Kahire ile Addis Ababa, su anlaşmazlığını çözmek için ‘bilimsel savaş’ veriyor

Etiyopya’nın inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı anlaşmazlıklara neden oluyor. (Reuters)
Etiyopya’nın inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı anlaşmazlıklara neden oluyor. (Reuters)
TT

Kahire ile Addis Ababa, su anlaşmazlığını çözmek için ‘bilimsel savaş’ veriyor

Etiyopya’nın inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı anlaşmazlıklara neden oluyor. (Reuters)
Etiyopya’nın inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı anlaşmazlıklara neden oluyor. (Reuters)

Etiyopya, Mısır ile olan su anlaşmazlığında kendi lehine hizmet edecek bir bilimsel araştırma arayışına girdi. Etiyopya Su ve Enerji Bakanı Habtamu Itefa, Mısır’ın ‘gerçeğe aykırı bilgiler yayınlayarak’ uluslararası düzeyde varlık göstermeyi başardığını öne sürdü.
Etiyopya, Nil Nehri’nin ana kolu üzerine inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı nedeniyle hem Mısır hem de Sudan ile anlaşmazlıklar yaşıyor.
Yapımı 2011'den bu yana devam eden ve yaklaşık yüzde 90'ı tamamlanmak üzere olan Nahda Barajı'nın uluslararası nehir sularındaki haklarını tehdit ettiğini savunan Mısır, barajın dolum ve işletimine ilişkin kuralları düzenleyen bağlayıcı bir yasal anlaşma yapılmasını talep ediyor. Böylece eski Etiyopya İmparatorluğu ve İngiltere ile imzalanan tarihi uluslararası anlaşmalara atıfta bulunuyor.
Mısır, 55,5 milyar metreküp olduğu tahmin edilen, ‘tarihi hak’ olarak tanımladığı bir su payına sahip. Ancak Etiyopya bunu nehir kaynaklarının haksız bir şekilde paylaşılması olarak görüyor. Etiyopya'nın bu karşı çıkışı, Mısır'ın bu payı sömürge döneminde garantilediği, şu an Addis Ababa yönetimi tarafından tanınmayan anlaşmalar kapsamında elde ettiği gerçeğine dayanıyor.
Addis Ababa geçtiğimiz günlerde su, su diplomasisi ve iletişim forumu ile ilgili sekizinci çalıştayı düzenledi. Çalıştayda Etiyopya Su Bakanı, Etiyopya'daki bilim inanlarını ve yüksek öğretim kurumlarını, kendi deyimiyle ‘Mısır’ın Nahda Barajı hakkındaki yalan hikayelerinin’ ardında yatan gerçeği araştırmaya dayanan çıktılarlı ortaya çıkarmaya çağırdı. Bakan, Etiyopya'nın Mavi Nil’ini adil bir şekilde kullanma hakkını sağlamak amacıyla bilim insanlarının bilimsel araştırma faaliyetlerini yoğunlaştırmaları gerektiğini vurguladı.
Kahire'nin bakış açısına göre Etiyopya, Mısır'ın konuyu uluslararası alanda gündeme getirme konusunda başarılı olduğunu, böylece ‘kalkınma hakkının baltalandığını’ düşünüyor. Etiyopyalı yetkililere göre bu forum; hidroloji, diplomasi ve iletişim odaklı işletmeleri bir araya getirmeyi, Nil havzası hususundaki sorunların tartışılmasını sağlamayı amaçlıyor.
Etiyopya resmi haber ajansı ENA'nın haberine göre, Bakan Itefa açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Böyle bir forum, bir araya gelme, Mısır'ın iddialarına karşı gerçekler ile farklı olan verileri ortaya çıkarma fırsatı sağlar. Forumun temel amacı, Etiyopya’nın tutumu, doğal su kaynaklarının kullanımı ve diğer ülkelerdeki deneyimler hususunda araştırmacılar, akademisyenler ve profesyonel elçilerin deneyim alışverişinde bulunmasıdır.”
Addis Ababa Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (AASTU) Rektörü Dereje Engida, Etiyopya'nın uluslararası topluluğa gerekli bilgileri sağlayabilmesi için kanıtlara dayalı araştırmalara ihtiyacının olduğu görüşünde. Ayrıca Yüksek öğretim kurumlarına yönelik bu tür platformların Etiyopya'nın kaynaklarını bilimsel araştırmaya dayalı kullanımına fırsat sağladığını belirtiyor.
