UEFA Şampiyonlar Ligi'nde İstanbul için geri sayım başlıyor

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde son sekize kalan takımların Avrupa futbolunun en büyüğü olabilmek için çıkacağı 60 günlük nefes kesecek maraton yarın başlıyor.

AA
AA
TT

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde İstanbul için geri sayım başlıyor

AA
AA

2004-05 sezonu. İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı, "Devler Ligi"nin en unutulmaz finallerinden birine ev sahipliği yaptı ve Liverpool, 3-0 geriden gelerek futbol şölenine dönüştürdüğü tarihi maçı Milan karşısında penaltılarla 3-2 kazandı.
Sonrasında silinmez izler bırakacakları Avrupa futbol sahnesine o yıllarda yavaş yavaş çıkmaya başlayan 17 yaşındaki Messi ile 20 yaşındaki Ronaldo, Barcelona'nın Chelsea'ye, Manchester United'ın da Milan'a son 16 turunda elenmesiyle çeyrek finali göremedi.
Devler Ligi'nde final 18 yıl sonra yine İstanbul'da. Eski takımı Manchester United'da umduğunu bulamayan ve sürpriz bir şekilde Suudi Arabistan'a giden Ronaldo ile Bayern Münih engelini aşamayan Paris Saint-Germainli Messi, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde 2005'ten bu yana üçüncü kez sahne almayacak.
Bu senaryo futbolseverlere yine unutulmaz bir final vaat eder mi bilinmez ama takımlara bakıldığında son yılların en çekişmeli tur mücadeleleri futbolseverlere göz kırpıyor.

Ancelotti ve Chelsea, İstanbul'da ikinci finalin peşinde
Kupanın son şampiyonu Real Madrid'in Chelsea ile eşleşmesi, İspanyol ekibinin toplamda 5-4 kazanmak için uzatmalara ihtiyaç duyduğu geçen yılki çeyrek finalin tekrarı niteliğinde.
Turnuvayı oyuncu olarak iki, teknik adam olarak da dört kez kazanan İtalyan Carlo Ancelotti yönetimindeki Real Madrid, ilk maçta çarşamba günü Chelsea'yi ağırlayacak. 18 Nisan Salı günü oynanacak rövanşta ise Alman stoper Antonio Rüdiger, Londra ekibinden ayrıldıktan sonra ilk kez Stamford Bridge'e dönecek.
Sezon başında Şampiyonlar Ligi'ni kazanan teknik direktörü Thomas Tuchel'i kovan Chelsea, proje takımı olma iddiasıyla 5 yıllık imza attırdığı İngiliz Graham Potter'ın da 7 ay sonra işine son vererek eski futbolcusu ve teknik direktörü Frank Lampard'ı sezon sonuna kadar göreve getirdi.
İki takımdan biri finale kadar gitmesi durumunda Chelsea ve Ancelotti, İstanbul'da ikinci kez kupa heyecanı yaşayacak. Chelsea, 2019'da UEFA Süper Kupa, Ancelotti de Milan'ın başında Şampiyonlar Ligi finalini İstanbul'da oynamış, iki maçı da penaltılarla Liverpool kazanmıştı.

Guardiola için uzun bekleyişe son vermek kolay olmayacak
2011'de Barcelona ile ikinci kez kazandığı Şampiyonlar Ligi şampiyonluğundan bu yana kupayı kaldıramayan Manchester City Teknik Direktörü Pep Guardiola, hem takımının hem kendisinin uzun bekleyişine son vermek için önce eski takımı Bayern Münih'i elemek zorunda.
52 yaşındaki Guardiola, Münih'te geçirdiği üç yıl boyunca (2013-2016) 3 Bundesliga, 2 Almanya Kupası, birer kez Dünya Kulüpler Kupası ve UEFA Süper Kupası'nı kazandı.
2020'de UEFA Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Bayern Münih'le ayrılışının ardından ilk kez karşılaşacak Guardiola, yarı final biletini alırsa Lampard yönetimindeki Chelsea ya da kupayı 14 kez müzesine götüren Real Madrid ile eşleşecek.
Manchester City ve Real Madrid geçen yıl yarı finalde eşleşmiş, İspanyol ekibi uzatmalarda attığı golle finale çıkmıştı.
Bayern Münih, Chelsea gibi çeyrek final öncesi teknik direktör değişikliğine giden iki takımdan biri. Takımın performansından memnun olmayan ve Julian Nagelsmann ile yollarını ayıran Bavyera temsilcisi, sezon başında Chelsea'den kovulan Thomas Tuchel ile anlaştı.
2020'de Paris Saint-Germain'le Şampiyonlar Ligi finalinde Bayern Münih'e kaybeden Tuchel, bir yıl sonra Chelsea ile kupayı kaldırmayı başarmıştı.
Bu eşleşmeyle Manchester City'den Bayern Münih'e transfer olan Leroy Sane ile kiralanan Joao Cancelo, yarınki maçta Etihad Stadı'na dönecek.

