Dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu hizmete girdi

231 metre uzunluğa ve 32 metre genişliğe sahip TCG Anadolu'nun uçuş güvertesinde 11 adet SİHA konuşlandırılabiliyor, hangarında ise 30 SİHA taşınabiliyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu hizmete girdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dünyanın ilk silahlı insansız hava aracı (SİHA) gemisi ve Türkiye'nin en büyük askeri gemisi TCG Anadolu, İstanbul Tuzla'daki Sedef Tersanesi'nde düzenlenen törenle Türk donanmasının hizmetine girdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilen TCG Anadolu'nun Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim törenine; TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Mustafa Destici, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Sedef Tersanesi İcra Kurulu Başkanı Metin Kalkavan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.
TCG Anadolu'nun teslim töreninde, geminin uçuş güvertesinde, Baykar tarafından geliştirilen Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma ve kanatları katlanabilen Bayraktar TB3 SİHA da yer aldı.

- "Türk Silahlı Kuvvetleri için çok önemli bir güç çarpanı"
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en büyük ve kapsamlı gemisi olan TCG Anadolu'nun, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde yer alan gemiler içerisinde bir ilk niteliği taşıdığını söyledi.
TCG Anadolu'nun Türk Silahlı Kuvvetleri için çok önemli bir güç çarpanı olduğunu belirten Demir, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanım, uçak gemisi vizyonunu da siz koydunuz. Savunma sanayimizin gelişmesinde zatıalinizin şahsi destekleri ve kararlılığı bizim için en büyük güç oldu. Uçak gemisi vizyonunu koyduğunuzda, Anadolu gemimizi, uçak gemisine nasıl yaklaştırabiliriz diye düşündük. Baykar firmamızın da destekleriyle önce TB2'nin TB3 versiyonu daha sonra da inşallah Kızılelma bu geminin üzerinden operasyon yapabilecek hale getirilecek ve uçak gemisine doğru adım adım giden bir yolculuğu gerçekleştirmiş olacağız.
İnşallah ileride diğer uçaklarımızı da bu hale getiririz. Bu sektör içinde en büyük güç aslında bir koordinasyon ve iş birliği. Askeri fabrika ve tersanelerimiz, devlet şirketlerimiz, vakıf şirketlerimiz, özel tersane ve fabrikalarımız, araştırma kuruluşlarımız, TÜBİTAK'ımız ve enstitüleri, üniversitelerimiz toptan bir iş birliği içinde, omuz omuza vererek çalışmakla savunma sanayimizi çok daha ileri ufuklara taşıyabileceğimize inanıyoruz."
Demir, bugün başka bir olayın da 3 tane MİLGEM sınıfı fırkateynin kaynak töreninin yapılması ve 3 geminin birden özel tersanelerde 36 ay içinde inşa edilerek hizmete girmesinin başlangıç adımlarının atılması olduğunu vurgulayarak, "Savunma sanayimizin katettiği mesafelerde sizlerin kararlılığı ve desteklerine her zaman için şükranlarımızı sunuyoruz. Bu projeler sırasında bütün paydaşlara, başta Milli Savunma Bakanlığımız, Deniz Kuvvetlerimiz, Savunma Sanayii Başkanlığımız, Sedef Tersanemiz, diğer tersanelerimiz ve diğer bütün paydaşlara içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu süreç içinde zatıalinizin desteklerinden dolayı bütün sektör adına bir kez daha zatialinize hürmet ve desteklerimi sunarken, gemilerimizin donanmamıza, vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum." diye konuştu.

