MOSE projesi Venedik’i kurtaracak mı?

Venedik ilk inşa edildiğinden bu yana sular şehri hem korudu hem de tehdit etti. (The New York Times)
Venedik ilk inşa edildiğinden bu yana sular şehri hem korudu hem de tehdit etti. (The New York Times)
TT

MOSE projesi Venedik’i kurtaracak mı?

Venedik ilk inşa edildiğinden bu yana sular şehri hem korudu hem de tehdit etti. (The New York Times)
Venedik ilk inşa edildiğinden bu yana sular şehri hem korudu hem de tehdit etti. (The New York Times)

Venedik’te uzun kasım gecelerinden birinde, Rialto Köprüsü'nün yanındaki bir ofiste kahvelerini yudumlayan meteorologlar, 2 metreye varan ve duvarları şiddetle döven dalgaları canlı yayında izliyorlardı. Sonunda duvarların dışındaki deniz seviyesi iki metrenin üzerine çıktı. Kayıtlara göre bu, bir asrı aşkın süredir tanık olunan üçüncü en yüksek ve insanların hayatını riske atan bir seviye. Ayrıca böyle su seviyesindeki bu yükselme Venedik turizmi ve ekonomisi için de tehdit oluşturuyor.
Şehir daha önce birçok kez yağmurla sırılsıklam olmuştu ama neredeyse bir damla dahi deniz suyu yoktu. Yaşam normal eyrinde devam ediyordu. ‘Elektromekanik Bariyer’ projesinde görüldüğü gibi esnaf su pompalarını söktü. Bu projeye, asasıyla Kızıldeniz’i ortadan ayıran Hz. Musa’ya işaretle, kısaca MOSE deniyor. MOSE projesi ile şehri kurtarmak için suyun önünün kesilmense çalışılıyor.


Venedik’in geçen kasım ayında çekilen görüntüsü. (The New York Times)

Çocukken su seviyesi dünyanın çatlaklarından pınarlar gibi yükseldiğinde babasının şapka dükkanından malları kurtaran Dalga Tahmin Merkezi Müdürü Elvis Papa konuyla ilgili açıklamasında “Duvarlar olmasaydı, bu bir felaket olurdu. Hayatlarımız normal bir daha olmayacak” dedi. Ancak İtalya şimdi her şeye rağmen başarısını kutlarken bile başlangıcından 50 yıl sonra MOSE projesinin ve yaklaşık bin 500 yıllık Venedik'in hikayesi halen anlatılıyor. MOSE, İtalya'nın teknik yaratıcılığını somutlaştırdığı için bir mühendislik projesinden çok daha büyük bir anlam ifade ediyor.
Proje şimdi şehrin bir bekçisi gibi kutlansa da acımasız doğanın, iklim değişikliğinin ve onu durdurmak için insanların gösterdiği çabanın başarısızlığının bir anıtı niteliğinde. Beş milyar euroya mal olan MOSE’un duvarlarının yan yana sabitlenmesi uzun zaman aldı. Duvarların kendisinden korunmak üzere inşa edildiği iklim değişikliğinin hızı, beklentileri aştı.


Deniz duvarı, yaşamın normal seyrinde devam etmesine imkan tanıdı. (The New York Times)