3 İtalyan takımına karşı Portekiz'den Benfica
Kura, finalde Juventus'un Real Madrid'e yenildiği 2017'den bu yana ilk kez bir İtalyan kulübünün ya da Jose Mourinho yönetimindeki Porto'nun Monaco'yu yendiği 2004'ten bu yana ilk kez bir Portekiz takımının yer alabileceği anlamına geliyor. Serie A'nın açık ara lideri Napoli ile Milan, Inter ile de Benfica yarı finale çıkmak için tur arayacak.
Avrupa'nın önde gelen beş liginde maç başına en yüksek puan oranına sahip Napoli, Victor Osimhen, Giovanni Simeone, Khvicha Kvaratskhelia ve Piotr Zielinski gibi gol ayaklarıyla rakiplerini korkuturken, bu futbolcuların dördünün de 4'er gol atarak tehdidi yayması İtalyan ekibini daha da tehlikeli hale getiriyor.
Milan, son sekize kalan takımlar arasında en az pas deneyen ve paslarının büyük bölümünü uzun oynayan bir takım. İki takımın ligde nisan başında oynadığı maçı deplasmanda 4-0 kazanan Milan, eşleşmenin zorlu geçeceğinin sinyallerini verdi.
Ligde 10 maçlık galibiyet serisi Porto mağlubiyetiyle bozulan Benfica, Şampiyonlar Ligi'nin en skorer ikinci takımı.
Portekiz temsilcisinin yarın sahasında ağırlayacağı Inter, deplasman performansı en zayıf takım olarak dikkat çekerken, son sekizdeki ekipler arasında bu tura kadar en düşük (+4) gol averajını elde etti. Buna karşın kaleci Andre Onana'nın yüzde 80'e yakın kurtarış yüzdesiyle formda bir sezon geçirmesi Inter için avantaj.

İstanbul'da yeni şampiyon çıkabilir
İstanbul, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 23. farklı şampiyonu çıkarabilir. En son Chelsea'nin 2012 yılında turnuvanın yeni şampiyonu olduğu turnuvada Napoli ve Manchester City, tarihlerinin ilk kupasını kovalıyor.
Son sekize kalan takımlardan Real Madrid 14, Milan 7, Bayern Münih 6, Inter 3, Benfica ve Chelsea 2'şer kez şampiyon oldu.

Çeyrek finalin "en"leri
Çeyrek finalde en fazla forma giyen oyuncu: 23 maç, Lionel Messi
Çeyrek finallerde en fazla gol atan futbolcu: 25 gol, Cristiano Ronaldo (Manchester United, Real Madrid, Juventus)
Bir çeyrek final maçında en fazla gol atan futbolcu: 4 gol, Lionel Messi (Barcelona-Arsenal, 2010)
Bir çeyrek final eşleşmesinde en fazla gol atan futbolcu: 5 gol, Cristiano Ronaldo (Real Madrid-Bayern Münih, 2016/17)
En çok hangi kulüp çeyrek finale ulaştı: 38 kez, Real Madrid
En çok hangi kulüp art arda çeyrek finale kaldı: 13 kez Barcelona (2007/08–2019/20)
En çok hangi kulüp çeyrek final eşleşmelerinden turla ayrıldı: 31 kez, Real Madrid
Çeyrek finalde en çok hangi kulüp gol attı: 146 gol, Real Madrid
En farklı çeyrek final galibiyeti: 8-0, Real Madrid-Sevilla (1957/58)
Çeyrek finalde gol atan en genç futbolcu: 17 yaş 217 gün, Bojan Krkic (Schalke 0-1 Barcelona)
En çok hangi ülkenin takımları çeyrek finalde oynadı: İspanya (Real Madrid 38, Barcelona 22, Atletico 11, Valencia 4, Deportivo 3, Villarreal 3, Sevilla 2, Athletic Club 1, Malaga 1, Real Sociedad 1).



Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
TT

Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta şu anda gerçekleştirilen ve dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olan Tour de France'i inceleyeceğiz.

Fransa Bisiklet Turu'na geçmeden önce bu etkinliğin bir parçası olduğu yol bisikleti yarışlarına bakalım.

Yol bisikleti yarışı 

Yol bisikleti yarışlarında sporcular genellikle asfalt zeminde uzun mesafeleri yüksek hızlarda kat ediyor. Bu disiplin, bisiklet sporunun en bilinen ve prestijli dalı. En meşhur örneği Tour de France olan bu yarışlarda bireysel performansın yanı sıra takım stratejileri de büyük rol oynuyor. Fiziksel dayanıklılık, taktik ve hız, yol bisikleti yarışlarında kazananı belirleyen unsurlardan bazıları. 
 

cdvfgthyj
Avustralya'lı Ben O'Connor, 18. etabı kazanan bisikletçi oldu (AP) 

Tour de France

Her yıl temmuzda başlayan ve iki gün tatil dahil 23 gün süren Fransa Bisiklet Turu, 21 etaptan oluşuyor. 3 bin 338 kilometre boyunca heyecanın dinmeyeceği organizasyonu bu yıl 23 takımdan 184 bisikletçi katılıyor. 

Bir gazetenin reklam kampanyası olarak başlayan Fransa Bisiklet Turu (Tour de France), artık dünyanın en prestijli bisiklet yarışı. 1903'te L'Auto gazetesinin talebi üzerine genç muhabir Géo Lefèvre, satışları artırmak için 6 aşamalı bir "Fransa Turu" yarışması önerdi.

İlk Tur'a katılan 60 bisikletçi Lyon, Marsilya, Toulouse, Bordeaux ve Nantes şehirlerinden geçip Paris'e geri döndü. Yarış, bitirilebileceğine dair şüphelere rağmen büyük bir sansasyon yarattı. Fakat bu bilinirlik beraberinde tartışmaları da getirdi. 1904'teki turda, 1903 şampiyonu Maurice Garin dahil ilk 4 sırayı alan bisikletçiler hile ve müdahale nedeniyle diskalifiye edildi. Garin bir daha asla kazanamadı ve 1904 şampiyonluğu Henri Cornet'e geçti.

Kaotik başlangıcının ardından Tur, üç haftalık zorlayıcı bir formata kavuştu. Organizatörler Henri Desgrange ve Lefèvre sınırları zorluyordu: İspanya'yla Fransa'yı birbirinden ayıran Pireneler sıradağlarını da yarışa dahil ettiler. Hatta anlatılanlara göre şampiyon Octave Lapize, Tourmalet geçidine tırmanırken organizatörler için "katiller" demiş. Ertesi yıl 2 bin 600 m yüksekliğindeki Galibier dahil Alpleri de eklediler ve mesafeyi 4 bin 800 kilometrenin üzerine çıkardılar. 

1919'da, kaosun ortasında düzeni sağlamak için Desgrange, liderlere ilk maillot jaune (sarı mayo) ödülünü verdi. Bu ödül, L'Auto gazetesinin kağıdının rengiyle uyumlu olduğu için seçildi. O andan itibaren seyirciler sarı mayoyu kimin giydiğine ya da giyebileceğine odaklanıyor ve bu gelenek hâlâ devam ediyor.

Bisikletçilerden saatler önce parkura çıkıp kalabalığı eğlendiren ve yarışın masraflarını karşılayan sponsor araçlarıyla geçit arabalarından oluşan tanıtım konvoyu, Tur'a 1930'da dahil oldu. 

1936 yılındaysa Fransız işçilere ücretli izin zorunlu hale getirildi ve böylece her temmuzda düzenlenen troisième semaine (üçüncü hafta) yarışı yazın bir ritüeli haline geldi.

