Ünlü şarkıcı müzikle demansa nasıl karşı geldiğini anlattı

"(Is This the Way to) Amarillo"yla bilinen şarkıcıya ocakta demans teşhisi konmuştu

(Demans İçin Müzik)
(Demans İçin Müzik)
TT

Ünlü şarkıcı müzikle demansa nasıl karşı geldiğini anlattı

(Demans İçin Müzik)
(Demans İçin Müzik)

"(Is This the Way to) Amarillo" ve "I Did What I Did For Maria" adlı popüler şarkılarıyla tanınan Tony Christie, şarkı söyleyerek demans hastalığının semptomlarını hafiflettiğini söyledi.
Ocakta teşhis konan 79 yaşındaki Christie, o zaman müzik yapmaya devam etmeye kararlı olduğunu belirtmişti.
Christie, demansla yaşamaya dair içini dökerek "hâlâ çalıştığını" ve hastalığından "utanmadığını" söyledi.
Basına yaptığı açıklamalarda şarkıcı, "müziğin demansıyla ilişkili semptomları iyileştirdiğini, bu nedenle sahneye her çıktığında ve çalıştığında ona yardımcı olduğunu" söyledi.

"Hâlâ uzun yıllardır tanıdığım insanlarla karşılaşıyorum. Tek sorun isimlerini unutmam."

Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi (NHS) göre demans, beyin fonksiyonlarında süregelen bir düşüşle ilişkili bir sendromdur. Demansın pek çok farklı nedeni ve türü var.
Hastalığın belirtileri arasında hafıza kaybı, düşünme hızı, zihinsel keskinlik ve çabuklukla ilgili sorunlar yer alıyor. NHS, 2025 itibarıyla Birleşik Krallık'ta 1 milyondan fazla insanın bu sendromla yaşayacağını tahmin ediyor.
Demans İçin Müzik (Music for Dementia) adlı kampanyaya göre, müziğin bu sendrom için faydaları arasında konuşma ve dil becerilerinin korunmasını desteklemek, uyanıklığı teşvik etmek ve başkalarıyla iletişim ve bağlantı kurmak için daha fazla motivasyon sağlamak yer alıyor.
Şarkılarla ilgili anılar da kişinin kimliğiyle bağlantılı. Demans İçin Müzik, "müziğin hatırlamayı destekleyebileceğini" ve "bilişsel işlevler bozulsa bile müziği takdir etme ve müzikle meşgul olma yeteneğinin bozulmadan kaldığını" belirtiyor.
Öte yandan bir çalışma, yaşamın ilerleyen dönemlerinde bir müzik aleti çalmayı öğrenmenin demans gelişme riskini üçte bir oranında azalttığını öne sürüyor.
Christie, 10 Nisan pazartesi günü "Thank You For Being a Friend" (Arkadaş Olduğun İçin Teşekkürler) şarkısını Demans İçin Müzik adına yeniden yayımlayacağını duyurdu.

"Pozitif kalmak ve demansın hayatımı etkilemesine izin vermemeye çalışmak benim için önemli ama yine de biraz desteğe ihtiyacım var. Eğer teşekkürü hak eden biri varsa, o da Birleşik Krallık'ın görünmeyen ve isimsiz bakıcılar ordusudur. Bu şarkı onlar için!"

The Independent'ın haberine göre, Demans İçin Müzik kampanyasının CEO'su Sarah Metcalfe, "Tony müziğin yaşamı iyileştirme ve ona neşe getirme gücünü temsil ediyor, bu nedenle 'Teşekkür Günü' marşını söylemeyi kabul ettiği için çok mutluyuz" dedi.
Organizatörler, 2 Temmuz Pazar günü festivallerde, sokak partilerinde, bakım evlerinde, topluluk koro performanslarında ve sosyal medya sitelerinde, Birleşik Krallık'ın dört bir yanında "Arkadaş Olduğun İçin Teşekkürler" şarkısının söylendiğini görmek umuduyla halkı Teşekkür Günü'ne katılmaya çağırıyor.
Utley Vakfı tarafından kurulan ve finanse edilen Demans için Müzik, en yaygın olarak hafıza kaybıyla ilişkilendirilen bu hastalığın tedavisinde müziğin kullanılmasını savunuyor.