- "Dünyanın en büyük elektrikli çift pervanesine sahip"
Sedef Tersanesi İcra Kurulu Başkanı Metin Kalkavan da hayallerinden bir tanesini gerçekleştirdiklerini aktararak, "Biz tersaneler bir iş aldığımızda, bir de tesliminde seviniriz. Arada hep acı, problem, zahmet vardır ama teslimde her şeye değer, her şeyi unuturuz." dedi.
TCG Anadolu'nun kendi sınıfının dünyada en iyisi olduğunu vurgulayan Kalkavan, "En büyük sanayi ürünümüz, en karmaşık, yapımı en uzun süren 8,5 milyon adam/saat, 1 milyon adam/gün ile yapılan, tek parçada ülkemizin ürettiği en değerli sanayi ürünü. 1200 kilometre kablo ile buradan Rize'ye kadar kablo döşenmiş. Bu kabloları döşerken 35 bin ekipman 70 bin uç doğru yere bağlanmak zorundaydı." ifadelerini kullandı.
Kalkavan, TCG Anadolu'nun çok akıllı bir eser olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"40 bin tane sensörden gelen bilgilerle komuta merkezinde o bilgilerin analiziyle nerede, nasıl, ne yapıldığını her an öğrenebilirsiniz. Bu, modern, çok maksatlı bir uçak gemisi. Helikopterin rampaya ihtiyacı yok ama bunda rampamız var. Bu geminin dümeni yok. Dünyanın en büyük elektrikli çift pervanesi, aynı zamanda dümen görevi görür ve üstün manevra kabiliyeti sağlar.
Bu gemi, testler zamanında 60 gün seyir yaptı. Bu, Türkiye'nin en büyük askeri gemisi. amiral gemisi. Ülkemde savunma sanayi sizden (Cumhurbaşkanı Erdoğan) önce ve sizden sonra diye anılacaktır. Bu konuda yaptıklarınız unutulmaz. Bu gemi yüzde 100 milli gemi. Gemi inşa sanayi olarak yapamayacağımız gemi yok. Uluslararası uzmanların söylemiyle artık şampiyonlar ligindeyiz. Bu gemiyi anlatmaya ne dakikalar, ne saatler, ne günler yeter. Bu gerçekten herkesin yapabileceği bir şey değil."

- Dünyada bu ölçekte gemiye sahip olan 12 ülke bulunuyor
Verilen bilgiye göre, TCG Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi Projesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla 2015 yılında Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın ihtiyaçları doğrultusunda başlatıldı. Mayıs 2019'da denize indirilen gemi, Haziran 2022'de deniz kabul testlerine başladı.
TCG Anadolu, İstanbul Tuzla'daki Sedef Tersanesi'nin ana yükleniciliğinde inşa edildi. Yerlilik oranı yaklaşık yüzde 70 olan projede, 131 alt yüklenicinin yanı sıra üniversiteler ve araştırma merkezleri görev aldı.
Dünyada bu ölçekte gemiye sahip olan sadece 12 ülke bulunuyor. TCG Anadolu, Türk donanmasının gücüne güç katacak ve caydırıcılığını artıracak.
TCG Anadolu, üzerine iniş-kalkış yapacak SİHA'larla dünyanın "ilk SİHA gemisi" olacak. Bunun için de Baykar tarafından kanatları katlanabilen Bayraktar TB3 SİHA geliştiriliyor. Ayrıca, gemiye yine Baykar tarafından geliştirilen muharip insansız uçak sistemi Bayraktar Kızılelma ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii tarafından geliştirilen Hürjet Hafif Taarruz Uçağı'nın iniş-kalkış yapabilmesi için çeşitli çalışmalar devam ediyor.
TCG Anadolu; Ege, Akdeniz ve Karadeniz'de asgari 1 tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üs desteği gerektirmeksizin, kendi lojistik desteği ile kriz bölgesine intikal ettirebilecek kapasitede bulunuyor. Gemideki silah sistemleri, savaş yönetim sistemi, elektronik harp sistemleri, kızılötesi arama ve takip sistemi, elektro-optik arama sistemi, lazer ikaz sistemi, torpido savunma sistemi, radarlar, muhabere sistemleri, seyir sistemleri, bilgi dağıtım sistemleri yerli ve milli imkanlarla geliştirildi.

- 231 metre uzunluğa ve 32 metre genişliğe sahip
Gemi, gerektiğinde doğal afet yardım görevleri çerçevesinde de kullanılabilecek. Bünyesinde yer alan tam teşekküllü hastane ve ameliyathane imkanları sayesinde doğal afet yardımı, insani yardım ve mülteci tahliye harekatlarında tıbbi destek sunabilecek.
TCG Anadolu, 231 metre uzunluğa ve 32 metre genişliğe sahip bulunuyor. Tam yük deplasmanı en fazla 27 bin 436 ton olan gemi, bu haliyle en az 20,5 knot azami sürat ve 16 knot ekonomik süratle görev yapabiliyor.
Ekonomik sürati ile tam yükte en az 9 bin deniz mili seyir siasına sahip TCG Anadolu'nun içindeki su alabilen havuza her biri 1 tank taşıyan 4 mekanize çıkarma gemisi girebiliyor. Gemi, araç güvertelerinde 13 tank, 27 zırhlı amfibi hücum aracı (ZAHA), 6 zırhlı personel taşıyıcı, 33 muhtelif araç, 15 römork olmak üzere toplamda 94 araç taşıyabiliyor.
Geminin uçuş güvertesinde 10 helikopter veya 11 adet SİHA konuşlandırılabilecek, hangarda ise 19 helikopter veya 30 SİHA taşınabilecek. Gemi, 1.223 personele ev sahipliği yapacak. Gemide, tam teşekküllü hastane imkanı ve 2 ameliyathane de bulunuyor.
Sözleşme tarihi 1 Haziran 2015 olan TCG Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi Projesi'nde sac kesim başlangıcı 30 Nisan 2016'da yapılmıştı. İlk blok kızağın 5 Şubat 2018'de yapıldığı projenin denize inişi 4 Mayıs 2019'da, geçici kabulü 14 Aralık 2022'de, geçici teslimi ise 21 Ocak 2023'te gerçekleştirilmişti.

