Nahda Barajı’nın dördüncü dolum aşaması Mısır ve Etiyopya arasındaki anlaşmazlıkları artırdı

Addis Ababa izin almayı reddederken Kahire, Etiyopya’yı uluslararası hukuku ihlal etmekle suçluyor.

Etiyopya’nın Nil Nehri üzerine inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı. (Reuters)
Etiyopya’nın Nil Nehri üzerine inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı. (Reuters)
TT

Nahda Barajı’nın dördüncü dolum aşaması Mısır ve Etiyopya arasındaki anlaşmazlıkları artırdı

Etiyopya’nın Nil Nehri üzerine inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı. (Reuters)
Etiyopya’nın Nil Nehri üzerine inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı. (Reuters)

Kahire ve Addis Ababa arasında, Nil Nehri üzerindeki Nahda (Rönesans) Barajı konusundaki anlaşmazlıklar hız kazandı. Etiyopya’nın barajın rezervuarını dördüncü kez doldurmaya hazırlanması sebebiyle önümüzdeki dönemde anlaşmazlıkların daha da artması bekleniyor. Etiyopya doldurma işlemine devam etmek için ön izin almayı reddederken Mısır’ı meseleyi siyasallaştırmakla suçladı. Mısır Dışişleri Bakanlığı ise Etiyopya’nın ‘yasal sorumluluğu almadığını’ vurguladı
Etiyopya, 2011 yılından bu yana Nil Nehri’nin ana kolu üzerine Nahda Barajı’nı inşa ediyor. Projeden sorumlu devlet kurumuna göre projenin yüzde 90’ı tamamlandı. Addis Ababa, aşağı havza ülkeleri Mısır ve Sudan tarafından karşı çıkılan önceki üç dolum işlemine benzer şekilde, temmuz ve ağustos aylarında yağmur mevsiminde baraj rezervuarını dördüncü kez doldurmaya hazırlanıyor.
Mısır geçtiğimiz haftalarda, ‘tek taraflı bir adım’ olarak nitelendirdiği Etiyopya’nın kararın bir kez daha tepki gösterdi. Anlaşmaya varmak amacıyla Addis Ababa'ya baskı yapmaya çalışarak diplomatik açıdan adımlar attı. Ancak Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Meles Alem buna, ülkesinin ‘dördüncü dolum işlemi için Mısır ve Sudan’dan izin almak zorunda olmadığını’ söyleyerek karşılık verdi.
Etiyopyalı yetkili çarşamba günü yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Dördüncü dolum aşaması yaklaşırken Mısır, Nahda Barajı meselesini uluslararası hale getirmek ve Etiyopya’nın uluslararası hukuka saygı duymadığını göstermek için sürekli girişimlerde bulunuyor. Neden Mısır ve Sudan’dan izin alıyoruz? Nahda Barajı sahadaki bir gerçek. Eğer adalet olsaydı, barajı beraber inşa ederdik. Sadece Etiyopyalılar inşa etmezdi. Konuya Afrika içinde bir çözüm bulmak için çalışacağız.  Geri kalan ise tarih olacak.”
Mısır, Sudan ve Etiyopya barajla ilgili bir anlaşmaya varmak için 10 yılı aşkın bir süredir müzakereler yürütüyor. Afrika Birliği’nin çatışmaya bir çözüm bulmakta başarısız olmasının ardından gerilim, anlaşma girişiminin Nisan 2021'den bu yana askıya alınmasına yol açtı. Mısır daha sonra müzakereleri hızlandırma ve tüm tarafları tatmin eden bir anlaşmaya varma çağrısı yapan bir ‘başkanlık kararı’ yayınlayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne gitme çağrısı yaptı.
Arap Birliği Bakanlar Konseyi geçen ay, Arapların Nil’in aşağı havza ülkelerinin haklarını korumaya yönelik taahhüdünü vurgulayan bir kararı kabul etti. Kararda, bu konuda Etiyopya tarafına ‘olumlu etkileşim ve esneklik gösterme’ çağrısı yapılırken konunun Bakanlar Konseyi’nin gündemine kalıcı bir madde olması da kararlaştırıldı. Bu durum Addis Ababa’yı kızdırdı ve dosyayı Güvenlik Konseyi’ne ya da Arap Birliği’ne taşımaya son verme ve meseleyi Afrika mekanizmaları yoluyla çözme çağrısında bulundu.
