Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki askeri denge

Sudan ordusu 100, Hızlı Destek Kuvvetleri ise 10 yaşında

Hartum'un kuzeybatısındaki Abrak köyündeki HDK’ya ait askeri araçlar, Haziran 2019 (Getty Images)
Hartum'un kuzeybatısındaki Abrak köyündeki HDK’ya ait askeri araçlar, Haziran 2019 (Getty Images)
TT

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki askeri denge

Hartum'un kuzeybatısındaki Abrak köyündeki HDK’ya ait askeri araçlar, Haziran 2019 (Getty Images)
Hartum'un kuzeybatısındaki Abrak köyündeki HDK’ya ait askeri araçlar, Haziran 2019 (Getty Images)

Sudan ordusu yaklaşık 100 yaşında. Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ise 2013 yılında Sudan’ın eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in yönetimi sırasında ortaya çıktı. Ancak geçici Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) tarafından yönetilen HDK, birkaç yıl içinde o kadar hızlı büyüdü ki, bazıları tarafından Sudan Silahlı Kuvvetleri için paralel bir ordu olarak görülmeye başladı. Ne Sudan ordusunun ne de HDK’nın asker sayısı ve teçhizat kimse tarafından tam olarak bilmiyor. Buna karşın HDK'nın hava kuvvetlerinin olmadığı biliniyor. Yani mevcut çatışmadaki ilk hamlesiydi. Ordu, HDK ile arasında silahlı bir çatışma çıkması durumunda HDK’nın Sudan Hava Kuvvetleri üslerini vurmasını önlemek için Sudan'ın kuzeyindeki Meroe kentindeki hava üssünü kuşatma altına aldı.
Bazı askeri uzmanlar, ordu ile HDK arasında dün başkent Hartum ve bazı şehirlerde çıkan çatışmada, çatışma şehirlerin içinde yaşandığından kara gücü dengesinin belirleyici olacağını düşünüyorlar. Ayrıca silah ve teçhizat açısından ordunun daha güçlü bir konumda olabileceğine işaret ediyorlar. Her ne kadar eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in destekçisi olan siyasal İslamcıların ordu içindeki hakimiyetinden bahsedilse de ordu içindeki farklı akımlar ve bağlılıkların aksine HDK, komutanı Hamideti'ye güçlü bir şekilde ve doğrudan bağlı bir yapı ve bu özelliğiyle ön plana çıkıyor.

Askeri Sanayileşme Teşkilatı
Ordu, çeşitli büyüklükteki mühimmat, zırhlı araç ve füze rampaları ve hatta uçaklar da dahil olmak üzere askeri ihtiyaçlarının çoğunu Askeri Sanayileşme Teşkilatı aracılığıyla üretiyor. Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin artık savaş ve casus uçağı ürettiği açıkladı. Sudan ordusu envanterinde çoğunlukla T54'ten 72T modellerine kadar roketatarlar, Rus yapımı tanklar, BTR 50 ve BTR 60 zırhlı araçlar, diğer zırhlı araçlar, Rus yapımı havadan havaya füzeler, binlerce ağır topçu parçası ve füze rampasının yanı sıra MiG ve Suhoy savaş uçakları ile çok sayıda helikopter yer alıyor. Sudan ordusunun 100 ila 150 bin personeli olduğu düşünülüyor. Buna karşın Sudan ordusu, 2023 yılı Küresel Ateş Gücü raporuna göre dünya orduları arasında 73. sıradan 75. sıraya, Afrika orduları arasında ise 10. sıraya geriledi.
Ordu ile HDK arasındaki ilişkiler, dün (cumartesi) Hartum’da patlak veren yoğun silahlı şiddetli çatışmalar, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir gerilim düzeyine ulaşırken, iki taraf arasındaki güç karşılaştırmalarına dikkati çekti. Uluslararası kuruluşların yayınladığı raporlara göre Sudan'daki askeri personel sayısı 205 bin civarında. Bunlardan 100 bini aktif, 50 bini yedek kuvvetken 55 bini ise paramiliter güç olarak görev yapıyor. Sudan Hava Kuvvetleri, dünyanın en büyük hava kuvvetleri arasında 47. sırada yer alıyor. Al-Arabiya haber sitesine göre Sudan Hava Kuvvetleri, 45'i savaş uçağı, 37'si taarruz uçağı, 25'i sabit kanatlı askeri kargo uçağı, 12'si eğitim uçağı olmak üzere toplam 191 uçağa sahipken Sudan Kara Kuvvetleri, 170 tanklar dünyada 69. sırada, 6 bin 967 askeri araçla dünyada 77. Sırada, 20 motorlu topçudan oluşan bir kuvvetle de dünyada 63. Sırada, 389 obüsle 29. Sırada ve 40 roketatarla 54. sırada yer alıyor.

