Kruvaziyer şirketi 116 gecelik 'en uzun seyahat' programını tanıttı

Denizde tatil yapmak isteyenler, tek seyahatte 50'den fazla yeri ziyaret edebilir

Island Princess, neredeyse 4 ay boyunca tatil eviniz olabilir (Princess Cruises)
Island Princess, neredeyse 4 ay boyunca tatil eviniz olabilir (Princess Cruises)
TT

Kruvaziyer şirketi 116 gecelik 'en uzun seyahat' programını tanıttı

Island Princess, neredeyse 4 ay boyunca tatil eviniz olabilir (Princess Cruises)
Island Princess, neredeyse 4 ay boyunca tatil eviniz olabilir (Princess Cruises)

Bir kruvaziyer şirketi, 62 bin kilometreden fazla mesafeyi kapsayan 116 günlük bir gemi seyahatiyle "şimdiye kadarki en uzun deniz yolculuğu" planlarını açıkladı.
Princess Cruises'tan The World Cruise, 2025'te yola çıkacak ve 2 bin 200 yolcuya sahip Island Princess'la 6 kıta ve 26 ülkede 51 varış noktasına uğrayacak.
Seyahat programı, Piramitleri ve Giza'nın antik hazinelerini görmek için verilen molanın yanı sıra Singapur Botanik Bahçeleri, Hırvatistan'daki Dubrovnik eski kenti, Kuşadası'ndaki antik Yunan şehri Efes ve Yunan adası Batnaz'daki Aziz Yuhanna Manastırı'yla Apokalipsis Mağarası da dahil 27 Unesco Dünya Mirası Alanı'na ulaşım sağlayacak.
The Independent'ın haberine göre, Princess Cruises Başkanı John Padgett, yolculuğun "şimdiye kadar sunduğumuz en uzun macera olarak uzun yıllar boyunca yerini korumayı vaat ettiğini" söyledi.
Şirket, Karadağ'ın güneyindeki Bar kasabasını ve İtalya'daki Taranto'yu ilk kez ziyaret edecek.
Diğer önemli noktalar arasında Dubai'de bir gece konaklamanın yanı sıra İspanya'nın eski Cartagena kasabasını keşfetmek, Fas'ın Kazablanka şehrinde alışveriş yapmak ve Avustralya'nın Sidney şehrinin gece hayatını keşfetmek için gece geç saatlere kadar süren "More Ashore" gezileri yer alıyor.
Kısa turlar, Malta'nın en eski yeraltı tapınağı ve nekropolü olan Hal Saflieni Katakompu'unu ziyaret etmekten Leonardo da Vinci'nin İtalya'nın Milano kentindeki Son Akşam Yemeği tablosunu görmeye kadar uzanıyor.
Biletler şu anda satışta ve tam gemi yolculuğu yolculara kişi başına en az 18 bin 289 sterline (yaklaşık 442 bin TL) mal olacak.
Gemi, 5 Ocak 2025'te Florida'nın güneydoğusundaki Fort Lauderdale'den yola çıkıyor. Daha kısa bir yolculuk arayanlar, gemiye 20 Ocak 2025'te Los Angeles'tan binerek 101 günlük seyahat programına dahil olabilir. Gemide 51, 50, 65 veya 66 gün gibi daha kısa seyahat seçenekleri de mevcut.
Yolculuğun uzunluğuna rağmen tur, geçen ay rezervasyonlara açılan dünyanın ilk üç yıllık gemi turu tarafından gölgede bırakıldı. Life at Sea Cruises tarafından düzenlenen bu iddialı yolculuk, 209 bin kilometreden fazla mesafeyi kapsayacak ve 135 ülke ve 7 kıtada 375 limanı ziyaret ederek yolculara 14 Dünya Harikası'ndan 13'ünü görme şansı verecek.



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News