Dünyayı hayrete düşüren ancak ülkesinde anlaşılmayan Iraklı mimar: Zaha Hadid

Bundan 7 yıl önce vefat eden Hadid, ülkesinin hükümetiyle olan tek projesinin hayata geçirildiğini göremedi. Zaha Hadid’in adını yaşatmak için Irak Merkez Bankası binasının inşası devam ediyor

Zaha Hadid'in aramızdan ayrılışının 7. yıl dönümünde ülkesinin hükümetiyle olan tek projesinin yapımı hala devam ediyor / Fotoğraf: Independent Arabia
Zaha Hadid'in aramızdan ayrılışının 7. yıl dönümünde ülkesinin hükümetiyle olan tek projesinin yapımı hala devam ediyor / Fotoğraf: Independent Arabia
TT

Dünyayı hayrete düşüren ancak ülkesinde anlaşılmayan Iraklı mimar: Zaha Hadid

Zaha Hadid'in aramızdan ayrılışının 7. yıl dönümünde ülkesinin hükümetiyle olan tek projesinin yapımı hala devam ediyor / Fotoğraf: Independent Arabia
Zaha Hadid'in aramızdan ayrılışının 7. yıl dönümünde ülkesinin hükümetiyle olan tek projesinin yapımı hala devam ediyor / Fotoğraf: Independent Arabia

Sabah Nahi
Birkaç gün önce, dünyanın en ünlü mimarlarından Irak asıllı İngiltere vatandaşı Zaha Hadid'in ölümünün yedinci yıl dönümüydü.
Hadid, 31 Ekim 1950 tarihinde, Musul kökenli bir ailenin çocuğu olarak Bağdat'ta doğdu ve 31 Mart 2016 tarihinde Miami'de hayata veda etti.
Siyasetle ilgilenen bir ailede büyüyen Zaha Hadid, başkent Bağdat'daki bir Katolik kız okulunda lise eğitimini gördükten sonra Beyrut'a taşındı. Hadid, Beyrut'taki Amerikan Üniversitesi'nde matematik okudu. Ardından Londra'ya gitti. 

Mimariye olan ilgisi
Mimarlık, Hadid için bilgi edinme, algılama ve mistisizm için hayati bir alan haline gelmişti.
Dünyayı dayanak sütunlarından, iç içe geçmiş çizgilerden, demir ve çeliğin kıvrımlarından ve kıvrımlarından ibaret gören Hadid, metalin büyüsünden etkilenerek mimari dünyasını ve tasarımlarını, doğuda ve batıda tüm dünyayı hayrete düşüren güzelliğini metal üzerine inşa etti. Dünyanın dört bir yanında mimari eserleri yer aldı.
Bağdat halkı, ürettiklerini kucaklayan dünyanın Hadid'in eserleriyle dolduğunu görüyordu, ancak savaşlar, uzun abluka dönemi, işgal ve yolsuzlukların ardından projeler için yaşanan rekabet ve bu projelerin uygulanmasındaki ciddiyetsizlik nedeniyle ülkede yaşanan kaos, Hadid'i kendi ülkesine tek bir bina bile inşa etmekten alıkoydu.
Bağdat'ta uygulanmak üzere birçok proje sunmuş olan Hadid, hayal gücü geleneksel monotonluktan kurtulmayı kaldıramayan bir zihniyetin karanlığında bunları kucaklayacak yeterli anlayışı bulamamıştı.
Zaha Hadid'in ülkesinin hükümetiyle tek çalışması olan Irak Merkez Bankası (Sosyal medya siteleri).jpg
Zaha Hadid'in ülkesinin hükümetiyle tek çalışması olan Irak Merkez Bankası (Sosyal medya siteleri)
 
Mimarlık serüveni
Hadid'in 65 yıllık hayatı ve Londra'daki Architectural Association okulunda aldığı mimarlık eğitiminden sonra Avrupa'daki ve ABD'deki üniversitelerde misafir öğretim görevlisi olarak verdiği dersler, mimarlık sanatında mükemmelleşmeye olan ilgisini ortaya koyuyor.
Hadid'in hayatına baktığımızda, Harvard, Şikago, Hamburg, Kolombiya, New York ve Yale'de akademik ve pratik olarak mimarlık alanında seçkin bir serüven yaşadığını görüyoruz.
Hadid, mimarlık sanatını büyük ve gelişmiş şehirlerde geliştirse de Bağdat'ın göbeğinde, es-Sadun Caddesi'ndeki bir kavşakta duran ve Muhammed Gani Hikmet tarafından tasarlanan Kahramana Anıtı'nın Bağdat'ın altın çağını en iyi şekilde temsil ettiğini söylemekten çekinmemişti.
Kahramana Anıtı'ndan sadece bir kilometre uzaklıkta, el-Kasru'l-Ebyad semtinde yer alan evinde Binbir Gece Masalları ve Harun Reşid döneminden hikayetlerden, Irak'ı sonsuza dek terk etmeden önce duyduğu hikayelerden ve Iraklı seçkinlerin kızlarını Bağdat'ta aynı çatı altında toplayan, Dicle'ye bakan Katolik okulunda duyduğu hikayelerden tablolar asılıydı.
Fakat o, Irak hükümeti tarafından onaylanan tek tasarımı olan Bağdat'taki Merkez Bankası'nın yeni binası için çalışmaların başladığını, vefatının ardından 2017 yılının başlarında başlandığından görmedi.
Değerini ancak ölümünden sonra anlayan Iraklılar, Bağdat'ın merkezindeki Cadiriye'deki bankanın yeni yerine Hadid için bir anıt diktiler.

Iraklı mimarların tasarımları
Iraklı Kürt mimar Hasro el-Caf, şunları söyledi:
"Zaha Hadid'in yaşadığı bir zamanda yaşadığım için gurur duyuyorum. Onun doğal algısının, ihtişamın ve yaratıcılığın dışında olan bazı eserlerinin ve tasarımlarının dünyaya yayıldığını görünce hem gurur hem de hayranlık duyuyorum. Ne yazık ki, bu insanlar onu anlayamadı, kutlayamadı ve onu yetiştiremediler. Belki biraz da haklılardı. Çünkü (ülkedeki) mevcut teknoloji bile tasarımları için ihtiyacı olanları sağlamak zor."
Irak'ın, insanların büyük bir hayranlık ve takdirle baktığı, dünyada başyapıt haline gelmiş yüzlerce eser üretmiş dünyanın en büyük mimarıyla çalışma fırsatını yakalayamadığını söyleyen Caf, "Ancak Irak, geri kalmış ve halkının yeteneklerini ortaya çıkaracak bir müfredattan yoksun bir ülke" dedi.
Iraklı mimar Talib el-Vail, meslektaşlarının çalışmalarıyla ilgili yorum yapmaktan kaçınarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Irak ve hükümeti, 1980'li yılların başlarından itibaren sadece Zaha Hadid'in tasarımlarını değil, diğer Iraklı mimarların tasarımlarını da önemsiyordu. Yurtdışında eğitim alıp ülkelerine hizmet etmek için geri dönen mimarların çoğu, yurtdışındaki hükümetler tarafından sınır dışı edilmişti. Muhammed Mekkiyye, Rıfat el-Caderci, Hisam Münir, Kahtan el-Medfai ve diğerleri gibi birçok örnek var. Hepsi hapishanelere girdi, bazıları ölüm cezasına çarptırıldı ve çoğu Irak hasretiyle sürgünde öldü. Benim yaşıtlarım gibi ülke içinde eğitim görenlerin çoğu, ülkelerinde öğrendikleriyle yurtdışında başarılı olmak için birçok nedenden dolayı ülkeyi terk etti. Körfez ülkelerindeki prestijli mühendislik ofislerinin çoğu Iraklılara aittir."
Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) uzun süre çalışmış olan Vail, art arda göreve gelen Irak hükümetlerinin neden Zaha Hadid'in tasarımlarını önemsemedikleriyle ilgili soruya verdiği yanıtta şunları söyledi:
Bunun nedeni, iktidara gelen hükümetlerin mimarlığın önemi ya da mühendislik, mimari ve ekonomik fizibilite bilgisi konusunda yeterli bilgiye sahip olmamalarıdır. Yalnızca Hadid'in eserleriyle değil, Iraklı mimarların çoğunun eseriyle de ilgilenmediler. Artık inşaatların müteahhit getirip komisyon karşılığı proje vermekle yapıldığını biliyorlar ve müteahhitler nasıl bir bina diktikleri de önemli değil.
Zaha Hadid'in mimarlık sanatındaki deneyimine değinen Vail, "Fikirlerini mimarlık alanında savunmak için ihtiyacı olan azme, hırsa ve mücadele ruhuna sahipti. Londra'da bulunması ona bu konuda yardımcı oldu. Varlıklı bir aileden gelmesi, uzun süre maddi kaygısı olmadan yaşamasını ve mücadele etmesini sağladı. Bence öne çıkmasının başlıca nedenlerinden biri de bu" ifadelerini kullandı.

