Kayıplar ve zararlar fonu tehlikede

Geçtiğimiz kasım ayında düzenlenen COP27 sırasında hasarlar ve zararların finanse edilmesi çağrısında bulunan protestolar düzenlendi. (AP)
Geçtiğimiz kasım ayında düzenlenen COP27 sırasında hasarlar ve zararların finanse edilmesi çağrısında bulunan protestolar düzenlendi. (AP)
TT

Kayıplar ve zararlar fonu tehlikede

Geçtiğimiz kasım ayında düzenlenen COP27 sırasında hasarlar ve zararların finanse edilmesi çağrısında bulunan protestolar düzenlendi. (AP)
Geçtiğimiz kasım ayında düzenlenen COP27 sırasında hasarlar ve zararların finanse edilmesi çağrısında bulunan protestolar düzenlendi. (AP)

Geçiş komitesinin iklim kayıplarını ve zararlarını finanse etmek üzere bir fon kurulmasının ayrıntılarını tartışacağı ilk toplantısına Batı'nın bu yeni fon mekanizmasının kurulmasını engelleme girişimleri damgasını vurdu. Söz konusu fon, kasım ayında Mısır'ın Şarm eş-Şeyh şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’nın 27’ncisinde (COP27) kabul edilmişti.
27-29 Mart tarihlerinde Mısır'ın Luksor şehrinde düzenlenen toplantıyı gözlemleyen çevre aktivistleri şu açıklamada bulundular:
“COP27 konferansındaki Mısır başkanlığı, komitenin ilk toplantısında bir başarı elde etmek için büyük çaba sarf etti. Ancak herhangi bir ilerleme kaydedilemedi. Bazı Batılı ülkeler, COP27 zirvesi tarafından onaylananlar haricindeki eski önerilere hala bağlı kalıyor.”
COP27 zirvesinde kayıplar ve zararlar üzerine bir fona onay verilmişti. Bu yöndeki detaylar, mekanizmalar ve kayıplar ile zararların tanımı 24 üye ülkeden oluşan (gelişmekte olan 14 ülke ve 10 gelişmiş ülke) geçiş komitesine bırakılmıştı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre komitenin bu yılın sonlarında Dubai’de düzenlenecek olan COP28’de benimsenmesi için net önerilerde bulunmak üzere bu ayrıntıları tartışma yönünde üç farklı toplantı yapması kararlaştırıldı.
Luksor’da yapılan toplantıya katılan Greenpeace Ortadoğu ve Kuzey Afrika Kampanyaları Bölge Direktörü Ahmed ed-Droubi, “Batı, daha önceki iklim zirvelerinde tekrarlanan eski önerileri kullanarak fonun oluşturulmasını engellemeye çalışıyor” açıklamasını yaptı.
Droubi’nin aktardığına göre Batılı ülkelerden temsilciler şu an kayıp ve zararları finanse etmek için bağımsız bir varlık kurmaya gerek olmadığını ifade etti. Aynı zamanda bazı ülkeler tarafından sağlanan diğer fonlar ve yardımlar ile Dünya Bankası tarafından sağlanan miktarın kayıp ve zararları finanse ettiğine değindi. Droubi açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Burada, iklim değişikliğine uyum için sağlanan fon ile kayıplar ve zararlar fonu birbirine karıştırılıyor. Kayıp ve zararlar fonu krediler değil, hibeler çerçevesinde olmalıdır. Zira böyle bir fon, iklim değişikliği sorumluluğunu paylaşmayan ülkelerin hakkıdır. Kayıp ve zararlar fonu tehlikededir. Ya geçiş komitesinin yaklaşan toplantıları COP28'de bir karara dönüştürülecek yönde ilerleme kaydedecek ya da COP27’de elde edilen başarı, teori olarak kalacak.”
Droubi, geçiş komitesinin sonraki toplantılarında BM Genel Kurulu'nun çarşamba günü aldığı tarihi karara yatırım yapılacağı umudunu dile getirdi. Söz konusu karar, Uluslararası Adalet Divanı'na iklim adaletinin sağlanması için ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele yükümlülüklerini belirlemesi, en yüksek emisyona sahip ülkelerin kayıp ve zararların finansmanından sorumlu tutulması çağrısında bulunuyor.
Endişeli Bilim İnsanları Birliği (Union of Concerned Scientists) Politika Direktörü Rachel Cleetus, bir sonraki toplantılarda bu hususta ilerleme kaydedilebileceği yönündeki umudunu dile getirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Cleetus şunları söyledi:
“Kaybedecek zaman yok, tüm meseleler COP28 zirvesi öncesinde halledilmeli. Zira iklim değişikliğinden etkilenen ülkeler, küresel ısınma oranları artmaya devam ederken acil finansmana ihtiyaç duyuyor. Küresel ısınmaya neden olan tarihsel emisyonların yaklaşık dörtte birine katkı sağlayan ABD gibi iklim krizinden en çok sorumlu ülkeler, fona katkı sağlama sorumluluğunu üstlenmeli. Finans sağlama hususunda ise iklim etkilerine karşı en savunmasız ve en az kaynağa sahip olan ülkelere öncelik verilmelidir.”
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) mart ayında yayınlanan 6. Değerlendirme Raporu’nda, hızlı ve güçlü bir iklim eylemi olmaksızın kayıpların ve zararların artmaya devam edeceğine dikkat çekildi. Bunların Afrika, gelişmekte olan küçük ada devletleri, orta büyüklükteki ada devletleri, Güney Amerika, Asya ve Kuzey Kutbu'ndaki beklenen olumsuz etkiler dahil olmak üzere, en savunmasız nüfus gruplarını orantısız bir şekilde etkileyeceği vurgulandı.