Etiyopya yaklaşan yağmur mevsiminde Nahda Barajı rezervuarını dördüncü kez doldurmaya hazırlanırken tek taraflı adım atılmaması gerektiğini savunan Kahire ise Addis Ababa üzerinde baskı kurmak için diplomatik faaliyetlerini hızlandırıyor.
Mısır, Etiyopya ve Sudan arasında yaklaşık 10 yıldır düzenlenen müzakerelerde herhangi bir anlaşmaya varılamıyor. Afrika Birliği'nin (AfB) söz konusu çatışmaya çözüm bulmakta başarısız olmasının ardından, Nisan 2021'den bu yana herhangi bir adım atılmıyor. Bu sebeple Mısır bu meseleyi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) taşıdı. Konsey, müzakerelerin hızlandırılması ve tüm tarafları tatmin eden bir anlaşmaya varılması çağrısında bulunduğu bir karar yayınladı.
Mısır’ın eski Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Dr. Muhammed Nasreddin Allam, uluslararası düzeyde kabul gören gerçekçi temellere dayandığı takdirde Etiyopya'nın bilimsel araştırmaları daha kapsamlı hale getirme eyleminden Mısır’ın zarar görmeyeceğini düşünüyor. Mısır’ın bu alanda bilimsel açıdan gelişmiş, ayrıca tüm Nil havzası ülkelerine hizmet veren yüzlerce yıllık kapsamlı deneyime sahip olduğuna dikkat çekiyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Alam şu açıklamada bulundu:
“Mısır, Nil havzası ülkelerini iş birliğinin faydalarını kanıtlayacak bilimsel yaklaşımı izlemeye ve su kaynaklarını tekelleştirmemeye teşvik ediyor. Ancak bu çalışmalar bilimsel olmayan politik tutumlara yönelindiğinde kriz patlak veriyor. Kendi tutumunu destekleyen uluslararası anlaşmalara dayalı bilimsel gerçeklere ve belgelere sahip olan Mısır, vizyonunu uluslararası düzeyde sunma konusunda çok başarılı.”
Nil Nehri ülkelerinin büyük bir su bolluğuna sahip olduklarını, dolayısıyla aslında böyle bir çatışmaya ihtiyaç duymadıklarına işaret eden Allam, bilimsel çalışmalara göre çoğu yukarı havza ülkesindeki yağış miktarının yılda en az 900 milimetreden olduğunu, bunun Kongo'da yılda iki bin milimetreye ulaştığını söylüyor. Bu ülkelerin çoğunun on milyarlarca metreküp suyun bulunduğu devasa göletlere ve bataklıklara sahip olduğuna işaret eden Alam, Nil havzasında su kıtlığı çeken tek ülkenin yılda kişi başına yalnıza 500 metreküp suyun düştüğü Mısır olduğuna dikkat çekti.
Mısır, nehrin yukarı kesiminde yer alan ülkelerin tarım, elektrik üretimi, konut ve endüstriyel kullanım için su temini amacıyla barajlar inşa etmesine şu iki şartın oluşması halinde karşı değil: Bu adımların önceden haber verilerek kaynak ülkeler için maksimum getiri sağlanması ve Mısır'a en az derecede zarar verilecek şekilde dolum ve işletim için oluşturulan plan ve kurallar hakkında istişare edilmesi.
Nitekim Mısır, Nahda Barajı’nı milyonlarca vatandaşının hayatı için varoluşsal bir tehdit olarak görüyor. Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Hani Suveylem, yatığı açıklamada “Abartılı derecede büyük nitelikteki bu barajın işletiminde tek taraflı, iş birliği uyarınca yürütülmeyen uygulamalar feci sonuçlar doğurabilir”  ifadesini kullandı.
Suveylem, geçtiğimiz ay düzenlenen BM 2023 Su Konferansı’nda yaptığı konuşmada şunları söylemişti:
“Bu uygulamalar uzun bir kuraklık dönemine paralel olarak devam ettiği taktirde 1 milyon 100 binden fazla kişinin iş gücü piyasasından çıkması, Mısır'daki tarım alanlarının yaklaşık yüzde 15'inin kaybolması ve Mısır'ın gıda ithalatı faturasının ikiye katlanmasına şahit olunabilir.”