Bariyerleri kurmaya yönelik gösterilen tüm çabalardan sonra, bir sonraki aşamada karşılaşılacak zorluk duvarları fazla yükseltmemenin yollarını bulmak olacak. Venedik, zaten MOSE projesini beklenenden fazla kullanıyor. Kenti kapatma ve yaşam kaynağı olan sudan mahrum bırakma tehdidiyle yükselen deniz seviyeleri karşısında, bu projeye ihtiyaç duyulma olasılığı her zamankinden çok daha fazla. Ancak uzmanlar bu duvarların Venedik lagününü, yosunlarla dolu kokuşmuş bir bataklığa ve şehrin büyüleyici kanallarını pis kokulu açık lağımlara çevirebileceği konusunda uyarıyor.
Bununla birlikte, eğer sular kontrol altında tutulmazsa, Venedik'in eninde sonunda sular altında kalacağına ve yaşanamaz hale geleceğinden şüphe yok. Venedik sular altında kalınca, sarayları ve yüksek kiliseleri, tarihini silip süpürecek olan denizin tuzuyla aşınacak.
Bugün Venedik güvende ancak deniz seviyelerinin şehrin kalıcı korumaya ihtiyaç duyacağı kadar yükselmesiyle, dayanılmaz değiş tokuşların olduğu bir geleceğe bakıyor.
Papa yaptığı açıklamada “Bu noktada karar vermem gerekiyor: Şehri mi kurtarmalıyız yoksa lagünü mü?” diye sordu.
Batan şehir
Venedik deniz sayesinde ve denize rağmen var. Su, kuruluşundan bu yana hem koruyucu hem de tehdit edici oldu ve Venedikliler her zaman ikisi arasında bir denge sağlamak için mücadele ettiler.
Anakara İtalya'dan gelen mülteciler 5’inci yüzyılda çamur düzlüklerine ve adacıklara ilk yerleştiklerinde, tabana sütunlu temeller inşa ettiler. Beyaz, tuza dayanıklı Istrian taşından deniz duvarları inşa ettiler ve lagünün manzarasını ihtiyaçlarına göre değiştirdiler.
Zengin bir deniz gücü haline getirmek için ‘Venedik Cumhuriyeti’ni ustaca oluşturdular. Kaptanlarından ilki, lagünün denizle buluştuğu yere doğru yelken açtı. Venedik’in denizle evliliğini belirtmek için gemiden altın bir yüzük attılar.
Yüzyıllar boyunca Amerika Kıtası’na yeni ticaret yollarının açılması ve Napolyon'un yükselişi, Venedik'in jeopolitik önemini ortadan kaldırdı. Gücü azaldı, ancak su çekilmedi.
Bir zamanlar insanın doğaya hakimiyetinin bir örneği olan Venedik, ‘boğulma yeri’ olarak anılmaya başlandı. Romantik şair Lord Byron, Venedik hakkında, "Yosun gibi battı, ne zaman yükselecek?" dye sormuştu. Yazar Thomas Mann, şehrin adını ‘Venedik'te Ölüm’ romanında erozyonu belirtmek için bir metafor olarak ödünç aldı.
Venedik 1897'de, Büyük Kanal yakınında bulunan Santa Maria della Salute Roma Katolik Kilisesi'nin su girişine suyun yüksekliği için bir referans işareti yaparak düşmanıyla başa çıkmaya başladı. 20’inci yüzyılın ilk yirmi yılında, Venedik'teki yüksek dalga 110 santimetrelik engeli sadece altı kez aştı. Ancak Venedik'teki ortalama deniz seviyesi 1900'den beri yaklaşık bir fit yükseldi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre son 20 yılda ise gelgit dalgası 110 santimetrelik engeli 150 defadan fazla aştı.
Sorun sadece yükselen deniz değil, aynı zamanda Venedik'in batması. Şehrin altındaki tektonik plakalar doğal olarak çöküyor. Bu süreç 20’inc yüzyılda komşu Marghera'nın endüstriyel limanında kullanılmak üzere yeraltı suyunun pompalanmasıyla hızlandı.
1950'den 1970'e kadar Venedik yaklaşık iki metreye yakın battı. Su pompalaması uzun zaman önce durdu ancak yine de her yıl yaklaşık iki milimetre batıyor.
Venedik Kasım 1966'da, şimdiye kadar ölçülenin ve en kötüsü olan 1,8 metreden fazla ölümcül bir sel tarafından vuruldu. Su, Venedik'te yaşamı felç etti, binaları ve şehrin zaten kırılgan olan, güvenli bir yer olma duygusunu yok etti.

İtalya göz korkutan bir soruyla karşı karşıya kaldı: Venedik kurtarılabilir mi?