- 3 yeni milli fırkateynin sac kesimi yapıldı
TCG Anadolu'nun teslim töreninin ardından 3 yeni MİLGEM fırkateyninin sac kesimi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi. Böylece Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından Deniz Kuvvetleri için yürütülen MİLGEM Projesi'nin devamı niteliğindeki İSTİF Sınıfı Fırkateynler kapsamında 3 yeni fırkateynin inşa süreci başladı.
STM-TAİS iş ortaklığında yürütülecek projede, Anadolu, Sedef, ve Sefine tersanelerinin her birinin eş zamanlı olarak 1 adet İSTİF sınıfı fırkateyni 36 ayda inşa etmesi planlanıyor.
Tüm sensör ve silah sistemi milli olarak geliştirilen İSTİF sınıfı fırkateynler, milli hava savunma kabiliyetleri ile donatılacak. Ek olarak baş top, helikopter yakalama sistemi ve ana tahrik sisteminin muhtelif bileşenleri gibi birçok alanda da millileştirme faaliyetleri sürdürülecek.
3 yeni MİLGEM fırkateyninin sac kesiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler, TCG Anadolu’nun önünde hatıra fotoğrafı çekildi, çekimin ardından gemiyi ziyaret etti ve incelemelerde bulundu.



Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışı

Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
TT

Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışı

Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)

İsmail Derviş

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ankara ile Tel Aviv arasında Suriye ile ilgili yaşanan gerilime ilişkin açıklamaları, başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmak üzere herkesi şaşırttı. Netanyahu’ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın bir ilişkisi olduğunu söyleyen Trump, Netanyahu’nun makul olması gerektiğini belirterek, “Türkiye ile bir problemin varsa bunu çözebilirim” dedi.

Trump'ın bu ifadeleri, ABD için İsrail'in aşılamayacak bir kırmızı çizgi olması ve tüm dünyanın ABD tarafından İsrail’e Gazze Şeridi ve Lübnan'a karşı savaşında verilen sarsılmaz desteğe tanıklık etmesinden dolayı şaşırtıcıydı. Ancak mesele Türkiye ile olası bir çatışmaya ilişkin endişelere geldiğinde, Türkiye Washington'ın bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri olduğundan olay başka bir boyut kazandı.

Türkiye ve İsrail arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, Ankara ve Tel Aviv arasında diplomasi dilinin hâkim olduğu stratejik ve tarihi ilişki, gerginliğin azaltılmasına ve muhtemelen bir anlaşmaya varılmasına katkıda bulunabilir.

Çatışmaları önleyecek bir anlaşmaya varılması

Suriyeli bir kaynak Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada: “Şu an bir anlaşmadan söz ediliyor, ancak bu anlaşma bir ayrılma anlaşması değil, bir çatışmasızlık anlaşması. Çünkü aslında Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de bir çatışma yok, başka bir deyişle anlaşma, Suriye hava sahasında bir İsrail uçağı varsa, gideceği yerin bildirilmesi için sınırların çizilmesini öngörüyor” ifadelerini kullandı.

sdfrgt
Ankara ve Tel Aviv arasında, iki taraf arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Suriye'nin orta kesimlerinde Türkiye’nin askeri üsler kurmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanabilir (AFP)

Suriyeli kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genel olarak Suriye arenasında bir tür dengeye ihtiyaç var. Türkiye mevcut politikalarını sürdürerek İsrail'in Suriye topraklarını işgal etme girişimini engelleyebilir. Bunun için Şam ve Ankara hükümetleri arasında resmi bir anlaşma var. Bu da bunun her iki ülkenin de ortak çıkarına olduğu anlamına geliyor. İsrail ile Suriye'nin kuzeydoğusunda Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden silahlı gruplar arasında doğrudan bir temas olması halinde, Türkler de onların ulusal güvenliklerini etkileyecektir.”

