Lübnan’da memur maaşlarına yapılan zamlar dolar kuru karşısında eriyebilir

Lübnanlı memurlar, liranın değer kaybetmesiyle maaş artışlarının erozyona uğramasından endişeli

Geçen salı günü Beyrut’ta güvenlik güçleri ile maaşlara zam talep eden emekli askeri personel arasında çatışma yaşandı (EPA)
Geçen salı günü Beyrut’ta güvenlik güçleri ile maaşlara zam talep eden emekli askeri personel arasında çatışma yaşandı (EPA)
TT

Lübnan’da memur maaşlarına yapılan zamlar dolar kuru karşısında eriyebilir

Geçen salı günü Beyrut’ta güvenlik güçleri ile maaşlara zam talep eden emekli askeri personel arasında çatışma yaşandı (EPA)
Geçen salı günü Beyrut’ta güvenlik güçleri ile maaşlara zam talep eden emekli askeri personel arasında çatışma yaşandı (EPA)

Lübnan hükümetinin memur maaşlarını dört kat artırma kararına rağmen, Lübnan lirasının (lbp) dolar karşısında yeniden değer kaybedeceğinden endişeleniliyor. Maaş zammı henüz işe dönme kararı almamış olan memurların endişelerini gideremedi. Mevcut finans krizini ve hiper enflasyon sorununu temelden çözmek yerine, hükümetin maaş zammı politikasında ısrar etmesi alım gücünü her geçen gün azaltıyor.
Hükümet, ‘yargı, Anayasa Konseyi, Lübnan Üniversitesi, devlet hastaneleri, belediyeler ve kamu fonlarından maaş, ücret veya ödenek alan herkes’ dahil olmak üzere sivil ve askeri kamu sektörü çalışanlarının çoğuna yönelik zam kararı aldı. Bu zamlar, gelecek Mayıs ayının sonundan itibaren ödenecek olan geçici tazminat olarak isimlendiriliyor. Artış, memurlar, müteahhit ve ücretli çalışanların ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere maaşın 4 katı, eski çalışanlara ise emekli maaşının 3 katı olarak gerçekleştirildi. Temel eğitim, ortaöğretim, mesleki ve teknik eğitim ile teknik tarım eğitiminde sözleşmeliler için saat ücretine yüzde 50 ekleme yapıldı. Hükümet, bu zamlarla kamu idaresi çalışanlarının grevi sonrasında Şubat başından beri çoğu bölümü kapanan kamu sektörünü yeniden canlandırmak ve son iki haftadır gerçekleştirilen gösterileri sonlandırmak istiyor.
Hükümetin planı krizi sona erdirecek gibi görünmüyor. Bu çerçevede Lübnan Genel İşçi Sendikası yaptığı açıklamada “Bugünkü herhangi bir maaş zammı yeterli değil ve vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamıyor. Ancak dönem zor ve hassas ve siyasi çözüm olgunlaşana kadar tüm kolaylıklar sağlanmalıdır” dedi.
Öte yandan endişeler listesinin başında maaşların değerine ilişkin endişeler gelirken dolar kuru, yaklaşık bir aydır rekor seviyede seyrederek 142 bin lirayı buldu. Daha sonra Merkez Bankası’nın müdahalesi ve ‘Sayrafa’ platformu aracılığıyla dolar pompalanmasıyla birlikte yaklaşık kur 97 bin liraya düştü..
Ayrıca çalışanlara ulaşım desteği olarak 450 bin lira (günlük yaklaşık 5 dolar) ayrılması ve bunu kontrol altına almak için iş günü sayısına tavan getirilmesi de boşluklar arasında yer alıyor. Çalışanlar, bu zamların adil olmadığını belirterek, “Çünkü dolar kuru geçen ayın tavanına (140 bin lira) çıkarsa akaryakıt fiyatları yükselecek, ulaşım ödeneğine yapılan zam erozyona uğrayacak” dedi.
Hükümet, gelecek aydan itibaren ‘Sayrafa’ platformunun fiyatına yansıyacak vergi ve gümrük ücretlerinden elde edilecek zam ve gelirlere bel bağlamış durumda. Bu da gümrük ücretinin hareketli bir tabanla dolar başına 87 bin lira olacağı anlamına geliyor. Banka kaynakları, Şarku’l Avsat’a, ‘ülkenin ithalata doyduğu düşünülürse, bu bahislerin yeterli olmayacağını’ söyledi. Kaynaklar ayrıca, otomobil pazarının ‘genel bütçeye göre gümrük fiyatı artışından önce tüccarlar çok sayıda ithalat yaptığı için’ bolluktan mustarip olduğuna dikkati çekti.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.