Akıllıca çözüm
‘Genel deniz seviyesi yükselmesini’ kabul eden İtalya Ulusal Araştırma Konseyi, 1970 yılında şirketlerin şehri nasıl kurtaracaklarına dair önerilerde bulunmaları için bir yarışma düzenledi.
İdeal olarak, yükselen suyu durdurmak için açılıp kapanabilen, aynı zamanda gemilerin geçmesine izin veren ve deniz ile lagün arasındaki doğal su değişimini koruyan duvarlar inşa etme fikri ortaya atıldı.

Deniz duvarları nasıl çalışıyor?
Duvarlar sabitlendiğinde lagündeki su seviyesi Adriyatik Denizi'nden daha düşük tutuluyor.
Yarışmayı kazanan Milano merkezli şirket Riva Calzoni, havayla dolu ve yüksek gelgitleri saptırmak için yüzen ve ardından tekrar alçalmak için suyla dolan deniz duvarlarının bir taslağını çizdi. Bu sabit, açıkta bir yapıdan daha az maliyetli olacak güvenli ama neredeyse görünmez bir savunma. Ancak bu akıllı çözüm basit değil. MOSE projesi fikri her ne kadar basitliği açısından akıllıca olsa da gerçek daha karmaşıktı. İtalya önümüzdeki yarım yüzyılda söz konusu projeyi uygulayacak.
1984'te hükümet, MOSE'un inşaatını büyük İtalyan şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma devretti ve duvarların 1995'e kadar yerine oturacağı tahmininde bulundu. Büyük bayındırlık çalışmalarının savunucusu olan Başbakan Silvio Berlusconi'nin ilk taşı 2003 yılına kadar atması mümkün olmadı. Projenin 2011 yılında tamamlanacağı tahmin ediliyordu. Ancak Kasım 2010' a gelindiğinde uzmanlardan oluşan bir grup, deniz tabanına batmış duvarları kilitlemek için menteşelerde hangi metalin kullanılacağını halen tartışıyordu. Yetkililer ‘Su Hakimi’ olarak bilinen yerde bir araya geldi. Burası yüzyıllar öncesine ait eski yargıçların portreleriyle çevrili ve Venedik'in su yaşamını denetleyen eski bir yapı. Bu tartışmalar sırasında bazı uzmanlar, kendilerini bazı teknik konularda anlaşmaya zorlayan siyasi baskılara boyun eğmeyi reddetti.
Ana komitelerden birinde elektrik mühendisi olan Lorenzo Filin'in, yargıç tarafından kendisine uygulanan ve zorbalık olarak gördüğü davranışı protesto etmek için toplantıdan çıkarken şunları söyledi:
"Başarısız bir projede ortak olmak istemiyorum. Zaten çok fazla kamu parası harcadıkları için proje işe yarasa da yaramasa da sona ermek zorunda."



Kıyamet senaryolarını sevenlere: Sonsuzluk Yolcusu tadında 7 dizi

30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
TT

Kıyamet senaryolarını sevenlere: Sonsuzluk Yolcusu tadında 7 dizi

30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)

Netflix'in Arjantin yapımı yeni dizisi Sonsuzluk Yolcusu (El Eternauta), yayına girdiği günden bu yana izleyicilerin aklını başından aldı desek abartmış olmayız. Bilimkurgu ve kıyamet sonrasında geçen hikayelere farklı bir coğrafyadan, derin politik arka planlı bir yorum getiren dizi, kısa sürede ikinci sezon onayını da kaptı.

Dizide Juan Salvo, yaz günü bir anda ortaya çıkan ölümcül kar fırtınasında, kızı Clara'yı bulmak için hayatta kalma mücadelesi verirken, izleyiciyi hem büyük bir felaketin hem de insan doğasının karanlık tarafının içine çekiyor. Juan Salvo'yu, Asabiyim Ben (Relatos salvajes) ve Oscar ödüllü Gözlerindeki Sır'la (El secreto de sus ojos) tanınan Arjantinli usta oyuncu Ricardo Darín canlandırıyor. 

