Sosyal medya, Sudan'daki çatışmayı vahşileştiriyor

Troller, Kahire ile Hartum'un arasını bozmak üzere fitne yaymak ve çatışmaların bulanık sularında avlanmak için çaba harcadı

Hartum semaları, yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle dumanla kaplandı. (Reuters)
Hartum semaları, yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle dumanla kaplandı. (Reuters)
TT

Sosyal medya, Sudan'daki çatışmayı vahşileştiriyor

Hartum semaları, yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle dumanla kaplandı. (Reuters)
Hartum semaları, yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle dumanla kaplandı. (Reuters)

Emine Hayri
Geriye sağduyulu medya platformları ile geleneksel haber kaynaklarının daimi bir kapı ve sabit bir zümre tahsis etmesi kalıyor.
Bu zümre özel olarak, uluslararası ilişkileri yıkmaya adanmış, bölgesel bölücülüğü hedef edinmiş, ne zaman bir kriz patlak verse ya da ufukta bir savaş hayaleti belirse fitili ateşleyip hızlı bir şekilde alevlendirmek ve patladığından emin olup parçalarını örümcek ağının sınırlarının ötesinde olabildiğince geniş alana yaymak üzere hızlı müdahalede uzmanlaşmış sosyal medya baltasına karşı faaliyet yürütecek. 

Çatışmanın bulanık suları
Sudan'daki hadiseler istisnai değil. "Arap Baharı" ufkunda beliren her bir iç savaşın ayrılmaz bir parçası haline gelen klasik "vatandaş bloglarının etkisi, yoldan geçenlerin videoları, yurttaş gazetecilerin sahada olup bitenler hakkındaki ifadeleri" uzakta kaldı.
Artık sosyal medya platformları, daha doğrusu bu tür uygulamalarda ve yangını körüklemek hedefiyle birkaç sene önce başlatılan diğer televizyon platformlarında faaliyet yürüten kişiler, birlikler ve milisler daha ilk anlardan çalışmaya başlayarak kanlı olayları patlatmak üzere hedef istikametinde ilerliyor.
Bu kez gerçekleşmesi için çalışılan hedefse Mısır ile Sudan arasında bir ayrılık meydana getirmek için ayrılık tohumları ekmek, fitne yaymak ve çatışmanın bulanık sularında avlanmaktı.
Söz konusu iki ülke tarihin, coğrafyanın, toplumsal ilişkilerin ve demografik yapının uzun aşamaları boyunca "iki kardeş" olarak kayıtlara geçmiştir.
Bu iki kardeş, hayatın doğasına uygun olarak görüş birliğine vardığı gibi görüş ayrılığına da düşmüştür. Siyaset gereği yakınlaştığı gibi uzaklaştığı da olmuştur.
Zaman zaman da adımlarını sükûnet ve ahenkle atmışlardır. Bir tarafta uluslararası müdahaleler, öbür tarafta bölgesel hadsizlikler nedeniyle sapmalar yaşansa da çok geçmeden rayına oturup asıl uyumuna geri döner. 
Sosyal medya bu çağa, kamuoyunu yönlendirme yetenekleri sayesinde ülkeler arasındaki ilişkilerin ve bileşenlerin bir parçası olması umularak dahil oldu.
Ancak sosyal medya platformlarının "şer" odağı, her bir musibette ortaya çıkıyor ve krizden faydalanıp felaketten nemalanarak ayrılık dumanını üflüyor. 

Ağın gölgeleri
Sudan'daki olayların felaketi, sahada yaşananlarla sınırlı kalmayıp gölgelerini örümcek ağının üzerine kadar uzatıyor.
Fitneyi tutuşturan amatörler, profesyoneller ve paralı askerler, bu gölgelerden faydalanıyor.  
Videolar, Facebook gönderileri, tweetler ve diğer sosyal medya platformlarındaki görüntüler, adeta doğru anı ve uygun koşulları gözleyen organize operasyonlar gibi bu ağda yayımlanıyor. 
Aniden patlak veren çatışmanın ardından Sudan'da alıkonan Mısırlı askerlerin yer aldığı ve bir virüs gibi yayılan videolar, Mısır ile Sudan arasında arzu edilmeyen gerilimi artırma çabalarının tek bileşeni değil.
Ancak belirli bir zamanda ortaya çıkmaları, çeşitli çevrimiçi platformlardaki trollerin çalışma biçimidir. Her zamanlamanın bir hedefi var ve her bir hedefte de bir fitne ateşlemek için şiddetli bir arzu. 

Askerler üzerinden gerilim
Mısırlı askerler "videosu" üzerine kurgulanan fitne; sokaklardaki cesetleri, hizmet dışı kalan hastaneleri ve yiyecek eksikliğine dair sivil endişeyi gözler önüne seren korkunç sahnelerin eşliğinde ve Sudan ufkunda güçlü bir şekilde beliren iç savaş hayaletinin temsil ettiği asıl olayın satır aralarında bir gerilime sebep oldu.
Tüm ihtimallere açık belirsiz bir yarın da cabası. Tüm bunlar sosyal medyanın, siyasi krizlerin alevlenmesi ve örümcek fitnelerinin körüklenmesindeki etkisine yeniden ışık tuttu. 
İnsanları rahatsız etme mesleği ya da hobisi ve nefret, kin ve ayrılık yayma gibi misyonlar, tekrar baş gösterdi.
Meslek veya hobi becerileri, fitne dolu ve saldırgan içeriğin bir "trol", "aktivist" ve hatta nefret yayma gönüllüsünün buluşuymuş gibi sunulmasını beraberinde getiriyor.
Mısırlı askerler krizi, özellikle Sudan'daki durumun şiddetlenmesine ve askerlerin videosunun ardından Mısır'daki öfke duygularının kabarmasına bakılırsa misyon için elverişli bir zemin sağladı. 

Hızlı tutuşan içerik
"Sosyal Medyadaki Siyasi Trollerin Rolünün Değerlendirilmesi" başlıklı bir akademik çalışma (2019) internet trollerini, görevleri çevrimiçi bir toplulukta kavga çıkarmak ve diğer kullanıcıları rahatsız ederek endişe uyandırmak olan kullanıcılar şeklinde tanımlıyor.
Amaç ise hızlı tutuşan içerik yayınlamak suretiyle fitne tohumları ekmektir. Son yıllarda siyasi kamuoyunu manipüle etmede uzmanlaşmış "örgütlü trol çiftliklerinin" rolü belirginleşti. 
Sosyal medya platformlarının hâkim olduğu bir zamanda siyasi kamuoyuna yönelik manipülasyon, yerel kamuoyunun etkilenmesi sınırlarında kalmayarak sınırlar ötesi kamuoyunun etkilenmesine kadar uzanıyor. Dünya, ağın birleştirdiği küçük bir köy değil mi zaten?!.
İnsanlığın, sosyal medya platformlarını mutlak iyilik, sınırsız fayda ve övgüye değer demokratikleşme olarak gördüğü kısa bir balayından sonra diğer yüz, kötülüğüyle her zaman kendini gösteriyor.
Bununla birlikte kriz, musibet ve felaket zamanlarında onun bu vücut gösterisi yoğunlaşıp tehlikesini artırıyor.
Ateşli duygulara oynayıp tırmanan korkuları kullanmak fitne, nefret ve ayrılık düzeyinde çifte meyve veriyor. 
Söz konusu araştırmaya göre sosyal medya, içeriği demokratikleştirmeyi ve sıradan kullanıcıya içerik üretimine katılma imkânı sağlamayı vadediyor.
Ancak bu vaade duygu yüklü olmak ve kullanıcıların duygularını gıdıklayabilmek için özel olarak yanlış bilgi ve özel görüşleri yayma şeklinde pek çok şeytani girişim ve çaba da eşlik ediyor.
Hedef kitle özellikle de bir krizin ya da deprem ve sel gibi büyük doğal afetler veya savaş ve çatışma gibi insani afetlerin pençesine düşmüş kullanıcılardır. 
Sudan'da birkaç gün önce patlak veren çatışmaya da birçok ağ patlaması ve ertelenmiş, doğmadan öldürülmüş ya da dondurulmuş ve bu olaylarla canlanma ümidi tazelenmiş olan hedefleri gerçekleştirmeye çalışan farklı taraflardan birçok girişim eşlik etti. 

Tekrar sıçramak için bir fırsat
İhvan-ı Müslimin'e (Müslüman Kardeşler) bağlı örümcek platformlar ve diğer medya kurumları, Sudan'daki kanlı olaylarda yeniden sıçramak ve bazılarının tarifiyle "siyasi İslam zehri saçmak" ve "Cemaatin hükümetinden kurtulmanın cezası olarak Mısır rejimi ve halkını baltalamak" için yeni bir fırsat ele geçirdi.
Sudan'daki Mısırlı askerlerin videosunun yayılmaya başlamasından sadece birkaç saniye sonra bu platformlar ve kurumlar faaliyete geçti.
Çoğu da aniden ve hiçbir uyarıda bulunmadan Mısır milliyetçiliği ve "ordunun şerefi" kisvesine büründü.
Bunlar, Cemaatin "manifestosu" önünde reddedilen ve her zaman önemsiz kalan iki kisvedir.
Zira bu Cemaatin önceliği, kendi programının uygulanması ve mürşidi ile üyelerine imkân tanınmasıdır. 
Cemaate bağlı platformlar ve kişisel hesaplar aracılığıyla ortaya çıkan tweetler, bloglar, görüntüler ve videoların büyük bir kısmının yem (trol) olduğu düşünülüyor.
Bu hesaplar, dehşete düşürücü Mısırlı askerler krizinin bulanık sularında avlanmayı kendine görev bildi.
İçeriğin müdahale edilmeden aynen tekrar edilmesi de bu içeriğin kaynaklarının, kendi bakış açılarını ortaya koyan gerçek kişiler ya da vazifelerini yerine getiren belirli kişiler olduğu gerçeğine ışık tutuyor. 

Nefretin yayılması
Bazıları nefreti ve fitneyi yayma işini kendi bağlamında anlamaya başladı. Siber cehaletin ortadan kaldırılması ve genel olarak internet ve özel olarak sosyal medya platformlarının içeriğinin doğruyu veya yanlışı kabul eden, yönlendirmeye tâbi ya da kişisel tutumlara ve çıkarlara boyun eğen bir şey olduğu konusundaki farkındalığın yaygınlaştırılması henüz emekleme aşamasında.
Nitekim sıradan kullanıcıların büyük bir oranı, kişisel hesaplar ya da bireye ait gibi görünen hesaplar ağında okuyup izlediklerinin esiri oluyor.

Peki ya medya platformları ağı? 
Son 25 yıl boyunca tartışma ve ayrılıklara yol açan birçok medya platformuna "Arap Baharı" olaylarının patlak vermesinin ardından bir grup daha katıldı.
Bu platformlardaki "basın mensuplarının" hesapları, musibetlerde aktif olan, felaketlerde büyüyen ve krizlerde ilerleme gösteren bir örümcek manzumesi teşkil etmeye başladı.
Sudan'daki kriz istisna olmayıp, bu manzumenin mahiyetini gösteren büyük bir örnektir. 

Fikirlere benzeyen başlıklar
"Mısır'ın güney sınırlarında neler olduğunu izleyin!", "Etiyopya'da bir darbe, Sudan'da bir iç savaş ve müdahil olan Mısır ordusu", "Mısırlı askerlerin aileleri hakkında detaylar" ve bunlar gibi her saat oluşturulup yüklenen binlerce dikkat çekici başlığa sahip bu videolar oldukça şaşırtıcı.
Elbette bunları izleyen, takip eden, doğrulayan ve belki şüpheyle karşılayan, paylaşıp yorum yapan ve yayılma tabanının genişlemesine katkı sağlayan insanlar da var. 
Çoğu, cep telefonu teknolojileriyle üretilen bu videolar kendilerini Sudan'da olup bitenleri yeteri kadar açıklayan malzemeler olarak sunuyor.
Fitne zehri ve bölücülük takozu içine genellikle ustaca ve kurnazlıkla sokuluyor. Bunun neticesinde "bu halkın şu halka kötü davranması", "şunun bundan nefret etmesi", "onların kibri", "şunların üstünlüğü", "komşunun komşusundan farklı kimliği", iki tarafın uyuşmazlığı, unutulmuş sınır çekişmeleri, o tarafın şu bölgesel güçlerle bu taraf aleyhine ilişki kurması gibi söylemler ve sıradan alıcıya sirayet eden imalar; bir bilgi ya da sağduyulu bir analiz kılığında kamufle olmuş bir anlatı gibi görünüyor. 

Sudan'da neler oluyor?
"Sudan'da neler oluyor?" Bu sadece, her yerdeki geleneksel medya platformlarının Sudan'da olup bitenleri Sudan'da faaliyet gösteren platform ve devletin bulunduğu noktaya göre açıklamak üzere hazırladığı haberler bütününün başlığı değil.
Aynı zamanda sıradan vatandaşların, Sudan'daki çatışmayı analiz ettiği binlerce videonun da adı.
Bu analizlerin bir kısmı, bilgi ve tecrübe iddiası bir yana görüş bulanıklığı ve belirsizliği bakımından "Allah'ın hakkında ayet indirmediği şey" başlığı altına toplanıyor.
Diğer bir kısmı da ister rezilce bir cehalete ister aşırı bir temenniye dayalı olsun uydurma ve yalan olarak tanımlanabilir.
Üçüncü bir kısım ise orada haber olarak aktarılan ve burada analiz olarak yayınlanan şeylerin geri dönüştürülüp karıştırılması ameliyesinin bir ürünüdür; orijinal bir malzeme gibi görünür, asılları ise dürüsttür. 
Yukarıdakilerin tümü, bilgi ya da yarı bilgi kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturur.
Başka bir deyişle ister Sudan'ın kendi içinde bir tıkanıklık oluşturmak ister Sudan ile diğer ülkeler, özellikle de Mısır arasında ara bozuculuk yapmak amacıyla kullanılan temel araçlardan biridir. 
Kamuoyunu etkilemeyi hedefleyen siyasi sosyal medya savaşları, halihazırda sistematik bir hal aldı.
Ancak tıkanıklık oluşturup bunu büyütme konusundaki zehirli etkileri ve yeteneklerine rağmen bunlar hâlâ oyuncuların, savaşı üretenlerin kurallarına tâbi olduğu sistematik savaşlardır.
Cihazlarının tuşlarına basan ve sadece kendilerini temsil eden sosyal medya kullanıcıları ise Allah rızası için veya bir görüş kimlik, öfke, endişe ve umut ifade etmek ya da sadece fikir beyan etme, yani doğuştan sahip olduğu bir hakkı kullanma zevkini tatmak adına tweet atıyor, blog yazıyor ve tuşlara basıyor.
Ancak bazı kişilerin yanlış zamanlama, tehlikeyi değerlendirmede hassasiyet eksikliği, kamu yararını tam anlayamama ve devletlerin akıbeti, halkların ilişkileri ve tüm bölgenin kaderi pahasına da olsa görüş bildirme hâkimiyeti konusunda sıkıntı yaşadığı görülüyor. 

"Sorumsuz" kullanım
Mevcut Sudan krizinde bazıları tarafından "sorumsuz" sosyal medya kullanımı, sosyal medya platformlarına dair yeni bir bölümü gündemimize taşıyor.
Sosyal medya artık sadece "bahar" gösterilerinin ve devrimlerinin motoru değil.
Ayrıca ilan edilmemiş, kamuoyunu bir tarafı diğeri aleyhine desteklemeye yönlendirmek için gizli bir motor rolüyle yetinmedi.
Herkes için ifade özgürlüğü aracı ve bir bilgi sağlayıcı olduğu şeklinde ilan edilen yüce amacına da ihanet etti.
Bir barış veya savaş aracı olma yeteneğine de keza. Kendini daha ziyade devletler arasındaki ilişkileri yıkmak için bir balta ve ulusal lavlar ile sınır ötesi gerilim sellerini şiddetlendirecek bir unsur olarak takdim ediyor.
Mevcut gerçek bahis ise felaketzede halkların sağduyusuna ve komşu ülkeler için zamanlama ve koşulların iyi seçimine kalıyor.
Kimileri, "platform diplomasisinin" olayları alevlendirmek yerine yatıştırmada bir rol oynaması için çağrıda bulunuyor.
Özellikle de Sudan ve tarihin bir araya getirip coğrafyanın birleştirdiği komşu ülkelerin ölçüsüz bir yazı, yersiz bir tweet ya da Allah'ın hakkında ayet indirmediği bir video tufanıyla ayrışmaları hiç akıl kârı değil. 

Independent Arabia



Gazze'de onlarca açlık çeken insan İsrail savaş makinesinin kurbanı

İsrail'in çarşamba günü El-Bureyc mülteci kampındaki bir okulu bombalaması sırasında olay yerinden kaçan bir kızın video görüntüsü (Reuters)
İsrail'in çarşamba günü El-Bureyc mülteci kampındaki bir okulu bombalaması sırasında olay yerinden kaçan bir kızın video görüntüsü (Reuters)
TT

Gazze'de onlarca açlık çeken insan İsrail savaş makinesinin kurbanı

İsrail'in çarşamba günü El-Bureyc mülteci kampındaki bir okulu bombalaması sırasında olay yerinden kaçan bir kızın video görüntüsü (Reuters)
İsrail'in çarşamba günü El-Bureyc mülteci kampındaki bir okulu bombalaması sırasında olay yerinden kaçan bir kızın video görüntüsü (Reuters)

İsrail güçleri, ABD yardımlarının dağıtıldığı noktalara akın eden Filistinlileri ve yardım kamyonlarının giriş yollarını hedef almaya devam etti. Bu saldırılar, özellikle mart ayında ateşkesin bozulmasından sonra, mayıs ayı sonundan beri yüzlerce kişinin ölümüne yol açtı.

Dün, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus şehrinin güneyindeki Al-Tina Caddesi'nde Amerikan yardımlarının dağıtıldığı noktada toplanan 32 Filistinli öldürüldü. Yeni katliamda 100'den fazla kişi yaralandı. Bazıları ağır, diğerleri ise orta ve hafif yaralı. Dün Gazze'nin çeşitli bölgelerinde ölenlerin sayısı 70'e yükseldi.

Bölgeden Şarku’l Avsat’a konuşan bir görgü tanığı, İsrail tanklarının ateş açtığını, ardından küçük bir “quadcopter” insansız hava aracının yardım almak için gelen binlerce sivile doğrudan ateş açtığını söyledi.

Resim  Filistinliler, Gazze'deki Nuseyrat mülteci kampındaki bir yardım dağıtım merkezine düzenlenen İsrail hava saldırısının kurbanlarını taşıyor (AFP)

Tanık, yaklaşık 300 metre mesafeden rekor hızla gelen başka bir İsrail tankının, gençlerin bulunduğu bölgeye yaklaştığını, bazılarının etrafını çevreledikten sonra geri çekildiğini, insansız hava araçlarının (İHA) garip sesler çıkardığını ve sakinlerden bölgeyi terk etmelerini ve bir daha geri dönmemelerini istediğini anlattı.

Cuma günü, Gazze'nin güney ve orta kesimlerinde yardım bekleyen 14 Filistinli, yardım dağıtım noktalarında veya yaklaşık bir haftadır fiilen giriş yapamayan yardım kamyonlarının giriş yollarında her gün meydana gelen olaylarda hayatını kaybetti. Bazı durumlarda, İsrail güçlerinin işlediği katliamlarda çok sayıda kişi öldürüldü.

891 kişi öldü

İsrail, önceki olaylarda yardım dağıtım noktalarında meydana gelen olaylarla ilgili soruşturma başlattığını iddia ederken, Hamas ise İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sınır kapılarını kapatarak, yardım ve mal girişini engellediğini ve açlık çeken sivilleri kasten hedef aldığını belirtiyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre dünkü olaydan önce, ABD kuruluşuna ait yardım dağıtım noktalarının açıldığı geçen mayıs sonundan bu yana 891 Filistinli öldürüldü, 5 bin 754'ten fazla kişi yaralandı.

CDF
Gazze Şeridi'ndeki gıda kıtlığı nedeniyle ciddi yetersiz beslenme sorunu yaşayan Filistinli bir çocuk (EPA) 

Sağlık kaynaklara göre, kurbanların çoğu, tüm Gazze halkını etkisi altına alan gerçek bir kıtlık nedeniyle sağlık sorunları yaşayan ailelerine yardım ulaştırmak için yardım dağıtım merkezlerine gelen gençler ve genç erkekler.

Gazze Sağlık Bakanlığı, insani yardım arayanlara yönelik katliamların binlerce kişinin hayatını tehdit ettiğini belirterek, bölgenin, temel gıda maddelerinde ciddi kıtlık ve yaygın yetersiz beslenmeyle karşı karşıya olduğunu ve bu felaketin sonuçlarını tedavi edecek tıbbi imkanların tamamen yetersiz olduğunu açıkladı.

