Yemen hükümeti reform kararlarını onayladı

Diplomatik misyonlara dair reformu onaylayan Yemen, siyasi birliğin önemine vurgu yaptı

Yemen hükümetinin Aden’deki toplantısı (SABA)
Yemen hükümetinin Aden’deki toplantısı (SABA)
TT

Yemen hükümeti reform kararlarını onayladı

Yemen hükümetinin Aden’deki toplantısı (SABA)
Yemen hükümetinin Aden’deki toplantısı (SABA)

Yemen hükümeti, geçici başkent Aden'deki son toplantısında, harcamaların azaltılmasını, yasadışı bir şekilde kurulan veya zaruri olmayan ataşeliklerin kaldırılmasını sağlayacak yönde diplomatik misyonlarda bir dizi reformu onayladı. Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, darbeci Husilerle mücadele etmek, mali kaynakları harekete geçirmek ve koşulları iyileştirmek için siyasal birliğin önemine vurguda bulundu.
Resmi kaynakların bildirdiğine göre hükümetin söz konusu toplantısında siyasi, askeri, güvenlik ve hizmet alanlarında yaşanan gelişmeler, Başkanlık Konseyi'nin direktifleri doğrultusunda hükümetin görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi için sarf edilen çabalar ele alındı.
Şarku’l Avsat’ın Yemen resmi haber ajansı SABA’dan aktardığı habere göre “Tüm bakanların görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi ihtiyacını” vurgulayan Abdulmelik, “Atılan tüm adımlarda vatandaşa hizmet etmenin ve onun acısını hafifletmenin hedeflenmesi gerektiğini” ifade etti. Ayrıca vatandaşların hizmet ve yaşam alanlarında karşılaştıkları zorlukları ele almak için yerel makamlarla ikili koordinasyona, entegre bir ilkeye göre çalışmaya teşvik etti. Vatandaşların günlük yaşamlarını ve geçimlerini etkileyen hayati konulara odaklanılması talebinde bulunan Abdulmelik, kapsamlı reform programını uygulamaya devam etme, kamu maliyesinde reform yapma ve gelirleri artırma gereğini vurguladı. Ayrıca Yemen'deki siyasi çözümü desteklemeye yönelik uluslararası ve bölgesel çabalara, bu çabaların Husi milislerin uzlaşmazlığı ve küstahlığı ile karşı karşıya kaldığına değinen Abdulmelik, devletin ve hükümetin bununla başa çıkması yönündeki seçeneklere değindi.
Hükümet kaynaklarının bildirdiğine göre Başbakan, “devletin restorasyonunu tamamlamak ve darbeyi bitirmek için ulusal safların birliğini sürdürmenin, halkın özlemlerini gerçekleştirmek için tüm olanaklara hazır olmanın önemini” vurguladı.
Mısır’ın Yemenlilerin ülkeye giriş ve ikametini düzenlemek için aldığı yeni önlemleri tartışan Yemen hükümeti, bu prosedürleri kolaylaştırma olasılığını tartışmak için her düzeyde iletişimin sürdüğünü, zirâ Mısır’ın Yemenliler için önde gelen destinasyonlardan biri olduğunu vurguladı.
Varış limanlarından ülkeye gelen Yemen vatandaşlarının -50 yaşın üzerinde ve muaf olan ebeveynler eşliğinde- vize alma muafiyetini kaldıran Mısır, ülkeye gelen 16 ila 50 yaşındaki Yemen vatandaşlarının vize gerekliliğini onaylamıştı. Getirilen şartlar arasında tedavi için ülkeye gelenlerin Mısır'daki bir devlet hastanesinden sağlık raporu almaları, Yemen vatandaşı olmayanların Mısır büyükelçilikleri ve konsolosluklarından vize veya güvenlik onayı alması gerekliliğine yer verilmişti.
Mısır’ın attığı bu adımlar tartışmalara yol açmıştı. Yemenli siyasetçiler ve aktivistler, Mısır’ın Yemen Dışişleri ve Gurbetçiler İşleri Bakanı Ahmed Mubarek’in Etiyopya ziyareti ve orada yaptığı açıklamaların ardından bu adımları attığını ifade etmiş, ancak Yemenli Bakan bu iddiaları reddetmişti.
Yemen hükümeti, teknik ataşeliklerin kurulmasına ilişkin hüküm ve koşulları, Yemen'in yurtdışındaki büyükelçiliklerindeki atama kararları ve uzatma taleplerini gözden geçirmekle görevli komitenin tavsiyelerini onayladı. Hükümet, söz konusu tavsiyelerin uygulanmasının hızla tamamlandığına, Başkanlık Konseyi Başkanı’nın diplomatik kadro atamalarında kurallara uyulmasına, misyon kadrolarındaki sayıların azaltılması ve giderlerin düşürülmesine ilişkin direktiflerinin benimsendiğine dikkat çekti.
Yemen Hükümeti, Dışişleri Bakanlığının mali ve idari kapsamlı reform süreci içerisinde diplomatik misyonların koşullarını düzeltme ve harcamaları en aza indirerek gelirleri vatandaşların hayatını ve geçimini etkileyen temel hizmetlere yönlendirme çalışmalarına destek verdiğini vurguladı.
Resmi basında çıkan haberlere göre, Yemen Savunma Bakanı Muhsin ed-Dairi, Genelkurmay Başkanı ve Arap Koalisyonu Komutanı ile birlikte Marib, el-Mahra, Sokotra ve batı sahilindeki askeri bölgelerde gerçekleştirdiği saha ziyaretlerinin sonuçlarına ilişkin bir raporu Yemen hükümeti toplantısına iletti.
Kaynakların aktardığına göre Bakan Dairi, bakanlıkta kurtarılmış bölgelerde ortak bir harekât odasında cephelerdeki çalışmaları ve lojistik ihtiyaçları koordine etme yönünde bir planın olduğunu belirtti.
Söz konusu hükümet toplantısında, Maliye Bakanlığı’nın sunduğu teklife istinaden bu yılın ilk altı ayı için devlet genel bütçesindeki harcama planları incelendi. Planda, beklenen gelişmeler ve riskler ışığında mevcut finansal durumun bir teşhisi, önümüzdeki döneme ilişkin beklentiler, zorlukların üstesinden gelmek ve risklerden kaçınmak için uygulanması gereken politikalar ve çözüm önerileri yer aldı.