Yüzyılın ortasına gelindiğinde Fransa Bisiklet Turu, artık ülkenin kültürel dokusunun bir parçasıydı: Dağ yollarında tezahürat yapan kalabalıklar, deniz kenarına yapılan geziler kadar Fransız yazının tipik bir özelliği haline gelmişti. 

fgthyju
Fransız Bernard Hinault ve ABD'li Greg Lemond, 1986'daki Tour de France'ta 18. etabın bitiş çizgisini birlikte geçiyor (Reuters) 

Tour de France, dünya savaşları sırasında düzenlenmedi ancak 1947'den sonra savaş sonrası bir rönesans yaşadı. Fransız bisikletçiler 1940'ların sonu ve 1950'lerde hakimiyet kurarken Louison Bobet, üç kez üst üste kazandı (1953–55). Jacques Anquetil 1960'ların başında 5 şampiyonluk elde etti. Anquetil ve Raymond Poulidor arasındaki rekabet efsanevi hale geldi.

Tur'un en büyük şampiyonları 1970'lerde çıktı. Acımasız yarışları nedeniyle "Yamyam" lakaplı Belçikalı Eddy Merckx, Fransa Bisiklet Turu'nu 5 kez kazandı (1969-72, 1974) ve 34 etap zaferiyle rekor kırdı.

Hakimiyeti çıtayı belirleyen Merckx, genel olarak gelmiş geçmiş en dominant bisikletçi kabul ediliyor. Onun ardından, Tour de France'ı 5 kazanan Fransız Bernard Hinault (1978–85) ve 5 kez üst üste kazanan İspanyol Miguel Indurain (1991–95) geldi. Anquetil, 1960'larda 5 zafer kazanan ilk bisikletçi olmuştu ve bu zaferleri 1957 ile 1964 yılları arasında elde etmişti.

1980'lerde ve 1990'larda Tur daha küresel hale geldikçe, dünyanın dört bir yanından şampiyonlar ortaya çıktı. Amerikalı Greg LeMond üç kez kazandı (1986, 1989, 1990) ve Avrupalı dışından gelen ilk şampiyon olarak yarışın uluslararası statüsünü pekiştirdi.

LeMond'un gelişi ve İspanya, Britanya, Kolombiya, Avustralya ve diğer ülkelerden çıkan şampiyonların sayısının artması, Tur'u kazanmanın artık sadece Fransızlar veya Belçikalıların tekelinde olmadığını açıkça gösterdi. 1990'da LeMond'un üçüncü zaferi, Tur'un gerçek bir "dünya" etkinliği haline geldiğinin kanıtı olarak geniş çapta kutlandı.

Ancak Tour de France'in muhteşem tarihinde skandallar da var. Özellikle doping, bu yarışa defalarca gölge düşüren en büyük unsur. 1998 Festina Olayı, bir dönüm noktasydı. Festina takımının arabasını durduran polis, büyük miktarda yasaklı madde buldu. Birkaç gün içinde Festina takımının tamamı yarıştan ihraç edildi. Bu olay, bisiklet sporunun en iyi takımlarından birinde yürütülen "planlı bir doping programı"nı ortaya çıkardı ve Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) kurulmasını hızlandırdı.

Daha sıkı testler yapılmaya başlansa da bisiklet sporunun güvenilirliği sarsıldı: Özellikle Fransız taraftarlar, 1998'deki kavgaları ve suçlamaları hiç unutmadıkları için yarışlara yeniden güven duymuyor. 

Doping nedeniyle mirası altüst olan en ünlü şampiyonsa Lance Armstrong. Teksaslı sporcu, kanseri yenerek 7 kez üst üste Tour de France'ı kazandı (1999-2005) ve uluslararası bir ikon haline geldi.

Ancak onlarca yıldır süren şüpheler, ABD Dopingle Mücadele Ajansı (USADA) tarafından kapsamlı bir soruşturma açılmasına neden oldu. 2012'de sporun yönetim organı Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), USADA'nın "spor tarihinin en sofistike, profesyonel ve başarılı doping programı"nın Armstrong'un zaferlerini mümkün kıldığı yönündeki bulgularını resmen kabul etti. Armstrong'un 7 şampiyonluğu da elinden alındı.

fghyjukı
Lance Armstrong, "Beni 1995'e, herkesin doping yaptığı günlere geri gönderseniz muhtemelen yine yapardım" diyor (Reuters)

Dönemin UCI Başkanı Pat McQuaid, kararın ardından "Lance Armstrong'un bisiklet sporunda yeri yok" açıklamasını yapmıştı.

Dopingden yakalanan başka şampiyonlar da var. Örneğin 2010 şampiyonu Alberto Contador, clenbuterol kullanımı nedeniyle bir unvanından mahrum bırakıldı ve çeşitli dönemlerden birçok bisikletçi doping testlerinde başarısız oldu. Doping, Tur'un her dönemini lekeleme tehdidi oluşturan hassas bir konu olmaya devam ediyor.

Güvenlik sorunları da tartışmalara yol açıyor. Dağ inişleri ve dar yollar, kazaların ciddi sonuçlara yol açabileceği anlamına geliyor. 1995'te İtalyan Fabio Casartelli, yüksek hızda bir iniş kazasında trajik bir şekilde hayatını kaybetti ve bu olay, daha sonra kaskların zorunlu hale getirilmesine neden oldu. 

Son yıllarda seyircilerin müdahaleleri de kazalara neden oluyor. Örneğin, 2023 Turu'nda, yola eğilen bir taraftar 15. etapta büyük bir zincirleme kazaya neden oldu: Sarı mayonun favorisi Jonas Vingegaard da dahil Jumbo-Visma takımının bisikletçileri sert bir şekilde düştü ve takım daha sonra yasal işlem başlatmayı bile düşündü.

Polis, coşkulu kalabalık ve bisikletçilerin güvenliğini arasında denge kurmak zorunda: Organizatörler, hayranların parkura geçmemelerini ve tehlikeli duman bombaları kullanmamalarını istese de uzun dağ etaplarını denetlemek, yarış yetkilileri için "sağlık ve güvenlik kabusu" olmaya devam ediyor.

Tur, aynı zamanda siyasi veya sosyal protestolar için beklenmedik bir sahne haline geldi. Dikkat çeken olaylar arasında iklim aktivistlerinin eylemleri de yer aldı. 2022'deki 10. etapta, Dernière Rénovation grubundan birkaç protestocu kendilerini yola yapıştırarak yarışan grubu engelledi ve iklim değişikliği konusunda acil önlem alınmasını talep etti. Yarış, protestocular kaldırılana kadar durduruldu. Bu eylemler dünya çapında manşetlere taşındı ve diğerlerini gelecekteki yarışlarda benzer aksaklıklar yaratmaya teşvik etti. 

Uluslararası politika da yarışta yer buldu: Bu yıl 17. etap boyunca düzinelerce seyirci, bisikletçiler geçerken Filistin bayrakları sallayıp "Özgür Filistin" yazılı pankartlar açtı, sloganlar attı ve İsrail destekli Israel–Premier Tech takımının ihraç edilmesini istedi. Bu takımdaki bir İsrailli bisikletçi kendini güvende hissetmediğinden şikayet etti.

dfghyju
Dieulefit adlı yaklaşık 3 bin nüfuslu bir kasabada mağaza işleten Vanessa Huguenin, Tur'un görünürlüğünden yararlanmak için bu etkinliğin yaklaşık iki aydır planlandığını söyledi (Reuters)

Tour de France gelişmeye devam ediyor. Modern takımlar son derece taktiksel ve genellikle veriye dayalı stratejilerle yönetiliyor. Güç ölçerlerin, aerodinamik analizlerin ve gerçek zamanlı radyo iletişiminin kullanımı, yarışları çok kontrollü hale getirdi. Hatta geleneksellikten yana bazıları bunun yarışın spontanlığını yok ettiği eleştirisinde bulunuyor.

2025'te Groupama-FDJ patronu Marc Madiot, sürekli iletişimin bisikletçileri “uzaktan kontrol ettiğini” ve kaza riskini artırdığını savunarak, yarış radyolarının ve güç ölçerlerin yasaklanmasını önererek tartışmayı yeniden alevlendirdi. Onun yorumları daha geniş bir tartışmayı yansıtıyor: Radyolar olmadan bisikletçiler daha içgüdüsel kararlar almak zorunda kalabilirler ancak takımlar radyoların kazaları veya mekanik arızaları hemen bildirerek güvenliği de artırdığını savunuyorlar.

Yararlanılan kaynaklar: The Guardian, Rouleur, AP, Aspetar, Reuters