Düzenli olarak erik tükettiğinizde vücudunuzda neler olur?

Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
TT

Düzenli olarak erik tükettiğinizde vücudunuzda neler olur?

Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)

Lezzetiyle öne çıkan erik, zengin besin içeriğinden kalp sağlığına uzanan geniş bir yelpazede önemli faydalar sunuyor. Şarku’l Avsat’ın Verywell health’ten aktardığı analize göre, düzenli erik tüketimi şu sağlık yararlarını sağlayabiliyor:

Kabızlığı gideriyor

Erikte bulunan lif, sindirimi destekleyerek kabızlık sorunlarının hafifletilmesine yardımcı oluyor. Bu amaçla tüketildiğinde, lif açısından zengin olan yenilebilir kabuğunun çıkarılmaması öneriliyor.

Besin değeri yüksek

Erik; lif, mineraller, omega-6 yağ asitleri, temel proteinler ve çeşitli vitaminler açısından zengin bir meyve olarak öne çıkıyor.

Antiinflamatuar etki gösteriyor

Eriğin içerdiği resveratrol ve izoflavon gibi bileşenler sayesinde iltihap karşıtı özellikler taşıdığı belirtiliyor.

Kemik sağlığını destekliyor

Araştırmalara göre bazı erik türleri, kemik erimesine karşı etkili olduğu düşünülen bitkisel bir bileşik olan katekin içeriyor.

Kalbi koruyor

Bazı araştırmalar, erik tüketiminin “kötü kolesterol” olarak bilinen LDL seviyesinde belirgin bir düşüş sağlayabileceğini gösteriyor. Yüksek LDL düzeyleri kalp hastalıkları riskini artırıyor.

Ayrıca erikte bulunan klorojenik asidin de kalp ve damar sağlığını destekleyebileceği ifade ediliyor.

Antioksidan ve antikanser etki

Araştırmalara göre erik, güçlü antioksidan özellikleri sayesinde hücrelere zarar veren serbest radikallerle mücadele ediyor ve DNA hasarını azaltıyor.

2022 yılında yapılan bir çalışmada, erik özütünün kolon kanseri hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını engellediği; ayrıca rahim ağzı kanseri üzerinde de baskılayıcı etki gösterdiği bildirildi.


Hurma mı, erik mi: Kabızlıkla mücadelede hangi meyve daha etkili?

Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
TT

Hurma mı, erik mi: Kabızlıkla mücadelede hangi meyve daha etkili?

Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)

Kabızlık, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir sindirim sorunu olarak biliniyor. Uzmanlar, lif bakımından zengin meyvelerin bu durumun hafifletilmesinde önemli rol oynadığını belirtiyor. Özellikle hurma ve erik, kabızlıkla mücadelede en çok tercih edilen meyveler arasında yer alıyor.

Diyetisyenler, hurmanın içerdiği çözünür lif sayesinde bağırsak hareketlerini düzenlediğini ve sindirim sistemini desteklediğini vurguluyor. Hurma ayrıca doğal şekerleri ve vitaminleri sayesinde enerji verici bir atıştırmalık olarak da öne çıkıyor.

cdf
Farklı hurma türleri (AFP)

Öte yandan erik, içerdiği sorbitol ve diyet lifi ile bağırsakları yumuşatmaya yardımcı oluyor. Bu özellik, özellikle kronik kabızlık sorunu yaşayan kişiler için erik tüketimini cazip kılıyor. Uzmanlar, erik ve hurmanın birlikte tüketilmesinin sindirimi daha da destekleyebileceğini belirtiyor.

