BM Tunus’u göçmen karşıtlığı konusunda uyardı

BM’den Tunus’a göçmenlere yönelik nefret söylemini durdurma çağrısı

BM Tunus’u göçmen karşıtlığı konusunda uyardı
TT

BM Tunus’u göçmen karşıtlığı konusunda uyardı

BM Tunus’u göçmen karşıtlığı konusunda uyardı

Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi (CERD) Tunuslu yetkililere, özellikle Sahra Altı Afrikalılara karşı ırkçı nefret söylemine son vermeleri çağrısında bulunan bir uyarı yayınladı.
CERD, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından Şubat ayı sonlarında yapılan Sahra Altı Afrika’dan gelen düzensiz göçmen akınının şiddet ve suç kaynağı teşkil ettiğini söylediği açıklamalarından duyduğu endişesini dile getirdi. CERD bu söylemi, Tunus’un demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayan suç düzenlemesinin bir parçası olarak gördü. Tarafların her türlü ırk ayrımcılığının ortadan kaldırılmasına ilişkin uluslararası anlaşmaya uygunluğunu izleyen komite, Said’in açıklamalarını anlaşmaya aykırı buldu. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre CERD, Tunus’ta Sahra ltı Afrika ülkelerinden gelen göçmenlere karşı sosyal medyada, insanların ve siyasi partilerin ırkçı nefret söylemi de dahil olmak üzere diğer bazı ağlarda ırkçı nefret söyleminin yükselişinden derinden endişe duyduğunu belirtti.
Komite, nefret söylemi dalgasının göçmenlere karşı fiziksel saldırılar, evlerinden ve işlerinden tahliyeler de dahil olmak üzere şiddet eylemlerine yol açtığını vurguladı.  Ayrıca göçmenlerin, kadınlar, çocuklar ve öğrenciler de dahil olmak üzere, güvenlik güçleri tarafından ‘güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi ve Tunus’ta yasadışı ikamet olgusunun azaltılması’ adı verilen kampanya çerçevesinde yürütülen keyfi tutuklama raporlarına dikkat çekti.
Komite Said’i, göçmenlerin toplu tutuklanmalarını derhal durdurmaya, keyfi olarak gözaltına alınanları serbest bırakmaya ve sığınma talebinde bulunanlara izin vermeye çağırdı.
Said 21 Şubat’ta yaptığı açıklamada, düzensiz göçmenlerin Sahra Altı Afrika’dan ülkesine akışını durdurmak için acil önlemlerin alınması gerektiğini vurgulamıştı. Ancak 8 Mart’ta Sahra Altı Afrika’dan gelen göçmenlere karşı tutumunda ırkçılık olmadığını ileri sürdü. İfadelerine ırkçılık adı verilmesinin, bazı kötü niyetli dillerin yankıladığı yorumlarla açıklanamayacağını vurguladı. Bu olaylar çerçevesinde Dünya Bankası (WB), Tunus ile ortaklığını bir sonraki duyuruya kadar askıya almaya karar verdi.



Hamas: Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in ‘askeri baskısı’ ile ilgisi yok

ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
TT

Hamas: Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in ‘askeri baskısı’ ile ilgisi yok

ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)

Hamas bugün yaptığı açıklamada ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in askeri baskısının bir sonucu değil, ABD yönetimiyle yapılan temasların bir ‘meyvesi’ olduğunu bildirdi.

Hamas'tan yapılan açıklamada, “Edan Alexander'ın geri dönüşü, Siyonist saldırganlığın ya da askeri baskı yanılsamasının bir sonucu değil, ABD yönetimiyle yapılan ciddi temasların ve arabulucuların çabalarının bir meyvesidir” denildi.

Hamas dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Körfez turu öncesinde Gazze Şeridi'nde tutulan Edan Alexander'ı serbest bıraktı. 21 yaşındaki Alexander, 19 aydan uzun bir süredir Gazze Şeridi'nde tutuluyordu ve ABD vatandaşlığına sahip yaşayan son esirdi.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail Başbakanı’nın söylediğinin aksine İsrail'in askeri baskısının değil, Washington'la yapılan ‘ciddi temasların’ bir sonucu olduğu belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Alexander'ın dönüşünü ‘sıcak’ bir şekilde karşıladı ve ‘İsrail hükümetinin yaşayan ya da ölü tüm esirleri ve kayıp kişileri geri getirmeye kararlı olduğunu’ vurguladı. Netanyahu, Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail devletinin askeri baskısı ve Trump'ın ‘siyasi baskısı’ sonucunda gerçekleştiği değerlendirmesinde bulundu.

İsrail ordusu, 7 Ekim saldırısı sırasında kaçırılan 251 esirden 57'sinin halen Gazze Şeridi'nde tutulduğunu, bunlardan 34'ünün öldüğünü açıkladı. Ayrıca Hamas, 2014 yılından bu yana bir İsrail askerinin cesedini elinde tutuyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre savaşın başlamasından bu yana Gazze Şeridi'nde çoğu sivil olmak üzere en az 52 bin 862 Filistinli hayatını kaybetti. Bunların 2 bin 749'u yaklaşık iki ay süren kırılgan bir ateşkesin ardından İsrail'in 18 Mart'ta saldırılarına yeniden başlamasından sonra yaşamını yitirdi.