BM: 6 milyon Yemenli açlığa sürükleniyor

Husi milislerinin artan insan hakları ihlalleri ortasında Yemen ateşkes ikinci yılına giriyor

Uluslararası bir ajanstan Sana’ya gıda yardımı taşıyan iki görevli (EPA)
Uluslararası bir ajanstan Sana’ya gıda yardımı taşıyan iki görevli (EPA)
TT

BM: 6 milyon Yemenli açlığa sürükleniyor

Uluslararası bir ajanstan Sana’ya gıda yardımı taşıyan iki görevli (EPA)
Uluslararası bir ajanstan Sana’ya gıda yardımı taşıyan iki görevli (EPA)

Yemen’de ateşkesin başlamasının üzerinden bir yıl geçti, Husiler yeni bir ateşkes anlaşmasına yanaşmazken, savaşı sona erdirecek siyasi görüşmelere gidilmesi konusundaki engeller varlığını sürdürdü. Böyle bir ortamda, Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı tarafından yayınlanan son veriler, ülkede 6 milyon insanın açlıktan bir adım uzakta olduğunu gösterdi. Program, önümüzdeki 6 ay için fon yardımı ihtiyacının yalnızca yüzde 17’sini karşılayabildi.
Raporda, gıda güvensizliği seviyelerinin çok yüksek olduğu ayrıca geçen yılın sonlarında 6,1 milyon insanın açlıktan bir adım uzakta olduğunun tahmin edildiğini ve bunun, Uluslararası Acil Durum Sınıflandırmasının dördüncü aşaması olduğunu ve aynı zamanda dünyada herhangi bir ülkede bu konudaki en yüksek sayı olduğu vurgulandı.
76 sayfalık raporda, Gıda Programı, bu andan Eylül ayına kadar olan 6 aylık dönem için gerçek ihtiyaç planına yönelik finansmanın yalnızca yüzde 17’yi kapsadığını, finansman gereksinimlerinin ise 1,15 milyar dolar olduğunu belirtti. 2,3 milyon çocuk ve 1,3 milyon hamile veya emziren kadın ve kız çocuğu da dahil olmak üzere 3,5 milyon insanın akut yetersiz beslenmeden muzdarip olduğunun tahmin edildiğini ve insani yardım için ayrılan alanın daralmasıyla ateşkesin olumlu etkilerinin azalması nedeniyle durumun daha da kötüleştiğine dair göstergeler olduğunu vurguladı.
Şubat ayında yayınlanan son gıda güvenliği verilerine göre, program, yetersiz gıda tüketimi oranının Ocak ayında bir önceki aya göre sabit kaldığını belirtti. Ayrıca, Yemenli ailelerin yaklaşık yarısının (ulusal olarak yüzde 49) yetersiz gıda tüketiminden mustarip olduğunu ve 22 vilayetten 15’inde çok yüksek oranların olduğunu bildirdi. Giderek parçalanmış ve çekişmeli hale gelen çalışma ortamının, en çok ihtiyacı olanlara yardım ulaştırma imkanını etkilediği konusunda da uyarı yaptı.
Program, ateşkesin ülke genelinde 6 ay sürdüğüne ve çatışmanın başlamasından bu yana en uzun barış dönemini sağladığına ancak özellikle Husi darbecilerin kontrolündeki bölgelerde insani yardım alanı daralmasıyla güvenlik durumunun değişken olduğuna inanıyor. Söz konusu durumun program faaliyetlerini doğrudan etkilediğini, aynı şekilde Rusya ile Ukrayna arasındaki ihtilafın etkilerinin, program müdahalelerinin kapsamını ve ölçeğini sınırlayan ihtiyaçların artmasına, işletme maliyetlerinin artmasına ve finansmanın azalmasına da yol açtığını belirtti.
Dünya Gıda Programı, ateşkese rağmen müdahale girişimlerindeki belirgin artış nedeniyle bürokratik engeller ve geciktirmelerin yanı sıra hareket ve erişim kısıtlamaları ile ihtiyaçlara yanıt verme imkanının engellendiğini vurguladı. Bu müdahalelerin çoğunun, Husi isyancıları tarafından kontrol edilen bölgelerde gerçekleştiğini bildirdi.
Program, özellikle endişe verici olanın, ‘kadınların hareket özgürlüğünü kısıtlayan uygulamaların giderek daha sıkı bir şekilde uygulanması olduğunu’ vurguladı. Zira bu durumun, kadınların hizmetlere erişimini ve programdaki ulusal kadın personelin saha çalışması yapma imkanını etkilediğine dikkat çekti. Program giderek artan bir şekilde işine müdahale edildiğini ve onayların, hareket izinlerinin ve yan anlaşmaların alınmasında gecikmeler gibi bürokratik engellerle de karşılatıldığının altını çizdi. Bu bağlamda, söz konusu engellerin planlanan faaliyetlerin hayata geçirilmesini engellediğini ve finansal hizmet sağlayıcıların kullanımına getirilen kısıtlamaların, programın nakit transferine dayalı kullanımını genişletmesini de geciktirdiğini söyledi.
Raporda, darbecilerin yerel çalışanların hareketlerine getirdiği kısıtlamaların izleme ve değerlendirme faaliyetlerini etkilediğine dikkat çekildi.
Raporda, darbecilerin yerel çalışanların hareketlerine getirdiği kısıtlamaların izleme ve değerlendirme faaliyetlerini etkilediğine dikkat çekildi. Program geçen yıl, darbecilerin kontrolündeki bölgeler arasında hareket konusunda kadın özgürlüğüne yönelik giderek daha katı kısıtlamaların uygulandığını, bunun, kadınların ekonomiye ve topluma katılımlarının yanı sıra temel hizmetlere erişimlerini olumsuz etkilediğini belirtti. Çalışmalar açısından da, insani yardım faaliyetleri, kadın ulusal personelin saha çalışması yürütme imkanına getirilen kısıtlamalardan etkilendi. Programa göre, kısıtlamalar bununla sınırlı kalmayarak, bürokratik engeller, darbecilerin kontrolündeki bölgelerde programdan yararlananlara yardım yapılmasını engelledi.
Program, uluslararası olarak kabul görmüş Yemen hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerde, insani yardım çalışanlarını etkileyen güvenlik olaylarının arttığını zira insani yardım topluluğunun, 2022’de en az 5 milyon kişiye yardım sağlanmasına engel çıkaran 3 bin 500’den fazla erişim hadisesi olduğunu bildirdi.
Dünya Gıda Programı, mevcut kaynaklarının çoğunu, hayat kurtaran kaynakların koşulsuz ulaştırılması ile ülkenin büyük gıda ihtiyacını karşılamaya odakladığını ve genişletilmiş bir dizi beslenme faaliyeti aracılığıyla yetersiz beslenmeyi önlemek ve tedavi etmek için çalıştığını söyledi. Ayrıca çocukların besin alımını iyileştirdiğini, okulda beslenme yoluyla okula kayıt oranını artırdığını ve geçim kaynaklarını korumak, dayanıklılık oluşturmak ve küçük çiftçilerin tarımsal üretimini canlandırmak için çalıştığını da vurguladı.
Raporda, bulaşıcı hastalıkların yanı sıra beslenme ve sağlık hizmetlerine sınırlı erişimin dünyadaki kadın ve çocuklar arasında en yüksek yetersiz beslenme oranlarından birine neden olduğu konusunda uyarı yapıldı. Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması verileri, 5 yaşın altındaki yaklaşık 2,2 milyon çocuğun ve 1,3 milyon hamile ve emziren kadının şiddetli akut yetersiz beslenmeden mustarip olduğunu ve 1,7 milyonu çocuk olmak üzere 3,3 milyon kişinin gıda yardımı aldığını gösterdi.