Irak Merkez Bankası Binası
Zaha Hadid'in ölümünün üzerinden yedi yıl geçti, ama Ulusal Konsey (Irak parlamentosu) binası da dahil Iraklı yetkilileri, karmaşık sebepler, açıklanmayan spekülasyonlar ve en iyi alternatif için kıyasıya bir rekabet olması nedeniyle kabul etmeye ikna edemediği diğer projelerini sunduktan sonra ülkesindeki tek eseri olan Bağdat'taki Ebu Nuvas Caddesi'ne bakan Merkez Bankası binasının inşası halen devam ediyor. 
Merkez Bankası yetkilisi İhsan Şamran el-Yasiri'ye göre Merkez Bankası projesi Irak mimarisinde bir mihenk taşı olacak. Yasiri, binanın ülkedeki protesto gösterileri ve koronavirüs salgını nedeniyle bir yılı aşkın bir sürelik gecikmenin ardından önümüzdeki 2024 yılının başlarında tamamlanacağını belirtti. 
Bina ile ilgili bilgiler veren Yasiri, binanın 172 metre yüksekliğinde olduğunu ve 3'ü yer altında olmak üzere 38 kattan oluştuğunu anlattı.
Binanın ömrünün 100 yıl olduğunu belirten Yasiri, maliyetinin ise 772 milyon doları bulacağını kaydetti. Yasiri'nin aktardığı bilgilere göre bina, 573 metre kalınlığında ve 50 metre derinliğinde 270 sütunun yer aldığı bir sur duvarı ile tasarlandı.
İnşasına Fransa, Azerbeycan, Türkiye ve İngiltere'den firmaların katıldığı binanın bulunduğu bölge Dicle Nehri'ne hakim. Bina aynı zamanda Cumhuriyet Sarayı ve Yeşil Bölge'nin karşısında yer alıyor.

Independent Türkçe



Ceramana sakin... Güvenlik güçleri, Dürzi sakinleri rahatlatmak için kontrol noktalarını güçlendiriyor

Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
TT

Ceramana sakin... Güvenlik güçleri, Dürzi sakinleri rahatlatmak için kontrol noktalarını güçlendiriyor

Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)

Şam'ın güneydoğusundaki Ceramana’nın nüfusunun bir kısmını Dürzi mezhebine mensup vatandaşlar oluşturuyor. Şarku'l Avsat dün şehre yaptığı gezide, bölgenin normal ve sakin bir hayat sürdüğüne tanık oldu.

Bu sakinliğe, Suveyda vilayetinde Dürzi militanlar ile Bedevi aşiretler arasında meydana gelen olaylar nedeniyle Sünni nüfusun çoğunlukta olduğu komşu kasaba ve köylerde yaşayanların tepkisinden çekinen bölge sakinlerinin girişlerdeki kontrol noktalarının ve gözetimin arttırılması yönündeki taleplerine Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'nin verdiği yanıt eşlik ediyor.

Ceramana'nın kuzey girişinde, semt merkezine giden araçların hareketi dün öğleden sonra normal görünürken, giriş kontrol noktasında duran bir İç Güvenlik Güçleri görevlisi bölgedeki durumun ‘istikrarlı ve tamamen sakin’ olduğunu doğruladı. Şarku'l Avsat muhabiri Ceramana'nın merkezine giden yolu takip etmekte tereddüt ederken, görevli şöyle dedi: “Bir şeyden mi korkuyorsunuz? İçeride hiçbir gerginlik yok. İçeri girin.”

İç Güvenlik Güçleri görevlisi, geçtiğimiz pazar günü Suriye'nin güneyinde Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda vilayetinde kanlı olayların patlak vermesinden bu yana Ceramana'da ‘bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda Dürzi gencin Suveyda'daki gelişmeleri protesto etmek için gösteri yapması ve hemen dağıtılması’ dışında kayda değer bir olay yaşanmadığını bildirdi.

) Şam'ın doğu kırsalında yer alan Ceramana’nın el-Cemiyat bölgesindeki ana cadde (Şarku'l Avsat)Şam'ın doğu kırsalında yer alan Ceramana’nın el-Cemiyat bölgesindeki ana cadde (Şarku'l Avsat)

Dört ana yolun tali bulvarlara açıldığı şehir merkezindeki el-Kerame Meydanı'na ulaştığımızda dükkanların çoğu açıktı, ancak araç ve yaya hareketliliği oldukça zayıf görünüyordu. Kuruyemiş ve şekerleme satan bir dükkânın sahibi bu durumu bugünün cuma ve resmî tatil olmasına bağladı ve ‘normal günlerde daha fazla yoğunluk olduğunu’ vurguladı.

