Sudanlı İslamcılar, varlıklarını kanıtlamak için tehdit silahları savuruyor

Siyasi hareketlerinde orduya hitap etmeyi ve diğer siyasi güçleri küçümsemeyi esas alıyorlar

İslamcılar, eski rejim destekçilerinin bir araya gelmesiyle kitlesel toplantılar düzenleme konusunda aktifler / Fotoğraf: Hasan Hamid-Independent Arabia
İslamcılar, eski rejim destekçilerinin bir araya gelmesiyle kitlesel toplantılar düzenleme konusunda aktifler / Fotoğraf: Hasan Hamid-Independent Arabia
TT

Sudanlı İslamcılar, varlıklarını kanıtlamak için tehdit silahları savuruyor

İslamcılar, eski rejim destekçilerinin bir araya gelmesiyle kitlesel toplantılar düzenleme konusunda aktifler / Fotoğraf: Hasan Hamid-Independent Arabia
İslamcılar, eski rejim destekçilerinin bir araya gelmesiyle kitlesel toplantılar düzenleme konusunda aktifler / Fotoğraf: Hasan Hamid-Independent Arabia

Mina Abdulfettah 
Sudanlı çevreler, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir ve eski rejim üyelerinin serbest bırakılması talepleri zemininde İslami akım ile siyasi güçler arasındaki şiddetli anlaşmazlığa dikkat çekti.
Öyle ki bu anlaşmazlık, bazı unsurların mevcut siyasi güçlere yönelik tehditler savurması ve geçiş dönemini yönetmeye uygunluğu tartışması boyutuna kadar ulaştı.
Aynı şekilde bu çevreler, tüm siyasi partilerin ve silahlı hareketlerin Ulusal Uzlaşı Hükümeti'nde eski rejime katılmasını kınayarak, eski rejimin iktidarı sırasında 30 yıllık hatalardan onun gibi sorumlu olduklarını belirtti. 
İslamcıların kendi aralarındaki anlaşmazlıklar eskiye dayanıyor. Ancak en yeni ve kalıcı olanı, lideri Hasan et-Turabi'nin tutuklanmasının ve Beşir'in Turabi'nin eski öğrencileriyle işbirliği içinde tek başına iktidarda kalmasının ardından muhalefete dönen 'Ulusal Kongre Partisi' ile 'Halk Kongresi' arasındaki anlaşmazlıklardır. 
Aralık 2018 devriminden sonra Halk Kongresi, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile birleşmeye çalıştı.
Katılımı ve siyasi faaliyetleri, zayıflığından ve liderlerinin cezaevlerindeki dağınıklığından yararlanarak Ulusal Kongre Partisi de dahil olmak üzere tüm İslami akımları içeren bir İslami ittifak kurma girişimleri ile modern İslami cephe tarafından tekelleştirilebilmesi için eski iktidar partisini reddetmek arasındaydı.
Bu son seçenek, kendisine diğer siyasi güçlerle uyum sağlamayı garanti ediyor. Bunun bir göstergesi olarak 'Halk Kongresi', nihayet Ulusal Kongre'yi ülkenin siyasi sürecini bozmak için bir karşı eyleme öncülük etmekle suçladı. 

Tiranlığın derinleşmesi
Çerçeve anlaşması, siviller ve ordu arasındaki uçurumu sona erdirmeye çalışsa da ancak eski rejimde yönetici pozisyonlarda bulunan İslamcıların ortaya çıkışı, İslamcıların ideolojik projesini geri getirebilecek derinleşen askeri tiranlık projesinin ikiye katlanmasını devamı olarak yorumlandı.
Egemenlik Konseyi Başkanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan ve yardımcısı Korgeneral Muhammed Daklu'nun (Hamideti) amaçlarının, varoluşsal hedefler olduğu görülüyor.
Sivillerle bir tür anlaşmaya varmalarına rağmen bu hedeflere daha çok hizmet ediyorlar. Ancak İslamcıları yabancılaştırma hedefi, ordu arasında tereddütle birlikte sivillerin sürekli yönelimi olmaya devam ediyor.
İslamcıların dönüşü, beraberinde başta ÖDBG olmak üzere tüm siyasi güçlere yönelttikleri doğrudan ve dolaylı tehditler taşıyor. Sudan Meslek Odaları Birliği, Ulusal Kongre Partisi'nin, saflarını yeniden düzenlemek için aktif olarak gizli toplantılar düzenlediğini söyledi.