Hizbullah Genel Sekreteri, bazı Lübnanlıları İsrail ile iş birliği yapmamaları konusunda uyardı

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
TT

Hizbullah Genel Sekreteri, bazı Lübnanlıları İsrail ile iş birliği yapmamaları konusunda uyardı

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)

Lübnan Hizbullah Örgütü Genel Sekreteri Naim Kasım, dün yaptığı açıklamada, bazılarının baskı uygulayarak örgütü denklemden çıkarmayı başarabileceklerini düşünüyorsa “yanıldıklarını” söyledi.

Televizyonda yaptığı konuşmada, “Bazıları baskı uygulayarak bizi denklemden çıkarabileceklerini düşünüyorsa, yanılıyorlar... Her türlü mücadeleye, aşamasına göre karşı koyacağız ama teslim olmayacağız” ifadelerini kullandı.

Hizbullah Genel Sekreteri, bazı Lübnanlıları İsrail'e boyun eğmemeleri konusunda uyardı ve bunun Lübnan'ın ekonomik, siyasi ve sosyal istikrarını "çöküşün eşiğine" getireceğini söyledi. Kasım, İsrail'in Lübnan'a yönelik son saldırganlığının "ateşle oynamak olduğunu ve İsrail'in istediğini elde etmesine izin verilmeyeceğini" söyledi. Kasım, “İsrail anlaşmada üzerine düşeni yapsın, biz iç meseleleri kendi aramızda hallederiz” diyerek, kasım ayında imzalanan ateşkes anlaşmasına atıfta bulundu.

İsrail, Hizbullah'ı ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, ateşkes anlaşmasına rağmen Lübnan'daki bölgelere hava saldırıları düzenlemeye devam ediyor. Hizbullah ise İsrail'i anlaşmayı ihlal etmekle suçluyor ancak İsrail'in saldırılarına yanıt vermiyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail ordusu, Lübnan topraklarından çekilme konusunda anlaşmada belirlenen sürenin dolmasına rağmen, halen Güney Lübnan'da beş noktada güçlerini bulunduruyor.