Ramazan dizisi, Sudan'da 'İslamcılar' tartışmasını yeniden gündeme getirdi

Sudan’da yayınlanan dizide yozlaşmış kişilik olan Şeyh er-Rifai izleyiciler için yeni bir karakter olarak ortaya çıktı.

Ramazan dizisi, Sudan'da 'İslamcılar' tartışmasını yeniden gündeme getirdi
TT

Ramazan dizisi, Sudan'da 'İslamcılar' tartışmasını yeniden gündeme getirdi

Ramazan dizisi, Sudan'da 'İslamcılar' tartışmasını yeniden gündeme getirdi

Sudan'da yayınlanan Ramazan dizisi ülkede geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Dizide, yolsuzluğa bulaşmış bir din adamı olan Şeyh er-Rifai karakterinin hikayesi, bazıları tarafından devrik Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir'in liderliğinde ülkeyi 30 yıl yöneten siyasi İslamcı hareketin takipçilerine hakaret olarak değerlendirildi.
2019'da gerçekleşen Aralık Devrimi, el-Beşir'in iktidarını devirdi. Bu da onun iktidarında meydana gelen yolsuzluk dosyalarına atıfta bulunan Şeyh er-Rifai karakterini el-Beşir ile ilişkilendirerek onun rejimini eleştirenlere kapı açtı. Bununla birlikte Ved el-Mek dizisinin ateşlediği tartışma, siyasi İslamcı hareketle bağlantısı olmayan din adamlarını da kışkırttı. Bu, bazılarının Şeyh er-Rifai kişiliğinin din adamlarının ve sakallıların imajını sarstığını söylemesine neden oldu. Dolayısıyla karakter, toplumun din adamı olarak değerlendirdiği kişileri kızdırdı ve sosyal medyada, din adamlarının yozlaşmış bir kişiliği tasvir ettiğine dair suçlamalar yöneltildi.
Dizi, oyun yazarı Haysem el-Emin'in yazdığı, Sudanlı izleyicinin alışık olmadığı, yozlaşmış bir din adamı rolünü oynayan Musab Omar, Ahmed el-Bekriy ve Salah Ahmed'in etrafında dönüyor. Dizinin maruz kaldığı eleştiri seline rağmen bazıları bu durumu dizi için bir başarı olarak görüyor. Bazıları ise bunu, İslamcıların Sudan'daki yönetimi sırasında din adamlarının büyük ölçüde çarpıtılmış olan kötü imajını ‘temizleme’ girişimi olarak görüyor.
Sudan'daki din adamlarına tarihsel olarak halk arasında büyük saygı ve güven vardı. Ancak bu imaj, liderlerinin bir kısmı şu an hapiste olan İslamcıların yönetimi sırasında şiddetli sarsıntılara maruz kaldı. Bazıları, İslamcıların yönetimi sırasında yolsuzluğun ve din istismarının cezalandırılmadığına inanıyor. Kimileri, Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in anestezi altındaki bir kıza tecavüz eden ve mahkeme tarafından mahkum edilen bir cami imamı lehine çıkardığı başkanlık affına atıfta bulunuyor. Ayrıca bir dini liderin Ramazan günü dört kızla zina suçundan mahkûm edilmesinden ve mahkemenin aleyhine verdiği kamu görevinden uzaklaştırma kararının süresi biter bitmez görevine iade edilmesinden de tepkiyle bahsediliyor.
Şeyh er-Rifa'i karakteri, geleneksel din adamının şekli ile eylemleri arasındaki karşıtlığı somutlaştırmaya çalışıyor. Seçkin oyuncu Salah Ahmed, dünyevi zevklere ve lükse düşkün, yozlaşmış bir din adamının kişiliğini somutlaştırırken, diğer yandan dikkat çekici bir aşırılıkla, toplum davranışlarını sert bir şekilde eleştiren, arayış içinde olan geleneksel bir din adamı görüntüsü vermeye çalışıyor. Bazıları, bu yönüyle Şeyh er-Rifai'nin Ömer el-Beşir rejiminin bazı varlıklı din yandaşlarına atıfta bulunulabilecek şahsiyetlere benzediğini söyleyerek sosyal medyada diziye ilişkin tartışmalar yürüttü.
Tiyatro eleştirmeni es-Sir es-Seyyid, diziyle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
"Diziye karşı yürütülen kampanya, Sudanlı izleyicilerin zayıf izleme yeteneklerinin bir göstergesidir. Tamamlanmamış bir şey hakkında aceleci yargılarda bulunarak, bir sanat eseri ve onun iç ilişkileri görmezden geliniyor. Şimdiye kadar yayınlanan bölümlerde, yozlaşmış ve yozlaşmış insanların bir arada olduğu sosyal modellere benzer karakterler yer alıyor. Peki, neden insanlar, örneğin öğrencilerin iftarına saldıran öğretmene karşı bir eleştiride bulunmadı?! İyi din adamlarının varlığı bilinirken din adamlarına olan bu bakış niye? Bu panik havası, bazılarının meseleyi siyasi olarak kendisine yöneltilmiş gibi görmesinden kaynaklanmaktadır. Bu dizi çok şey sunmaya çalışıyor. İçinde eksiklikler varsa, abartmayla değil, eleştiri ile düzeltilecektir."
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre yazar Hamva Ziyade, diziye yönelik yürütülen karalama kampanyası hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dizi ve sanatı önyargılı bir şekilde ele almak sanatın doğasına dair yanlış bir görüştür. Dizi münafık bir imamın kurgusal görüntüsünü sunuyor. Peki, bu nasıl imama veya dine hakaret sayılabilir? Yozlaşmış bir doktorun karakteri doktorlara ve tıp mesleğine hakaret midir? Sanatı kötü niyetle yorumlamak, sanatı yaratanların değil, onu takip edenlerin sorumluluğundadır. Bu kapasitede imamlar olduğu fikrinden hoşlanmıyorum. Çünkü hiç cami imamı olmasa ve tüm imamlar melek olsa bile, sanatın ikiyüzlü bir imamın varlığını hayal etme hakkı vardır".
Dizinin oyuncusu Musab Omar, Facebook sayfasından şu açıklamada bulundu:
"Dizi ve Şeyh er-Rifai'nin kişiliği nedeniyle çok geniş ve sistematik bir karalama kampanyasına maruz kaldık. Şeyh er-Rifai'nin kişiliği Sudan içindeki her mahallede veya bölgede mevcuttur ve bu kişilikler minberlere çıkarak utanç verici konuşmalar yapmaktadır.".



Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
TT

Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)

Filistin haber ajansı Safa’nın haberine göre Sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan 13 evin enkazı altında kalan 55 şehidin cesedini aramaya başladı.

Ajans, "Sivil Savunma ekiplerinin, uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde, Gazze şehrinin Rimal mahallesindeki bir evin enkazı altından Filistinli ailenin şehitlerinin cesetlerini çıkardığını" belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Safa’dan aktardığına göre "Gazze Şeridi'nde iki yıldır süren İsrail imha savaşının kurbanı olan 9 binden fazla şehit, halen evlerin enkazı altında gömülü kalmaya devam ediyor."


Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
TT

Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]

Ürdün, Kraliyet Ürdün Hava Kuvvetleri aracılığıyla, dün sabah erken saatlerde Suriye'nin güneyindeki çeşitli DEAŞ mevzilerini hedef alan hassas hava saldırılarına katıldı.

Ürdün devletine ait el-Memleke TV internet sitesine göre, ABD ile iş birliği içinde gerçekleştirilen bu katılım, Suriye hükümetinin yakın zamanda katıldığı DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon operasyonlarının bir parçasıdır.

Bu operasyon, terörle mücadele çerçevesinde ve özellikle DEAŞ terör örgütünün güney Suriye'de yeniden yapılanıp kapasitesini güçlendirmesinin ardından, aşırılıkçı örgütlerin bu bölgeleri Suriye'nin komşularının ve bölgenin güvenliğini tehdit etmek için birer üs olarak kullanmasını önlemek amacıyla gerçekleştirildi.


El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
TT

El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)

Irak'taki "Koordinasyon Çerçevesi" ittifakının liderlerinden Ammar el-Hakim, devletin güç kullanımında tekel sahibi olması gerektiğini belirterek, silahların ülkedeki karar vericiler üzerinde baskı aracı olarak kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

El-Hakim dün yaptığı konuşmada, "Silahlar, anayasaya uygun olarak, Irak halkının ve siyasi partilerinin iradesiyle, dışarıdan dayatmalarla değil, devletin elinde olmalıdır" dedi.

Hikmet Hareketi partisinin lideri el-Hakim, karar vericiler üzerinde baskı kurmak için devlet dışında silah kullanılmasına karşı olduğunu ifade etti.

El-Hakim'in partisinin liderlerinden Fahd el-Cuburi, "Washington, yeni hükümette grupların yer alması konusunda çekincelerini dile getirdi" dedi.

Son dönemde parlamentoda birkaç sandalye kazanan ve silahlı bir fraksiyon olan İmam Ali Tugayları ise "devletin elindeki silahların tekelleştirilmesini ve Haşdi Şabi Güçlerinin güçlendirilmesini" savundu. Tugayların genel sekreteri Şibl el-Zaidi, yaptığı açıklamada, "fraksiyonel güçlerin seçimlerdeki önemli zaferi, onları önemli bir sınavın önüne koyuyor" ifadelerini kullandı.