Netflix'in Latin Amerika yapımları arasında son dönemin en çok konuşulan işlerinden biri olan Sonsuzluk Yolcusu, yalnızca kıyamet sonrası bir hayatta kalma hikayesi değil, aynı zamanda kültürel ve tarihsel bir miras. Héctor G. Oesterheld'in kaleme aldığı ve Francisco Solano López'in çizdiği, ilk olarak 1957-1959'da yayımlanmış ödüllü kült çizgi romanın uyarlaması olan dizi, ilk sezonuyla gerilim dolu anlar ve cevapsız sorular bıraktı. Özellikle final bölümüyle akıllarda "Peki şimdi ne olacak?" sorusunu uyandıran yapımın ikinci sezon tarihiyse henüz belli değil. 

Elbette bu bekleyişi biraz olsun keyifli hale getirecek alternatif diziler mevcut. Post-apokaliptik dünyalar, ölümcül salgınlar, uzaylı istilaları ve hayatta kalma mücadelelerini sevenler için harika yapımlar bulmak mümkün.

Biz de bu yazıda, Sonsuzluk Yolcusu hayranlarının ikinci sezonu beklerken izleyebileceği, benzer atmosfere ve temaya sahip dizileri derledik. Kimisi kıyamet sonrası distopik bir evren sunuyor, kimisi dünyayı istila eden gizemli varlıkları merkezine alıyor. Bazılarıysa hayatta kalma çabasının en insani ve duygusal yanını keşfetmeyi başarıyor. Listeye göz attığınızda hem aksiyon dolu hem de bolca düşündüren yapımlarla karşılaşacaksınız.

Netflix'te ve diğer dijital platformlarda izleyebileceğiniz, aynı türde ama farklı tatlar sunan bu diziler sayesinde bekleyiş süreniz biraz daha katlanılır olacak. Hazırsanız, ekran başında yine kıyamet senaryolarına, karanlık komplolara ve beklenmedik sürprizlere yer açın. Malum, dünyanın sonu gelirken izlenecek dizi bulmak her zaman kolay değil. Neyse ki biz buradayız...

1- Silo

Eğer Sonsuzluk Yolcusu sizi ekran başında diken üstünde bıraktıysa, sıradaki durağınız kesinlikle Silo olmalı. Apple TV+'ta izlenebilecek dizi, dış dünyanın ölümcül olduğu söylenen bir gelecekte, yerin 144 kat altındaki devasa bir sığınağa hapsolmuş 10 bin kişinin hikayesini anlatıyor. Rebecca Ferguson'ın başrolünde parladığı dizide, karakterlerin yaşadığı dünya kadar, saklanan sırlar ve anlatılmayan geçmiş de izleyiciyi içine çekiyor.

csdfgrthy
Fotoğraf: Apple

Başlangıç noktası farklı gibi görünse de Silo ve Sonsuzluk Yolcusu aslında benzer ruhlara sahip. Her ikisi de tehlikeli, kapalı bir dünyada hayatta kalmaya çalışan insanların, asıl tehdidin dışarıda mı yoksa içeride mi olduğunu anlamaya çalıştığı öyküler. Silo, komplolarla örülü hikayesi ve bol sürprizli bölümleriyle bir solukta izlenen dizilerden.

Hugh Howey'nin çok satan roman üçlemesinden uyarlanan dizi, uzun süredir hayranları tarafından bekleniyordu. İlk sezonu 2023'te yayına giren Silo, hem atmosferi hem de karakter derinliğiyle övgü topladı. İkinci sezonunu 2024 sonbaharında izleyicilerle buluşturan yapım, üçüncü ve final bölümlerini içerecek 4. sezonlarının onayını da şimdiden aldı. Silo'da Ferguson'a Rashida Jones, David Oyelowo, Tim Robbins ve Harriet Walter gibi yıldızların eşlik ettiğini de hatırlatalım. 