1989'dan sonra ordu
ABD merkezli askeri güç verilerini toplayan internet sitesi Global Firepower’a göre Sudan ordusunun ayrıca bir askeri filosu var. Ancak bu filonun şu anki şehir savaşlarını etkilemesi beklenmiyor. Filo, 18 deniz birliğiyle dünyada 66. sırada yer alırken savunma bütçesinin 287 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. 2021 yılındaki verilere göre Sudan ordusu, Afrika Boynuzu'ndaki en güçlü ve en büyük ordulardan biri.
Modern Sudan ordusunun kuruluşu, İngiliz işgal ordusunun komutasındaki ‘Sudan Savunma Kuvvetleri’ olarak bilinen askeri birliğe kadar uzanıyor. Ülkenin 1956'da bağımsızlığını kazanmasından sonra ‘Sudan Ordusu’ adı altında bir piyade tümeni, bir deniz tümeni ve bir hava tümeninden oluşan ulusal ordu kuruldu. Sudan ordusu, Sudan’ın güneyinde, Mavi Nil ve Güney Kordofan bölgelerinde isyancı güçlere karşı uzun savaşlar verdi. Çetelerle savaşlarda deneyim kazandı. Ancak 1989 yılında siyasal İslamcıların iktidara gelişiyle ‘orduyu İslamcılaştırma’ ve savaşları siyasi savaşlardan cihat savaşlarına dönüştürme girişimlerinin ardından ordu büyük sarsıntılara uğradı. Sonuç olarak ordu, büyük uzmanlığa ve zengin deneyime sahip çok sayıda komutanını mahkemeler, idamlar ve kamu hizmetine sevkler sonrasında kaybetti ve yerlerine siyasal İslamcılar geldi.

HDK güçlü modern bir askeri yapıdır
Sudan ordusundan daha genç olan HDK’ya gelince analistler, HDK’daki unsur sayısının yaklaşık 100 bin olduğunu tahmin ediyor. Ülke geneline yayılmış çok sayıda üssü olan HDK’nın Hartum ve diğer şehirlerde askeri karargâhları ve kışlaları bulunuyor. Ulusal İstihbarat ve Güvenlik Teşkilatı karargahını ve Ömer el-Beşir'in başkanlık ettiği feshedilmiş Ulusal Kongre Parti Genel Merkez binasını ele geçiren HDK, Darfur bölgesinde ve Sudan'ın çoğu eyaletinin yanı sıra komşu Afrika ülkeleriyle olan sınır bölgelerinde de konuşlu durumda.
HDK’nın sahip olduğu silah ve teçhizat türü tam olarak bilinmemekle birlikte, zaman zaman düzenledikleri askeri operasyonlarda hafif zırhlı araçlara ve çok sayıda silahla donatılmış Land Cruiser kamyonetlerin yanı sıra farklı türde ağır ve hafif silahlara sahip olduğu görülüyor. HDK daha önce hakkında çıkan casusluk sistemlerine ve gelişmiş insansız hava araçlarına (İHA) sahip olduğu yönündeki iddiaları yalanlayarak isim vermeden bazı tarafları ‘imajını bozmaya çalışmakla’ suçladı.
HDK, bağımsız hareket etse de Sudan ordusunun bir parçası. Ancak bu durum ordu ile arasındaki mevcut çatışmaya katkıda bulundu. 2019 yılının temmuz ayında HDK yasasında bir değişiklik yapıldı. Bu değişiklikle HDK’nın Silahlı Kuvvetler Kanunu hükümlerine bağlılığını ortadan kaldıran bir madde çıkarıldı. Böylece HDK’nın ordudan bağımsızlığı güçlendi. HDK, 2017 yılında Ulusal Meclis tarafından onaylanan bir yasa kapsamında faaliyet gösterdiğine dikkati çekerek kendisini, ‘ulusal bir askeri güç’ olarak tanımlıyor.