Suriyelilerin Türkiye'ye güveni

Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığına göre Birleşmiş Milletler (BM) Koordinatörü Ammar Ebu Halava yaptığı özel açıklamada, “Bugün Suriyeliler olarak Türkiye'nin siyasi diplomasisine güvenmemize bir engel yok. Çünkü Türkiye Suriye halkının isteklerini boşa çıkarmadı. Türkiye ister yardım elini uzatarak ya da sınırlarının istikrarını koruyarak olsun Suriye halkına karşı herhangi bir olumsuz davranışta bulunmadı. Türkiye de istikrarlı bir ülkedir ve Suriye'nin egemenliğinden ödün vermediği sürece Suriyeliler olarak bizim için uygun olan her türlü anlaşmaya açığız” ifadelerini kullandı.

Gelecekte bir çatışma yok

Öte yandan Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de gelecekte bir çatışma yaşanmayacağını vurgulayan gazeteci yazar ve siyaset uzmanı Firas Rıdvanoğlu şunları söyledi:

“Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında gelecekte bir çatışma olmayacak. ABD’nin, bizzat Başkan Trump’ın İsrail'den Türkiye ile bir çözüm bulmasını istediğinde ortaya koyduğu tutumuna tanık olduk. Trump’ın bu açıklamaları, İsrail'in Suriye dosyasında Türkiye'ye karşı duruşunun ABD tarafından reddedildiğinin bir göstergesidir. Çünkü Suriye dosyasında yapılacak herhangi bir hata büyük bir savaşa yol açabilir. Suriye'deki durum, Lübnan'ın güneyinde duruma benzemez. Zira Hizbullah bölgesel olarak desteklenmiyor olabilir, ancak Şam bölgede önemli bir düğüm noktası olduğundan Suriye'deki durum farklı. Bu yüzden ABD, İsrail'in iddialarını reddetti.”

İstikrar arayışı

Rıdvanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin Suriye’de kurmak istediği askeri üslere gelince, Türkiye bu üsleri nereye kuracağını İsrail'in isteklerine göre değil, kendine nasıl uygun geliyorsa ona göre seçecektir. Türkiye’nin bu üsleri Suriye'nin kuzeyi, güneyi, batısı ve doğusundaki tüm sınırlarını gözetlemek amacıyla Suriye'nin merkezinde kuracağı tahmin ediliyor. Öte yandan Suriye hükümeti İsrail ile bir çatışma istemiyor. Türkiye ile İsrail arasında da Suriye’de bir çatışma yaşanmasını istemiyor. Suriye açıkça istikrar istediği ve İsrail’in de bu istikrara hizmet etmek için ne yapması gerekiyorsa onu yapması gerektiği mesajını veriyor.

Güvenlik koordinasyonu

Türkiye ile İsrail arasında güvenlik alanında kesinlikle bir koordinasyon olduğuna ve bu koordinasyonun herkes için en iyisi olduğuna inanan Rıdvanoğlu, “İsrail'in Türk hükümeti aracılığıyla Suriye'ye mesajlar göndermesi mümkün olduğu gibi Suriye'nin de Türkler aracılığıyla İsrail'e mesajlar göndermesi mümkün. Ancak Türkiye’nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin karar, Ankara ve Şam arasında alınması gereken ortak bir karardır ve akıllıca alınmalıdır. Genel olarak uluslararası toplum, ABD ve Avrupa, Suriye'de istikrarın sağlanması yönünde bir eğilim gösteriyor” şeklinde konuştu.

Karşı karşıya gelme korkusu

Suriyeli akademisyen ve araştırmacı Abdurrahman en-Nayif, Independent Arabia’ya yaptığı özel açıklamada, Türkiye ve İsrail arasında Suriye'de yaşanan gerilimin her geçen gün arttığını ve Suriye'nin bir kez daha askeri çatışmaya sürüklenme korkusuyla uluslararası bir rekabet alanı haline geldiğini söyledi. Bu durumun İsrail'in güneydeki kara harekâtından Suriye'nin derinliklerindeki hava saldırılarına kadar uzanan ve Türkiye'nin Suriyelilerin acı çekmeye devam etmelerine neden olacağını ve ülkede istikrarın sağlanmasını engelleyeceğini düşündüğü provokatif hamlelerinden kaynaklandığını ifade eden Nayif, “Türkiye için Suriye'nin istikrara kavuşması kendi çıkarına, zira bu kendi sorunlarının bir kısmını çözecek. Ancak Ankara ile Tel Aviv arasında askeri bir çatışma yaşanmayacak. Çünkü Türkiye bölgesel bir güç ve NATO üyesi. İsrail ise provokasyon tutkusuyla mümkün olduğunca çok şey kazanmayı amaçlıyor” yorumunda bulundu.

dfrgt
Gözlemciler Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğunda hemfikir (AFP)

İsrail'in düzenlediği saldırıların Türkiye'ye açık bir mesaj vermeyi amaçladığını düşünen Nayif’e göre bu saldırılar bölgesel barışı tehdit ediyor ve terörizmi körüklüyor. Ankara ise Suriye'nin istikrara kavuşmasını istiyor. Çünkü Suriye, özellikle Kürt meselesinde Türkiye'nin istikrarı için kilit bir faktör. Dolayısıyla Suriyeliler anlayış göstermeli, çünkü Suriye tükenmiş durumda.

