Bilim insanları dünyanın en hafif boyasını üretti: Boeing 747'yi 1,4 kilograma boyayabilir

Plazmonik boya, sıcaktan da koruyor

Boya, kelebek kanatlarından esinlenilerek üretildi (Central Florida Üniversitesi)
Boya, kelebek kanatlarından esinlenilerek üretildi (Central Florida Üniversitesi)
TT

Bilim insanları dünyanın en hafif boyasını üretti: Boeing 747'yi 1,4 kilograma boyayabilir

Boya, kelebek kanatlarından esinlenilerek üretildi (Central Florida Üniversitesi)
Boya, kelebek kanatlarından esinlenilerek üretildi (Central Florida Üniversitesi)

Bilim insanları ısıdan koruyan, her renkte olabilen ve yüzyıllarca dayanabileceği tahmin edilen enerji tasarruflu bir boya geliştirdi.
ABD'deki Central Florida Üniversitesi'nden Debashis Chanda ve meslektaşlarının icat ettiği malzeme, aynı zamanda şimdiye dek üretilmiş en hafif boya niteliğinde.
Hesaplamalara göre, Boeing 747 model bir uçağı kaplamak için bu boyadan yalnızca 1,4 kilogram yeterli oluyor. 
Karşılaştırmak gerekirse, geleneksel ticari boyayla bu model bir uçağı kaplamak için 454 kilogram malzeme gerekiyor.
İlhamını kelebek kanatlarından alan bu boya, renk pigmentlerinden yapılmadı. Renkler nanoparçacıkların düzenlenmesi yoluyla oluşturuldu. Ekip buna "plazmonik boya" adını verdi.
Araştırmacılar bu boyayı henüz sadece laboratuvarda üretti.
Yani seri üretime geçilmesi ve ticari kullanıma açılması için henüz epey yol var.
Ancak Chanda ve ekibi boyayı en kısa sürede pazara sunmayı hedefliyor. Ekip, boyanın aynı zamanda yapıları serin tutmaya yarayabileceğini vurguluyor.
Hakemli bilimsel dergi Science Advances'ta yayımlanan makaleye göre plazmonik boyanın yapısı tüm kızılötesi spektrumu yansıtıyor. Diğer bir deyişle daha az ısı emiyor.
Araştırmacılar, yeni boyanın kapladığı yüzeylerin, geleneksel ticari boyadan 13 ila 16 santigrat derece daha soğuk kaldığını söylüyor.
Chanda, "ABD'deki toplam elektriğin yüzde 10'undan fazlası klima kullanımına gidiyor" ifadelerini kullanıyor.
"Plazmonik boyanın vaat ettiği sıcaklık farkı önemli ölçüde enerji tasarrufu sağlayacaktır" diyen bilim insanı sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Soğutma için daha az elektrik kullanılması aynı zamanda karbondioksit emisyonlarını da azaltarak küresel ısınmanın etkilerini hafifletecektir."
 
Independent Türkçe, Science Alert, Central Florida Üniversitesi



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space