Bağımsız mali kaynaklar
HDK'nın bağımsızlığını güçlendiren bir diğer faktör ise kendi maddi kaynaklarına sahip olması. Carnegie Endowment Uluslararası Barış Vakfı'na göre HDK’nın rolünün ve etkisinin artmasıyla birlikte, birkaç altın madenini kontrol ettiğine ve Hamideti'ye bağlı el-Junaid şirketi tarafından yönetildiğine dair raporlar vardır. Buna bir de Darfur ve Kordofan'daki mayınlı bölgelerin korunması ekleniyor.
HDK, güney Kordofan bölgesindeki diğer madenlerin yanı sıra 2017 yılından beri Sudan'ın kuzeyinde Darfur Vilayeti Cebel Amir bölgesinde bir altın madenini de kontrol ediyor. Carnegie Endowment Uluslararası Barış Vakfı'nın analizine göre tüm bunlar HDK için önemli birer finansman kaynağı ve bu kaynaklar sayesinde Sudan’da geniş kapsamlı bir nüfuza sahip maddi ve askeri bir güç haline geldi. Reuters’ın bir araştırma haberine göre eski Devlet Başkanı Beşir, 2018 yılında HDK’ya madencilik hakları verdi.
HDK, çatışmanın merkezinde, Meroe’deki askeri hava üssü yakınlarında ‘Fitne’ adlı bir bölgede kamp kurdu. Sudan ordusu ise bunu unsurlarına karşı doğrudan bir tehdit olarak görüyor. Kökleri ülkede devam eden siyasi süreçle ilgili anlaşmazlığa kadar uzanan ordu ile HDK arasındaki gerilimi körükleyen de HDK’nın bu adımı oldu.
HDK, ihanet ihtimaliyle mevzilerinin ve unsurlarının ordu tarafından hedef alınabileceğini ön gördüğü savaş uçaklarının bulunduğu hava üssü yakınlarındaki Fitne bölgesine askeri yığınak yaptı.



Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
TT

Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Suveyda'da yerel Dürzi gruplar ile Şam'daki hükümet güçlerini destekleyen Bedevi aşiretler arasında yaşanan kanlı olaylar ve Arap aşiretlerinin Bedeviler lehine savaşa girmesi, Suriye'nin güneyinde yaşananların ülkenin doğu ve kuzeyinde de tekrarlanabileceği ve ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) karşı bir aşiret ayaklanması olasılığı spekülasyonlarına yol açtı.

