Hareketli jeopolitik üçgen

Donsetk bölgesindeki Ukraynalı askerler, İHA kullanımı konusunda eğitim alıyor. (AFP)
Donsetk bölgesindeki Ukraynalı askerler, İHA kullanımı konusunda eğitim alıyor. (AFP)
TT

Hareketli jeopolitik üçgen

Donsetk bölgesindeki Ukraynalı askerler, İHA kullanımı konusunda eğitim alıyor. (AFP)
Donsetk bölgesindeki Ukraynalı askerler, İHA kullanımı konusunda eğitim alıyor. (AFP)

İngiliz düşünür Colin Gray, “Coğrafya insanın kaderidir ve bundan kaçılamaz” der. Ne var ki yapay zeka -özellikle ‘data’- ile bile coğrafyadan kaçmak mümkün değil. Çünkü yapay zeka halen denizlerin ve okyanusların derinliklerine yerleştirilmiş 1,5 milyon kilometre uzunluğundaki kablolar aracılığıyla kullanıcılara ulaşıyor. Eğer data yoksa yapay zeka da yok demektir. The Economist dergisi, bir sayısında datayı 21’inci yüzyılın petrolüne benzetti.

Jeopolitik üçgen
Alman askeri düşünürü Karl Haushofer, bunun ne anlama geldiğini şöyle anlatıyor:
“Almanya’nın ulusal güvenliğini korumanın en iyi yolu, Avrupa sahnesine karışmak yerine Avrasya’yı kontrol etmek amacıyla Japonya ile ve coğrafi olarak Rusya genelinde bir ittifak kurmaktır. Japonya ile ittifak, başta donanması olan ülkeler olmak üzere Batı'nın etkisini ortadan kaldırır. (Adolf) Hitler bu fikri beğenmediğinden hem kendisi hem de Avrupa felaketi yaşadı. (Otto von) Bismarck döneminden bu yana Almanya’nın stratejik kültürünün, bir cephe kurup karşı cepheyle ilgilenmek gerektiğinden, bu çabalardan kurulmak için doğu cephesi Rusya ile başta Fransa olmak üzere batı cephesi Avrupa ile aynı anda iki cephede savaştan kaçınmaya dayandığı hatırlatılmalı.”
Dolayısıyla bu hareketli jeopolitik üçgen, şimdi Rusya’nın yanı sıra Çin ve ABD’nin aktif olduğu Avrasya’ya dayanıyor. Haushofer'e göre Japonya jeopolitik üçgende önemli bir taraftı. Fakat bugün Çin, Japonya'nın Doğu'daki yerini almış durumda. Ancak hareketli jeopolitik üçgenin en önemli tarafı, yani ABD silahını çekmiş değil.
Bazı uzmanlar, dünyanın Çin'in dönemin ABD Başkanı Nixon'ın ziyaretiyle Sovyetler Birliği'nden ayrıldığı Soğuk Savaş döneminde iki kutupluyken bile üç kutuplu bir dünya olduğunu söylüyorlar. Bugün dünya düzeninin ABD tarafından kontrol edilen yekpare bir sistem olduğu söylenebilir mi? Elbette hayır.
Çin ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler, her zaman sorunsuz değildi. İki güç arasındaki mücadele, çoğunlukla sınırların çizilmesi ve tıpkı Rusya'nın Sovyetler Birliği olduğu dönemde yaptığı gibi, Çin'in emperyal Rusya lehine zorla vazgeçtiği topraklar çevresinde veriliyordu. Çin, 1858 yılında Vladivostok Altın Boynuz Körfezi'ni Rus Çarına bıraktı. Çinliler, bu körfeze halen ‘Sea Cucumber Bay’ (Deniz Hıyarı Körfezi) derler.
Çin, Sovyetler Birliği ile bir savunma sözleşmesi imzaladığından, 1979 yılında Vietnam ile savaşa girdi. Dönemin Çin Devlet Başkanı Mao Zedong, bunu Sovyetler Birliği’nin Çin'e boyun eğdirme ve kontrol altına alma girişimi olarak görüyordu.
Çin’in mevcut Devlet Başkanı Şi Cinping, ABD’nin bugün Çin'i kontrol altına almaya ve dünya sahnesine çıkmasını engellemeye çalıştığını düşünüyor. Ancak günümüzdeki Çin, Mao Zedong'un Çin'inden farklı. Batı'nın neden olduğu bir asırlık aşağılanmanın sona ermesi gerektiğini düşünen Çin Devlet Başkanı Şi, Bir Kuşak Bir Yol Girişimi’ni başlattı. Bu proje, Avrasya'nın merkezinden ve Batı’nın denetlediği deniz alanlarından geçiyor.

Ukrayna savaşına hızlı giriş
Birçok uzman, Ukrayna savaşını eski dünya düzeninin kırılma noktası olarak görüyor. Eski dünya düzeni şüphesiz çöküyordu, ancak Ukrayna savaşı onu tamamen yok etti. Bu bağlamda jeopolitik üçgen hareket etmeye başladıysa da istikrarlı bir pozisyon alamadı.
İstikrarın sağlanması, yeni bir dünya düzeninin oluşmasını sağlayabilir. Yeni bir dünya düzeninin oluşması, ilgili tarafların üstü kapalı kabulüyle dünyadaki gücün yeniden dağıtılması anlamına geliyor. Yeni dünya düzeninin yasalarını ve ilkelerini yeniden tanımlamak ve bunları, temel misyonu özellikle büyük güçler arasındaki çatışma ve anlaşmazlıkları yönetmek olan uluslararası örgütler oluşturarak bünyelerinde somut hale getirmek gerekiyor. Söz konusu uluslararası örgütler, çatışmalar sırasında ‘arabulucu’ rolü oynayıp, bu çatışmaları kontrol altına alır ve işler çığırından çıkmadan diplomasi kapısını açarlar.