Hangi meyvenin daha etkili olduğuna dair yapılan araştırmalar, kişiden kişiye değişebilen sonuçlar gösteriyor. Bazı kişiler hurmayı daha etkili bulurken, bazıları erik tüketiminden daha hızlı sonuç alabiliyor. Uzmanlar, günlük lif alımının artırılması ve yeterli su tüketiminin kabızlıkla mücadelede temel adımlar olduğunu hatırlatıyor.

Sonuç olarak, hem hurma hem de erik sindirim sistemine fayda sağlıyor ve kabızlık şikayeti olanlar için doğal çözümler sunuyor. Tüketim miktarı ve kişisel toleransa göre seçim yapmak en doğru yaklaşım olarak öneriliyor.


Hamilelikte stres yaşayan annelerin bebekleri daha erken diş çıkarıyor

Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
TT

Hamilelikte stres yaşayan annelerin bebekleri daha erken diş çıkarıyor

Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)

Hamilelik dönemini daha stresli geçiren annelerin bebeklerinin, diğer bebeklerden daha erken diş çıkardığı tespit edildi.

Bebekler normalde 6 aylıkken diş çıkarmaya başlar ve üç yaşına geldiklerinde 20 süt dişinin tamamı oluşur. 

Bu süreçte genetik ve beslenme gibi faktörler etki etkili olsa da bilim insanları stresin de önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor.

Rochester Üniversitesi'nden Dr. Ying Meng liderliğindeki bir ekip, ABD'deki dezavantajlı bölgelerden gelen 142 anne adayını takip ettikleri bir çalışma yürüttü.

Araştırmacılar, gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterinde kadınlardan tükürük örnekleri toplayarak kortizol, progesteron ve testosteron gibi hormonların seviyelerini ölçtü.

Doğumdan sonra bebekler 24 ay boyunca belirli aralıklarla diş kontrolüne götürüldü.

Bulguları hakemli dergi Frontiers in Oral Health'te dün (18 Kasım) yayımlanan çalışmaya göre, 6 aylıkken bebeklerin yaklaşık yüzde 15'inin en az bir dişi vardı. 24 aylık sürenin sonundaysa çocukların yüzde 25'i 20 süt dişini tamamlamıştı.

Araştırmacılar 6. ayda, stres hormonu kortizol seviyesi en yüksek olan annelerin bebeklerinin, en düşük olanların çocuklarına kıyasla ortalama 4 dişi daha fazla çıkardığını saptadı.

Bilim insanları kortizolün, doğum öncesi büyümeyi ve mineral metabolizmasını etkileyebileceğini düşünüyor. Stres hormonu, kemik ve diş mineralizasyonunda kritik rol oynayan kalsiyum ve D vitamini seviyelerini değiştirebiliyor.

Çalışmada erken diş gelişimiyle, progesteron ve testosteron gibi hormonlar arasında da bağlantılar bulundu ancak bu ilişki kortizol kadar kuvvetli değildi.

Meng "Annenin hamileliğinin sonlarında stresle ilişkili hormonların, özellikle de kortizolün daha yüksek olmasının, bebeğin süt dişlerinin daha erken çıkmasıyla ilişkili olduğunu gösterdik" diye açıklıyor.

Bulgular ayrıca gebelikteki stresin, bebeğin biyolojik yaşlanma sürecini hızlandırdığı anlamına da gelebilir. 

Ancak erken diş gelişiminin, büyümenin hızlandığının bir işareti olup olmadığını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Meng, "Hâlâ cevap bekleyen temel sorular var" diyerek ekliyor:

Örneğin, anneden gelen hangi hormonlar veya gelişim yolakları diş çıkma zamanındaki değişikliği tetikliyor, dişlerin erken çıkmasıyla biyolojik yaşlanma ve gelişim arasındaki ilişki tam olarak ne ve bu hızlanma çocuğun genel sağlığı hakkında ne söylüyor?

Independent Türkçe, Newsweek, New York Post, Frontiers in Oral Health