Mekke ve Medine’deki iftar sofraları

İki kutsal cami sakinlerinin nesiller boyu devam ettirdiği bir gelenek…

Mekke ve Medine’deki iftar sofraları
TT

Mekke ve Medine’deki iftar sofraları

Mekke ve Medine’deki iftar sofraları

Mekke ve Medine şehirlerinde iki kutsal caminin komşuları, oruçlulara iftar verebilmek için birbirleriyle yarışıyor. Rahman’ın misafirleri iftar ikram etmek, Suudi Arabistanlıların dedelerinden miras aldığı ve kesintisiz devam ettirdikleri bir gelenek.
13 yıldır Mekke’de iftar düzenleyen Ömer Nur el-Huda, bu geleneği vefat eden babasından miras aldığını ve umrecilere hizmet etmekten büyük onur duyduğunu söyledi:
 “Bu kutsal geleneği bana miras bırakan babamın tavsiyelerini hatırlıyorum ve sebat ediyorum. İyi niyetle bu görevi yerine getirmek için buna ihtiyacım var. Babamın en çok arzu ettiği şey Mescid-i Haram’da iftar yemeği vermekti.”

İki kutsal caminin komşuları, oruç tutanlara iftar yemeği sunmak için birbiriyle yarışıyor. (SPA)
Huda, büyük dedelerinden bugüne yaklaşık beş asırdır devam eden Havenda ailesinin iftar organizasyonları da dahil olmak üzere bu hayrı nesilden nesile aktaran pek çok ailenin deneyiminden bahsetti. Huda, ailesinden miras kalan bu geleneği iki asırdır yerine getiren El-Lihyani ailesinin deneyimlerini de anlattı. Ailenin genci ve yaşlısının her Ramazan Ayı’nda Rahman’ın misafirlerine hizmet etmede yarıştıklarını vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Mescid-i Nebevi’deki el-Kaş ailesi, 70 yılı aşkın bir süredir Ramazan Ayı’nda Rahman’ın misafirlerine hizmet etmede ilk sırada yer alıyor. Aile, dedelerinden miras kalan bu hayır yürüyüşüne devam ediyor. Aynı şekilde babasının 68 yıl önce başlattığı bu geleneği sürdüren Muhammed el-Ahmedi’nin ailesi de bu geleneği sürdürüyor. Aile bireyleri bu geleneği çocuklarına da aktarmayı arzu ediyor.

Mekke ve Medine’deki iftar sofraları
Al-Haramain Hizmet İşleri Ajansı, Ramazan Ayı’ndan önce iftarlıkların durumunu ve kabulünü düzenleyerek kontrollerini sağlıyor. Binlerce iftar yemeği, iki kutsal cami ve meydanında izin verilen yerlerde, oruçluların özel sağlık gereksinimlerine göre sağlanıyor. İlgili birimler büyük bir titizlik ve düzen içerisinden iftar yemeklerini dağıttıktan sonra, akşam namazı başlamadan önce sofraları temizlemiş oluyor.
İki Kutsal Cami İşleri Üyesi Muhammed el-Ömeri, bu geleneği devam ettiren ailelerin Ramazan boyunca her gün öğleden sonra gelerek bu hizmetleri sunmaya hevesli olduklarını aktardı:
“Ailenin genç yaşlı tüm bireyleri, Rahman’ın misafirlerine yorulmak nedir bilmeden keyifle hizmet veriyor. Suudi Arabistanlıların cömertliği ve hizmet etme aşkı nesiller boyu devam eden bir alışkanlıktır. Sürecin yüksek kalitede ve tam verimlilikle sağlanmasını için yetkili makamlar bu hizmeti organize etmektedir” dedi.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.