Kamudaki 700 bin işçinin zam pazarlığında kritik buluşma

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Kamudaki 700 bin işçinin zam pazarlığında kritik buluşma

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Kamuda 700 binden fazla işçinin ücretlerine yapılacak zammın belirleneceği görüşmeler kapsamında, işçi ve işveren kesimi çarşamba günü bir araya gelecek. Bu görüşmede işveren tarafının, ilk teklifini sunması bekleniyor.
Karayolları, Demiryolları, il özel idareleri, şeker fabrikaları, elektrik üretim santralleri, kömür işletmeleri, üniversiteler ve hastanelerin de aralarında olduğu kamu kurum ve kuruluşlarındaki 700 binden fazla işçiyi ilgilendiren 2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerinde süreç devam ediyor.
Birlikte hareket eden TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ'in işçi kesimini temsil ettiği görüşmelerde, gözler, işverenleri temsil eden Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası'na (TÜHİS) çevrildi.
İşçi tarafının 20 Ocak'ta sunduğu taleplere karşı TÜHİS'in, 5 Nisan Çarşamba günü yapılacak görüşmede ilk teklifini masaya getirmesi bekleniyor.

- Taban ücret 15 bin liraya yükseltilsin talebi
Görüşmelerde, işçileri temsil eden TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ'in belirlediği ortak taleplerde, "aylık brüt taban ücretin 15 bin liraya yükseltilmesi, bunun yapılmasının ardından bütün ücretlere yüzde 15 refah payı ilave edilmesi" yer alıyor.
Taban ücret artışı ve refah payının eklenmesinin sonra ise birinci altı ay için yüzde 45, ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylar için yüzde 5'er zam ve enflasyon farkı isteniyor.
Bunlarla birlikte, belediye ve il özel idare şirketlerindekileri de dahil tüm kamu işçilerine ilave tediye talep ediliyor.

- Diğer sözleşmeleri de yakından ilgilendiriyor
Öte yandan, yaklaşık 3,5 milyon memur ile 2,5 milyon memur emeklisinin maaşlarına yapılacak zam oranının belirleneceği 2024-2025 yıllarını kapsayan 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, 1 Ağustos itibarıyla başlayacak.
Bu doğrultuda, kamu işçilerini ilgilendiren 2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü, memurların toplu sözleşmesi başta olmak üzere özel sektörde imzalanacak toplu iş sözleşmelerin çerçevelerini belirlemesi açısından da önem taşıyor.



Trump, Fed Başkanı Jeremy Powell’ı görevden alabilir mi?

Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
TT

Trump, Fed Başkanı Jeremy Powell’ı görevden alabilir mi?

Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell'ı görevden alacağına dair iddialar gündemden düşmüyor.

Trump, dünkü açıklamasında Powell’ı görevden almasının “pek olası” görünmediğini söylemişti. Cumhuriyetçi lider, Powell'ın çok kötü bir iş çıkardığını savunmuş, Fed başkanının görev süresinin dolmak üzere olduğuna da işaret etmişti. 

Reuters’ın analizinde, Trump’ın Powell’ı görevden alma yetkisine sahip olup olmadığının belirsiz kaldığına dikkat çekiliyor. 

1913 tarihli Merkez Bankası Yasası, Fed Yönetim Kurulu üyelerinin yalnızca “geçerli bir gerekçe” gösterilerek görevden alınabileceğini söylüyor. Ancak sözkonusu “geçerli gerekçe” hukuken tanımlanmış değil. 

Genel kabul bunun yolsuzluk veya görevi kötüye kullanma gibi ciddi durumlara işaret ettiği yönünde, dolayısıyla politik görüş ayrılığı bu kapsama girmiyor. Cumhuriyetçi lider uzun süredir faiz indirimi için Powell’a baskı yapıyor.

Diğer yandan Powell’ın hem Fed başkanı hem de Fed Yönetim Kurulu üyesi olması süreci daha da karmaşıklaştırıyor. Powell’ın Fed başkanlığı görevi, Mayıs 2026’da sona eriyor ancak Yönetim Kurulu üyeliği 2028’e kadar sürecek. Trump, onu bir şekilde Fed başkanlığından alsa bile Merkez Bankası’nın kararları üzerinde hâlâ etkili olabilir. 

Analizde, Trump’ın Powell’ı iki pozisyondan almaya çalışmasının en tartışmalı adım olacağına ve sürecin mahkemeye taşınabileceğine işaret ediliyor. 

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberinde de Trump’ın, faiz indirimi taleplerine yanıt vermeyen Fed’in bağımsızlığını sonlandırmaya çalıştığı yazılıyor. 

Amerikan gazetesinin analizinde, konuyla ilgili Türkiye’de atılan bazı adımlar örnek olarak gösteriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemin Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı 20 Mart 2021’de görevden aldığı hatırlatılıyor. Bundan iki gün önce Merkez Bankası, politika faizini yüzde 17’den 19’a çıkarmıştı.

Analizde, Erdoğan’ın faiz oranlarının düşürülmesinin şirketlerin borçlanma maliyetlerini azaltarak enflasyonu düşüreceğini savunduğuna dikkat çekiliyor. Bu yaklaşımın, düşük faiz oranlarının ekonomik faaliyeti teşvik ederek fiyatları yukarı çektiği yönündeki yaygın kabul gören ekonomik ilkelerle çeliştiği yazılıyor.

2022’de enflasyonun yüzde 72’ye ulaştığı, Türk Lirası’nın ABD doları karşısında yaklaşık yüzde 60 değer kaybettiği anımsatılıyor. 

Independent Türkçe, Reuters, Wall Street Journal