Terörün pençesindeki Libya: Silahlar sustu, mayınlar kaldı

Libya'da mayınlar sebebiyle 15 yılda 400 kişi öldü, 3 bin kişi yaralandı ve uzman ekipler hala daha fazla mayının varlığını keşfetmeye devam ediyor

Trablus ve Bingazi, birkaç yıl önce yaşanan savaşlar nedeniyle mayın yayılmasından en çok etkilenen şehirler arasında / Fotoğraf: AFP
Trablus ve Bingazi, birkaç yıl önce yaşanan savaşlar nedeniyle mayın yayılmasından en çok etkilenen şehirler arasında / Fotoğraf: AFP
TT

Terörün pençesindeki Libya: Silahlar sustu, mayınlar kaldı

Trablus ve Bingazi, birkaç yıl önce yaşanan savaşlar nedeniyle mayın yayılmasından en çok etkilenen şehirler arasında / Fotoğraf: AFP
Trablus ve Bingazi, birkaç yıl önce yaşanan savaşlar nedeniyle mayın yayılmasından en çok etkilenen şehirler arasında / Fotoğraf: AFP

Zayed Hediyye 
Kuzey Afrika bölgesindeki mayınlardan en çok zarar gören ülkelerden biri olan Libya, bu sorunun sadece son 10 yıldaki askeri çatışmaların ve savaşların bir sonucu olmadığını ve 80 yıl öncesine kadar uzandığını belirtti.
BM Kara Mayını ve Misket Bombası Gözlemevi'nin geçen mart ayındaki son raporuna göre hükümetin çatışma bölgelerindeki mayınları temizleme çalışmalarının eksikliği nedeniyle, son 15 yıl içinde kara mayınları ve misket bombaları 400'den fazla Libyalı'nın hayatına mal oldu. Yaralıların sayısı son 15 yılda üç bini aştı.

Milyonlarca mayın
Uluslararası Gözlemevi, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:
"Ocak ayında gerçekleştirilen son araştırmaya göre Libya'da 20 milyondan fazla mayın veya patlayıcı kalıntısı mevcuttur. Ancak bu, Libya'nın tüm bölgelerini içermemektedir. Gerçek ölü sayısının belirtilen sayının iki katını aşacağını tahmin etmekteyiz. Mayınların ve patlamamış mühimmatın kaldırılması konusu Libyalılar için büyük bir zorluk teşkil etmektedir."
Trablus ve Bingazi şehirleri, birkaç yıl önce meydana gelen savaşlar nedeniyle yayılan mayın ve savaş kalıntılarından en çok etkilenen şehirler arasında yer alıyor.
İki şehirdeki askeri müfrezeler, hâlâ zaman zaman, bazıları tasavvur bile edilemeyecek derecede tehlikeli yerlerde gömülü mayın veya patlamamış füze bulunduğunu duyuruyor.
Trablus'ta mayın veya savaş kalıntılarının keşfedildiğine dair son açıklama geçen ay yapıldı. Askeri Mühendislik Departmanından bir müfreze, şehrin güneyindeki Tarik el-Abyar bölgesini savaş kalıntılarının varlığı şüphesiyle incelerken bir mayının varlığını tespit etti.
Mayın, uluslararası ve yerel standartlara uygun olarak geri çekme yoluyla kaldırıldı. Bu, Genelkurmay Başkanlığı'nın el-Akrabiye bölgesinde iki ton savaş kalıntısının infaz edildiğini duyurmasıyla aynı zamana denk geldi.
Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklamada şunlara değindi:
"Savaş kalıntılarının imhası, askeri polis ve askeri istihbarat ile iş birliği içinde Askeri Mühendislik Departmanı müfrezeleri tarafından gerçekleştirildi. Askeri mühendislik müfrezesi, bir dizi savaş kalıntısının varlığına dair rapor aldıktan sonra, atıkları toplamak için havaalanı yolundan ayrılan el-Matabat Caddesi'ne gitti. Ulusal Güvenlik Kurumu'nun Beni Velid'deki mayın temizleme ekibi, bölgenin çeşitli yerlerinden toplanan savaş kalıntılarını şehrin güneyindeki Vadi Mimun'da patlatarak yok etti."