Etiyopya Dışişleri Bakanı Mesganu Arga, Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki ile yaptığı görüşmede “Mısır’ın Nil ve baraj sularını siyasallaştırma çabası hiçbir tarafa fayda sağlamaz” dedi. Ayrıca Afrika Birliği’nin müzakerelerin sürdürülmesinde sahadaki gerçekliğe dayalı olumlu bir rol oynayacağına yönelik umudunu dile getirdi.
Mısır’ın Afrika İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Hamdi Sened Luza da şu açıklamada bulundu:
“Mısır’ın bu projenin su güvenliği üzerindeki yansımalarıyla ilgili endişeleri gerçektir ve bilimsel çalışmalara dayanmaktadır. Etiyopya’nın, Mısır’ın Nahda Barajı meselesini siyasallaştırdığı iddiası yasal sorumluluktan kaçma ve uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilkelerini hiçe sayma girişimidir. Etiyopyalı yetkililerin zaman kazanmak ve anlaşma olmadan rezerv dolumuna devam etmek amacıyla Afrika Birliği’nin himayesinde yeniden müzakere başlatma isteği ve arzusu üzücü bir durumdur.”
Mısırlı yetkili, müzakere kapsamı dışındaki tek taraflılığın bir başka kanıtı olarak, Etiyopya’nın aşağı havzadaki iki ülkenin herhangi bir hakkını gözetmeksizin doluma devam ettiğine dikkat çekti. Etiyopya’nın baraj konusunda hareket etmekte ‘mutlak özgürlüğü’ olduğuna ilişkin son açıklamalarına işaret etti.
Mısır su ihtiyacında yüzde 90’ı aşan bir oranla Nil Nehri sularına bağımlı. Barajın dolumundan Nil suyundaki payının etkilenmesinden korkan Kahire, Hartum ile birlikte barajın doldurulmasını ve işletilmesini düzenleyen bağlayıcı bir yasal anlaşma imzalama çağrısında bulunuyor. Etiyopya ise barajının inşasında ısrar ederken su kaynaklarını kullanarak kalkınma hakkı olduğunu savunuyor.
Etiyopya, doldurma işleminin Nahda Barajı’nın inşasının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve ertelenemeyeceğini savunuyor. Ancak Mısır Eski Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Nasrettin Allam, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ‘Mısır, Etiyopya ve Sudan arasında 2015 yılında imzalanan İlkeler Bildirgesi’nin iki ülkeye zarar verilmemesini şart koştuğunu ve Etiyopya’nın dolum ve işletme kurallarını belirlemek için tarafların uzmana başvurma zorunluluğu getirdiğini’ belirtti. Ancak şimdi Etiyopya’nın bunu kabul etmediğini vurguladı.
Allam, Etiyopya’nın müzakerelerin sadece Afrika Birliği’nin himayesinde olmasını ‘herhangi bir yeni müzakereden kaçınma girişimi’ olarak değerlendirdi. Ayrıca Addis Ababa’nın her yıl peş peşe yürüttüğü dolum çalışmaları ile uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Mısır’ı bir emrivaki ile karşı karşıya bıraktığını ve zaman kazanmak için kasten kaçamak davrandığını’ söyledi.
Mısırlı uluslararası kamu hukuku uzmanı Dr. Muhammed Mahmud Mehran’a göre uluslararası tüzükler ve yasalar, ülkelerin su yolu üzerinde yapılacak herhangi bir eylemden haberdar edilmesini gerektiriyor. Mehran, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Etiyopya’nın uzlaşmazlığı, sorunu çözecek her türlü girişimi ve her ülkenin su hakkını koruyan uluslararası sözleşmelere bağlı kalmayı reddetmesi nedeniyle ülkesinin çözüm bulmak için on yıldan fazla bir süredir müzakere etme konusundaki ciddiyetinin boşa gittiğini’ belirtti.
Kahire Üniversitesi Su Kaynakları ve Jeoloji Profesörü Dr. Abbas Şaraki’ye göre dördüncü dolum aşamasının, son üç yılda depolanan miktara (18 milyar) yakın bir depolama miktarıyla, 18 milyar metreküp aralığında gerçekleşmesi bekleniyor. Şaraki “Bu yıl Nil Nehri su geliri Etiyopya’da depolanacak. Bu da Mısır’a ve Sudan’a su dağıtımı konusunda karışıklığa yol açacak” ifadelerini kullandı.