Kapalı kapılar ardındaki büyük sırlar, ölümcül gerçekler ve "Bize anlatılan her şey doğru mu?" sorusu ilginizi çekiyorsa, Silo tam size göre.

Nereden izlenir: Apple TV+

2- The Last of Us

The Last of Us, post-apokaliptik hikayesini duygusal bir baba-kız yolculuğu üzerinden anlatan, son yılların tartışmasız en güçlü dizilerinden biri. HBO imzalı yapım, bir mantar enfeksiyonunun insanlığı zombiye benzer yaratıklara dönüştürdüğü bir dünyada geçiyor. Pedro Pascal ve Bella Ramsey'nin başrollerini paylaştığı dizide, Joel ve Ellie'nin hayatta kalma mücadelesi izleyiciyi derinden etkiliyor.

8ıoş
Fotoğraf: HBO

Tıpkı Sonsuzluk Yolcusu'nda Juan ve Clara'nın birbirine kavuşma isteği gibi, burada da Joel ve Ellie arasında kurulan aile bağı, olayların kalbinde yer alıyor. Tabii ki dizide bolca aksiyon ve gerilim dolu sahne de mevcut. Özellikle "enfekte" yaratıklar ve dizinin karanlık atmosferi, Sonsuzluk Yolcusu'ndaki uzaylı istilası sahnelerini hiç de aratmayacak türden.

Sony ve PlayStation ortaklığıyla hayata geçirilen dizi, aynı adlı efsane video oyun serisinden uyarlandı. İlk sezonu 2023'te yayımlanan The Last of Us, hem eleştirmenlerden hem izleyicilerden tam not aldı. 2025'te ikinci sezonuyla geri dönen dizi, şimdiden üçüncü sezon onayını da cebine koydu. İkinci sezondaki bazı bölümlerin yer yer gözleri nemlendiren sahnelerle hafızalara kazındığını da hatırlatalım.

Hayatta kalma, kayıp, umut ve insan olmanın anlamı üzerine etkileyici bir öykü arayanlar için The Last of Us, Sonsuzluk Yolcusu'nun bıraktığı boşluğu fazlasıyla dolduracak bir alternatif.

Nereden izlenir: Max

3- Dark 

Dark, kayıp bir çocuğun ardından 4 ailenin karanlık sırlarını ve zamana yayılan kaderlerini ortaya çıkaran nefes kesici bir bilimkurgu. Baran bo Odar ve Jantje Friese imzasını taşıyan dizi, Netflix'in ilk Almanca orijinal yapımı olarak 2017'de başladı.

Winden adlı küçük kasabada başlayan esrarengiz olaylar, 2019'dan 1953'e, 1986'dan 2053'e ve hatta 1888'e uzanan bir zaman yolculuğu hikayesine dönüşüyor. Dizi, birbirine bağlı karakterlerin ve onların kuşaklar arası sırlarının iç içe geçtiği, zihin yoran bir yapı kuruyor.

o9p0
Fotoğraf: Netflix

Dark, yalnızca zamanda değil, paralel evrenlerde de geçen karmaşık kurgusuyla dikkat çekiyor. Tüm bu karmaşanın merkezinde, nükleer santralin altındaki mağarada saklı bir solucan deliği var.

Her sezonunda temposunu düşürmeden, izleyicisini karanlık, felsefi ve atmosferik bir dünyanın içine çekiyor. Özellikle zaman döngüsü ve kader kavramlarını işleyişiyle Sonsuzluk Yolcusu'ndaki apokaliptik döngü hissini modern bir dille yeniden yaratıyor.

Etkileyici müzikleri ve sinematografisiyle de öne çıkan dizi, detaylı anlatımı ve karakter derinliğiyle türünün en iyileri arasına adını yazdırdı.