Sudan'da iki hükümet... Çözüm mü, bölünme mi?

Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
TT

Sudan'da iki hükümet... Çözüm mü, bölünme mi?

Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)

Sudan'da iki hükümetin varlığı, iç ve dış çevrelerde akıllardan uzak bir ihtimal değildi. Bu senaryo, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden yaklaşık bir yıl sonra, barışçıl bir çözüm için herhangi bir vizyon veya işaretin ufukta görünmemesi nedeniyle, olası birkaç senaryodan biri olarak ortaya atıldı.

ABD Barış Enstitüsü (USIP) Nisan 2024'te, Kenya'nın başkenti Nairobi'de, savaşa karşı olan geniş bir yelpazedeki siyasi ve sivil güçlerin katılımıyla bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda savaşın gidişatı ve nereye varacağı değerlendirildi ve olası senaryolar incelendi.

Çalıştayda 3 senaryo ortaya kondu; İlki, savaşın, çatışmanın iki tarafından biri olan Sudan ordusu veya HDK’nin askeri zaferiyle sona ermesi idi. Ancak bu seçenek, savaşın niteliği ve dış müdahalelerin açıkça ortaya çıkması nedeniyle dışlandı.

frgty6u7
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında Hartum'da yaşanan çatışmalarda ağır hasar gören bina (AFP)

İkinci senaryo, müzakere ve savaştı. Bu senaryoda, sahadaki güç dengesinde radikal bir değişiklik ya da ‘zayıf denge’ meydana gelir ve müzakere masasında savaşın durdurulması yönünde bir adım atılır. Her iki taraf da çatışmalardan yorgun düşmüş olsa da, ordu ve İslamcı müttefiklerinin, düşmanlıkları durdurmayı ve sivilleri koruyarak insani yardım ulaştırmayı amaçlayan Cidde Platformu’na defalarca ret cevabı vermeleri nedeniyle, bu seçenek o dönemde mümkün olmadı.

Çalıştayda yapılan uzun tartışmaların ardından odaklanılan üçüncü senaryo, Sudan'da iki hükümetin varlığıdır. Bu senaryo en olası olanıdır ve ülkedeki çatışmaların şiddetini azaltabilir ve taraflar arasında müzakere masasına oturmak için yollar açabilir.

Geçtiğimiz hafta, Sudan Kurucu İttifakı, HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) başkanlığında, ülkenin batısındaki Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala'yı merkez alan paralel bir hükümet kurduğunu duyurdu. Ancak, ülkeyi bölünmeye maruz bırakma korkusuyla, resmi devlet kurumları dışında herhangi bir otorite kurulmasına bölgede önceden karşı çıkılmıştı.

Siyasi analist Mahir Ebu’l Cuh, Port Sudan ve Nyala'da meşruiyet için çekişen iki hükümetin varlığının artık bir gerçek olduğunu ve her ikisinin de meşru olmadığını, bu nedenle herhangi bir yasal tanıma olmaksızın ele alınacağını söyledi.

dfrgty6
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, askerleriyle birlikte daha önceki bir Hartum ziyareti sırasında (Arşiv – Sudan ordusu sayfası)

Ebu’l Cuh, “Arap ve Afrika ülkeleri Sudan'ın bölünmesini istemiyor ve bölünmeye izin vermeyecek. Böylece bölgede parçalanmanın önü açılmayacak” ifadelerini kullandı.

Ebu’l Cuh, “Port Sudan'da ordunun liderliğindeki fiili hükümetin para birimi ve kimlik belgelerinin değiştirilmesi ve kontrol ettiği bölgelerde lise sınavlarının yapılmasıyla ilgili olarak attığı adımlar, HDK’yi bir ittifak kurmak ve paralel bir otorite oluşturmak için gerekçeler ve mazeretler bulmaya itti” dedi.

Siyasi analist Ebu’l Cuh, uluslararası toplumun ‘Sudan'da iki hükümetin varlığının çatışmanın sonucu olduğunu; nedeni olmadığını, çözümün her iki tarafın da varlığında yattığını ve bunun bölgesel ve uluslararası tarafların çıkarlarına uygun olduğunu anladığını, bu nedenle her iki hükümetle de muhatap olunmasının muhtemel olduğunu’ belirtti.

Ebu’l Cuh, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'dan oluşan dörtlünün ertelenen toplantısının amacının ‘bölge ülkelerinin endişelerini ve çıkarlarını uzlaşma formülüyle ele almak, bunları krizin çözümüne katkıları çerçevesinde değerlendirmek ve ateşkesle başlayıp Sudan'da demokratik federal sivil yönetimin yeniden tesis edilmesiyle devam etmek’ olduğunu bildirdi.

Ebu’l Cuh, HDK’nin ‘taktiksel’ bir çerçeve içinde ‘iki hükümetin varlığı’ senaryosunu hedeflediğini ve bunun amacının ‘müzakerelerin (eğer gerçekleşirse) fiili durum olarak iki otorite arasında veya her iki tarafın askeri liderleri arasında yapılması’ olduğunu söyledi.

Siyasi ve askeri analist Hüsameddin Bedevi ise Sudan'da iki hükümetin varlığının, uluslararası toplumun barışçıl çözüm şansını artıracağını düşündüğü bir senaryo olduğunu, ancak aynı zamanda düşmanlığın ileri aşamalarına ve çatışmanın uzamasına yol açabilecek olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.

Bedevi, “Silahlı çatışmanın devam etmesi ve uluslararası aktörlerin çekişmeleri, tarafları kontrol haritasını genişletmeye ve kendi sosyal çevrelerini temsil eden bölgelerde askeri varlık göstermeye itti” dedi.

Bedevi, “Her iki taraf da uluslararası meşruiyet arıyor ve kontrolündeki bölgelerde sivilleri koruduğu mesajını dünyaya iletmeye çalışıyor” diye konuştu.

Diğer yandan Darfur Bölgesi Valisi ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi, HDK tarafından ilan edilen paralel hükümetin bir veya iki yıl devam etmesi halinde fiili bir hükümet haline geleceğini ve uluslararası alanda tanınacağını, insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak için ateşkesin dayatılacağını söylemişti.