Libya’da teknokratlardan ve hukukçulardan oluşan bir hükümet kurulması talepleri

Yaklaşan seçimleri kimin denetleyeceğine dair soru işaretleri arttı

Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe (UBH)
Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe (UBH)
TT

Libya’da teknokratlardan ve hukukçulardan oluşan bir hükümet kurulması talepleri

Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe (UBH)
Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe (UBH)

Libya'da son zamanlarda, özellikle ABD'nin Libya Özel Temsilcisi ve Trablus Büyükelçisi Richard Norland'ın “Gerek Bingazi'de gerek Trablus'ta görevde bulunanlar, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak istiyorlarsa görevlerinden ayrılmalılar” şeklindeki açıklamasının ardından ülkede yaklaşan seçimleri kimin denetleyeceğine dair soru işaretleri gündeme geldi. Bu soru işaretlerine, ‘teknokratlardan ve hukukçulardan oluşan bir hükümet kurulması’ yönündeki artan talepler eşlik ediyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Kuneydi, “Ne yazık ki bu kısım (yani seçimleri denetleyecek olan bir hükümetin kurulması) Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Batili'nin girişimiyle yeterince açıklığa kavuşturulmadı ve eleştirilme sebeplerinin başında bu geliyordu” dedi.
Kuneydi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe 2021 yılı sonlarında yapılacak olan seçimlere katılacağını açıkladığında olduğu gibi görevini vekillerinden birine devretse bile her halükarda Libyalıları UBH’nin görevde kalması için ikna etmek zor olacak.”
Bunun, ‘herkesin, UBH’nin birçok bakanının Dibeybe’ye büyük bir sadakatle bağlı olduklarını fark etmesinden’ kaynaklandığını söyleyen Kuneydi, “Bu, Dibeybe’yi seçim yasalarının hükümlerine göre bu kez istifa etmeye zorlasa bile rakiplerinin UBH'nin kendilerine karşı önyargılı olduğuna dair şüphelerini ve şikayetlerini yeniden ortaya çıkaracaktır” şeklinde konuştu.
Libyalı siyasi aktivist Abdullah el-Giryani, teknokratlardan oluşan ve sınırlı yetkilere sahip bir mini hükümet kurulmasının makul bir çözüm olabileceğine inanıyor.
Giryan, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Ülkenin doğusundaki ve batısındaki ordu ve güvenlik yetkilileri arasında kısa süre önce varılan fikir birliği temelinde seçim sürecinin güvenliğini sağlamaktan sorumlu olacak ortak bir güvenlik odası oluşturulabilir Bu yüzden çok sınırlı sayıda bakanlığı olan herhangi bir geçici hükümet için, o hükümetin teknokratlardan oluşan kadrosunun seçilmesi koşuluyla, mevcut dosyaların geri kalanını yönetmek kolay olacaktır.”
Giryan, mini hükümetin karargahının da Sirte şehri gibi nispeten istikrarlı bir şehirde ortak güvenlik odasının yanında yer almasını önerdi.
Libyalı siyasi analist Muhammed el-Esmer ise Norland’ın son zamanlarda önerdiği şeyi bazı kişilerin ‘yanlış’ yorumladığını söyledi. Zaman darlığı nedeniyle TM ve Devlet Yüksek Konseyi’nin (DYK) istediği gibi yeni bir hükümet kurma fırsatının olmadığını düşünen Esmer, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “TM ve DYK, geçtiğimiz ekim ayında, 2022 yılının sona ermeden önce ülke genelindeki seçimleri denetlemek için yeni, birleşik bir hükümet kurma niyetlerini zaten açıklamışlardı, ancak bu gerçekleşmedi. TM ve DYK, şu an seçim yasaları üzerinde anlaşmak için önümüzdeki haziran ayından önce bir son tarih belirlemeliler, aksi takdirde alternatiflere başvurulacaktır ki Batili de son zamanlarda bunu sık sık ima ederken açıklamalarının hiçbirinde yeni bir hükümete değinmedi” ifadelerini kullandı.
Bunun açıkça Batili'nin ve başta ABD olmak üzere nüfuz sahibi Batılı ülkelerin Libya sahnesinden uzaklaştırılması anlamına geleceğini söyleyen Esmer, “TM ile DYK arasında daha fazla görüşme yapılması zaman alacağından bu fikir üzerinde anlaşmaya varılması gerekiyordu ve bu fikir büyük ölçüde kabul edildi” dedi.
Uluslararası toplumun, seçimleri güvence altına alma görevinin 5+5 Ortak Askeri Komite ile Tunus’ta ve başkent Trablus'ta bir araya gelen ordu ve güvenlik kurumlarının yetkililerine devredilmesi konusunda hemfikir olduğunu vurgulayan Esmer, Dibeybe’nin adaylığını açıkladığı anda UBH’de yerine geçecek olan kişilere başka dosyalar bırakacağını öne sürdü.
ABD’nin Libya Özel Temsilcisi ve Trablus Büyükelçisi Norland, daha önce Libyalı tarafların seçimleri denetleyecek bir hükümet organı için düzenlemeler üzerinde önceden anlaşmaları gerektiğini ve bunun BM ya da başka bir uluslararası izleme organı tarafından destekleneceğini açıklamıştı. Norland, ülkesinin seçim sürecini izlemek için bir heyet görevlendirmeye hazır olduğunu da sözlerine ekledi.
Siyasi analist Esmer, bazı çevrelerin Fethi Başağa başkanlığındaki İstikrar Hükümeti’nin seçimlerin denetlemesi için görevlendirilebileceğine dair iddialarını, İstikrar Hükümeti’nin tüm ülkede otoritesini dayatmakta başarısız olması ve Merkez Bankası ya da başka bir egemen kurumda bir karar alma konumunda bulunmamasının yanı sıra görev süresi 14 Mayıs’ta sona ereceğinden reddetti.



