Hurma, şekeri yükseltir mi?

Hurma, şekeri yükseltir mi?
TT

Hurma, şekeri yükseltir mi?

Hurma, şekeri yükseltir mi?

Hurma şekeri yükseltir mi? Şeker hastaları Ramazan'da hurma yiyebilir mi?
Uzmanların diyabet hastalarını hurmayı ölçülü yemeleri ve özellikle mübarek ayda aşırıya kaçmamaları konusunda uyarmasının birçok nedeni var: Düzensiz kan şekeri, kırmızı kan hücrelerinde artış ve halk sağlığı üzerinde olumsuz etki.
Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı Diyabet Merkezleri ve Birimleri Departmanı Direktörü Muhammed el-Harbi, endokrinologların ve diyabet hastalarının pratik deneyimlerinden yola çıkarak, diyabetli kişilerin fazla hurma yemesinin düzensiz kan şekerinin en önemli nedenlerinden biri olduğunu ve bunun da kan hücrelerinde artışa yol açtığını doğruladı. Hurmanın kan şekeri üzerindeki etkisini belirleyen ölçme sisteminin glisemik indeks olduğunu belirten Harbi, bütün hurmaların üç tür şeker içerdiğini belirtti: Glikoz, sakkaroz ve fruktoz.

Hurmadaki şeker yüzdesi
Kral Abdulaziz Bilim ve Teknoloji Şehri (KACST) tarafından hazırlanan bir çalışmada, tüm hurmalardaki şeker oranının eşit olduğu ortaya kondu. Olgun hurmalardaki toplam şeker yüzdesinin yüzde 50-%85, yaş hurmalardaki şeker yüzdesinin de yüzde 35-%55 arasında değiştiği; bunun nedeninin ise yaş hurmanın, olgun hurmaların kuruluğuna kıyasla yüksek oranda su içermesinin yanı sıra sahip olduğu lif yüzdesi olduğu belirtildi.
Harbi konuya ilişkin şunları söyledi:
“Hurmadaki şeker, su ve lif yüzdesi olgunluk durumuna göre zamanla değişirken, şeker ve lif miktarı sabittir. Sadece hurmanın ağırlığına göre değişir. Yani hurmanın bir gramı, bir gramdan daha az olgun hurma içerir ve şeker miktarındaki fark değişimi burada ortaya çıkar.”

Hurmanın yararları ve zararları
Rus beslenme uzmanı Angelica Duval, hurmanın faydalı bir gıda olduğunu ancak aşırı tüketiminin kilo alımına yol açtığını vurguladı. Hurmanın faydasının tüketim miktarına ve kalitesine bağlı olduğunu belirten Duval, hurmanın, bağırsaklara ve mikrobiyomuna fayda sağlayan, uyku ve cilt durumunu iyileştiren diyet lifi açısından zengin bir besin olduğunu söylediği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hurma, cilt için gerekli olan kolajen üretimini uyaran yüksek oranda silikon içerir. Ayrıca, insülin fonksiyonunu artıran ve kan şekeri seviyelerini düzenleyici miktarda krom da içerir.
Rus uzmana göre hurma yüksek kalori içerdiğinden önemli bir enerji kaynağı ancak diyette bol tüketilmesi kilo alımına yol açıyor. Hurmanın ayrıca yüksek oranda şeker içermesi bazı durumlarda sindirim sisteminin çalışmasını da zorlaştırabildiğine dikkat çeken Duval konuya dair şunları söyledi:
“Hurmayı tek başına ya da meyve ve sebzelerle birlikte yemek daha iyi. Çünkü doğal olarak sindirilip, sindirim sisteminin herhangi bir yerinde kalmıyor ve gaz oluşumuna neden olmuyor. Bu nedenle tercihen günün ilk yarısında olmak üzere günde 3-4 hurma yenmesini öneriyorum. Zira yatmadan önce alındığında şeker gece boyunca sindirilmeye devam edecek ve bu da sindirim sistemi üzerinde bir yük oluşturacaktır.”
Rus uzman, diyabetli kişilerin ancak doktor onayından sonra hurma yemelerini tavsiye etti. Hurmaları yemeden önce yıkamanın önemine dikkat çekti.
Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Novosti’den aktardığı habere göre hurma, ruh halini olumlu yönde etkileyen ve uyku sorunları yaşayanlar için faydalı olan amino asit triptofanı içeriyor.



Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor
TT

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Kanada'daki York Üniversitesi Sağlık Fakültesi'nde yapılan devrim niteliğindeki bir keşif, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkileyen ve zayıflatıcı bir otoimmün hastalık olan iltihaplı romatizma (romatoid artrit) tedavisinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.

İltihaplı romatizma bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi dokularına saldırması sonucu eklemlerde oluşan kronik sertlik, şişlik ve ağrı olarak tanımlanır. Hastalık zamanla eklemlerde, kıkırdakta ve kemiklerde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açarak günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Mevcut tedaviler genellikle steroidler gibi geniş spektrumlu İmmünsüpresyonlar (bağışıklık sisteminin aktivasyonunun veya etkinliğinin azalması) veya spesifik sitokinleri (hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir grubu) hedef alan biyolojik ilaçları içeriyor. Ancak bu yaklaşımlar genellikle etkinliğini yitirirken enfeksiyonlara yatkınlığın artması ve diğer ciddi yan etkiler gibi riskler taşıyor.