Bu olasılık, Halep, Deyrizor ve Rakka vilayetlerinden gelen binlerce aşiret savaşçısının Suveyda'daki cephe hatlarına ulaşmasının ardından ortaya çıktı. Bu vilayetler, Kürt-Arap ittifakı bağlamında SDG ve Suriye hükümeti tarafından ortaklaşa kontrol ediliyor.

dfrgthyu7
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 2024 yılında Rakka kentindeki Arap aşiretlerinin şeyhleri ve liderleri için bir program düzenledi. (Şarku’l Avsat)

Arap Şammar aşiretinin şeyhi Şeyh Mani Hamidi Deham el-Cerba'ya göre Suveyda'daki olayların Cezire bölgesindeki durumla ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Cerba, “SDG'nin ve lideri Mazlum Abdi'nin bu zor ve son derece hassas aşamada siyasi uzlaşma ve dengelerin sağlanmasındaki rolüne değer veriyoruz. Ortaklığımız sayesinde bölgemiz ve tüm halkımız için tarihi bir başarı olarak kabul edilen mutabakatlara ulaşmayı başardık” ifadelerini kullandı.

Çoğunlukla Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan Şammar aşireti, 2013 yılında kurulan ve doğudaki Irak sınırı boyunca Kamışlı'nın doğusundaki Tel Elo ve Tel Tahmis köylerinde konuşlanmış tahmini 7-10 bin savaşçısı olan es-Sanadid güçlerine bağlıdır. Aşiret, Rakka ve Deyrizor kentlerinden yerel Arap gruplarla birlikte SDG'nin kurucu ortakları arasında yer alıyor.

Şeyh el-Cerba sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yıllar boyunca, kendimizi toprağın kardeşleri olarak adlandırdığımız bir aşamaya ulaştık. Çünkü bizler aynı bölgenin evlatlarıyız ve bu bölgenin tüm bileşenleri arasında kardeşlik ruhuyla birleşen ortak bir davanın sahipleriyiz.”

SDG Ekim 2015'te yayınladığı ilk bildiride kendisini ‘Arapları, Kürtleri, Suriyelileri ve Suriye coğrafyasındaki diğer tüm bileşenleri bir araya getiren, tüm Suriyeliler için ortak bir ulusal askeri güç’ olarak tanımladı. SDG lideri Mazlum Abdi, 10 Mart'ta Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile güçlerini ve sivil idareyi bu yılın sonuna kadar Savunma Bakanlığı ve devlet kurumlarının yapılarına entegre etmek üzere tarihi bir anlaşma imzaladı.

Raman Araştırma Merkezi'nde (Raman Center) Kürt meseleleri konusunda uzmanlaşmış bir araştırmacı olan Bedr Mulla Reşid, SDG'nin kuruluşundan bu yana aşiret niteliğindeki Arap askeri konseyleriyle ittifaklara dayandığını açıkladı. Şarku’l Avsat'a konuşan Reşid, “Suveyda'daki olaylar Suriye'nin kuzeydoğusundaki ittifakları kesinlikle etkileyecek. Şam hükümetinin, Cezire bölgesinde yerel bir aktörün yokluğunda SDG üzerindeki baskısını artırmak için yeni gerçeklikten yararlanmaya çalışması da dahil olmak üzere çeşitli senaryolar ortaya çıkabilir” dedi.

fghyjuı
Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kenti el-Velde, Elbu Şaban ve el-Fedaile aşiretlerine ev sahipliği yapıyor. (Şarku’l Avsat)

Reşid, ABD'nin durumu istikrara kavuşturma çabaları, Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların kısmen kaldırılması ve Türkiye'deki Kürtlerle yürütülen barış sürecine dikkat çekerek mevcut koşullar altında bir aşiret ayaklanması olasılığını dışladı. Reşid, ülkenin kuzeydoğusundaki Suveyda'da yaşananların tekrarlanmasını engelleyen başka faktörlerin de bulunduğuna işaret ederek, Suveyda'daki gibi yerel bir askeri grubun ve bu eğilimi destekleyen bölgesel bir tarafın bulunmadığına dikkat çekti. Reşid sözlerine şöyle devam etti: “ABD Suriye'nin istikrarını korumaya çalışıyor ve Türkiye şu anda PKK ile barış süreciyle meşgul; kendi iç sürecini etkilememek için SDG bölgelerinde tam ölçekli bir çatışmayı desteklemeyecektir.”

