya seçim yasalarını hazırlama krizi hattına dahil oldu.
Son zamanlarda Moskova ve Washington arasında paralı askerler ve seçimlerle ilgili Libya meselelerine ilişkin siyasi anlaşmazlıklar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) oturumlarından siyasi taraflarla doğrudan toplantılara yansıdı. Libya Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Bileyhik, meclis başkanının ikinci yardımcısı Abdulhadi es-Sağir ve milletvekili Celal eş-Şuveyhidi’nin Rusya’nın Trablus Büyükelçisinin katılımıyla Rusya’da Devlet Dumasında Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı ve Liberal Demokrat Parti lideri Leonid Slutsky ile görüştüğünü ve Libya’daki siyasi durumu ele aldıklarını söyledi.
Bileyhik yaptığı açıklamada, Slutsky’nin Duma ve Rusya hükümetinin Libya Temsilciler Meclisi’ne verdiği desteği doğruladığını dile getirdi. Ayrıca 13’üncü anayasa değişikliğini ve seçim yasalarını hazırlamak için bir 6+6 komitesinin kurulmasını memnuniyetle karşıladığını vurguladı.
6+6 komitesi, 13’üncü anayasa değişikliğine göre bu yıl sona ermeden önce Libya’da cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin yapılması için gerekli yasaları bu süre bitmeden tamamlamak amacıyla Temsilciler Meclisi ve Yüksek Konsey temsilcilerinden oluşuyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre komitenin üyeleri, gerekli yasaların hazırlanmasını temmuz ortasını geçmeyecek bir süre içinde tamamlamak zorunda. Aksi takdirde BM misyonu, Libyalı şahsiyetlerden oluşturacağı ‘üst düzey’ bir komite aracılığıyla sorumluluğu üstlenecek.
Libya cumhurbaşkanlığı adayı ve ‘Yenilenme Partisi’nin Başkanı Süleyman el-Bayudi, Libya Temsilciler Meclisi heyetinin Rusya’ya yaptığı ziyaretin, Batili’nin girişimine giden yolu doğrudan kapatmayı amaçladığını söyledi. Temsilciler heyetinin bu hamlesinin ‘başarılı olursa siyasi çözümün araçlarını iki konseyde tutacağını’ belirten Bayudi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüksek Konsey’in de bir parçası olan, Temsilciler Meclisi’nin en önemli taleplerinin, Abdulhamid Dibeybe’yi (geçici Birlik Hükümeti’nin başkanı) ve Başkanlık Konseyi’ni seçimlerden uzaklaştırmak ve seçimleri denetlemek olduğu bir sır değil. Bu nedenle çözüm zor. BM Temsilcisi, yolları birleştirmek ve herkesi kapsamlı bir diyalog ve anlaşmaya dahil etmek için çaba göstermelidir.”
Rusya’nın BMGK’daki temsilcisi, Bathiliy’nin oturumda brifing vermesinin hemen ardından, beklenen seçimlerin düzenlenmesinde ‘acelesi davranmaya’ karşı uyarıda bulundu.
Bathiliy’nin önerdiği girişim, görevi cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ulaşmak olan tüm paydaşları, kurumları, şahsiyetleri, aşiret liderlerini, kadınları ve gençleri bir araya getiren üst düzey bir yönlendirme komitesi oluşturulması çağrısında bulunuyor. Temsilciler Meclisi ve Yüksek Konsey ise bu noktayı reddediyor. Bu nedenle Libyalı gözlemciler, 2011 yılından, 17 Şubat Devrimi’nin patlak vermesinden bu yana ülkelerinin, Rusya ve ABD arasında geniş bir siyasi çekişme alanı haline geldiğini belirtti. Gözlemcilerden bazıları, Rusya’nın beklenen seçimlerden önce Libya’da ABD’nin elini kolunu bağlamak istediğini bildirdi. Bu nedenle Rus ‘Wagner’ paralı askerlerinin ülkeden çıkarılması çağrılarına yanıt olarak Moskova, paralı askerlerin ve yabancı güçlerin aynı anda ülkeden çıkarılması çağrısında bulunuyor.
Diğer yandan ülkenin eski Başmüftüsü Sadık el-Giryani, geçen pazar günü başkent Trablus’ta gerçekleşen güvenlik ve askeri toplantıyı kabul etmediğini açıkladı. Bu toplantının Trablus’a yönelik saldırının ve ‘Trablus’taki savaşa katılan ve batı bölgesi halkına karşı işledikleri suçlardan tövbe etmeyen askeri liderlerin dahlinin’ yıl dönümüne denk geldiğini söyleyen Giryani, vatandaşları bu savaşta yaşananlara öfkelerini ifade etmeleri için sokaklara çıkmaya çağırdı.
Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Ulusal Ordu (LUO), Nisan 2019’un başlarında Trablus’a yönelik bir askeri operasyon başlatmıştı. Operasyon, 13 ay boyunca devam ederken, geride her iki taraftan da binlerce ölü ve yaralı bıraktı.



İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.


Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.