Marib’de 23 sağlık merkezinde çalışmaların askıya alınma ihtimali endişeye neden oldu

WHO: Son görüşmeler barış için yeni umutlar oluşmasına yol açtı.

Yemen’de sağlık tesislerinde çalışmaların askıya alınmasının, yaklaşık 2,8 milyon kişiyi savunmasız bırakacağı uyarısında bulunuldu. (Reuters)
Yemen’de sağlık tesislerinde çalışmaların askıya alınmasının, yaklaşık 2,8 milyon kişiyi savunmasız bırakacağı uyarısında bulunuldu. (Reuters)
TT

Marib’de 23 sağlık merkezinde çalışmaların askıya alınma ihtimali endişeye neden oldu

Yemen’de sağlık tesislerinde çalışmaların askıya alınmasının, yaklaşık 2,8 milyon kişiyi savunmasız bırakacağı uyarısında bulunuldu. (Reuters)
Yemen’de sağlık tesislerinde çalışmaların askıya alınmasının, yaklaşık 2,8 milyon kişiyi savunmasız bırakacağı uyarısında bulunuldu. (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), finansman eksikliğinin Yemen’in Marib şehrinde, çoğu ülke içinde yerinden edilmiş yaklaşık üç milyon kişiye hizmet veren 23 sağlık tesisinin, yani sağlık tesislerinin yarısının kapanmasına neden olacağı konusunda uyardı.
WHO, bu ayın başına kadar Yemen’deki sağlık grubunun çalışması için gereken toplam miktarın yalnızca yüzde 16’sının temin edildiğini belirtirken, son zamanlar gerçekleştirilen siyasi görüşmelerin kalıcı barışın nihayet sağlanabileceğine dair yeni umutlar oluştuğunu vurguladı.
WHO’nun Yemen’deki ofisinde Sağlık Acil Durum ekibine başkanlık eden Annette Heinzelmann, sağlık krizini hafifletmeye yönelik finansmandaki eksikliğin sonuçlarını görmeye başladıklarını belirtti.
Ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin büyük bir kısmını barındıran Marib şehrindeki 43 sağlık tesisinden 23’üne sağlanması beklenen desteğin askıya alınmasının buna örnek olduğunu vurguladı. Heinzelmann ayrıca bu tesislerde çalışmanın askıya alınmasının, yaklaşık 2,8 milyon savunmasız insan için sağlık hizmetlerinin durmasına yol açacağı uyarısında bulundu.
Heinzelmann’a göre ülkede dokuz yıldır devam eden silahlı çatışma, 31,5 milyon kişiden 21,6 milyonunu acil insani hizmetlere ve korumaya muhtaç durumda bıraktı. Acil insani sağlık hizmetlere ihtiyaç duyan 12,9 milyon kişi bulunuyor. Şu an, 5 yaşın altındaki 540 bin çocuk, ani ölüm riskine yol açan şiddetli akut yetersiz beslenme sıkıntısı yaşıyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ülke genelindeki sağlık tesislerinin yüzde 46’sı personel, fon, elektrik veya ilaç eksikliği nedeniyle kısmen çalışıyor veya tamamen hizmet dışı bulunuyor.
Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi raporunda, Suudi Arabistan ile Umman’ın Yemen’de bir barış anlaşması imzalanmasına yönelik son zamanlarındaki çabalarını gözden geçirdi. Son siyasi görüşmelerin kalıcı barışın nihayet sağlanabileceğine dair yeni umutlar uyandırdığını, ancak yine de ülkenin kırılgan sağlık sistemine aşırı yüklenildiğini ve çökmek üzere olduğunu, uluslararası bağış fonlarının kötüleşen sağlık hizmetlerinde daha fazla bozulmayı önlemek için yetersiz kaldığını vurguladı.  
BM yetkilisi, nisan ayının başlarında 46 BM kuruluşu ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan Yemen sağlık birimlerinin 392 milyon dolar ihtiyacın yüzde 16’sını, yani yalnızca 62 milyon doların temin edebildiğini belirtti. Söz konusu miktar, savunmasız durumdaki 12,9 milyona hayat kurtaran sağlık yardımı sağlamak için gerekiyor.
Heinzelmann raporda, başta kızamık, difteri, dang humması, kolera ve çocuk felci olmak üzere salgın hastalıkların Yemen’de kötüleşen sağlık krizini hızlandıracağı konusunda uyardı. Ayrıca kitlesel yer değiştirmenin, halihazırda aşırı yük taşıyan sağlık tesislerinin, su ve sanitasyon ağlarının kesintiye uğramasının ve düşük aşılama kapsamının bu hastalıkların patlak vermesine ve yayılmasına yol açabileceğinin altını çizdi.
WHO’nun verilerine göre bu yılın ilk çeyreğinde 13 binden fazla yeni kızamık vakası, 8 bin 777 dang humması vakası ve 2 bin 80 şüpheli kolera vakası kaydedildi. Ancak izleme sistemindeki boşluklar nedeniyle gerçek sayıların çok daha yüksek olabileceği belirtildi.
WHO, beslenme tedavisi merkezlerini çalışır durumda tutmak, hastalık takibini güçlendirmek, tüm bulaşıcı hastalıkların salgınlarıyla mücadele etmek, sağlık tesisleri ve hizmetlerini desteklemek, su kaynakları ile bulaşan hastalıklar ve tropikal hastalıkların kontrolünü sağlamak, diyabet, böbrek hastalığı ve kanser gibi kronik hastalıklarla savaşmak gibi 10 öncelikli alanda sağlık krizine entegre bir müdahaleyi sürdürebildiğini bildirdi.
Heinzelmann WHO’nun UNICEF ve Küresel Aşılar ve Bağışıklama İttifakı’nın 2020’den bu yana yıllık ortalama 25 milyon doz aşı uyguladığını ancak şimdi toplumun aşılama çabalarına olan güvenini baltalamak için belirlenen radyo, televizyon ve sosyal medyadaki dezenformasyon kampanyaları nedeniyle yayılan korkunun hedefi haline geldiklerini kaydetti. Bu ifadeleri ile Husiler ve medyasının aşılara karşı yürüttüğü kampanyalara atıfta bulunan Heinzelmann, daha önce de aşı kabulünün düştüğünü belirtmişti.
WHO daha önce de Yemen’deki beslenme tedavisi merkezlerine verdiği desteği azaltmak zorunda kaldığını ve bunun net bir şekilde sayısız bebek ve çocuğun açlıktan ölmesine yol açacağına karşı uyarıda bulunmuştu.
WHO, yılın bu zamanlarında başlayan Yemen’in yıllık sel mevsimine hazırlanmak için neredeyse hiç finansmanı olmadığını, sellerin sıtma, dang humması ve kolera gibi suyla bulaşan hastalıkların yayılmasında önemli bir artışa neden olacağını belirtti. Ayrıca her üç Yemenliden ikisinin gıdaya, tıbbi yardıma ve diğer insani yardımlara muhtaç olduğunu vurguladı.



Yaser Ebu Şebab İsrail ordusuyla iş birliği yaptığını açıkladı

Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
TT

Yaser Ebu Şebab İsrail ordusuyla iş birliği yaptığını açıkladı

Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)

Gazze'de Hamas hareketine karşı çıkan Halk Güçleri’nin lideri Yaser Ebu Şebab, İsrail'in Arapça yayın yapan resmi radyo kanalı Makan'a verdiği röportajda, İsrail ordusuyla Gazze'nin güneyinde iş birliği yaptığını teyit etti.

Halk Güçleri’nin İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde rahatlıkla hareket ettiğini belirten Ebu Şebab, iki taraf arasında koordinasyon olduğunu vurguladı.

Halk Güçleri’nin İsrail ordusuna, tek başına gerçekleştirdiği askeri faaliyetleri bildirdiğini açıklayan Ebu Şebab, herhangi bir ayrıntıya girmeden ‘dışarıdan destek aldıklarını’ belirtti. Ebu Şebab, bazı konuların açıkça konuşulamayacağını ifade etti.

İsrailli yetkililer, geçtiğimiz haziran ayında Hamas'a muhalif bir Filistinli grubu desteklediğini ve silahlandırdığını kabul etmiş, ancak bu grubun Ebu Şebab liderliğindeki Halk Güçleri olduğunu açıklamamıştı.

İsrail Ordu Sözcüsü Effie Defrin, konuyla ilgili bir soruya “Hamas yönetimi karşısında farklı yöntemler kullandığımızı söyleyebilirim” yanıtını verdi, ancak ayrıntılara girmedi.

Bir araştırma merkezi olan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi, Ebu Şebab’ı ‘Refah bölgesinde faaliyet gösteren ve yardım tırlarını yağmalamakla suçlanan bir suç çetesinin lideri’ olarak tanımladı.

Röportajda, Halk Güçleri’nin herhangi bir ideoloji veya siyasi örgüte bağlı olmadığını belirten Ebu Şebab, lideri olduğu grubun 2007 yılında Gazze'de iktidara gelen Hamas'a atıfla ‘adaletsizlik ve yolsuzlukla mücadele ettiğini’ vurguladı. Şarku’l Avsat’ın Independnet Arabia’dan aktardığı habere göre Halk Güçleri’nin ne kadar büyük fedakarlıklar yaparsa yapsın mücadelesine devam edeceğini vurgulayan Ebu Şebab, Hamas’ın şu anda iç çatışmalar yaşadığını ve sonunun yaklaştığını bildiğini söyledi.

Hamas'ın askeri yargı organı geçtiğimiz çarşamba günü, Ebu Şebab’a silahlı çete kurmak ve İsrail ile iş birliği yapmakla suçlandığı gerekçesiyle 10 gün içinde teslim olması için süre tanıdığını açıkladı.

Filistinli birçok grubu bir araya getiren ‘Filistinli Gruplar Ortak Odası’ pazar günü, Halk Güçleri'ni ‘işgalci İsrail’in maşası olmakla’ suçladı. Filistinli Gruplar Ortak Odası tarafından yapılan açıklamada, “Ebu Şebab ve onunla birlikte olanlar ulusal kimliklerinden mahrumdurlar, Filistin ulusal saflarının dışındadırlar ve direniş gruplarının oybirliği ile kanları dökülmüştür” denildi.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yaşayan 1990 doğumlu Yaser Ebu Şebab, İsrail ordusunun kontrolü altındaki Refah'ın güneydoğu bölgesinde faaliyet gösteren Halk Güçleri adında bir silahlı grup kurdu.

Ebu Şebab liderliğindeki Halk Güçleri’nin silahlı üyeleri geçtiğimiz haftalarda, Refah'taki bir yardım merkezinin yakınlarında hafif makineli tüfeklerle görüldüler.