Orduyu kendine çekmek
Burada gündeme getirilen bir konu var; İslamcıların hareketleri, ÖDBG'ye düşmanlıklarını ilan ederken, "halkın kötü ekonomik koşullardan ve politikacılar arasındaki farklılıklardan duyduğu hoşnutsuzluktan faydalanarak", orduya hareket özgürlüğü vermek ve odaklandıkları kitlesel toplantılar yapmak için orduyu kendi tarafına çekmeye çalışıyor.
Bununla birlikte Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketinin her zaman alternatif bir planı var. Bu plan ise herhangi bir siyasi arayüz aracılığıyla seçim yarışına girme fırsatı bulmak için çerçeve anlaşmanın tam olarak uygulanmasına izin veriyor.
Ordu herhangi bir tarafı sorgulamak niyetindeyse askeri birim, demokratik geçiş sürecini baltalayabilecek kanlı bir çatışmaya girecek veya Mısır'ın Mursi dönemindeki deneyimi yeniden üretilecek.

Dini sembol
İslami hareketin ortaya çıkışı, mensupları arasındaki güven duygusunun bir göstergesi.
Ordu, kalıcı siyasi anlaşmazlığın rehinesi olmaması için ve bu meydan okumayla yüzleşmek için İslamcılara olan bağlılığını temize çıkarmalı.
Öyle ki kendilerine suçlamalar yöneltenler arasında, amacı İslamcıları yeniden iktidara getirmek olan askeri unsurla suç ortaklığı yapan taraflar da bulunuyor.
Belki de her yıl düzenlenen iftar programının amacı bu şekilde açıklanabilir. 
Ayrıca kimi taraflar, sınırlı uzlaşı halini korumak için koalisyonun İslamcılara karşı ortak hareket etmesi gerektiğine inanıyor.
Çünkü sadece ortaya çıkmaları, artan bir bölünmeye neden olarak, gelecek dönem için koordinasyonu eskisinden daha zor hale getirdi.
Bu gerginlik, tamamen emsalsiz değil. Beşir rejiminin devrilmesinden sonraki dönemde İhvan hareketi, Sudan'da toplu iftarlar veriyor.
Bu iftar programları, Bedir Savaşı'nın yıldönümüne denk gelen ramazanın 17. gecesi ülkenin bazı şehirlerinde doruğa ulaşıyor.
Bu da hareketin literatürüyle ilişkilendirilen ve bunun siyasi- askeri bir savaştan çok dini bir savaş olduğunu öne süren dini sembolizm çerçevesinde gerçekleşiyor. 
İslamcılar, her yıl düzenledikleri ramazan iftarını İslami hareketin lideri Hasan et-Turabi'nin evinde düzenliyor.
Bu iftar, mevcut koşulların ele alındığı siyasi bir forum sayılıyor. Aynı şekilde farklı bölgelerdeki diğer iftarlarda eski rejimin liderlerinin serbest bırakılması çağrısında bulunan İslami mitingler düzenleniyor.
Farklı bölgelerdeki diğer iftarlarda, eski rejimin liderlerinin serbest bırakılması çağrısında bulunan ve devrimci hükümeti başarısız olarak nitelendiren ve kötüleşen siyasi, ekonomik ve güvenlik koşullarından onu sorumlu tutan İslami toplantılar yapıldı.
İslamcılar, diğer siyasi güçleri göz ardı ederek, bu hamlelerde ve siyasi faaliyetlerini canlandırmada çabalarını orduya hitap etmeye dayandırıyor.
Bu, Beşir'in darbesiyle İslamcıların iktidara geldiği 'ikinci demokrasi' döneminde başarıya ulaşan bir taktiktir.
Ancak bu sefer de başarıya ulaşabilecek mi?
Yoksa varlığın tek delili, iade edilen ganimetle yetinmek mi?

