NASA, Mars'a ilk insanları indirmek için yeni ofisini açtı

Bu yeni ofis, insanlı Mars görevlerini destekleyecek uzun vadeli gelişmelerin planlama ve analizlerinin yapılmasına öncülük edecek

NASA
NASA
TT

NASA, Mars'a ilk insanları indirmek için yeni ofisini açtı

NASA
NASA

Perşembe günü NASA, "Ay görevleri" gerçekleştirilmesine "ve Mars'a ilk insanların indirilmesine" katkı sağlamak adına, uzay ajansının Washington'daki genel merkezinde yeni bir "Ay'dan Mars'a Programı Ofisi" kurduğunu duyurdu.
NASA yöneticisi Bill Nelson, "Ay'dan Mars'a Programı Ofisi, NASA'nın cesur Ay görevlerini yerine getirmeye ve Mars'a ilk insanları indirmeye hazırlanmasını sağlayacak" diye belirtti.
Nelson şöyle dedi:
"Şu anda keşiflerin altın çağı yaşanıyor ve bu yeni ofis, NASA'nın Ay'daki uzun süreli varlığını başarıyla kurmasını sağlamasına destek olacak. Bu da insanlığın Kızıl Gezegen'e doğru bir sonraki dev sıçramasına hazırlanması için gerekli."
Bu yeni ofis, NASA'nın Artemis Ay görevleri de dahil, yaklaşan uzay keşif programları için donanım geliştirme, görev entegrasyonu ve risk yönetimi işlevlerine odaklanacak ve insanlı Mars görevlerine öncülük edecek.
NASA, ofisin insanlı Mars görevlerini destekleyecek uzun vadeli gelişmelerin planlama ve analizlerinin yapılmasına da öncülük edeceğini belirtti.
The Independent'ın haberine göre, uzay ajansı, daha önce kurumun Yaygın Keşif Sistemleri Geliştirme Birimi'nde yönetici yardımcısı olarak görev yapan Amit Kshatriya'nın ofisin ilk başkanı olarak görev yapacağını açıkladı.
Artemis I görevi kapsamında NASA, geçen yılın sonlarında mürettebatsız Orion kapsülünü Ay yörüngesine gönderip geri getirerek uzay aracının ve yeni uzay fırlatma sisteminin uçuşa uygunluğunu halihazırda kanıtlamıştı.
Halihazırda ABD'nin uzay ajansı, 2024'ün sonlarında Ay'ın etrafına 4 astronottan oluşan bir mürettebat göndermeyi planlıyor. Planlandığı gibi giderse, bunun sonucunda 2025'te Ay'ın güney kutbuna ayak basılabilir.
NASA, Ay'daki ilk kadın ve ilk siyah kişinin Artemis aracılığıyla Ay'a inmesini ve bunun uzun vadeli ve sürdürülebilir bir şekilde Ay'da kalmanın önünü açmasını umuyor.
Kurum bunun, Ay yüzeyini daha önce hiç olmadığı kadar keşfetmeye ve Mars'a yönelik gelecekteki astronot görevlerine hazırlanmaya katkı sağlayabileceğini belirtti.



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell