11 Yemenlinin yaşamını yitirdiği trafik kazası, Taiz kuşatmasının trajedisini hatırlattı

Yemen'in Taiz kentine doğru yol alan minibüsün kaza yapması sonucu 11 kişi öldü. (Facebook)
Yemen'in Taiz kentine doğru yol alan minibüsün kaza yapması sonucu 11 kişi öldü. (Facebook)
TT

11 Yemenlinin yaşamını yitirdiği trafik kazası, Taiz kuşatmasının trajedisini hatırlattı

Yemen'in Taiz kentine doğru yol alan minibüsün kaza yapması sonucu 11 kişi öldü. (Facebook)
Yemen'in Taiz kentine doğru yol alan minibüsün kaza yapması sonucu 11 kişi öldü. (Facebook)

Yemen'in güneybatısındaki Taiz kentinin sakinleri, Husi darbecilerin sekiz yıl önce uygulamaya başladığı ve modern çağın en uzunuolarak nitelenen kuşatmanın kaldırılmasının barış süreci dosyasının ve ülkedeki savaşın sona ermesinin önemli bir parçası olmasını umuyor.
Heycetu’l Abd Yolu’nda, bayramı aileleriyle geçirmek için yola çıkan 11 kişinin yaşamını yitirdiği, üç kişinin de yaralandığı trajik trafik kazası, otomobil ve tırlarla dolu olan yolda trafiğin durma noktasına gelmesine neden oldu.
Bu kazadan bir hafta önce, bir yük tırının devrilmesi sonucu yol saatlerce trafiğe kapanmıştı. Tır sürücüsü kazadan sağ kurtulurken tır ve içindeki eşyalar ağır hasar görmüştü.
Heycetu’l Abd Yolu, Taiz kentini güneydeki Lahc ve Aden şehirlerine bağlayan tali bir arter konumunda. Daha önce kentin güney kırsalında yaşayanlar tarafından kullanılıyordu. Nüfusu dört milyonu aşan Taiz kentinin çoğu bölgesi, 2015 yılından bu yana Husi milislerin uyguladığı kuşatma nedeniyle bu yolu kullanmak zorunda kaldı. Bu da yolun aşırı kalabalıklaşmasına ve asfaltın aşınıp yıpranmasına neden oldu.
Otomobil ve kamyon kazaları bölge halkı ve bu yolda seyahat edenler için artık olağan hale geldi. Bu yılın son aylarında 15'ten fazla araç söz konusu yolda devrildi. Söz konusu kazalarda bir kişi yaşamını yitirirken yediden fazla kişi de yaralandı. Ancak Ramazan Ayı'nın son gününde meydana gelen kaza, ölü sayısı nedeniyle daha da trajikti.
Heycetu’l Abd Yolu’ndaki kazalar ve kayıplarla ilgili resmi bir istatistik yok. Ancak geçen yılın ortasında yerel bir kuruluş 2017'den 2021'e kadar olan dönemde, sürekli bozuk olan ve yağmur nedeniyle kapanan engebeli yolda meydana gelen trafik kazalarında 180'den fazla kişinin kaza yaptığını, birçok ölü ve yaralı oldupunu bildirdi.
Şarku’L Avsat’ın edindiği bilgilere göre zaman zaman bakım çalışması yapılsa da yol dik bir dağ yamacında yer aldığından bu çabalar, Taiz kenti ile komşu şehirler arasındaki hareketi karşılamak için yeterli olmuyor. Uzmanlara göre yol genişletme ve yeniden tasarım çalışmaları ile sağanak yağışların etkisinden koruyucu altyapının inşası gerekiyor. Bu da büyük miktarda fon gerektiriyor.
Yemen'de barış için hazırlanan siyasi süreç çerçevesinde, kent ve kırsalının sekiz yıldır maruz kaldığı kuşatma meselesini çok sayıda Yemenli gazetecinin tartışmaya açtığı bir sempozyum düzenlendi.
Gazeteci Vissam es-Samiî, Husi milislerinin Taiz kuşatmasını başkent Sana ile iletişimi engelleme ve nüfuzunu aktarma arzuları ile açıkladı. Ayrıca bu etkinin milislerin hakimiyetini ve gücünü kırmada bir güç faktörü olarak temsil ettiği düşünüldüğünde, 1960'larda Husiler için Taiz kuşatmasını son derece gerekli bir mesele haline getiren ‘26 Eylül Devrimi’ sırasında yaşananları hatırlattı.
Es-Samiî'ye göre Husi milisleri, Taiz'i güneydeki Aden şehrinden tecrit etmeye çalışıyor. Zira burası adeta Taiz'in devrimden önceki imamlar döneminde nefes aldığı akciğer ve ulusal hareketin merkez noktasıydı. Es-Samiî, milislerin Yemen'deki kontrollerini tamamen sıkılaştıracaklarını garanti etmedikçe Taiz'deki kuşatmayı kaldırmayacağına inanıyor.
Gazeteci Ahmed Şevki Ahmed ise ulusal davada aktif grup oldukları ve özellikle savaş sırasında partiler, sendikalar, örgütler ve dernekler gibi tüm sivil oluşumlar ve Taiz'in mevcut savaştaki rolüyle ilgili olan durum alındığında, meslektaşlarını Taiz davasına gerçekten inanmaya, onu savunmaya, partizan, hizipçi ve bölgesel bağlantıları aşmaya çağırdı.
Ahmed, ulusal projenin taşıyıcısı ve tüm Yemenlilerin çıkarlarını temsil eden ılımlı siyasi söylemin merkezi olduğu sürece Taiz'i ordu ve devlet aygıtının bileşenlerinde gerçekten temsil etmenin önemini vurguladı. Gazetecileri bu istisnai aşamada sorumluluklarını anlamaya davet etti.
Gazeteci Necm eş-Şerabi, Taiz şehri sorununu, parçalanmış bir ülkenin aynası bir şehir olduğu için Yemen sorununun minyatür bir modeli olarak nitelendirdi. Taiz için “Yemen'i temsil etmeyi başardı ama kendini temsil edemedi” diyen eş-Şerabi, denklemin Taiz'i kurtarmaktan Yemen'i özgürleştirmeye evrildiği konusunda uyardı.
Eş-Şerabi açısından Taiz, devlet kurumlarını eski haline getirmeyi erkenden başardı. Ancak anlaşılmaz ve mantıksız nedenlerle temsilcilerini bulamadı. Siyasi hareketin parlaklığını ve çeşitliliğini koruduğu için Taiz'in uzun süre iktidarın dışında veya iktidarın gölgesinde siyaset yapmış olmasının muhtemel olduğunu belirten eş-Şerabi, ancak şehre ve onun fedakarlıklarına saygı duyan bir siyasi söylem gelitirilemediğini vruguladı.



Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından desteklenen Lübnan ordusunun güneyde uluslararası destekli ateşkesi yürürlüğe koymasıyla birlikte Lübnan savaşta yeni bir sayfa açıyor ve yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Lübnan ordusu, 1975'te iç savaşın patlak vermesinden bu yana ilk kez yerel ya da bölgesel bir ortak olmadan 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını uygulamak üzere Lübnan'ın derinliklerine, İsrail ile olan sınıra konuşlanıyor. Böylece, etkin bir hükümetle iş birliği içinde, kararın tüm boyutlarıyla uygulanmasına eşlik etmeyi kendine görev edinecek bir cumhurbaşkanının seçilmesiyle anayasal kurumların yeniden düzene girmesinin önü açılmış olacak.

1701 sayılı kararın uygulanması

Ordunun konuşlandırılması, 1701 sayılı kararın uygulanması için bir adım teşkil ediyor ve Lübnan'ın toparlanma aşamasını geçmesi ve her düzeyde çöküşüne neden olan birikmiş krizlerinden kurtulması için zorunlu bir yol olarak devlet projesinin kurtarılması ve etkinleştirilmesinin yolunu açıyor. Yeter ki siyasi güçler yolun ortasında buluşmak ve hesaplarını gözden geçirip irdelemek için inisiyatif alsınlar. Bu da Hizbullah'ın zayıflatılmaması karşılığında ülkedeki ortakları üzerinde güç fazlalığından yararlanmamasını gerektiriyor. Bazı muhaliflerinin Taif Anlaşması’na bağlılık çatısı altında ülkeyi yeniden inşa etmek ve bazı maddelerinin uygulanmasına etki eden kusurlardan arındırdıktan sonra uygulamasını tamamlamak yerine güneydeki savaşın sonucunu kendi çıkarları için kullanmaları kabul edilemez.

Ordunun konuşlandırılmasıyla birlikte güneydeki güvenlik otoritesi, 1701 sayılı kararda öngörülen icrai tedbirleri yürütme otoritesinin siyasi kılıfıyla uygulamakla sınırlı kaldı. Bir parlamento kaynağının Şarku’l Avsat'a verdiği demece göre, 1701 sayılı kararın uygulanmasını engelleyen önceki aşamada olduğu gibi uzlaşı yoluyla güvenliği sağlamak ve iç barışı korumak artık mümkün değil.

Kaynağa göre ABD'li arabulucu Amos Hochstein ile Meclis Başkanı Nebih Berri arasında varılan mutabakatın bir sonucu olan ve Hizbullah liderliğinin güneyde ateşkese varılması talimatını verdiği yol haritasına bağlı kalınması gerekiyor. Kaynak ayrıca, Fransa ile koordinasyon halinde ABD'nin öncülüğünde eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası desteğe sahip olan bu yol haritasından kaçınılamayacağını belirtti.