Siyasette ticaret

Harmoon Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı olan Muhammed es-Sukkari, Beşşar Esed rejiminin düşmesi ve Şam’da yeni bir yönetimin kurulmasının Suriye dosyasındaki bölgesel aktörlerin değişmesine ve dönüşmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Belki de en önemli değişikliklerden birinin Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana türünün ilk örneği olan İsrail ile Türkiye’nin coğrafi olarak yakınlaşması olduğunu vurgulayan Sukkari, “İsrail'in sadece çıkarları değil, Washington'daki siyasi itibarı da dahil olmak üzere çeşitli endişeleri var. Dosyayla ilgili güç dengelerini yeniden çizen bu itibar, siyaseti ticarete benzer bir durum olarak gören Trump'ın yaklaşımını etkileyebilir ve Suriye dosyasında İsrail ve Türkiye de dahil olmak üzere ittifaklarını geleneksel politikalardan uzaklaşarak bölgesel değişkenleri maksimize eden etkileşimli politikalara doğru yeniden formüle etmesine neden olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Trump'ın son açıklamalarının İsrail'in artık Suriye'deki tek güç olmadığının ve Türkiye'nin Suriye içindeki ağırlığını arttırarak yeni angajman kuralları çizebileceğine dair işaretler taşıdığına dikkati çeken Sukkari, “Ancak bu kez durum sadece İsrail'in değil, Türkiye'nin de işine geliyor. Bu da iki tarafı çatışmak yerine koordinasyon kurmaya itiyor. Washington'ın Suriye'de İsrail ve Türkiye arasındaki angajman kuralları meselesini çözmek istediğine ve Trump'ın yeni politikasına (bölgede barış) hizmet etmediği için yeni bir savaşa sürüklenmek istemediğine inanıyorum. Tüm bu gerçekler, ABD'nin arabuluculuğuyla Suriye meselesinde ve İsrail ile Türkiye’nin yeni varlığının niteliği konusunda siyasi bir anlaşmaya varma olasılığının arttığını gösteriyor. Mümkün olan en yüksek kazanımları elde edebilecek gerilimin sürekli tırmandırılması bağlamı dışında arabuluculuk dosyası çözüme kavuşturulmadan kuralların belirlenmesi zor olabilir. Türkiye'nin şüphesiz Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurmaktan ziyade Şam ile Türkiye'nin nüfuzunu arttıracak bir ortak savunma anlaşması imzalamayı istiyor” ifadelerini kullandı.

Diğer oyuncular

Öte yandan siyasi uzman Nureddin el-Baba, Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında tansiyonun düşeceğini ve öngörülebilir bir gelecekte bir çatışmaya dönüşmeyeceğini düşünüyor. Türkiye’nin Suriye'de askeri üsler kurmasının Türkiye ile İsrail arasında değil, Suriye ile Türkiye arasında bir anlaşmanın yapılmasını gerektirdiğini ifade eden Baba, “Temelde iki taraf arasında bir anlaşma imzalanana kadar iki taraf arasında bir çatışma yok ve her iki taraf da gelecekte çatışma niyetinde değil” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye ve İsrail arasında Türkiye'den daha fazla arabuluculuk yapabilecek taraflar olduğunu söyleyen Baba, bu tarafların kimler olduğunu söylemekten kaçındı.

Türk akademisyen ve siyasi uzman Tuşkan Tarık, Ankara ile Tel Aviv arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Türkiye tarafından Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurulmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanmasının mümkün olduğunu söyledi. Türkiye ve İsrail arasında Suriye konusunda koordinasyon olduğuna dikkat çeken Tarık, Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasında arabulucu rolü oynayabileceğini belirtti.

Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğu, Şam'ın Türkiye'nin ülkedeki rolünden memnuniyet duyduğu, Türkiye ile stratejik bir ittifak kurmak istediği konusunda hemfikir olan gözlemciler, Ankara ve Tel Aviv arasında doğrudan askeri bir çatışma olmayacağını ve silahların başaramadığını diplomatik yollarla başarabileceklerini vurguladılar.