Lübnan Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildik

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
TT

Lübnan Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildik

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, ülkesinin ‘Litani'nin kuzey ve güneyinde silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildiğini’ doğruladı. Recci, bu pozisyonu Lübnan'a ileten son kişinin geçen hafta sonu Beyrut'u ziyaret eden ve çok sayıda Lübnanlı yetkiliyle görüşen ABD Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus olduğunu belirtti.

Recci Şarku’l Avsat'a verdiği röportajda, Ortagus’un Lübnan'ın şu anda açık bir ‘penceresi’ olduğundan bahsettiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “ABD yönetimi Lübnan'a topraklarını özgürleştirmesi, yeniden inşa etmesi ve ekonomisini geliştirmesi için yardım etmek istiyor. Ancak bunun karşılığında ister uluslararası, Arap, Körfez ve hatta Lübnanlıların talebi olan ekonomik reformlar açısından olsun, ister uluslararası toplumun Lübnan devletinin egemenliğini sadece Litani'nin güneyine değil, tüm Lübnan topraklarına yaymasını istediği silah münhasırlığı açısından olsun bizden istenen şeyler var. Bu husus Ortagus ve diğer uluslararası yetkililer tarafından bize açıkça iletildi. Zaten bu mesele Lübnan anayasasında da yer alıyor.”

Recci, “Ayrıca dünyada hiçbir ülke kendi kurumları dışında silahların varlığını kabul etmek zorunda değildir. Dolayısıyla bu uluslararası bir talep olduğu gibi aynı zamanda Lübnan'ın da bir talebidir. Biz bunu bakanlık açıklamasında ve yemin konuşmasında açıkça ifade ettik” şeklinde konuştu.

cdfvgh
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku'l Avsat)

Recci, Ortagus'un silah münhasırlığının sağlanması için bir ‘zaman çizelgesinden’ söz ettiğini reddederek, ‘bunun mümkün olan en kısa sürede gerçekleşmesi gerektiğini’ söylediğini açıkladı. Bu alanda yapılanların iyi ama yetersiz olduğunu, daha büyük ve hızlı adımlar atılmasını istediklerini belirtti.

