Biz Sudan’ı tanımıyoruz

Hartum'daki çatışmalardan (AP)
Hartum'daki çatışmalardan (AP)
TT

Biz Sudan’ı tanımıyoruz

Hartum'daki çatışmalardan (AP)
Hartum'daki çatışmalardan (AP)

Samir Ebu Hevaş
Çoğu Arap gibi ben de Sudan’ı tanımıyorum. Belki Sudanlıları az çok tanıyoruzdur ama o da Allah’ın geniş arzında bizim gibi onurlu bir yaşam arayanlarıyla doğrudan temasa geçtiğimiz için. 
Sudanlıların iyiliğini, nezaketini, kültürünü, girişkenliğini, sevecenliğini, cömertliğini, insaniliğini ve hayat sevincini biliyoruz. Ancak Sudan’ı gerçek anlamda bilmiyoruz.
Sudan, Arapların zihnini hiç meşgul etmedi. Bu ülke, onların en sefil ve en trajik olanlar için rekabet eder hale gelene kadar birikip katlanan meseleleri arasında ‘merkezî’ bir konuma sahip değildi. Kimimiz Sudan’ı, barındırdığı din ve inanç çeşitliliğine rağmen Müslüman bir ülke kabul eder. Kimimiz, Afrika’da derin köklere ve Arap olmayan kayda değer azınlıklara sahip olmasına rağmen bir Arap ülkesi olarak görür. Bazıları Arap tarihi ve coğrafyasındaki derin köklerine rağmen onu bir Afrika ülkesi olarak tanımlar. Bazısı buranın yoksulluk, siyasi ve ekonomik krizler, askerî darbeler diyarı olduğunu düşünür. Bazısına göre sıkıntıları ve trajedileri, izleri duran ve yaraları açık olan sömürge mirasından kaynaklanıyordur. Ve herkes Sudan’ın ‘Arap dünyasının gıda ambarı’ olduğunu söyleyip durur. Halbuki bunun gerçeklik boyutunda bir karşılığı yoktur. Bu bir rüya ya da slogandı. Halen de öyle.
Yukarıdakiler doğru. Bunların hepsi Sudan. Ancak manşetler ve orada burada söylenenler dışında biz Sudan’ı aslında pek tanımıyoruz.
Sudan, Arapların zihnini hiç meşgul etmedi. Bu ülke onların en sefil ve en trajik olanlar için rekabet eder hale gelene kadar birikip katlanan meseleleri arasında merkezî bir konuma sahip değildi.
Bu yüzden 2018’de gençleri, erkekleri ve kadınları bir devrim yaptığında hepimiz şaşırdık. ‘Kandakaların’ (Sudan’daki savaşçı kraliçelerin) sahnenin başını çektiğini görünce hayret ettik. Sudanlıların yakınlık, incelik ve neşe saçan seslerinin arkasında demir bir irade ve kararlılık gizlemesi bizi afallattı. Sudan gençliğinin somutlaştırdığı ve kan ile kanın dilini reddeden inanılmaz medeni model bizi şaşırttı. Barış, demokrasi ve kalkınmanın savaş, yolsuzluk ve tiranlık araçlarıyla temin edilemeyeceğini, geçmiş ve onun ağır mirasından kurtuluşun onun miadı dolmuş unsurlarını yeniden üretmekle gerçekleşmeyeceğini açık bir şekilde anlatan Sudan dersi karşısında saygıyla durduk.
Sudan’ın şairlerinden, romancılarından, düşünürlerinden, ressam ve şarkıcılarından bazısını biliyoruz. Bazı harika müzikleri, eşsiz sanat ve zanaatları, dinî grupları, mutasavvıfları ve dünyadaki başarılı modelleri hakkında da bilgimiz var. Ama her şeyden anlık görüntüler var, öyle de kalıyor. Çünkü gerçek anlamda Sudan’ı tanımıyoruz.
İhtiyaç duyulduğunda ‘bizimle’ ve bizim bir parçamız ve uzantımız olmasını istiyoruz ve onu çoğu zaman unuttuğumuzu unutuyoruz. Çoğunlukla halkının acılarına, gençlerinin beklentilerine, muazzam enerjisine, büyük kültür çeşitliliğiyle derin medeni köklerine aldırış etmiyoruz. Bir defasında cahil bir askerî cunta, öbür defa yakın ve uzak hırslar, başka bir sefer yolsuzluk ve yolsuzların vahşeti yüzünden bazen de körü körüne dinî ve kabilevi çekişmeler adına, ama sürekli yenilenen sıkıntıları umurumuzda değil. Bu sıkıntılar sanki onun kaderi gibi, ama değil. 
Tüm bunları gözardı edip Sudan’ın daima bizimle ve bizim kalmasını istiyoruz. Bizimle ve bizim, ama arka koltuklarda ya da yedek kulübesinde. Onun hakkında kendi kendimize oluşturduğumuz kalıplar ve hazır görüntüler beni rahatsız ediyor. Herhangi bir Arap’a (elbette hepsine değil, çoğunluğuna) Sudan’ı sorun, gözlerinde tam veya neredeyse tam bir cahilliğe delalet eden o boş bakışları görürsünüz.
Biz Sudan’ı tanımıyoruz, Sudan’a yayılan 50 milyon kişinin gerçek özelliklerini bilmiyoruz. Sudan’ın şehirleri, köyleri, dağları, nehirleri, mirası ve tarihi hakkında malumatımız yok. Onu, Sudan’ın trajedisi çizili sınırlardan taşıp da bu şehirlerin, köylerin, dağların ve nehirlerin içine alabileceğinden daha geniş çıkarları tehdit etiğinde ve savaşın dumanı ile füzelerin ve bombaların gürültüsü görmezden gelmesi zor sınırlar üzerinde yükseldiğinde hakkında yapılan haber yayınını kısmen anlamamıza yetecek kadar tanıyoruz ancak.
30 yıl önce Tayyib Salih, Sudan’ı hilafete dönüştürmek isteyen İslamcıları kastederek “Nereden geldi bu insanlar” sorusunu yöneltti. Bu insanlarla aynı zamanda, Sudan’ı yalnızca namlunun arkasından gören orduyu da kastediyordu belki.
Onun bu sorusu, Gassan Kenefani’ye ait Güneşteki Adamlar’ın sonundaki şu soru gibi ebedileşti:
“Neden deponun duvarlarına vurmadınız?”
Bu iki sorunun, insanların varoluşsal sorularınkiyle aynı olan cevabı, belki de dışarıdan değil de tek kaynağından, yani içeriden gelmeli.
Bugün sadece Sudanlının bu insanların nereden geldiğini sorma hakkı var. Onu başka bir bilinmeze, tarihin başka bir labirentine ve duvarlarına vurmak bile aklına gelmezken içeride boğuldukları bir su deposuna götürmeyen cevapları verme hakkı yalnızca ona ait.

Majalla internet sitesinde yer alan bu makalenin çevirisi Şarku’l Avsat tarafından yapılmıştır.



Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
TT

Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)

Filistin haber ajansı Safa’nın haberine göre Sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan 13 evin enkazı altında kalan 55 şehidin cesedini aramaya başladı.

Ajans, "Sivil Savunma ekiplerinin, uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde, Gazze şehrinin Rimal mahallesindeki bir evin enkazı altından Filistinli ailenin şehitlerinin cesetlerini çıkardığını" belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Safa’dan aktardığına göre "Gazze Şeridi'nde iki yıldır süren İsrail imha savaşının kurbanı olan 9 binden fazla şehit, halen evlerin enkazı altında gömülü kalmaya devam ediyor."


Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
TT

Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]

Ürdün, Kraliyet Ürdün Hava Kuvvetleri aracılığıyla, dün sabah erken saatlerde Suriye'nin güneyindeki çeşitli DEAŞ mevzilerini hedef alan hassas hava saldırılarına katıldı.

Ürdün devletine ait el-Memleke TV internet sitesine göre, ABD ile iş birliği içinde gerçekleştirilen bu katılım, Suriye hükümetinin yakın zamanda katıldığı DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon operasyonlarının bir parçasıdır.

Bu operasyon, terörle mücadele çerçevesinde ve özellikle DEAŞ terör örgütünün güney Suriye'de yeniden yapılanıp kapasitesini güçlendirmesinin ardından, aşırılıkçı örgütlerin bu bölgeleri Suriye'nin komşularının ve bölgenin güvenliğini tehdit etmek için birer üs olarak kullanmasını önlemek amacıyla gerçekleştirildi.


El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
TT

El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)

Irak'taki "Koordinasyon Çerçevesi" ittifakının liderlerinden Ammar el-Hakim, devletin güç kullanımında tekel sahibi olması gerektiğini belirterek, silahların ülkedeki karar vericiler üzerinde baskı aracı olarak kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

El-Hakim dün yaptığı konuşmada, "Silahlar, anayasaya uygun olarak, Irak halkının ve siyasi partilerinin iradesiyle, dışarıdan dayatmalarla değil, devletin elinde olmalıdır" dedi.

Hikmet Hareketi partisinin lideri el-Hakim, karar vericiler üzerinde baskı kurmak için devlet dışında silah kullanılmasına karşı olduğunu ifade etti.

El-Hakim'in partisinin liderlerinden Fahd el-Cuburi, "Washington, yeni hükümette grupların yer alması konusunda çekincelerini dile getirdi" dedi.

Son dönemde parlamentoda birkaç sandalye kazanan ve silahlı bir fraksiyon olan İmam Ali Tugayları ise "devletin elindeki silahların tekelleştirilmesini ve Haşdi Şabi Güçlerinin güçlendirilmesini" savundu. Tugayların genel sekreteri Şibl el-Zaidi, yaptığı açıklamada, "fraksiyonel güçlerin seçimlerdeki önemli zaferi, onları önemli bir sınavın önüne koyuyor" ifadelerini kullandı.