Ana merci
Geçen yıl nisan ayında Sudanlı İslami gruplar ve partiler, 'Geniş İslami Hareket'in kuruluşuna imza attılar.
Bu partilerin başında, Ulusal Kongre Partisi'nin ana mercii olan ve partinin maruz kaldığı yasak ortasında partinin varlığını kanıtlayan bir garantör olan 'Sudan İslami Hareketi', 'Şimdi Reform Hareketi', 'Hukuk Devleti ve Kalkınma Partisi' ve 'Reform ve Kalkınma için Gelecek Hareketi' gelirken, Halk Kongresi ise imza atmadı.
Bu gruplar, 'Allah'ın hakimiyeti' hedefine ulaşmak için tüm İslami akımların tek bir liderlik altında tam entegrasyonu hususunda uzlaşı sağladı. 
'Allah'ın hakimiyeti' hedefi, sivil bir hükümete yönelik eğilimden kaynaklanıyor.
Aynı şekilde hareketin kuruluş beyanında ve liderlerinin beyannamesinde ifade edildiği gibi, "gelecek için hataları ve planları düzelten ve organizasyonda bir ayrılmaya veya ayrılığa yol açmadan farklılıklar fıkhını birleştirmeye ve sağlamlaştırmaya yardımcı olan" gelecekteki bir İslami deneyimi sunmak için incelemeler oluşturuyor.
Ayrıca uzlaşı sağlanan bir tüzük ve anayasa yazıldıktan ve temel inşa etme ve yeni yapısal inşaatı denetleme görevini üstlenen organlar oluşturulduktan sonra bir anlaşmaya varmak. 
İslamcıların bir kez daha entelektüel bir projeyi benimseme ve siyasi hedeflerine ulaşmak için onu pek çok aşırılık ile kullanma eğiliminde olduklarını görüyoruz.
Böylece Haricilerin bir slogan olarak ortaya attıkları 'hakimiyet' kavramı ortaya çıkıyor ve ardından çeşitli İslami akımlardan geçerek Ebu'l-A'la Mevdudi'nin ve Seyyid Kutub'un bu kavrama ilişkin görüşüne ulaşılıyor.
Onların görüşü uyarınca Sudan'daki İslami akım tarafından, "siyasi bir meselede insan hakemliğini kabul edenler tekfir edilerek ve Sudan halkının çoğunluğunun yaklaşımı olan İslami ılımlılığı göz ardı edilerek" yakın gelecekteki projeleri için bu kavram bir yöntem olarak benimsendi. 
Yoğun siyasi rekabet ortasında İslamcılara hâkim olan yaklaşım ise inançlara dayalı bir kutuplaşma modeli oluşturmak için Sudan toplumunun bilişsel önyargılarını etkiliyor.
Bu kritik ve istikrarsız dönemde, "siyasal İslam'da temsil edilen köktendinci sağ eğilim ve Komünist Parti'de somutlaşan radikal devrimci bir sol eğilim" olarak iki karşıt kalıp arasındaki siyasi ve ideolojik gerginlik gölgesinde gerçek bir yön seçmekle sona erecek objektif bir değerlendirmeye toplum hazır görünmüyor.

Independent Türkçe



İsrail'de yükselen sesleri susturmaya çalışan milisler

İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
TT

İsrail'de yükselen sesleri susturmaya çalışan milisler

İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)

Arap siyasi liderlere, muhalefetteki Yahudi siyasi aktivistlere ve eleştirilerde bulunan gazetecilere yönelik devam eden saldırıların ardından, milislerin İsrail’de muhalefeti susturmak için aktif ve ısrarlı bir şekilde çalıştığı, bu aktivistlerin hayatları için gerçek bir tehdit oluşturduğu ve birçoğunu sıkı güvenlik önlemleri altında yaşamaya zorladığı ortaya çıktı.