2021'de BBC'nin "21. Yüzyılın En İyi Dizileri" listesinde 58. sırada yer alarak kült statüsünü perçinledi. Zamana kafa yormayı, gizem çözmeyi ve atmosferik hikayeleri sevenler için Dark, her ne kadar izlemesi zor da olsa kaçırılmaması gereken bir başyapıt.

Nereden izlenir: Netflix

4- The Leftovers

Dünyanın yüzde 2'sinin gizemli bir şekilde ortadan kaybolması sonrası hayat, artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır... Konusunu en özet haliyle bu sözlerle açıklayabileceğimiz The Leftovers, bu büyük kaybın ardından hayatta kalanların yasını, inancını ve deliliğe sürüklenen ruh hallerini konu alıyor.

Başrollerde Justin Theroux, Carrie Coon ve Christopher Eccleston'ın yer aldığı dizi, "çok bozmadan önce" sansasyon yaratan Lost'la da tanınan Damon Lindelof ve Tom Perrotta'nın imzalarını taşıyor. Dizinin ilk sezonu kayıplarla dolu Mapleton kasabasında geçerken, ikinci sezonda olaylar mucizevi şekilde kimsenin kaybolmadığı Jarden kasabasına taşınıyor.

u7ı8o9
Fotoğraf: HBO

Her sezonunda atmosferi daha da ağırlaşan yapım, insan psikolojisini derinlemesine işleyen karanlık ve dokunaklı bir anlatıya sahip. Kayıpların ardından kurulan tarikatlar, inançsızlık ve çaresizlik içindeki karakterlerin hikayeleriyle dizi, izleyicisini sürekli tetikte tutuyor.

Juan Salvo ve arkadaşlarının Sonsuzluk Yolcusu'nda yaşadığı apokaliptik kayıp duygusu neyse, The Leftovers'ta Kevin Garvey ve çevresindekiler için de o... Dizinin Alman besteci Max Richter imzalı müzikleri, hüznü ve umutsuzluğu iliklere kadar hissettiriyor.

Zamanla kült bir hayran kitlesine ulaşan The Leftovers, televizyon tarihinin en iyi ve en cesur işlerinden biri olarak anılıyor. Kayıp, yas ve inanç kavramlarını derinlikli bir anlatımla işleyen bu yapım, mutlaka izlenmesi gereken özel dizilerden.

Nereden izlenir: Max

5- The 100

Post-apokaliptik bilimkurgu sevenler için The 100, son dereve sürükleyici bir yolculuk. Dizi, nükleer savaş sonrası insanlığın uzaydaki istasyonlarda hayatta kalma mücadelesiyle başlıyor. Aradan geçen 97 yılın ardından, Dünya'nın yaşanabilir olup olmadığını test etmek için 100 genç mahkum gezegene gönderiliyor.

İlk sezonlarda gençlerin doğayla ve yeryüzündeki hayatta kalanlarla çatışmasını izliyoruz. Ancak ilerleyen bölümler, diziyi Sonsuzluk Yolcusu'na yaklaşan bir distopyaya dönüştürüyor. Zihin kontrolü, güçlü düşmanlar ve insanlığın evrimsel yolculuğu derken, hikaye her sezon biraz daha katmanlanıyor.

sdfrgty
Fotoğraf: The CW

The 100, sadece hayatta kalma mücadelesi değil, insan doğasının sınırlarını da keşfeden bir yapım. Clarke Griffin, Bellamy Blake ve Octavia Blake gibi karakterler zamanla büyük liderlere dönüşüyor. Dizinin son sezonlarında ise felsefi ve bilimkurgu yönü iyice derinleşiyor.