Aşiret liderleri, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne vurgu yaptı

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Cezire ve Fırat bölgeleri, başta el-Bakara, Tay, Şammar, Cis, el-Akidat, el-Velde ve Elbu Şaban olmak üzere Arap aşiretleriyle doludur. Ancak bu aşiretler savaşın son yıllarında ciddi bölünmeler yaşadılar. Geçen yılın yaz aylarında, el-Akidat aşireti lideri Musab el-Hifl'in kardeşi İbrahim el-Hifl'in, eski Suriye rejimi ve İranlı milislerin desteğiyle SDG'ye karşı yerel aşiretler ve savaşçılarla ittifak kurarak askeri bir isyana öncülük etmesinin ardından kanlı çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda yüzlerce sivil ve silahlı unsur öldürüldü.

sdfgthy
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İhtiyar Heyeti Başkanı ve Haseke'deki Arap Cabur aşiretinin danışmanı Ekrem Mahşuş ez-Zuba, ister Deyrizor'da ister Rakka'da olsun SDG ile yerel aşiretler arasında herhangi bir çatışma yaşanması ya da aşiret savaşçılarının Suveyda cephesinden Cezire bölgesine hareket etmesi ihtimaline ilişkin şunları söyledi: “Bu çağrılar ve hareketler Arap aşiretlerinin değerlerini temsil etmiyor. Burada Arap, Kürt ve Hıristiyan bölge bileşenlerinin kanı, tarihi direnişte ve DEAŞ terörünün yenilgiye uğratılmasında birbirine karıştı. Hepimiz tek bir halk olarak kalacağız ve ülkemize ve güçlerimize bağlı kalacağız”.

Ez-Zuba, SDG'nin tüm bileşenleri temsil ettiğini belirterek, “Birçok tarafın fitne çıkarma çabalarına rağmen kuzey ve doğu bileşenleri ile askeri güçler arasında çatlak yaratma çabalarını reddediyoruz” dedi. Özyönetim bölgelerini diğer bölge ve vilayetlere kıyasla en istikrarlı bölgeler olarak değerlendiren ez-Zuba, toprağın sahibinin kendileri olduğuna dikkat çekti. Ez-Zuba, “Kaderimizi biz belirleriz, sosyal medya sayfaları değil. Aşiret ya da kabile, bölge dışından kişiler tarafından değil, sahada kim varsa onlar tarafından temsil edilir. Biz Suriye topraklarının birlik ve bütünlüğünü vurguluyoruz… Hiç kimse vatanseverliğimize dil uzatamaz” şeklinde konuştu.

dfrgtyu
Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac (Şarku’l Avsat)

Tabka ve Rakka vilayetindeki Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac da Şeyh el-Cerba ve ez-Zuba’nın sözlerine katılarak, özerk yönetim bölgelerindeki Arap aşiret mensuplarının SDG'ye desteğini yineledi. “Buradaki tüm Arap aşiretleri ve bileşenleri, bölgelerimizin güvenlik ve istikrarını bozmaya çalışan tüm gündemlere karşı SDG ile dayanışma içindedir” diyen Şeyh el-Ferac, aşiret mensuplarına şu çağrıda bulundu: “Yönetim bölgelerindeki istikrarı her gün baltalamaya çalışan projelere karşı durmak için herkesin birleşmesi gerekiyor. SDG terörizmi ortadan kaldırdı, bölge halkının güvenliğini koruyor ve mevcut imkanlar doğrultusunda tüm hizmetleri sağlıyor.”

Elbette Arap aşiretlerinin SDG yanlısı tutumları ortak değil. Zira özerk yönetim bölgelerinin dışında yaşayan aşiret üyeleri arasında SDG'nin kontrolünü açıkça reddeden ve bölgelerinin Şam'daki Ahmed eş-Şera hükümetine devredilmesini destekleyenler de var.