Bu milis gücü, İsrail parlamentosu Knesset'in Arap üyelerine karşı harekete geçti ve son iki hafta içinde Arap Değişim Hareketi Ortak Listesi Başkanı Milletvekili Eymen Udeh’e kanlı bir saldırı düzenlemeye çalıştı.

Milisler, Udeh’in Pardes Hanna-Karkur beldesinde solcu siyasi aktivistlerle katıldığı bir toplantıya ve Nes Tziona şehrinde düzenlenen başka bir toplantıya saldırdı, arabasının camlarını kırdı ve ona taş attı. Polisin her iki olayda da kendisine saldırı düzenleneceğini bildiği ve bunu kendisine bildirerek toplantılara katılmaması konusunda uyardığı ortaya çıktı. Ancak Udeh, “Faşist teröristlere boyun eğmeyeceğiz. Hiçbir koşulda halkla toplantılarımızı iptal etmeyeceğiz ve onların amacının Yahudilerle Araplar arasında herhangi bir toplantının yapılmasını engellemek olduğunu biliyoruz” diyerek toplantılara katılmaktan geri durmadı.

g
Knesset'in Arap üyesi Eymen Udeh, 9 Mayıs'ta Kudüs'te düzenlenen Halk Barışı Zirvesi etkinliğinde konuşma yaparken (AFP)

Udeh ile aynı bloktan bir başka milletvekili olan Ofer Cassif de Kudüs'te bazı polis memurlarının katılımıyla benzer bir saldırıya maruz kaldı.

Ultra-Ortodoks Yahudileri temsil eden Şas Partisi’nden iki Yahudi milletvekili de saldırıya uğradı ve bunun sonucunda yaralandı. Saldırı, dindar gençleri askerlik hizmetinden kısmen muaf tutacak bir yasa konusunda hükümetle müzakere etmeyi kabul ettikleri için onlardan intikam almak isteyen ultra-Ortodoks Yahudi unsurlar tarafından gerçekleştirildi.

Güvenlik önlemleri artırıldı

Eleştirilerini dile getiren gazetecilerden Guy Belz, Dana Weiss, Yonit Levi ve Rina Matsliah'a yönelik ölüm tehditleri nedeniyle bu gazetecilerin çevresinde ve çalıştıkları Kanal 12 televizyonu stüdyolarının kapılarında sıkı güvenlik önlemleri alındı.

Gazeteci Belz’in Hayfa'da vereceği konferans iptal edildi. Her cumartesi hükümetin politikalarını protesto etmek için düzenlenen protesto gösterilerinin organizatörlerinden biri olan üniversite öğretim üyesi Shikma Bressler’in Tivon'da vereceği konferans da iptal edildi.

Temiz Yönetim Derneği, bu olayları hükümetin ve bakanlarının, politikalarını reddeden ve kararlarını ve uygulamalarını eleştiren herkese karşı yürüttüğü kampanyanın doğal bir sonucu olarak değerlendirdi.

srt
İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın el-Halil şehrinde oyuncak silah taşıyan İsrailli bir çocuk, Mart 2024 (AFP)

Adalah Hukuk Merkezi ise İsrail kolluk kuvvetlerine, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında açıkça terör eylemi niteliğinde olan bu şiddet olaylarına ilişkin kapsamlı ve etkili bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Merkez, saldırganların ve kışkırtıcıların kimliklerini ortaya çıkardığını iddia ettiği düzinelerce video ve tanık ifadesini polise sundu.

Paris'teki Sosyal Bilimler İleri Araştırmalar Okulu'nda araştırma direktörü olan Fransız-İsrailli sosyolog Eva Illouz, yaşananların İsrail'de Yahudi faşizminin muazzam bir büyüme gösterdiğinin işareti olduğunu söyledi ve bu faşistlerin Başbakan Binyamin Netanyahu, partisi ve müttefiklerinin ‘doğal ortakları’ olduğunu vurguladı.