Özellikle Sonsuzluk Yolcusu'nun yüksek konseptli bilimkurgu evrenini sevenler, The 100'ün sonlarına doğru karşılaştıkları sürprizlerle çok keyif alacak. Eğer insanlık, ahlak, fedakarlık ve hayatta kalmanın bedeli üzerine yoğun bir anlatı arıyorsanız, bu dizi tam size göre.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

6- Falling Skies 

Listede Sonsuzluk Yolcusu'na genel hatlarıyla belki de en çok benzeyen dizi Falling Skies... Bu dizi uzaylı istilası temasını sevenler için sürükleyici bir alternatif. Heyecan dolu dizi, gizemli uzaylıların dünyayı ele geçirmesinin ardından hayatta kalmaya çalışan insanların mücadelesini konu alıyor. Hikaye, istiladan 6 ay sonra, tüm büyük şehirler yok edilmiş ve insan nüfusu büyük ölçüde azalmışken başlıyor.

efrgty7u
Fotoğraf: TNT

Şu sıralar çok beğenilen medikal drama The Pitt'le adından söz ettiren Noah Wyle, eski tarih profesörü Tom Mason karakteriyle karşımıza çıkıyor. Mason, direniş grubunun liderlerinden biri olarak hem ailesini korumaya hem de insanlığın hayatta kalmasına öncülük ediyor.

Falling Skies, Sonsuzluk Yolcusu'nun istilacı yabancı tehdidini seven izleyiciler için biçilmiş kaftan. Özellikle böcek benzeri yaratıklar ve uzaylıların teknolojiyi yok etme taktikleriyle Sonsuzluk Yolcusu'na fazlasıyla göz kırpıyor.

Büyük ölçekli işlerin efsanevi ismi Steven Spielberg'ün yapımcı koltuğunda oturduğu dizi, Sonsuzluk Yolcusu'na kıyasla daha aksiyon odaklı ve sürükleyici bir bilimkurgu deneyimi sunuyor. Hikayesi ilerledikçe, karakterlerin direniş, kayıp ve umut dolu yolculuğu derinleşiyor.

5 sezon süren dizi, hem insan doğasına hem de toplumsal direnişe dair çarpıcı detaylar barındırıyor. Eğer Sonsuzluk Yolcusu'ndan sonra karanlık bir uzaylı istilası hikayesine dalmak istiyorsanız, Falling Skies listenizde olmalı.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

7- Snowpiercer

Snowpiercer, kıyamet sonrası donmuş bir dünyada hayatta kalmaya çalışan insanları konu alan çarpıcı bir dizi. Dünyanın ekolojik felaketten sonra buzla kaplanması ve hayatta kalanların sürekli hareket eden dev bir trenle yaşamını sürdürmesini anlatıyor.

Dizideki tren, 1001 vagondan oluşuyor ve dünyanın etrafını yılda 2,7 kez turlayarak yolcularını ölümcül soğuktan koruyor. Ancak trenin içi, sınıfsal ayrımcılık ve sosyal adaletsizlikle kaynıyor.

sdefrgt
Fotoğraf: TNT / AMC

Başrollerde Jennifer Connelly ve Daveed Diggs'in yer aldığı Snowpiercer, 4 sezon boyunca hem hayatta kalma savaşını hem de sınıf mücadelesini gözler önüne seriyor. Dizinin karla kaplı, umutsuz atmosferi ve gizemli olay örgüsü, Sonsuzluk Yolcusu'na epey benziyor.

Andre Layton karakteri, liderlik vasfı ve direniş ruhuyla Juan Salvo'yu andırıyor. Sadece dışarıdaki ölümcül soğuk değil, trenin içindeki insan doğası da en az hava kadar tehlikeli.

Dizi, Parazit'le (Gisaengchung) 2020 Oscar gecesinde tarih yazan Bong Joon-ho'nun, 2013 tarihli filminden ve Fransız çizgi romanı Le Transperceneige'den uyarlanmış. Politik alegorisi ve sınıf çatışmalarıyla bilimkurgu severler için etkileyici bir alternatif.

Kısacası, karlar altında distopik hayatta kalma macerasıyla Snowpiercer, Sonsuzluk Yolcusu'nu beğenenlerin memnun kalacağı yapımlardan biri.

Nereden izlenir: İlk üç sezonu Netflix'te