Dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu hizmete girdi

231 metre uzunluğa ve 32 metre genişliğe sahip TCG Anadolu'nun uçuş güvertesinde 11 adet SİHA konuşlandırılabiliyor, hangarında ise 30 SİHA taşınabiliyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu hizmete girdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dünyanın ilk silahlı insansız hava aracı (SİHA) gemisi ve Türkiye'nin en büyük askeri gemisi TCG Anadolu, İstanbul Tuzla'daki Sedef Tersanesi'nde düzenlenen törenle Türk donanmasının hizmetine girdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilen TCG Anadolu'nun Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim törenine; TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Mustafa Destici, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Sedef Tersanesi İcra Kurulu Başkanı Metin Kalkavan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.
TCG Anadolu'nun teslim töreninde, geminin uçuş güvertesinde, Baykar tarafından geliştirilen Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma ve kanatları katlanabilen Bayraktar TB3 SİHA da yer aldı.

- "Türk Silahlı Kuvvetleri için çok önemli bir güç çarpanı"
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en büyük ve kapsamlı gemisi olan TCG Anadolu'nun, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde yer alan gemiler içerisinde bir ilk niteliği taşıdığını söyledi.
TCG Anadolu'nun Türk Silahlı Kuvvetleri için çok önemli bir güç çarpanı olduğunu belirten Demir, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanım, uçak gemisi vizyonunu da siz koydunuz. Savunma sanayimizin gelişmesinde zatıalinizin şahsi destekleri ve kararlılığı bizim için en büyük güç oldu. Uçak gemisi vizyonunu koyduğunuzda, Anadolu gemimizi, uçak gemisine nasıl yaklaştırabiliriz diye düşündük. Baykar firmamızın da destekleriyle önce TB2'nin TB3 versiyonu daha sonra da inşallah Kızılelma bu geminin üzerinden operasyon yapabilecek hale getirilecek ve uçak gemisine doğru adım adım giden bir yolculuğu gerçekleştirmiş olacağız.
İnşallah ileride diğer uçaklarımızı da bu hale getiririz. Bu sektör içinde en büyük güç aslında bir koordinasyon ve iş birliği. Askeri fabrika ve tersanelerimiz, devlet şirketlerimiz, vakıf şirketlerimiz, özel tersane ve fabrikalarımız, araştırma kuruluşlarımız, TÜBİTAK'ımız ve enstitüleri, üniversitelerimiz toptan bir iş birliği içinde, omuz omuza vererek çalışmakla savunma sanayimizi çok daha ileri ufuklara taşıyabileceğimize inanıyoruz."
Demir, bugün başka bir olayın da 3 tane MİLGEM sınıfı fırkateynin kaynak töreninin yapılması ve 3 geminin birden özel tersanelerde 36 ay içinde inşa edilerek hizmete girmesinin başlangıç adımlarının atılması olduğunu vurgulayarak, "Savunma sanayimizin katettiği mesafelerde sizlerin kararlılığı ve desteklerine her zaman için şükranlarımızı sunuyoruz. Bu projeler sırasında bütün paydaşlara, başta Milli Savunma Bakanlığımız, Deniz Kuvvetlerimiz, Savunma Sanayii Başkanlığımız, Sedef Tersanemiz, diğer tersanelerimiz ve diğer bütün paydaşlara içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu süreç içinde zatıalinizin desteklerinden dolayı bütün sektör adına bir kez daha zatialinize hürmet ve desteklerimi sunarken, gemilerimizin donanmamıza, vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum." diye konuştu.

- "Dünyanın en büyük elektrikli çift pervanesine sahip"
Sedef Tersanesi İcra Kurulu Başkanı Metin Kalkavan da hayallerinden bir tanesini gerçekleştirdiklerini aktararak, "Biz tersaneler bir iş aldığımızda, bir de tesliminde seviniriz. Arada hep acı, problem, zahmet vardır ama teslimde her şeye değer, her şeyi unuturuz." dedi.
TCG Anadolu'nun kendi sınıfının dünyada en iyisi olduğunu vurgulayan Kalkavan, "En büyük sanayi ürünümüz, en karmaşık, yapımı en uzun süren 8,5 milyon adam/saat, 1 milyon adam/gün ile yapılan, tek parçada ülkemizin ürettiği en değerli sanayi ürünü. 1200 kilometre kablo ile buradan Rize'ye kadar kablo döşenmiş. Bu kabloları döşerken 35 bin ekipman 70 bin uç doğru yere bağlanmak zorundaydı." ifadelerini kullandı.
Kalkavan, TCG Anadolu'nun çok akıllı bir eser olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"40 bin tane sensörden gelen bilgilerle komuta merkezinde o bilgilerin analiziyle nerede, nasıl, ne yapıldığını her an öğrenebilirsiniz. Bu, modern, çok maksatlı bir uçak gemisi. Helikopterin rampaya ihtiyacı yok ama bunda rampamız var. Bu geminin dümeni yok. Dünyanın en büyük elektrikli çift pervanesi, aynı zamanda dümen görevi görür ve üstün manevra kabiliyeti sağlar.
Bu gemi, testler zamanında 60 gün seyir yaptı. Bu, Türkiye'nin en büyük askeri gemisi. amiral gemisi. Ülkemde savunma sanayi sizden (Cumhurbaşkanı Erdoğan) önce ve sizden sonra diye anılacaktır. Bu konuda yaptıklarınız unutulmaz. Bu gemi yüzde 100 milli gemi. Gemi inşa sanayi olarak yapamayacağımız gemi yok. Uluslararası uzmanların söylemiyle artık şampiyonlar ligindeyiz. Bu gemiyi anlatmaya ne dakikalar, ne saatler, ne günler yeter. Bu gerçekten herkesin yapabileceği bir şey değil."

