İngiltere Kraliyet Ailesi’nin uşağı, Kral Charles ile kahvaltı etme geleneğini anlattı

Kral 3. Charles. (AFP)
Kral 3. Charles. (AFP)
TT

İngiltere Kraliyet Ailesi’nin uşağı, Kral Charles ile kahvaltı etme geleneğini anlattı

Kral 3. Charles. (AFP)
Kral 3. Charles. (AFP)

Kral 3.Charles ve eşi Camilla için çalışan Kraliyet Ailes’nin uşağı, kralın kahvaltı alışkanlıklarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Şarku’l Avsat’ın İngiliz The Independent gazetesinden aktardığı habere göre 2004-2011 yılları arasında Galler Prensi ve Cornwall Düşesi ile nişanlı olan Grant Harold'a Jeremy Paxman'ın 2006 yılında Kraliyet Ailesi ve yemek yeme biçimleri üzerine yazdığı kitapta yer alan bir iddia soruldu.
Kralın yemeğin yanında yumurta yemekten hoşlandığı biliniyor. Zira bazı kraliyet şefleri onun yumurtayı haşlanmış olarak tercih ettiğini iddia ediyor.
Paxman kitabında şu ifadelere yer verdi.
“Charles'ın personeli bir yumurtanın tam olarak Kral'ı tatmin edecek sertlik derecesinde olup olmadığından asla emin olamadıkları için bir grup yumurta pişirilir ve pişme seviyelerine göre artan sayılarda bir sıraya yerleştirilirdi. Prens (kral) beş numaralı yumurtanın çok akışkan olduğunu hissederse altı veya yedi numaralı yumurtaya geçebilirdi.”
Clarence Sarayı (Kral 3. Charles'ın Galler Prensi olduğu dönemdeki resmi konutu) ise o dönemde bu iddiayı reddetmiş ve bir saray sözcüsü şunları söylemişti:
“Kahvaltıda yumurta yiyip yememesinin konuyla ilgisi yok. Bunu bir arkadaşının söylediği aktarılıyor ama hikâye doğru değil.”
Harold bir etkinlik sırasında, Charles'ın çevreye olan tutkusu ve herhangi bir israftan hoşlanmaması nedeniyle Paxman'ın iddiasının gerçek dışı olduğunu yineledi.
The Independent'a verdiği demeçte, “Buna inanmamamın nedeni Charles'ın her türlü israftan nefret etmesi” dedi.
Harold sözlerine şöyle devam etti:
“Anlamıyorum. Duyduğum ve okuduğum bazı şeyler var. Bunların nereden çıktığını bilmiyorum. Yumurtayı falan sevdiğini biliyorum ama haşlanmış yumurta istediğini hiç görmedim.”
Ayrıca Prenses Diana'nın eski uşağı Paul Burrell'in, kralın sonraki günün yemeklerini hazırlamak için dahi ekip seçtiğine dair iddiasını da yalanladı



Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
TT

Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)

Bilim insanları primat türlerinde alfa erkek olgusunun pek de gerçek olmadığını tespit etti. Geniş kapsamlı araştırma, dişi ve erkekler arasındaki hiyerarşik ilişkinin daha karmaşık olduğuna işaret ediyor.

İnsanların da içinde yer aldığı primat grubunda ya erkeklerin ya da dişilerin popülasyondaki hakim cinsiyet olduğu düşünülüyordu. Genellikle erkeklerin gruptaki hakimiyeti elinde tuttuğuna inanılıyordu.

Ancak hakemli dergi PNAS'te dün (7 Temmuz) yayımlanan çalışmada durumun sanıldığı kadar net olmadığı ve beklendiğinden daha fazla popülasyonda dişilerin egemen olduğu ortaya çıktı.

Araştırmacılar maymunlar, lemurlar, tarsiyerler ve lorisler gibi 121 primat türüne ait 253 popülasyondan 5 yıl boyunca veri topladı. Ekip varsayımların ötesinde daha net bilgi edinmek adına ayrıntılı davranış kayıtları toplayıp grup içindeki kavgaları ve kazananları derledi.

Çalışmada karşı cinsler arasındaki kavga ve tartışmaların sanılandan çok daha sık yaşandığı saptandı. Bir grup içindeki anlaşmazlıkların ortalama yarısı dişi ve erkekler arasında geçti. 

Araştırma genelinde incelenen kavgaların yaklaşık yüzde 90'ını erkekler kazandığı için bu açıdan net bir erkek hakimiyeti olduğu söylenebilir.

Öte yandan araştırmacılar popülasyonların sadece yüzde 17'sinde bu durumun gözlemlendiğini söylüyor. İnsanların en yakın akrabalarından şempanze ve bonobolar bu kesimde yer alırken, lemur ve bonoboların da olduğu primat popülasyonlarının yüzde 13'ünde net bir dişi egemenliği vardı.

Geri kalan yüzde 70'lik kısımdaysa bir cinsiyetin diğeri üzerindeki hakimiyet ya orta düzeydeydi ya da hiç yoktu.

Fransa'daki Montpellier Üniversitesi'nden çalışmanın başyazarı Dr. Élise Huchard, "Sıkı bir erkek egemenliği gerçekten azınlıkta" diyerek ekliyor: 

Bunun çoğunluk olmasını beklemiyorduk çünkü literatürü iyi biliyoruz ancak yüzde 20'nin altında kalmasını pek beklemezdik.

Erkek egemenliğinin daha net olduğu gruplarda, bu cinsiyetin vücut veya dişlerinin daha büyük olduğu gözlemlendi. Ayrıca dişilerin kaçıp ağaçlara tırmanamadığı popülasyonlarda da benzer bir durum vardı.

Öte yandan dişiler hakimiyetini, üremeden gelen güçleriyle kazanıyordu. Dr. Huchard, "Bir dişi çiftleşmek istemiyorsa, erkek bu konuda hiçbir şey yapamaz" diye açıklıyor: 

Dişiler üremeyi kontrol ettiklerinde, bunu erkeklere karşı bir güç mekanizması olarak kullanabiliyorlar.

Bilim insanları ayrıca dişilerin birbirleriyle rekabet ettiği ve erkeklerin yavrulara daha fazla baktığı gruplarda da dişi egemenliğinin daha yaygın olduğunu gözlemledi. Bu türlerde dişiler ya genellikle yalnız oluyor ya da sadece erkek-dişi çiftleri halinde yaşıyorlar. Bu durum tek eşliliğin dişi hakimiyetiyle bağlantılı olduğu anlamına gelebilir.

Araştırmacılar bu sonuçların doğrudan insanlara uygulanamayabileceğini ancak yakın akraba türlerdeki cinsiyet rollerinde şaşırtıcı bir esnekliğe işaret ettiğini söylüyor. 

Dr. Huchard, "Bu sonuçlar, insanlık tarihinde daha sonra ortaya çıkan tarım toplumlarına kıyasla daha eşitlikçi olan avcı-toplayıcılar arasındaki kadın-erkek ilişkileri hakkında bildiklerimizle epey örtüşüyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, BCC Science Focus, PNAS