Filistinli sağlık görevlisi, 15 meslektaşının öldürülmesiyle yaşadığı travmayı anlattı

Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
TT

Filistinli sağlık görevlisi, 15 meslektaşının öldürülmesiyle yaşadığı travmayı anlattı

Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)

Filistinli sağlık görevlisi Münzir Abid, geçtiğimiz mart ayında Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail askerlerinin bir ambulans konvoyuna ateş açarak 15 meslektaşını öldürdüğünü gördüğünde yaşadığı ‘korkunç’ saatleri anlattı.

45 yaşındaki Abid, Filistin Kızılayı, Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarının öldürüldüğü 23 Mart saldırısından sağ kurtulan tek kişi. Filistin Kızılayı'na göre, Refah bölgesindeki bir İsrail saldırısının ardından gelen çağrıya cevap vermek için seyahat ediyorlardı.

Abid, “Bu, gördüğüm ve yaşadığım eziyet nedeniyle hayatım boyunca unutamayacağım bir gün… Beni öldüreceklerinden çok korkuyordum” dedi.

Abid, Refah'ın batısında bulunan Tel es-Sultan bölgesindeki el-Haşaşin mahallesinde yaralanmalarla ilgili bir çağrı aldıktan sonra şoför Mustafa el-Havace ve sağlık görevlisi İzzeddin Şaat ile birlikte bir ilk yardım aracında seyahat ettiğini anlattı.