Yeni siyasi aşama

Lübnan yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Bugün (perşembe) yapılması planlanan yasama oturumunda onaylanmak üzere bazı milletvekilleri tarafından sunulan bir kanun teklifine göre, uyulması gereken gündemin başında Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ile güvenlik ve askeri servislerin komutanlarının görev sürelerinin uzatılması yer alıyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz cumhurbaşkanlığı dosyasını harekete geçirmeyi görev edinen Berri'ye göre milletvekilleri daha sonra hiçbir partiye meydan okumayan ve herkese aynı mesafede duran bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmaya varmak üzere istişarelerde bulunabilecek.

Parlamento kaynağı, Avn, İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü Tümgeneral İmad Osman ve Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral İlyas el-Beyseri'nin görev sürelerinin uzatılmasında herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Milletvekili Cibran Basil başkanlığındaki Özgür Yurtsever Hareket’e mensup milletvekilleriyle sınırlı bir devamsızlıkla parlamentonun yasa teklifini oylamasının önünün açık olduğunu söyledi.

Kaynak, Özgür Yurtsever Hareket milletvekillerinin yokluğunun yeni olmadığını ve bunun Avn ile güvenlik servislerinin liderlerinin görev sürelerinin ilk kez uzatılmasını onaylayan yasama oturumunu boykot etme yönündeki önceki tutumlarının bir tekrarı olarak ortaya çıktığını belirtti. Ordu komutanının görev süresinin uzatılmasının cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını arttıracağını ifade etti.

Hizbullah'ın tutumunda değişiklik

Yasama oturumunda yeni olan bir durum var. Hizbullah'ın temsilcilerinin ilk uzatma oturumunda güvenlik servisleri liderlerinin görev sürelerinin uzatılmasını amaçlayan yasa tasarısını oylamaktan kaçınan bir tutumu sergiledikleri görüldü. Ancak buna rağmen oturumu boykot etmediler ve oturumun yapılabilmesi için yeterli çoğunluğu sağladılar. Bu durum Hizbullah ile Basil arasındaki anlaşmazlığı derinleştirdi. Bu arada kaynak, Direnişe Sadakat Bloğu’na mensup temsilcilerin şu anda uzatmayı destekleyen pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeyi düşündüklerini ifade etti.

Kaynak, ilk uzatma oturumunda Hizbullah'ın, temsilcilerinin uzatma konusunda oy kullanmadan toplanması için yeterli çoğunluğu sağlamasını dikte eden siyasi koşulların değişmeye başladığını söyledi. Lübnan'ın savaşı sona erdirmek için UNIFIL desteğiyle orduyu güneyde konuşlandırmak üzere uluslararası uzlaşı tarafından kendisine verilen rolü kolaylaştırmak için askeri kurumu güçlendirmeyi ve ihtiyaç duyduğu tüm desteği sağlamayı gerektiren yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazırlanması bu değişen koşullar arasında. Bu durum, Hizbullah ile İsrail arasındaki karşılıklı ihlallerin baskısı altında Ağustos 2006'da yayınlanmasından bu yana askıda kalan 1701 sayılı kararın uygulanmasının önünü açacaktır.

Kaynak, Hizbullah'ın uluslararası topluma olumsuz bir mesaj vermekten kaçınmak için Avn'ın görev süresinin uzatılmasında çekimser kalmaya niyeti olmadığını doğruladı. Uluslararası toplum, ordunun Litani Nehri'nin güneyinde konuşlanarak ateşkes sağlanmasındaki rolüne önem verirken, Hizbullah da askeri cephaneliğini kuzeye çekiyor. Kaynak, Hizbullah'ın, istikrarın yeniden sağlanması için ordunun şehirlerinde aktif olarak bulunmasını destekleyen güneylilerin ruh halini dikkate almak zorunda olduğunu söyledi. Hizbullah bu konuda mahcup olmayacak, çünkü Berri'nin talep ettiği gibi uzatma kararı cumhurbaşkanlığı hesaplarına dahil edilmeyecek. Böylece söylendiği gibi Hizbullah yolu kapatmış oldu. Çünkü Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın ordu liderliğini sorguladığı bir ortamda, Hizbullah'ın ordu ile ilişkileri ılımlı bir hal alıyor.

Asıl soru şu: Hizbullah eski müttefiki Cibran Basil'i uzatmaya karşı çıkarken yalnız bırakacak mı? Özellikle de Basil'in, Gazze'ye verdiği destek nedeniyle Hizbullah’la yollarını ayırmasının ardından Hizbullah'ın Basil'i dikkate almasına gerek kalmadığı düşünülüyor. Hizbullah'ın rolünün İsrail saldırılarına karşı Lübnan'ı savunmakla sınırlı olması gerektiğini düşünen Basil, güney ve Gazze cephelerini birbirine bağlayarak alanların birleştirilmesi için herhangi bir gerekçe görmüyor.