* Bu makale, bir askeri analist tarafından Şarku’l Avsat için kaleme alındı.



İrlanda Başbakanı Varadkar'ın "sürpriz istifası" merak konusu oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İrlanda Başbakanı Varadkar'ın "sürpriz istifası" merak konusu oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İrlanda Başbakanı Leo Varadkar'ın görevinden "sürpriz istifa" kararı, bu kararın hemen öncesinde İrlanda kökenli ABD Başkanı Joe Biden'ın yüzüne kameralar önünde Gazze konusunda sitem ettiği konuşması nedeniyle gündemdeki yerini koruyor.

İrlanda'da 2017'den bu yana Fine Gael partisinin genel başkanlığını yürüten 45 yaşındaki Varadkar, dün başkent Dublin'de yaptığı istifa açıklamasında, ülkesine liderlik ettiği süreyi "hayatının en tatmin edici dönemi" olarak tanımladı.

İki kez İrlanda Başbakanı olarak görev yapan Varadkar, konuşması sırasında duygulanarak, görevini bırakma nedenlerinin "hem kişisel hem de siyasi" olduğunu belirtti.

Başbakanlık görevinden istifa eden Varadkar, parlamento üyesi olarak kalmaya devam edecek.

İrlanda ve İngiliz basını, istifa kararının "sürpriz" olduğu ve Varadkar'ı böyle bir karar almaya iten nedenin henüz bilinmediğini belirtti.

- Gazze'de yaşananları İrlanda'nın geçmişine benzettiği konuşması gündeme oturmuştu

Başbakanlık görevini üstlendiğinde 38 yaşında ve ülkesinin "en genç Başbakanı" ünvanına sahip olan Varadkar, istifa kararının hemen öncesinde Aziz Patrick Günü dolayısıyla ABD'ye ziyaret gerçekleştirmişti.

Leo Varadkar'ın, İrlanda asıllı ABD Başkanı Biden'ın Beyaz Saray'da Aziz Patrick Günü için verdiği davette, Gazze'de yaşananları İrlanda'nın geçmişine benzettiği konuşması gündeme oturmuştu.

Varadkar, konuşmasında, Biden'a, İrlandalıların Filistin halkıyla empati kurmasının nedeninin, Gazze halkının kendi yaşadıklarına benzer acılar çekmesi olduğunu hatırlatmıştı.

- "Gazze halkının gözlerinde kendi tarihimizi görüyoruz"

Gazze'deki insanlık dramını, ülkesinin sömürgeleştirildiği dönemde yaşananlara benzeten Varadkar, "Kendi tarihimizi onların gözlerinde görebiliyoruz." ifadesiyle ABD Başkanı'na sitemde bulunmuştu.

Varadkar, "Dünyayı dolaştığımda liderler bana sık sık 'İrlandalıların, Filistin halkına karşı neden bu kadar empati duyduğunu' soruyor. Cevabı basit, onların gözlerinde kendi tarihimizi görüyoruz. Yerlerinden edilmesi, mülklerinin ellerinden alınması, ulusal kimlikliklerinin kabul edilmemesi, zorunlu göç, ayrımcılık ve açlığın hikayesi..." ifadelerini kullanmıştı.

İrlanda'nın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına Avrupa'da en çok karşı çıkan ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Varadkar, İrlandalıların, Gazze'de yaşanan felaketten derin endişe duyduğunu belirtmişti.

Biden'a, bir İrlandalı olarak demokrasinin gerekliliklerini yerine getirmesi ve Gazze'deki dramın son bulmasına öncülük etmesi çağrısında bulunan Varadkar, "Gazze halkı, acil gıdaya, ilaca, barınağa ve özellikle de bombardımanın durmasına ihtiyaç duyuyor." demişti.

- Varadkar, İsrail için "Öfke gözlerini kör etmiş" ifadesini kullanmıştı

İrlanda parlamentosunun alt kanadı Dail'de yapılan bir oturumda da İsrail'in artık ABD dahil dünyadaki hiçbir ülkeyi dinlemediğini kaydeden Varadkar, "Öfke gözlerini kör etmiş durumda ve gittikleri yolda ilerleyerek uzun vadede kendi güvenlikleri açısından durumu çok daha kötü hale getireceklerine inanıyorum." ifadesini kullanmıştı.

Ayrıca, Varadkar, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e geçen ay gönderdiği mektupta, AB'den İsrail'le ticari bağların gözden geçirilmesini talep etmişti.

Varadkar, AB'nin, Gazze konusunda açık ve güçlü bir tutum benimsemeyerek ve çifte standart uyguladığı algısı vererek "kredibilitesini kaybettiği" uyarısında da bulunmuştu.

- İrlanda, 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye verdiği destekle ön plana çıkıyor

Varadkar başta olmak üzere İrlanda, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye verdiği destekle ön plana çıkıyor.

İrlanda Cumhurbaşkanı Michael Higgins de Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini'nin, "İsrail'in UNRWA'yı yok etme kampanyası yürüttüğü" açıklamalarına atıfta bulunarak, böyle bir kampanyanın başlatılmasını "utanç verici bir rezalet" olarak nitelemişti.

İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin de Gazze'deki insani krizi "insan yapımı" olarak nitelemiş ve "tamamen kabul edilmez" olduğunu belirtmişti.

Ayrıca, İrlanda, bazı ülkelerin UNRWA'ya finansal desteği kesme kararının ardından Ajans'a 20 milyon avroluk finansal destek sağlayacağını açıklamıştı.