Sivil Demokratik İttifak, Sudan'da askeri bir çözümün imkansızlığını vurguluyor

Sudan’ın eski Başbakanı Abdullah Hamduk, Londra'da daha önce düzenlenen bir konferans sırasında sivil liderlerle birlikte poz verdi. (Şarku’l Avsat)
Sudan’ın eski Başbakanı Abdullah Hamduk, Londra'da daha önce düzenlenen bir konferans sırasında sivil liderlerle birlikte poz verdi. (Şarku’l Avsat)
TT

Sivil Demokratik İttifak, Sudan'da askeri bir çözümün imkansızlığını vurguluyor

Sudan’ın eski Başbakanı Abdullah Hamduk, Londra'da daha önce düzenlenen bir konferans sırasında sivil liderlerle birlikte poz verdi. (Şarku’l Avsat)
Sudan’ın eski Başbakanı Abdullah Hamduk, Londra'da daha önce düzenlenen bir konferans sırasında sivil liderlerle birlikte poz verdi. (Şarku’l Avsat)

Sudan'da eski Başbakan Abdullah Hamduk liderliğindeki Sivil Demokratik İttifak, müzakereler yoluyla savaşın derhal durdurulması çağrısında bulundu. Askeri çözümlerin imkansızlığını vurgulayan ittifak, devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir liderliğindeki eski rejiminin yıkılması ve Ulusal Kongre Partisi'nin yasaklanması, askeri ve güvenlik kurumlarının yeniden inşa edilmesi ve yapılandırılması, ülkeyi beş yıl boyunca yönetecek geçici bir sivil hükümetin kurulması ve özgür ve adil seçimlere hazırlanılması çağrısını yineledi. İttifak ayrıca uzlaşmaya dayalı bir ulusal proje üzerinde istişarede bulunmaları için vizyonunu siyasi ve sivil güçlere sunma sözü verdi.

Sivil Demokratik İttifak, savaşların sona erdirilmesi ve sivil devletin yeniden kurulması için bir siyasi vizyon belgesinin tamamlandığını duyurarak, ülkeyi krizlerden çıkaracak ortak bir vizyon üzerinde anlaşmaya varmak amacıyla bu belgeyi tüm siyasi güçlere sunma niyetinde olduğunu açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın ulaştığı belgede, Sudan'daki çatışmanın ne kadar sürerse sürsün askeri yollarla çözülemeyeceği, acıları sona erdirmek ve ülkenin birliğini korumak için tek seçeneğin savaşı derhal sona erdirmek ve Sudanlıların öncülüğünde kapsamlı ve güvenilir bir barış süreci başlatmak olduğu, bunun da insani ve ateşkes bileşenleriyle krizin köklerine inen siyasi bir çözüme ve sivil bir siyasi sürecin oluşturulmasına yol açacağı belirtiliyor.

Sivil Demokratik İttifak sürecin kalıcı bir ateşkese, kapsamlı bir barış anlaşmasının imzalanmasına, geniş bir mutabakata dayalı geçiş dönemi anayasal düzenlemelerine geçişe, Aralık Devrimi’nin sivil ve demokratik geçiş yolunda restorasyonuna, siyaset ve ekonomiye müdahale etmeyen birleşik, profesyonel ve milliyetçi bir güvenlik ve askeri sistemin yeniden inşa ve tesis edilmesine yol açmasını bekliyor.

Bir adalet sistemi inşa etmek

Belge, ihlalcileri sorumlu tutan ve mağdurlara adalet sağlayan bir adalet sisteminin kurulmasının ve savaşın etkilerini tasfiye etmek, yeniden inşa etmek ve ülkeyi adil demokratik seçimlere götürmek için tam yetkiye sahip bir geçiş dönemi sivil otoritesinin oluşturulmasının önemini vurguluyor. Vizyona göre, barış süreci net kriterlere ve siyasi güçler, silahlı mücadele hareketleri, sivil toplum, profesyoneller, sendikalar ve direniş komiteleri tarafından temsil edilen, paydaşların katıldığı halk tarafından desteklenen, bilinen ve belirli taraflara dayanmalıdır.

frghr
Kasım 2024'te Sudan'ın Etiyopya sınırındaki el-Kalabat kasabasında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından yönetilen bir kampta yerinden edilmiş Sudanlılar (AFP)

Belge, ‘siyasi süreci uydurma ve sahte cephelerle boğma’ çabalarını reddederken, Ulusal Kongre Partisi, İslami Hareket ve onların cephelerinin savaşı ateşledikleri ve devam etmesi için çalıştıkları için ödüllendirilmelerini de reddediyor ve hesap vermeleri gerektiğini vurguluyor. Vizyon, genel seçimlerle sona erecek beş yıllık bir geçiş dönemi boyunca ülkeyi yönetecek ve ardından seçilmiş hükümet tarafından yönetilecek ikinci bir beş yıllık kurucu dönemle devam edecek olan geçiş dönemi yönetim düzeylerini ‘federal, bölgesel ve yerel’ olarak tanımlıyor.

Geçiş hükümetinin görevleri arasında, ateşkesi sürdürmek, güvenlik ve askeri sistemi inşa ve tesis etmeyi içeren güvenlik düzenlemelerini uygulamak, silahları toplamak, hukukun üstünlüğünü uygulamak, insani müdahaleyi sağlamak, savaşın yıktıklarını yeniden inşa etmek, gerçeğin ortaya çıkarılmasını, faillerin sorumlu tutulmasını, tazminatları, cezasızlığın önlenmesini, ulusal ekonominin desteklenmesini, kötüleşmesinin durdurulmasını ve yolsuzlukla mücadeleyi içeren bir geçiş dönemi adaleti ve ulusal uzlaşma sürecini başlatmak yer alıyor.

