Rusya, aranan yaklaşık 150 bin kişiyi zorunlu askerlik için çağırdı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. (AP)
TT

Rusya, aranan yaklaşık 150 bin kişiyi zorunlu askerlik için çağırdı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus ordusuna zorunlu askerlik için arananların yeni partilerini çağıran bir başkanlık kararnamesi imzaladı. Vakit kaybetmeden uygulamaya konulan kararname, nisan ayından başlayan ve 15 Temmuz'a kadar devam eden bahar dönemini başlatıyor.
Dönem boyunca yaşları 18 ile 27 arasında değişen 147 bin Rus, ‘zorunlu askerlik’ yasasına tabi olarak çağrılacak.
Rus makamlarının, yeni askerlerin Ukrayna'daki temas hatlarına ve doğrudan askeri çatışma bölgelerine hızlı bir şekilde gönderilmeyeceğine dair verdiği güvencelere rağmen, ‘Askerlerin Anneleri’ gibi insan hakları örgütleri daha önce bu alanda yaşanan ihlalleri bildirmişti.  Bunların büyük bir kısmı Moskova'nın geçtiğimiz sonbaharda açıkladığı kısmi seferberlik kampanyası sırasında ortaya çıkmıştı.
Yeni sezonda zorunlu askerlik için arananların çağrılması, sözleşmeli sisteme göre orduda gönüllü faaliyetlerin yaygınlaşması ile aynı zamana denk geldi. Rusya Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Ana Organizasyon ve Seferberlik Müdürlüğü Başkan Yardımcısı Tuğamiral Vladimir Tsimlyansky, sözleşmeli askerlik yapmak isteyenlerin sayısının önemli ölçüde arttığını söyledi.
Bakanlıkta seferberlik operasyonlarından sorumlu yetkili şu açıklamada bulundu:
"Gönüllü olarak askere gitmeye karar veren vatandaşların sayısında önemli bir artış kaydedildi. Bunların zamanında kayıt altına alınmasını sağlamak için Milli Savunma Bakanlığı kayıt ağını genişletti.”
Tsimlyansky ayrıca, Rus silahlı kuvvetlerinde görev yapmak üzere sözleşme yapmak isteyen gönüllülerin seçilmesine yönelik çalışmaların bölgesel makamlarla yakın iş birliği içinde sürdüğüne değindi.
Tsimlyansky aynı bağlamda, Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığı'nın planlarında ikinci bir seferberlik dalgasının yer almadığını açıklayarak, gönüllü sayısının yeterli olduğunu dile getirdi. “Genelkurmay Başkanlığı'nın planlarında ikinci bir seferberlik dalgasının yer almadığına dair herkese güvence vermek istiyorum. Zorunlu askerlik hizmetine çağrılanların sayısı ile özel askerlik harekatına katılmak isteyen gönüllülerin sayısı da yeterli” şeklinde konuştu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre daha önce Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev, askeri kurum reformları çerçevesinde Rus ordusunun insani yeteneklerini geliştirmeye yönelik geniş bir sürecin başlatıldığını bildirdi.
Rus askeri-sanayi kompleksinin denetiminden sorumlu olan Medvedev, Rus ordusunda faaliyet gösteren kuvvetlerin sayısının artırılması gerektiğini vurgulayarak, en az 1,5 milyon kişinin hedefinin açıklandığını bildirdi. Medvedev,  Rus medyasına yaptığı açıklamada, "Şu an vatanımızın başarılı bir şekilde savunulması, zorunlu ve sözleşmeli zorunlu askerliğe dayalı karma bir ordu gerektiriyor" dedi.,
Ukrayna’daki askeri operasyonun Rus silahlı kuvvetlerinin inşası kavramlarını temelden etkilediğine dikkat çeken Medvedev,  ordunun gücünün artık doğrudan düşmanlık koşullarında test edildiğini vurguladı.



ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
TT

ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)

Hizbullah, Lübnan’da silahların yalnızca resmi güvenlik kurumlarının elinde bulunmasına yönelik yerel ve uluslararası taleplere karşı ‘varoluşsal tehdit’ kartını öne sürdü. Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, ‘ulusal güvenlik stratejisinin’ tartışılmasına başlanmadan önce bu tehdidin ortadan kaldırılması şartını koştu. Bu durum, Lübnan devleti ile Hizbullah arasında bir ‘farklılaşmaya’ işaret ediyor. Zira devlet, ABD’li arabulucu Tom Barrack’ın önerisini ‘olumlu şekilde ele alacakken’ Hizbullah farklı bir tutum sergiliyor.

Kasım’ın son açıklaması, silahlarını teslim etme mekanizmalarının tartışılmasına karşılık daha önce öne sürdüğü şartlara eklenen yeni bir koşul olarak görülüyor. Bu şartların başında ise, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla Hizbullah’ın silah konusunu görüşmeye hazır olacağı yönündeki talep geliyor. Her ne kadar Lübnan’daki resmi çevreler, Hizbullah’ın bu dosyada ‘esnek davrandığını’ ve ‘ağır silahlarını (nokta atışlı füzeler ve insansız hava araçları) teslim etmeye hazır olduğunu’ ifade etse de, konuya yakın kaynaklara göre Hizbullah, İsrail’in önceden bazı adımlar atmasını şart koşuyor.

Hizbullah, ABD'nin İsrail'e son savaştan bu yana Lübnan içinde işgal ettiği beş noktadan çekilmesi, elindeki 16 kişiyi serbest bırakması, Lübnan topraklarına yönelik ihlal ve saldırıları durdurması ve son savaşta yıkılan yerleri yeniden inşa etme görevine başlaması için baskı yapmasını talep ediyor.

ABD elçisi yeniden geliyor

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Lübnanlı yetkililer tarafından geçtiğimiz pazartesi günü Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nden teslim alınan ve Lübnan'dan önümüzdeki aralık ayında sona erecek bir süre içerisinde silahların geri çekilmesi için ‘net’ bir takvim taahhüt etmesini talep eden ABD belgesine resmi bir yanıt almak üzere üçüncü bir ziyaret için yakında Beyrut'a gelmesi bekleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam'ın temsilcilerinden oluşan komite, Lübnan'ın iki hafta önce Beyrut'ta ABD elçisine verdiği bir belgeye ilişkin gözlemleri içeren belgeyi inceliyor. Başbakan Selam'ın bu hafta Meclis Başkanı Berri ile bir araya gelerek Lübnan'ın vereceği yanıtın ayrıntılarını görüşmesi bekleniyor.

Hükümetin esnekliği

Lübnan makamları, Amerikan taleplerini içeren belgeye karşı esnek bir tutum sergiliyor. Bununla beraber Amerikan heyetiyle yürütülen temaslara aşina kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Lübnan makamları, Washington’un talep ettiği şekilde Karz-ı Hasen Vakfı ile ilgili tedbirleri artırmak, mali ve idari reformları uygulamak gibi kendisine düşen görevleri de yerine getiriyor. Hizbullah ise silah meselesinde daha katı bir tutum sergiliyor.

Kaynaklar, ABD'nin yanıtını incelemekle görevlendirilen komitenin görevinde önemli ilerleme kaydettiğini belirterek, Lübnan devletinin Amerikan anlaşmasına olumlu yaklaşacağını ve hükümetin silahlanmada tekelleşmeyi aşamalı olarak uygulama sözü vereceğini ifade etti. Kaynaklara göre Lübnan'ın resmi yanıtı Hizbullah'ın taleplerindeki sert tutumundan farklı olacak. Kaynaklar, Hizbullah'ın garantiler talep ettiğini ve Kasım'ın açıklamalarının da gösterdiği gibi son zamanlarda tutumunu sertleştirdiğini belirtti.