Hâlâ şokta olan adam, arabanın ışıklarını yaktığını ve korna çaldığını söyledi. Abid, “Birdenbire aracın üzerine yoğun ve doğrudan ateş açıldı. Kendimi korumak için yüzüstü yattım. Meslektaşımın sesini duymadım, ölümün sesini duydum. Korkunçtu” ifadelerini kullandı.

dscfg
İsrail saldırısından bir hafta sonra Refah'ta 8 sağlık görevlisi için cenaze namazı kılındı. (DPA)

O anda telefonunu kullanmaya cesaret edememiş. Sonrasında insanların İbranice konuştuğunu duyduğunu ifade eden Abid, “Aracın kapısı açıldı ve işgal özel kuvvetlerinin silahlı ve üniformalı üyeleri beni araçtan çıkardı. Başımı yere koydular ve sonra tüm kıyafetlerimi çıkardılar. Beni sorguladılar ve silahlarla sırtıma, göğsüme ve ayaklarıma vurdular” şeklinde konuştu.

Bu sırada olay yerine gelen bir sivil savunma aracı gördüğünü ve askerlerin ona da ateş ettiğini söyledi.

Ölü ya da diri

Abid sözlerini şöyle sürdürdü: “O sırada meslektaşlarımın akıbetini bilmiyordum. Hayatta olup olmadıklarını bilmiyordum. Bizimle birlikte olan bir meslektaşımın telefonunun çaldığını duyunca biraz rahatladım... İçlerinden birinin halen hayatta olduğunu düşündüm.”

Abid, askerlerle birlikte olduğu süre boyunca, akıbeti bilinmeyen sağlık görevlisi Esad el-Menasıra'yı gördüğünü söyledi. O da askerler tarafından gözaltına alınmış, çırılçıplak soyulmuş, dizlerinin üzerine çöktürülmüş ve gözleri bağlanmıştı.

Söz konusu operasyon, başta insani yardım kuruluşları ve uluslararası örgütler olmak üzere uluslararası alanda kınandı.

Cenazeler günler sonra cesetleri toprağa gömülü halde bulundu.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan açıklamada, “İlk sağlık ekibi 23 Mart'ta İsrail ateşiyle öldürüldü. Diğer acil yardım ve ambulans ekipleri kayıp meslektaşlarını ararken saatlerce birbiri ardına saldırıya uğradı” denildi.

İsrail ordusu ateş açıldığını kabul etti, ancak bunun ‘teröristlere’ ve İsrailli yetkililere önceden bildirimde bulunmadan seyahat eden ve ışıklarını kapatan ‘şüpheli araçlara’ yönelik olduğunu iddia etti.

Ancak Filistin Kızılayı cumartesi günü, sağlık görevlilerinden birinin cep telefonunda bulunan bir video yayınladı. Videoda, amblemi açık, ışıkları yanan ambulansların yolda ilerlerken durdukları ve ağır silah seslerinin duyulduğu görülüyor.

Filistin Kızılayı, İsrail güçlerini sağlık görevlilerinin bedenlerine ‘öldürme kastıyla’ ateş açmakla suçladı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir pazartesi günü, operasyonla ilgili soruşturmanın ‘derinleştirilmesi’ talimatını verdi.

‘Dehşet verici bombardıman’

Münzir Abid, Tel es-Sultan'da tanık olduklarını şöyle anlattı: “İsrail tankları bölgeyi kuşattı, havada insansız hava araçları (İHA) vardı ve çok korkunç bir bombardıman sesi duydum. Yakınlarda korku içinde çığlık atan insanların sesleri de duyuluyordu. Ondan sonra bir subay geldi. Ellerimi çözdü, üzerime bir ceket ve pantolon giydirdi ve bana ‘Bize yardım etmek zorundasın’ dedi.”

uı8o9p0
Filistin Kızılayı, İsrail ordusunun ambulanslara açtığı ateş sonucu ölen 15 sağlık görevlisinin cesedini çıkardı. (AFP)

İsrail subayının isteğiyle yerinden edilmiş bir grup insana doğru yürüyen Abid ‘korkmasınlar diye’ kendini tanıtmış. “Çocuklar çığlık atıyordu ve ben onları sakinleştirmeye çalıştım” diyen Abid, İsrailli subayın isteği üzerine yerinden edilmiş kişilere iki kategoriye ayrılmalarını söylemiş: erkekler ve yaşlılar ile kadınlar ve çocuklar.

Abid daha sonra subaya kendisini serbest bırakıp bırakmayacaklarını sorduğunda şu cevabı almış: “Seni soruşturacağız ve dosyana bakacağız.”

Filistinli sağlık görevlisi Münzir Abid daha sonra serbest bırakıldı ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a geri döndü.