Vizyona göre geçiş dönemi görevleri arasında devletin sivil ve yargı kurumlarında reform yapılması, bağımsızlıklarının ve etkinliklerinin sağlanması, baskı araçlarının ortadan kaldırılması, Ekim 2021 darbesinden kaynaklananlarla yüzleşilmesi, ciddi bir ulusal diyalog için ortamın hazırlanması ve sivil ve demokratik bir devlette vatandaşların isteklerini yansıtan kalıcı bir anayasanın hazırlanması yer alıyor.

Beşir rejiminin yıkılması

Vizyon, el-Beşir rejiminin lağvedilmesini, feshedilmiş Ulusal Kongre Partisi ve cephelerinin siyasi faaliyetlerinin yasaklanmasını, derneklerinin, örgütlerinin ve cephelerinin yeniden tescil edilmesinin veya kayıt altına alınmasının engellenmesini ve ister kendi adına ister cephelerinden herhangi birinin adına kayıtlı olsun, fonlarının ve hisselerinin Maliye Bakanlığı’na teslim edilmesini vurguluyor.

gfgf
Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, 2019'da devrilmesinin ardından yargılanması sırasında (Facebook)

Belgeye göre geçiş hükümeti, bağımsız seçim komisyonu kurarak, şeffaf bir seçmen kütüğü hazırlayarak, siyasi ve medya özgürlüklerini garanti altına alarak ve barış ve sivil geçiş için bölgesel ve uluslararası desteği harekete geçirebilecek dengeli bir dış politika yoluyla uluslararası toplumla diyaloğu teşvik ederek, ülkeyi özgür ve adil seçimlere hazırlayacaktır.

Vizyon, savaşların sona erdirilmesi, Sudan devletinin yeniden kurulması, ülkenin toprakları, kaynakları, hava ve deniz sahası üzerinde birliğinin ve egemenliğinin sağlanması, geçiş döneminde halkın otoritenin kaynağı olması, ordunun yönetime katılmaması, tüm din ve inançlara eşit mesafede duran ve dini, bölgesel, sosyal, ekonomik veya engelliliğe dayalı ayrımcılık olmaksızın hak ve görevler için vatandaşlığı esas alan sivil bir devlet inşa edilmesi için temeller ve ilkeler öngörüyor.

Vizyon ayrıca yönetim şeklini, bölgelerin siyasi, ekonomik ve kültürel işlerini yönetme haklarını tanıyan, tüm yetki düzeylerinde adil katılım haklarını garanti altına alan, kaynakların adil paylaşımı ilkesini benimseyen, dengeyi sağlayan, çeşitliliğe ve tarihi mağduriyetlere cevap veren, adaleti, eşitliği ve iyi yönetişimi yücelten, ulusal ilkelere ve uluslararası standartlara dayalı bir güvenlik ve askeri sistem kuran ve devlet kurumlarının bağımsızlığını sağlayan bir ‘federal sistem’ olarak tanımlıyor.

Dengeli dış politika

Belge, ülke çıkarlarını dikkate alan, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği destekleyen, başkalarının işlerine karışmaktan kaçınan, iyi komşuluk ilkesine dayanan ve terörizm, aşırıcılık, sınır ötesi suçlar ve yasadışı göçle mücadele eden dengeli bir dış politika çağrısında bulunuyor.

grt
Sudan'ın yeni başbakanı, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın önünde yemin etti. (SUNA)

Vizyon, Sudan’da devam eden savaşı, ülkenin birliğini tehdit eden, tehlikeli senaryolara kapı açan ve benzeri görülmemiş bir insani felakete neden olan ‘varoluşsal bir savaş’ olarak tanımladı. Savaşın özünde Aralık Devrimi’ni tasfiye etmeyi ve devrimin özgürlük, barış ve adalet hedeflerine ulaşacak sivil ve demokratik bir geçişin önünü tıkamayı amaçladığına dikkat çekildi.

Belgeye göre çatışmaları durdurma ihtiyacı, savaşların nedenlerini ve etkilerini ele alan sürdürülebilir barışçıl çözümlerin benimsenmesinde ve değişim yolunu tamamlayan ve adalet, vatandaşlık ve demokrasi devleti kuran kapsayıcı bir proje aracılığıyla ülkenin rönesansını yeniden tesis etmesinde yatıyor. Sivil Demokratik İttifak, ülkeyi kaos ve parçalanmaya rehin bırakmayı reddettiğini yineleyerek, vizyonunu siyasi ve toplumsal güçler için stratejik bir siyasi çerçeve olarak ortaya koyarak ‘kader savaşında’ mücadele edeceğini belirtti.