Bölgedeki güvenlik durumuyla ilgili resmi bir güvence işareti olarak, mağaza ve kafelerin iş yaptığı tüm ana yollarda İç Güvenlik Güçleri personeli konuşlandırılmadı. Ancak Ceramana'nın girişlerindeki kontrol noktalarında konuşlanan güvenlik personeli, hem giriş hem de çıkış yollarındaki araçları kapsamlı bir şekilde denetliyor.

Bölgedeki Dürzi toplumundan bir aktivist, Ceramana'daki durumun ‘Suveyda'daki olaylar başladığından beri sakin olduğunu ve herhangi bir değişiklik olmadığını’ doğruladı. Aktivist, “Hükümet birimleri her zamanki gibi çalışmalarına devam ediyor. İç Güvenlik Güçleri, güvenlik, istikrar ve sivil barışı koruma görevlerini yerine getiriyor” ifadelerini kullandı.

Şarku'l Avsat'a konuşan aktivist, aşılmaması gereken kırmızı çizgiler olduğunu, Ceramana'nın Doğu Guta'nın komşusu olduğunu, Şam ile ilişkilerin iyi ve etkili olması gerektiğini, ayrıca kent ve çevresinde iç barışın korunmasına bağlı kalınması gerektiğini belirtti.

Ceramana'nın kuzey girişinde kurulan kontrol noktasının önünde toplanan yerel Dürzi militanlar, 29 Nisan 2025 (Arşiv – Şarku'l Avsat)Ceramana'nın kuzey girişinde kurulan kontrol noktasının önünde toplanan yerel Dürzi militanlar, 29 Nisan 2025 (Arşiv – Şarku'l Avsat)

Aktivist, ‘Suveyda'daki ihlallerin faillerinin sorumlu tutulması ve vilayetteki sivillere yardım ulaştırmak için insani yardım geçişlerinin açılması talepleri’ olduğunu belirtti. Aktivist, ‘bölgenin komşu kasaba ve köylerden herhangi bir tacize maruz kalmadığını ve Suveyda'daki olayların patlak vermesinden bu yana herhangi bir iç sorun yaşanmadığını’ vurguladı.

Bir başka yerel kaynak ise ‘semt sakinlerinin herhangi bir çatışma ya da anlaşmazlıktan uzak durmak istediklerini, çünkü Ceramana'nın devletin bir parçası olduğunu’ vurgulayarak, “Bu bölgeyi korumak devletin sorumluluğudur ve semt sakinleri de bu konuda devlete yardımcı olmaktadır” dedi.

Ancak kaynak Şarku’l Avsat'a ‘bazı sakinlerin Suveyda'da yaşananlar ışığında banliyönün komşu kasabalardan taciz ya da saldırılara maruz kalacağına dair korkuları olduğunu’ gizlemedi. Kaynak, “Bu korkulara yanıt veren, bölgenin girişlerine ek kontrol noktaları kuran ve kontrol noktaları ile banliyö çevresinde gözetimi artıran İç Güvenlik Güçleri ile iletişim halindeyiz” şeklinde konuştu.

İdari olarak Rif Şam'ın bir parçası olan ve Şam'ın merkezine yaklaşık beş kilometre uzaklıkta bulunan Ceramana, 1990'ların sonunda kentsel bir rönesansa tanıklık etti.

Yerel tahminlere göre 2011 başlarında Beşşar Esed rejimine karşı Suriye devriminin patlak vermesinden önce nüfusu 600 bin civarındaydı ve çoğunluğu Dürzi ve Hıristiyanlardan oluşuyordu.

Savaş yıllarında çatışmalara sahne olan tüm Suriye vilayetlerinden yüz binlerce yerinden edilmiş insana sığınak görevi gören bölgenin nüfusu, 14 yıl süren iç savaş boyunca önemli ölçüde arttı. Bazı sakinlerinin tahminlerine göre şu anda Ceramana’nın nüfusu yaklaşık iki milyon.

Ceramana'ya yönelik büyük göç dalgalarından sonra, nüfus tüm vilayetlerin, milliyetlerin, dinlerin ve mezheplerin bir karışımı haline geldi.

Silahlı muhalif gruplar Kasım 2024'ün sonlarında ülkenin kuzeybatısında Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nu başlatıp Şam'a yaklaşırken, Ceramana halkı eski başkan Hafız Esed'in heykelini devirdi ve Beşşar Esed rejimi 8 Aralık'ta düştü.

Ancak Ceramana, 28 Nisan'da İslam'a hakaret içeren bir ses kaydının dolaşıma girmesinin ardından çok sayıda kişinin ölümüne yol açan şiddet olaylarına sahne oldu.

Suriyeli yetkililer o dönem, yerel aktörler ve ileri gelenlerle yaptıkları anlaşmalar çerçevesinde Ceramana'da kontrollerini genişletmeyi ve güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamayı başardılar.