Varoluşsal tehdit

Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, “Hizbullah, Emel Hareketi, direniş ve Lübnan'ın bağımsızlığını isteyen ve Lübnan'ın Lübnanlılar için nihai bir vatan olduğuna inanan egemen bir hat olarak bizler, direnişe, çevresine ve bir bütün olarak Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz” ifadesini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada (Hizbullah medyası)

Kasım, “Lübnan'ın karşı karşıya olduğu üç gerçek tehlike var: güney sınırında İsrail, doğu sınırında DEAŞ ve Lübnan'ı kontrol etmeye, üzerinde vesayet kurmaya çalışan ve Lübnan'ın hareket ve yaşama kabiliyetini yok etmek isteyen Amerikan zorbalığı” dedi.

Kasım, Lübnanlılara hitaben şunları söyledi: “Sözümüz bir olsun ve öncelik için çalışalım. Tehlikeyi ortadan kaldırdıktan sonra savunma stratejisini ve ulusal güvenlik stratejisini tartışmaya hazırız. Sizi İsrail'e iyilik yapmamaya çağırıyorum. Çatışma halinde ABD hedeflerine ulaşamaz.”

Hizbullah silahlarına sarılıyor

Lübnan Kuvvetleri Partisi kaynaklarının Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Kasım'ın son tutumu ‘silahlarına sarılma meydanından henüz ayrılmadığı, yani halen aynı noktada olduğu’ şeklinde değerlendiriliyor. “Bu tutum görünüşte çevresine yönelik ve üstü kapalı tavizler mi içeriyor?” diye soran kaynak, başkanlar (Avn, Berri ve Selam) tarafından dile getirilen bazı hususların işlerin kolay olduğuna işaret ettiğini hatırlattı.

Görsel kaldırıldı.Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı görüşme sırasında (Reuters)

Kaynaklar, “Şu ana kadar görünen o ki, Hizbullah silah bırakmamakta ısrar ediyor. Hizbullah'ın maksimum yapabileceği şey Litani Nehri’nin güneyinden çekilmek. Savunma stratejisi diye bir şey yok. Ondan istenen, silahlarını teslim etmesi” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, ‘Hizbullah'ın şimdiye kadar, varoluşsal tehditler konusunda aynı söylemleri sürdürdüğünü, hâlbuki bu silahlar ve destek savaşı aracılığıyla Lübnan’a varoluşsal bir tehdit teşkil edenin bizzat kendisi olduğunu ve silahları yüzünden savaşları ülkeye çektiğini’ ifade etti.

Kaynaklar, Hizbullah’ın yetkilileri aracılığıyla yaptığı açıklamalarda ‘ABD’ye İsrail sınırını korumaya hazır olduklarını, bunu da Litani’nin güneyinden tamamen çekilerek ve silah meselesini Litani’nin kuzeyinde hükümetle müzakere ederek yapabileceklerini anlatmak istediklerine’ dikkat çekti. Kaynaklar, ‘bu durumun ABD tarafından reddedildiğini, Washington’ın hamle karşılığında hamle ilkesine bağlı kaldığını, yani İsrail’in aşamalı olarak çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve hedef almayı durdurması karşılığında devletin de Hizbullah’ın askerî yapısını dağıtarak egemenliğini tesis etmesini istediğini’ vurguladı.

Lübnan Kuvvetleri Partisi’ne yakın kaynaklar, ‘Hizbullah’ın artık bu yönde bir adım atmazsa hem kendisini hem de tüm Lübnan halkını yeni bir savaşa sürükleyeceğinin farkında olduğunu, eylül ayında önceki ABD temsilcisi Amos Hochstein’ın sunduğu fırsatı değerlendirmediğinde savaşla karşılaştığını ve şimdi Tom Barrack’ın sunduğu fırsatı değerlendirmemesi halinde Lübnan’ı tehlikeye atacağını bildiğini’ ifade etti. Kaynaklar, Lübnan’ın yeni şiddet sahnelerine sürüklenmemesi konusunda uyardı.