Mısır ve Suriye: İkili ilişkilerin yeniden inşasını kolaylaştıran bölgesel dönüşümler

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad (sağda) ve Mısırlı mevkidaşı Samih Şükri, geçen şubat ayında Şam'da bir araya geldi (Reuters)
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad (sağda) ve Mısırlı mevkidaşı Samih Şükri, geçen şubat ayında Şam'da bir araya geldi (Reuters)
TT

Mısır ve Suriye: İkili ilişkilerin yeniden inşasını kolaylaştıran bölgesel dönüşümler

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad (sağda) ve Mısırlı mevkidaşı Samih Şükri, geçen şubat ayında Şam'da bir araya geldi (Reuters)
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad (sağda) ve Mısırlı mevkidaşı Samih Şükri, geçen şubat ayında Şam'da bir araya geldi (Reuters)

Bölgesel değişimler ve ikili hareketler, Mısır ile Suriye arasındaki ilişkileri yeniden inşa etme girişimlerini güçlendirdi. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri'nin Şam ziyaretinden yaklaşık bir ay sonra, Suriyeli mevkidaşı Faysal el- Mikdad bugün (Cumartesi) Kahire'ye geldi.
Şarku'l Avsat'a konuşan gözlemci ve uzmanlar, bu gelişmeleri iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesi dosyasının hızlandırılmasının bir işareti olarak görüyor. Geçtiğimiz şubat ayında yıkıcı bir depremin Suriye ve Türkiye'yi vurmasından beri bölgedeki “gerginliği azaltmak” ve Suriye ile “ilişkileri yeniden inşa etme” yolunda ilerlemek amacıyla, bölgenin önde gelen tarafları arasında sık sık ziyaretler ve anlaşmalar yapıldı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed, depremin ardından Mısır, Ürdün ve BAE dışişleri bakanlarını ayrı ayrı ziyaretlerde kabul etti.
Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Hüseyin Haridi, “Suriye dışişleri bakanının Kahire'deki görüşmeleri, Mısır'ın Suriye-Arap ilişkilerinin 2011'den önceki haline dönmesini destekleyen ülkeler arasında olduğunu kesin olarak teyit edecektir. Bu görüşmeler ayrıca Suriye'nin bir an önce Arap Birliği'ndeki koltuğuna dönmesini de vurgulayacaktır.”
Şarku'l Avsat'a konuşan Haridi konuya ilişkin şunları söyledi: "Mısır-Suriye müzakereleri, Suudi Arabistan-İran anlaşması da dahil olmak üzere kesinlikle olumlu bölgesel gelişmelere değinecek. Mısır ve Suriye, bölgedeki sükûneti pekiştirmek ve kolaylaştırmak, İran ve Türkiye'de temsil edilen komşu İslam ülkeleri ile Araplar arasındaki ilişkilerin yanı sıra, Arap-Arap ilişkilerinde yeni esaslar oluşturmak için ikili ve diğer Arap taraflarla işbir liği yapan ülkeler arasında yer alacaktır."
Arap Birliği yaklaşık 12 yıl önce Suriye'nin üyeliğini askıya aldı ve bu dönemde Mısır-Suriye ilişkileri, "İhvan-ı Müslimin" örgütüne mensup eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin 2013'te Şam ile ilişkileri kesme kararıyla ifade edilen istisnai an da dahil olmak üzere çeşitli aşamalardan geçti.  Ancak İhvan yönetiminin devrilmesinden sonraki yıllarda ilişkiler farklı düzeylerde gelişti.
Güvenlik cephesinde, Suriye Ulusal Güvenlik Büro Başkanı Tümgeneral Ali Memlük, Mısır'ın resmi olarak açıklamadığı iki toplantıda 2016 ve 2018'de iki kez Kahire'yi ziyaret etti. Mısır ayrıca 2017'de Humus kırsalında bir ateşkesin hamisi oldu ve 2018'de ateşkes anlaşması imzalayan bazı Suriyeli gruplara ev sahipliği yaptı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, geçtiğimiz şubat ayında Suriyeli mevkidaşı ile bir telefon görüşmesi yaptı.
Kahire Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Dr. Tarık Fehmi, Mikdad'ın Kahire ziyaretinin acil hedefleri ile ilgili olarak şunları söyledi: “Bölgedeki durumu çözüme kavuşturmak için Mısır-Suriye ortak koordinasyon mekanizmasının bulunması ve başta Suriye ile yakınlaşmayı reddeden ABD yönetimi olmak üzere uluslararası taraflara, Araplarla ilişkilerin yeniden tesis edilmesi yolunun açık olduğu mesajının iletilmesi çabası var.”
Şarku'l Avsat'a konuşan Fehmi şunları söyledi: "Özellikle Mısır ve Suriye'nin yakınlaşması Rusya ve Çin tarafından kabul edildiğinden, ziyaret ikili ilişkinin ötesine geçerek bölgesel ve uluslararası boyutlara taşınıyor. Suriye, Mısır ile ilişkilerini geliştirmeye istekli olacak ve yakında Suriye'nin Akdeniz Gaz Forumu'na üyeliğine tanık olabiliriz. Şam ayrıca, Suudi Arabistan Krallığı'nın ev sahipliğinde mayıs ayında düzenlenecek Arap Zirvesi’nden önce birliğe dönme girişimi için destek toplamaya çalışıyor. Peki, Kahire Şam ile yakınlaşmayı nasıl inşa ediyor? Mısır, Türkiye ve Suriye gibi ülkelerle bölgede yeni bir yaklaşımla hareket ediyor. Bu, Mısır, Irak ve Ürdün arasındaki üçlü ittifakın, Suriye ve Lübnan'ın dahil edilmesiyle yeniden canlandırılması olarak yansıyabilir.”
Fehmi, Mısır'ın Suriye ve Türkiye arasında oynayabileceği role gelince, her biriyle artan yakınlaşması ışığında "Kahire, Rusya ile olan anlayış ve iletişiminin yanı sıra her iki tarafla da sahip olduğu ilişkiler nedeniyle, Şam ile Ankara arasındaki normalleşme yolunun hızlanmasında önemli bir rol oynayabilir" değerlendirmesinde bulundu.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.