Sudan'da Hayat Kurtarma ve Barış için Müttefikler Grubu’ndan “insani ateşkes” çağrısı

Darfur’daki bir mülteci kampındaki izolasyon merkezinde tedavi gören kolera hastaları (AFP)
Darfur’daki bir mülteci kampındaki izolasyon merkezinde tedavi gören kolera hastaları (AFP)
TT

Sudan'da Hayat Kurtarma ve Barış için Müttefikler Grubu’ndan “insani ateşkes” çağrısı

Darfur’daki bir mülteci kampındaki izolasyon merkezinde tedavi gören kolera hastaları (AFP)
Darfur’daki bir mülteci kampındaki izolasyon merkezinde tedavi gören kolera hastaları (AFP)

“Sudan'da Hayat Kurtarma ve Barış için Müttefikler Grubu” dün Sudan’da savaşan tarafları ‘Cidde Taahhütleri’ne uymaya ve insani yardım için zaman zaman ateşkes ilan edilmesine izin vererek, çatışma bölgelerine hayat kurtaran yardımların ulaşmasını ve sivillerin tehlikeden uzaklaşmasını sağlamaya çağırdı.

Suudi Arabistan, ABD, İsviçre, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Afrika Birliği (AfB) ve Birleşmiş Milletler'den (BM) oluşan grup, Sudan'daki insani durumun her geçen gün daha da kötüleşmesinden duydukları derin endişeyi dile getirdi. Bu durum, ciddi yetersiz beslenme ve kıtlık çeken insan sayısının artması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı engelleyen birçok engel nedeniyle, başlıca bölgelerde insani durumla müdahaleyi geciktiriyor veya engelliyor.

Grup tarafından yapılan ortak açıklamada, bu savaşta en büyük bedeli sivillerin ödediği vurgulandı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Sudan'daki durumun kötüleşmesi ve insani ihtiyaçların kritik seviyelere ulaşmasıyla birlikte, çatışmanın tarafları sivilleri korumak ve insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamak için acil önlemler almalıdır. Uluslararası insani hukuk ve 2023 mayısında imzalanan Sudan'daki sivilleri korumayı taahhüt eden Cidde Deklarasyonu'na göre yardımların onlara ulaşmasını kolaylaştırmak zorundalar.”

Grup, savaşan taraflara insani faaliyetleri engelleyen ve önleyen tüm bürokratik engelleri kaldırmaları, ana ikmal yollarını konvoylar ve insani yardım çalışanları için açık tutmaları, ateşkes dönemleri ilan etmeleri,  gerektiğinde başka düzenlemeler yapmaları, Adri Sınır Kapısı’nın uzun soluklu olarak açılması, Darfur ve Kordofan'a giden temas hatları üzerindeki ana yolların öngörülen ve sürdürülebilir kullanımı konusunda anlaşmalar yapılması ile Güney Sudan'dan ilave sınır kapıları açılması çağrısında bulundu.

Ayrıca, insani yardım kuruluşlarının Sudan'ın her yerinde ihtiyaç sahibi tüm sivillere güvenli bir şekilde yardım sunabilmeleri ve diğer tarafların kontrolündeki bölgelerde yardım çalışmaları yaptıkları takdirde misilleme korkusu yaşamadan çalışabilmelerinin garanti altına alınması, sivillerin yardım ve hizmetlere güvenli bir şekilde erişebilmelerinin sağlanması, BM’nin ülke genelinde, özellikle Darfur ve Kordofan'da insani ihtiyaçların acil olduğu bölgelerde sürdürülebilir bir insani varlık göstermesine izin verilmesi ve bunun kolaylaştırılması talep edildi.

Sudan'ın tamamında iletişim hizmetlerine yeniden erişimin sağlanması ve başta enerji, su ve sağlık altyapısı olmak üzere hayati öneme sahip sivil altyapının korunması çağrısı yapılan açıklamada, bazı bölgelerde, özellikle Kuzey Darfur ve Kordofan'da, insani yardım aktörlerinin yardım çalışmaları yapabilmesi için durumu yatıştırmaya yönelik önlemlerin acilen alınması gerektiği belirtildi.

Grup, insani yardım çalışanları, onların merkezleri ve mülkleri dahil olmak üzere sivillerin korunması yükümlülüğünün yanı sıra insani yardımların ihtiyaç sahiplerine hızlı ve engelsiz bir şekilde ulaştırılması ve bunun kolaylaştırılması gibi ilkeleriyle uluslararası insani hukuka tam olarak saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.