Illouz, Haaretz gazetesine verdiği röportajda şunları söyledi:

“Netanyahu, yirmi yıldır Yahudiler ve Araplar arasında nefret tohumları ekmeye ve yargının meşruiyetini sorgulamaya devam ediyor ve milli kimliği dine dayandırıyor.”

Illouz, 1980'den önce Yahudi terörizminin İsrail'de marjinal bir fenomen olduğunu, ancak o yıldan itibaren HaMakhteret HaYehudit, Kah, Teror Negid Teror, Bet Ayin ve LeHava gibi Yahudi grupların terörist saldırılar düzenlediğini ve bunların çoğunun polis tarafından engellendiğini belirtti. Bu grupların bazıları aşırı milliyetçiydi. Diğerleri ise Siyonizme karşı olduklarını ilan ettiler ve İsrail Devleti'ni yıkıp yerine Yahuda Krallığı'nı kurmak istediler.


Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Abbas'a yönelik açıklamalarını cinayete tahrik olarak değerlendirerek kınadı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
TT

Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Abbas'a yönelik açıklamalarını cinayete tahrik olarak değerlendirerek kınadı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)

Filistin Devlet Başkanlığı, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a yönelik açıklamalarını kınayarak, bunların kendisine ve diğer liderlere zarar verme yönünde açık bir çağrı olduğunu belirtti.

Filistin Haber Ajansı (WAFA) tarafından dün yayınlanan açıklamada, Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in sözlerinin, yerleşimcileri Filistin halkına, topraklarına ve kutsal mekanlarına karşı daha fazla terör eylemi gerçekleştirmeye teşvik ettiğini belirtti.

zdft
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, "ABD yönetimini ve uluslararası toplumu, İsrail hükümetine baskı yaparak Filistin halkına ve liderlerine karşı kışkırtma kampanyasını durdurmaya çağırıyoruz" denildi. Açıklamada, bu kampanyanın "sadece daha fazla şiddete ve gerginliğe yol açacağı ve mevcut barış sürecinin başarı şansını baltalayacağı" kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı dün, Netanyahu'dan Filistin Devlet Başkanı'nın dokunulmazlığını dikkate almayarak onu tutuklamasını ve Filistin Yönetimi'nin üst düzey yöneticilerine suikast düzenlemesini talep etti.


İsrail, Batı Şeria'daki şiddet olayları nedeniyle yerleşim birimini boşalttı

Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
TT

İsrail, Batı Şeria'daki şiddet olayları nedeniyle yerleşim birimini boşalttı

Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)

İsrail güvenlik güçleri dün, Batı Şeria'nın güneyindeki Beytüllahim ve el Halil arasında bulunan devasa Guşh Etzion yerleşim bloğu içindeki yasadışı bir yerleşim birimini, yerleşimciler ile güvenlik güçleri arasında yaşanan şiddet ve çatışmalar nedeniyle boşalttı.

İsrail güvenlik güçleri, ordunun emri üzerine, yaklaşık 25 Yahudi ailenin bir yıldan uzun süredir yaşadığı izinsiz Givat Tzur Misgavi karakolunu boşalttı. Bu durum, yerleşimciler ve güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre çatışmalar sırasında iki sınır polisi yaralandı, birinin gözüne taş isabet ettiği, diğerinin ise dişlerinde kırıklar oluştuğu bildirildi. Tahliye sırasında dört kişi gözaltına alındı.

"Tepe Gençliği" grubundan onlarca aşırılıkçı yerleşimci, sağcı aktivistlerin ve önde gelen şahsiyetlerin karakolun sökülmesini engelleme çağrıları üzerine bölgeye geldi. Tahliyenin ardından, güney el Halil Tepeleri'nde ve el Halil'in kuzeyindeki Vadi Sa'ir bölgesinde yerleşimciler tarafından kundaklama ve isyan gibi saldırılar bildirildi.

Son haftalarda İsrailli yerleşimcilerin Filistinlileri, İsrailli ve yabancı aktivistleri ve bazen de İsrail askerlerini hedef alan saldırılarında artış görüldü ve bu durum yerelde ve Amerikalıların eleştirilerine yol açtı.