- Dünyada bu ölçekte gemiye sahip olan 12 ülke bulunuyor
Verilen bilgiye göre, TCG Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi Projesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla 2015 yılında Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın ihtiyaçları doğrultusunda başlatıldı. Mayıs 2019'da denize indirilen gemi, Haziran 2022'de deniz kabul testlerine başladı.
TCG Anadolu, İstanbul Tuzla'daki Sedef Tersanesi'nin ana yükleniciliğinde inşa edildi. Yerlilik oranı yaklaşık yüzde 70 olan projede, 131 alt yüklenicinin yanı sıra üniversiteler ve araştırma merkezleri görev aldı.
Dünyada bu ölçekte gemiye sahip olan sadece 12 ülke bulunuyor. TCG Anadolu, Türk donanmasının gücüne güç katacak ve caydırıcılığını artıracak.
TCG Anadolu, üzerine iniş-kalkış yapacak SİHA'larla dünyanın "ilk SİHA gemisi" olacak. Bunun için de Baykar tarafından kanatları katlanabilen Bayraktar TB3 SİHA geliştiriliyor. Ayrıca, gemiye yine Baykar tarafından geliştirilen muharip insansız uçak sistemi Bayraktar Kızılelma ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii tarafından geliştirilen Hürjet Hafif Taarruz Uçağı'nın iniş-kalkış yapabilmesi için çeşitli çalışmalar devam ediyor.
TCG Anadolu; Ege, Akdeniz ve Karadeniz'de asgari 1 tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üs desteği gerektirmeksizin, kendi lojistik desteği ile kriz bölgesine intikal ettirebilecek kapasitede bulunuyor. Gemideki silah sistemleri, savaş yönetim sistemi, elektronik harp sistemleri, kızılötesi arama ve takip sistemi, elektro-optik arama sistemi, lazer ikaz sistemi, torpido savunma sistemi, radarlar, muhabere sistemleri, seyir sistemleri, bilgi dağıtım sistemleri yerli ve milli imkanlarla geliştirildi.

- 231 metre uzunluğa ve 32 metre genişliğe sahip
Gemi, gerektiğinde doğal afet yardım görevleri çerçevesinde de kullanılabilecek. Bünyesinde yer alan tam teşekküllü hastane ve ameliyathane imkanları sayesinde doğal afet yardımı, insani yardım ve mülteci tahliye harekatlarında tıbbi destek sunabilecek.
TCG Anadolu, 231 metre uzunluğa ve 32 metre genişliğe sahip bulunuyor. Tam yük deplasmanı en fazla 27 bin 436 ton olan gemi, bu haliyle en az 20,5 knot azami sürat ve 16 knot ekonomik süratle görev yapabiliyor.
Ekonomik sürati ile tam yükte en az 9 bin deniz mili seyir siasına sahip TCG Anadolu'nun içindeki su alabilen havuza her biri 1 tank taşıyan 4 mekanize çıkarma gemisi girebiliyor. Gemi, araç güvertelerinde 13 tank, 27 zırhlı amfibi hücum aracı (ZAHA), 6 zırhlı personel taşıyıcı, 33 muhtelif araç, 15 römork olmak üzere toplamda 94 araç taşıyabiliyor.
Geminin uçuş güvertesinde 10 helikopter veya 11 adet SİHA konuşlandırılabilecek, hangarda ise 19 helikopter veya 30 SİHA taşınabilecek. Gemi, 1.223 personele ev sahipliği yapacak. Gemide, tam teşekküllü hastane imkanı ve 2 ameliyathane de bulunuyor.
Sözleşme tarihi 1 Haziran 2015 olan TCG Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi Projesi'nde sac kesim başlangıcı 30 Nisan 2016'da yapılmıştı. İlk blok kızağın 5 Şubat 2018'de yapıldığı projenin denize inişi 4 Mayıs 2019'da, geçici kabulü 14 Aralık 2022'de, geçici teslimi ise 21 Ocak 2023'te gerçekleştirilmişti.

- 3 yeni milli fırkateynin sac kesimi yapıldı
TCG Anadolu'nun teslim töreninin ardından 3 yeni MİLGEM fırkateyninin sac kesimi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi. Böylece Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından Deniz Kuvvetleri için yürütülen MİLGEM Projesi'nin devamı niteliğindeki İSTİF Sınıfı Fırkateynler kapsamında 3 yeni fırkateynin inşa süreci başladı.
STM-TAİS iş ortaklığında yürütülecek projede, Anadolu, Sedef, ve Sefine tersanelerinin her birinin eş zamanlı olarak 1 adet İSTİF sınıfı fırkateyni 36 ayda inşa etmesi planlanıyor.
Tüm sensör ve silah sistemi milli olarak geliştirilen İSTİF sınıfı fırkateynler, milli hava savunma kabiliyetleri ile donatılacak. Ek olarak baş top, helikopter yakalama sistemi ve ana tahrik sisteminin muhtelif bileşenleri gibi birçok alanda da millileştirme faaliyetleri sürdürülecek.
3 yeni MİLGEM fırkateyninin sac kesiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler, TCG Anadolu’nun önünde hatıra fotoğrafı çekildi, çekimin ardından gemiyi ziyaret etti ve incelemelerde bulundu.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe