‘Lübnan İçin Egemenlik’ Hamas’a dava açtı

Söz konusu adım, İsrail’e füzeler fırlatılmasının ardından atıldı.

UNIFIL askerleri, 7 Nisan’da güney Lübnan’dan fırlatılan füzelere yanıt olarak İsrail tarafından yapılan bombardıman sonucu yıkılan bir çiftlikte incelemelerde bulundu. (AP)
UNIFIL askerleri, 7 Nisan’da güney Lübnan’dan fırlatılan füzelere yanıt olarak İsrail tarafından yapılan bombardıman sonucu yıkılan bir çiftlikte incelemelerde bulundu. (AP)
TT

‘Lübnan İçin Egemenlik’ Hamas’a dava açtı

UNIFIL askerleri, 7 Nisan’da güney Lübnan’dan fırlatılan füzelere yanıt olarak İsrail tarafından yapılan bombardıman sonucu yıkılan bir çiftlikte incelemelerde bulundu. (AP)
UNIFIL askerleri, 7 Nisan’da güney Lübnan’dan fırlatılan füzelere yanıt olarak İsrail tarafından yapılan bombardıman sonucu yıkılan bir çiftlikte incelemelerde bulundu. (AP)

Lübnan İçin Egemenlik Cephesi, iki haftayı aşkın bir süre önce Lübnan’ın güneyinden İsrail’e fırlatılan füzelerle ve Lübnan’ın güvenliğinin tehlikeye atılmasıyla bağlantılı olarak Hamas Hareketi’ne karşı askeri mahkemeye şikâyette bulundu. Cephe, Lübnan’ın egemenliğine saldıran ve onu başıboş bir ülkeye çeviren her türlü yabancı örgütün soruşturulması çağrısı yaptı. Cephe ayrıca, perşembe günü sunduğu ve Lübnan'daki Hamas’a karşı ilk adli hamle sayılan bildirisinde, Filistin kamplarının dışında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ne ait ve Beyrut’un güneyindeki Naameh’ten Lübnan ve Suriye sınırlarında Kusaya’ya kadar uzan 11 askeri üs kurulmasını kabul etmediğini vurguladı. Cephe tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu askeri üslerin en tehlikelisi, Beyrut Uluslararası Havalimanı’na, Beyrut- Güney otoyoluna, Şuf yoluna ve askeri tüneller ile silah ve füze depoları içeren diğer yollara uzanan Naameh Üssü’dür.”
Açıklamada bu üslerin yüzlerce silahlı unsur barındırdığını, Lübnan devletinin yetkisi dışında olduğunu, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne tabi olmadığını ve Suriye rejiminden emir aldığını kaydetti.
Güney Lübnan 6 Nisan’da, Lübnan topraklarından İsrail yerleşim yerlerine 34 füze fırlatılması sonucunda güvenlik gerilimine tanık oldu. Saldırılar sonucunda herhangi bir can kaybı yaşanmadı ancak İsrail’den Sur’un güneyindeki er-Raşidiyye kampında bulunan Hamas mevzilerini hedef alan bir yanıtın verilmesine neden oldu.
Gözlemciler, saldırıyı ‘İsrail polisinin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesine ve ibadet edenlere yönelik saldırısına bir yanıt ve İsrail’in Suriye’nin derinliklerindeki İran mevzilerini hedef alan saldırılarına ilişkin bir mesaj’ olarak nitelendirirken, Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım ise ‘düşman İsrail’e karşı direniş ekseni tarafından benimsenen caydırıcılık kurallarının kanıtlandığını’ dile getirdi.
Konuyla ilgili haberlerde bu durumun yargıya taşınacağını öngörülmüyordu. Ancak Lübnan İçin Egemenlik Cephesi üyesi Avukat Elie Mahfud’un belirttiği üzere bu durum, yasal bir belge olarak yargıya taşındı. Mahfud, “Failleri yargılamaktan aciz olsalar bile bu meseleleri devletin ve kurumlarının bilgisine sunmak Cephenin görevidir” dedi.
Mahfud, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Ortaya koyduğumuz, şekli bir eylemdir. Ancak Lübnan halkı ile Lübnan meseleleriyle ilgilenen tüm bölgesel ve uluslararası ülkeler tarafından duyulması gereken, Lübnan’ı askeri üs haline getirmeye çalışanların olduğuna dair yasal bir haykırış işlevi görüyor. Hamas’ın İsrail’e roket fırlatarak yaptığı şey, diğer örgütleri de Lübnan’ı bir felakete sürükleyebilecek benzer askeri eylemlerde bulunmaya teşvik edecek.”
Mahfud, Cephe’nin Hamas’ın İsrail’e roket fırlatılması eylemine karıştığını doğrulayan kanıt ve belgelere sahip olup olmadığını açıklamadı. Ancak “En önemli yabancı, Arap ve hatta yerel medya, bu operasyonun arkasında Hamas’un olduğunu bildirdi. Hareketin kendisi de bunu inkâr etmedi ve bu nedenle aksi ispatlanana kadar sorumludur” dedi.  
Uzmanlar, bu saldırılara ilişkin yanlış hesapların, Lübnan’ı ekonomik ve toplumsal çöküş ve Lübnan topraklarında yerinden edilmiş yaklaşık iki milyon Suriyelinin varlığı ortasında ülkenin sonuçlarına katlanamayacağı İsrail ile bir savaşa sürükleyeceğinden korkuyor. Zira İsrail, Hizbullah’ın veya herhangi bir silahlı örgütün, Lübnan topraklarından gerçekleştireceği herhangi bir eylemden Lübnan devletini sorumlu tutacak.
Güney Lübnan’daki askerî harekât her zaman belirli kriterlere tabi. Öyle ki Lübnan- İsrail sınırında güvenlik kartını elinde bulunduran Hizbullah, kendisiyle koordinasyon dışında herhangi bir güvenlik veya askeri faaliyete izin vermiyor. Bu çerçevede her kim olursa bir füze kullandığında hemen tutuklanıp Lübnan yargısına teslim ediliyor. Yasal bir kaynak Şarku’l Avsat’a, askeri yargının, daha önce işgal altındaki Filistin’e füze fırlatan onlarca Lübnanlı ve Filistinliyi, ‘ruhsatsız savaş silahlarına sahip olmak, güvenlik faaliyetleri yürütmek, İsrail’in saldırganlığını kışkırtmak ve Lübnan’ın güvenliğini tehlikeye atmak’ suçlamasıyla yargıladığını aktardı.



Filistin Dışişleri Bakanlığı: Yerleşimcilerin idari gözetimine son verme kararı onları suç işlemeye teşvik ediyor

El Halil kentindeki Eski Şehir'de yerleşimcilerin yürüyüşü esnasında güvenlik önlemleri alan İsrail askerleri (WAFA)
El Halil kentindeki Eski Şehir'de yerleşimcilerin yürüyüşü esnasında güvenlik önlemleri alan İsrail askerleri (WAFA)
TT

Filistin Dışişleri Bakanlığı: Yerleşimcilerin idari gözetimine son verme kararı onları suç işlemeye teşvik ediyor

El Halil kentindeki Eski Şehir'de yerleşimcilerin yürüyüşü esnasında güvenlik önlemleri alan İsrail askerleri (WAFA)
El Halil kentindeki Eski Şehir'de yerleşimcilerin yürüyüşü esnasında güvenlik önlemleri alan İsrail askerleri (WAFA)

Filistin Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in yerleşimcilerin idari gözetimini iptal etme kararının onları daha fazla suç işlemeye teşvik ettiği ifade edildi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre Dışişleri Bakanlığı, İsrail Savunma Bakanı'nın ‘Filistinli vatandaşlara karşı suç ve ihlal işleyen yerleşimcilerin idari tutukluluk hallerinin kaldırılmasına yönelik kararını, tutuklananların sayısı çok az olmasına rağmen, ciddi bir endişeyle karşıladıklarını’ bildirdi.

Bakanlık, bu kararın aşırılık yanlısı yerleşimcileri ‘Filistinlilere, topraklarına ve mülklerine karşı terör uygulamaya teşvik ettiğini ve onlara ek bir dokunulmazlık ve koruma hissi verdiğini’ belirtti.

Filistin Dışişleri Bakanlığı, ‘yerleşimci milislerin terörizmini engellemek, devam eden cezasızlıklarına son vermek ve Filistin halkını işgalcilerin tecavüzünden korumak için etkili uluslararası eylem’ çağrısında bulundu.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz dün yaptığı açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilere karşı idari gözaltı uygulamasına son verme kararı aldığını duyurdu.

Katz yaptığı açıklamada, ‘Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerin ciddi Filistinli terör tehditlerine maruz kaldığı ve yerleşimcilere karşı haksız uluslararası yaptırımların uygulandığı bir gerçeklikte, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilere karşı idari gözaltı kararlarının kullanımını durdurmaya karar verdiğini’ belirtti.

AFP'nin aktardığına göre Katz, “İsrail devletinin yerleşim sakinlerine karşı bu tür tehlikeli bir adım atması uygun değildir” dedi.