Sınırlı imkanlar
Ülkenin doğusundaki Bingazi şehri, çeşitli bölgelerine yayılmış olan mayınlar ve savaş kalıntılarından dolayı diğer iki şehirle aynı problemi yaşıyor.
Ülkenin en büyük üniversitesi bile içindeki binlerce öğrenciyle birlikte, uzman bir ekibin patlamamış bir bomba çıkardığı tehlikeli bir olay yaşadı. 
Mayınlara Hayır adlı STK, kamuoyuna, üniversite kampüsü içinde toprağa gömülü patlamamış bir bombayı sökmeyi başardığını duyurdu.
Yıllar önce Bingazi Üniversitesi, Milli Ordu güçleri ile DAEŞ'e bağlı unsurların da aralarında bulunduğu bazı terörist gruplar arasında içine çok sayıda bubi tuzağı cihazı bıraktıkları bir askeri harekat sahasıydı.
Bingazi'deki Kriminal Soruşturma Departmanı Medya Ofisi Üyesi Halid Abdulhafiz, şu uyarılarda bulundu:
"Gelişmiş mayın tespit cihazlarının olmaması nedeniyle genellikle tesadüfen keşfedilen ve yıllardır vatandaşlar tarafından ihbar edilen mayınlar halkın hayatı için büyük tehlike teşkil ediyor. Mayınları sökmek ve savaş kalıntılarını kurtarmak için gelişmiş cihaz ve ekipmanların azlığı, geçtiğimiz yıllarda mayınları sökerken bazı üyelerini kaybeden mayın temizleme ekiplerinin yaşamları için başka bir tehdit oluşturuyor. BM ve uluslararası kuruluşlar, Libya'yı bu alanda desteklemek ve savaşın kalıntılarını imha etme konusunda uzman ekipler sağlamak ve her yıl onlarca Libyalı'nın hayatına mal olan bu gizli düşmanla yüzleşmeye yardımcı olacak cihazlarla desteklemekle görevlidir."

Dünya savaşından geriye kalanlar
II. Dünya Savaşı'nda çatışan ülkeler, ıssız çöl sınır bölgelerinde çoğu hala gömülü olan ve çobanların ve çöl sakinlerinin yaşamları için tehdit oluşturan çok sayıda mayın bıraktı. 
BM, Libya'daki bu eski mayınların sayısının yaklaşık üç milyon olduğunu tahmin ediyor.
Bunların çoğu 1940 ile 1943 yılları arasında 2. Dünya Savaşı sırasında İtalyanlar, Almanlar ve İngilizler tarafından döşendi.
Mayınların büyük bir kısmı doğu Libya sınırında bulunuyor ve mayın sorunu, zaman zaman insan hayatına mal olduğu için sınırlardaki en önemli sorunlardan biri olarak kabul ediliyor.
Eski Cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi döneminde Libya hükümeti bu mayınları temizlemeye çalıştı.
Ancak arazinin genişliği ve rastgele mayın döşenmesi nedeniyle girişimlerinin çoğu başarısız oldu.
Almanya ve İtalya ise haritaları teslim etmekten ve çıkarma işlemlerinde sorumluluk kabul etmekten kaçındı.
Libya hükümetinin raporlarına göre İkinci Dünya Savaşı döneminden kalma mayın türleri iki türe ayrılıyor. Birincisi, İkinci Dünya Savaşı'na özel araçsa var askeri mayınlardır.
İkinci tip ise el yapımı bubi tuzakları ve çoğunlukla yeniden kullanılmış askeri kalıntılardan veya modifiye edilmiş tank ve füze mermilerinden oluşan tuzaklardan oluşuyor.
Bu mayınlardan bazıları daha sonra terörist veya aşırılık yanlısı gruplar tarafından araştırıldı ve Sirte ve Bingazi kentindeki askeri operasyonlar sırasında yoğun bir şekilde kullanıldı.
Bunlar dağınıktırlar ve mayın tarlalarında bulunmazlar. Çoğunlukla vatandaşların evlerinde ve çiftliklerinde bulunurlar.

Independent Türkçe



İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
TT

İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)

Gazze Şeridi’nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde İsrail ordusunun bugün (pazar) sabah saatlerinde düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli yaşamını yitirdi. Batı Şeria’da ise iki Filistinli, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Şucaiyye’de İsrail insansız hava aracının sivillerin bulunduğu bir topluluğu hedef alması sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Aynı kaynaklar, İsrail savaş uçaklarının Mansura Caddesi üzerindeki Şeva akaryakıt istasyonu yakınında iki sivili öldürdüğünü bildirdi.

Bu ölümlerle birlikte, 11 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana can kaybı 404’e, yaralı sayısı ise 1108’e yükseldi.

Öte yandan İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyinde yürütülen operasyonlarda iki Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

Kuzeydeki Kabatiya bölgesinde bir Filistinli gencin askerlere taş attığını belirten ordu, askerlerin ateş açtığını ve gencin öldüğünü açıkladı. Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybeden kişinin 16 yaşında olduğunu belirtti.

Diğer yandan Silat el-Harithiya bölgesinde bir Filistinlinin askerlere el yapımı patlayıcı attığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 22 yaşındaki gencin göğsünden vurularak öldüğünü açıkladı.

Gazze Savaşı’nın Ekim 2023’te başlamasının ardından Batı Şeria’daki gerilim belirgin şekilde yükseldi. İsrail ordusu bu süreçte, bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda Batı Şeria’da 1030 Filistinli öldürüldü; bunların 235’i yalnızca bu yıl içinde gerçekleşti.


Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.