Umut verici sonuçlar

Kanada York Üniversitesi Kinesiyoloji ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Araştırma Başkanı Doç. Dr. Ali Abdussettar liderliğinde yürütülen ve geçtiğimiz mart ayında Journal of Autoimmunity dergisin yayımlanan çalışmada araştırmacılar ‘TRAF1’ proteininin bağışıklık düzenlemesindeki rolünü incelemek için gelişmiş bir gen düzenleme tekniği kullandılar. Araştırma ekibi, TRAF1 proteini üzerindeki valin 196 (V196) bölgesindeki tek bir mutasyonun farelerde enflamasyonu önemli ölçüde azaltabileceğini keşfetti. Çünkü bu mutasyon aşırı duyarlı bir bağışıklık sisteminin sürdürülmesi için kritik olan moleküler bir etkileşimi bozuyor. Bu da normalde aşırı iltihaplanmaya neden olan olaylar zincirini etkili bir şekilde durduruyor. İltihaplı romatizma, günlük yaşamın birçok yönünü etkileyebilen yaygın bir sağlık sorunudur ve bu hastalığın tedavisinde mevcut tedavilerin sınırlı etkinliğine bağlı olarak yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışmada, İltihaplı romatizma ve diğer inflamatuar (iltihaplı) hastalıklar için daha etkili tedavilerin önünü açabilecek bir keşif yapıldı.

TRAF1, bağışıklık sistemindeki ikili rolüyle biliniyor. TRAF1, gen bazı bağlamlarda inflamatuar sinyalleri güçlendirirken, diğerlerinde bağışıklık sisteminin aşırı tepkisini önlemek için bir fren görevi görür. Bu ikili görev, TRAF1'i şimdiye kadar tedavi edici müdahale için zor bir hedef haline getiriyordu.

Çalışma, mutasyonun TRAF1'in başka bir proteinle etkileşimi üzerindeki etkisini belirleyerek, inflamatuar sinyallerin nasıl daha hassas bir şekilde modüle edilebileceğine dair yeni bilgiler sağladı. Bu mutasyon, aşırı iltihaplanmaya neden olan moleküler olaylar dizisini etkili bir şekilde durduruyor. Bu hedefe yönelik yaklaşım sadece iltihaplı romatizma semptomlarını hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda hastalığa yol açan bozuk mekanizmaları da ele alarak mevcut tedavi seçeneklerine iyi yanıt vermeyen hastalara umut veriyor.

Bu çalışma, bağışıklık sisteminin düzenlemesi ve bunun iltihaplı hastalıklar üzerindeki etkilerini anlamamızda büyük bir sıçrama olarak görülüyor. Araştırma ekibi, gen düzenleme teknolojisinin gücünden yararlanarak, önemli moleküler etkileşimlerin değiştirilebileceğini göstermiş ve daha hassas tedavi edici stratejilerin geliştirilmesinin önünü açmıştır.

Yeni tedavi yöntemleri

Bu bulgular farelere ve insanlara başarıyla uygulanabilirse, sonuçları çok derin olabilir. Bu yeni keşif temelinde gelecekte üretilecek ilaçlar, iltihaplı romatizma için daha uygun bir tedavi sağlayabilir. Potansiyel olarak geniş spektrumlu immünosupresanlara olan bağımlılığı azaltabilir ve enfeksiyon ve kanser gibi yan etkilerin oluşma riskini en aza indirebilir. Araştırmanın ortaya koyduğu ilkeler diğer inflamatuar hastalıkların tedavisinde de uygulanabilir ve bağışıklık sisteminin önemli bir faktör olduğu hastalıkların tedavisi için yeni yollar açabilir.

Bu keşif, araştırma ekibinin yenilikçi ruhunun da bir kanıtı olurken genetik araştırmaların modern tıptaki önemli rolünü de ortaya koyuyor. Çalışmalar ve klinik deneyler ilerledikçe, iltihaplı romatizma hastaları yakında sadece semptomları hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda inflamasyonun temel nedenlerini de hedef alan tedavilere erişebilecekler. Araştırma ekibi, doktorlar ve hastalar, iltihaplı romatizma tedavisini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bu öncü çalışmayı laboratuvardan klinik uygulamaya geçerken yakından takip ediyor.

Dünya genelinde iltihaplı romatizma hastası 18 milyon insanın birçoğu her gün ağrı çekiyor ve bazı sakatlıklar yaşıyor. Bu keşif, tedavilerin daha etkili ve daha hafif olduğu bir gelecek için umut veriyor.

Araştırma ilerledikçe, ekibin çalışmaları, yeniliğe büyük ihtiyaç duyulan bir alanda devrim niteliğinde tedaviler keşfetmek için genetik içgörülerin gücünü vurguluyor. Bu keşif, bilimin vaat ettiğinden daha fazlasını, kronik hastalıklardan kurtarılmış yaşamların olabileceğine dair bir vizyon sunuyor.