Recci, ‘silah münhasırlığına’ ulaşmak için benimsenecek mekanizma konusunda ise şunları söyledi: “Devletin kendi iç egemenliğini müzakere etmeyeceğini söyleyen genel bir ilke var. Dolayısıyla hükümetin net bir tutum sergilemesi gerekiyor. Biz de silahların devlet tarafından kısıtlanması için bir yol ve mekanizma bulacağız.”

Müzakere komiteleri

İsrail ile müzakere komiteleri konusuna da değinen Recci, “İsrailliler ve Amerikalılar işgal altındaki beş nokta, esirler ve ihtilaflı bölgeler konusunda müzakere etmek üzere üç komite kurulmasını talep ediyorlardı. Ancak biz onlara ilk iki hususta müzakere etmenin söz konusu olmadığını, müzakere edilecek bir şey olmadığını söyledik. Zira biz toprak işgal etmiyoruz ya da İsrailli esirleri tutmuyoruz. Bu nedenle İsrail'in beş noktadan derhal ve koşulsuz olarak çekilmesi ve mahkûmları müzakere etmeden serbest bırakması gerekiyor. Bizim kabul ettiğimiz şey, karmaşık bir teknik mesele olan sınırların belirlenmesinin müzakere edilmesidir. Yaklaşık iki hafta önce önerilen komitelerin sivil olacağına dair bir fikir vardı, ancak konu bir daha tartışılmadı ve Ortagus bunu en azından benimle gündeme getirmedi” ifadelerini kullandı.

Diplomatik eylem

“Bu alanda günlük çalışmalar yapılıyor” diyen Recci sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm ülkeleri İsrail'e işgal ettiği Lübnan topraklarından çekilmesi için baskı yapmaya çağırıyoruz. Bu, Hizbullah'ın silahlarını elinde tutmak için sunduğu her türlü argümanı ya da gerekçeyi ortadan kaldırır ve topraklarını diplomasi yoluyla özgürleştirmekte ısrar eden ancak şu ana kadar İsraillilerin yanıt vermeyi ve güvenlik mülahazalarından bahsetmeyi reddettiği Lübnan devletinin konumunu güçlendirir. Devlet olarak askeri ve ekonomik güce sahip olsaydık diplomatik çalışmaların başarısı daha kesin ve hızlı olurdu, ancak her ikisinden de yoksunuz. Elimizdeki tek şey bu alanda bize yardımcı olacak ülkelerin dostluğu.”

Filistin silahları

Hizbullah'ın silahlarını geri çekmesi ile Filistinlilerin kamp içindeki ve dışındaki silahlarını geri çekmesi arasındaki bağlantıyı sorgulayan Recci, “Hizbullah'ın silahlarının geri çekilmesinin, geri kalanı şüphesiz teslim edilmesi gereken Filistin silahlarıyla ne ilgisi var? Peki Hizbullah'ın silahı Filistinlilerin silahına karşı koymak için mi orada? Durum böyle olmadığı sürece, bu alanda önceliklerle ilgili koşullar belirlememeliyiz. Bizim istediğimiz, Lübnan ordusunun, önümüzdeki tehditler ne olursa olsun, Lübnanlılar olarak bizi koruyan tek güç olmasıdır” dedi.

Mali reformlar

Recci, mali ve ekonomik reformlar konusunda ise şunları söyledi: “Başbakan Nevvaf Selam liderliğindeki hükümet harika, mükemmel ve hızlı bir iş çıkarıyor, ancak kriz derin ve iki haftada çözülemez. Uluslararası toplum bunu kabul ediyor, ancak reformların tam olarak uygulanması için zamanın ucu açık olmadığını ve aciliyet gerektirdiğini vurguluyor.”

ABD-İran müzakereleri

ABD-İran müzakereleri ve bunların Lübnan'ı nasıl etkileyeceği konusuna da değinen Recci, “Bu müzakerelerin nereye varacağı henüz belli değil. Bildiğimiz şey, nükleer program, balistik füzeler ve Hizbullah da dahil olmak üzere İran'ın vekil güçlerini içerdiği ve iki taraf arasında bir anlaşmaya varılamaması halinde tüm seçeneklerin masada olduğu” dedi.

Suriye ziyareti

Recci, Başbakan Nevvaf Selam'ın önümüzdeki hafta Suriye'ye yapacağı resmi ziyarete katılarak, çözülmemiş birden fazla dosyayı çözüme kavuşturmaya çalışacak. Suriye’deki yeni rejim konusunda iyimser olan Recci şu ifadeleri kullandı: “Önceki rejimden kesinlikle daha iyi. Bağımsızlıktan bu yana Suriye'deki hiçbir rejim Lübnan devletini bir varlık olarak tanıdığını, bağımsızlığını tanıdığını ve egemenliğine saygı duyduğunu açıkça söylemedi ama şimdi Suriyeli yetkililerden içişlerimize karışmayacaklarına dair sözler aldık.”

Yerlerinden edilenler dosyası

Recci'ye göre Selam, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşmesinde, şu anda Lübnan için öncelikli olan Suriyelilerin yerinden edilmesi konusunu gündeme getirecek.

Recci sözlerine şöyle devam etti: “Lübnan, ülkedeki demografik dengeyi sarsan ve sosyal ve ekonomik tehdidin yanı sıra varoluşsal bir tehdit oluşturan yerinden edilmenin olumsuz yansımalarına daha fazla tahammül edemez. Uluslararası yetkililerle yaptığımız görüşmelerde talep ettiğimiz ve ısrarla vurguladığımız husus, uluslararası toplumun yeni bir yaklaşım benimsemesi ve böylece yerinden edilmiş kişilere Lübnan'da kaldıkları süre boyunca değil, ülkelerine döndüklerinde yardım sağlanmasıdır. Ayrıca, Suriye'de yeniden inşa sürecinin başlatılarak vatandaşların geri dönmesinin ve yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasının önemini vurguluyoruz. Zira tüm bunların varlığı yerinden edilmiş kişileri geri dönmeye teşvik edecektir. Ayrıca Suriye'nin birçok bölge ve vilayetinde hayat normale dönmüştür, dolayısıyla geri dönüş konvoyları yarından önce hemen bugün başlamalıdır. Suriye'deki tartışma doğu sınırı dosyasını ve oradaki kayıp Lübnanlıların dosyasını da içerecek. Çünkü bu insanların akıbetini bilmek istiyoruz... Nasıl öldürüldüler, neredeler? İstediğimiz şey bu dosyayı sonsuza kadar kapatmak.”

Lübnan-Körfez ilişkileri

Recci sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Ne yazık ki son birkaç yıldır genel olarak Körfez ülkeleriyle, özel olarak da Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz kötüydü. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun sorumlusu Lübnan'dır, daha doğrusu Lübnan'da ülkeyi hiçbir dahli olmadığı bir anlaşmazlığın içine sokan bazı kişilerdir. Captagon ve silah ihraç edip, lanetleyip, sonra da yardım isteyemeyiz. Lübnan'ın resmi tutumu, Lübnan ile Körfez ülkeleri arasındaki mükemmel ilişkiler geleneğine uymuyordu. Bugün ilişkiler eski tarihi konumuna kavuşmaya başlamıştır. Bunun en büyük kanıtı da Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın davetlisi olarak Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarettir. Ziyaretin kendisi ve Avn’ın gördüğü sıcak karşılama, ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığının kanıtıdır. Bu durum aynı zamanda seçkin bir şekilde karşılanan Başbakan Nevvaf Selam'ın ziyareti için de geçerlidir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, gerekli ekonomik reformların tamamlanması ve silah münhasırlığının sağlanması koşuluyla ilişkilerin eskiden olduğu gibi devam edeceği sözünü verdi.”