Bakanlık, sağlık ekiplerinin açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle ölüm oranlarında belirgin bir artış gözlemlediğini belirtti ve uluslararası toplumun sessizliğinin devam etmesi halinde, benzeri görülmemiş bir sağlık ve insani felaketin yaşanacağı uyarısında bulundu. Bakanlık uluslararası toplumu, Birleşmiş Milletler kurumları ve insan hakları örgütlerini bu katliamları durdurmak ve gıda, ilaç ve yakıtın güvenli ve düzenli bir şekilde ulaştırılması için insani koridorlar açmak üzere acil ve etkili adımlar atmaya çağırdı.

Sağlık Bakanlığı istatistikleri

Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre geçtiğimiz aylarda Gazze Şeridi'nde yetersiz beslenme ve kıtlık nedeniyle 70'ten fazla çocuk hayatını kaybetti. Son üç ayda insani krizlerin ikiye katlanmasıyla birlikte bu sayının belirgin bir artış gösterdiği belirtildi.

Son üç gün içinde, iki buçuk yaşından küçük 4 çocuk yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetti. Sonuncusu dün sabah, Gazze şehrinde yaşayan Cavid el-Enkar adlı çocuktu.

SCDFGRT
Gazzeliler, Han Yunus'taki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta yiyecek bulma zorluğunun yanı sıra su bulmakta da zorlanıyor (AP)

Saha'da İsrail, Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarını, evlerini ve çeşitli hedefleri bombalamaya devam ediyor. Dün yaklaşık 36 kişi öldü. Ölenler arasında, Hamas hükümetine bağlı Nusayrat Polis Merkezi müdürü Ömer Akl'ın ailesi de var. Akl'ın eşi ve tüm çocukları da öldü.

İsrail'in saldırılarında ölenlerin sayısı 7 Ekim 2023'ten bu yana 58 bin 765 kişiye, yaralıların sayısı ise 140 bin 485 kişiye yükseldi. İsrail'in geçen ocak ayında yürürlüğe giren ateşkesin ardından savaşı yeniden başlatması sonucu 18 Mart'tan bu yana ölenlerin sayısı 7 bin 938 kişi oldu.

90 hedef saldırıldı

İsrail ordusu dün öğleden sonra, hava kuvvetlerinin son 24 saat içinde Gazze Şeridi'nde 90 hedefi vurduğunu ve Gazze şehrinde kara operasyonlarını genişlettiğini açıkladı.

İsrail güçleri, özellikle Gazze ve Han Yunus şehirlerinin yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye el-Beled bölgesinde bombalama ve kara operasyonlarını genişletiyor. Bu bölgede ilk kez bu kadar kapsamlı bir kara operasyonu gerçekleştiriyorlar. Daha önce, şehrin bitişiğindeki Cibaliye mülteci kampında en az üç kez operasyon düzenlemişlerdi.

FGTHYU
Filistinliler Nuseyrat mülteci kampındaki bir dağıtım noktasında yiyecek bulmakta zorlanıyor (AFP)

İsrail, mevcut operasyonların amacının “Hamas”a askeri baskı uygulamak olduğunu söylerken, Gazze'deki siviller bu saldırıların bedelini ödüyor. Bu operasyonlar sonucunda hayatını kaybeden çocukların ve kadınların görüntüleri ortaya çıkarken, “Hamas” İsrail'i halkına karşı kasıtlı katliamlar yapmakla suçluyor.

İsrailli subaylar, Yedioth Ahronoth gazetesine, özellikle Doha'da devam eden müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda, operasyonlarını genişletmek için siyasi kadrodan onay beklediklerini söyledi. Gazze Şehri'nin orta ve batı kesimlerinde, çoğunluğu şehrin doğu kesiminden ve Gazze Şeridi'nin kuzey kesiminden yerlerinden edilmiş yaklaşık 800 bin Filistinlinin yaşadığı bölgelerde operasyon planları olduğunu belirttiler.

Subaylar ayrıca, İsrail'in henüz kısmen girdiği Gazze'nin merkezindeki Nuseyrat ve Deyr el-Belah bölgelerindeki kamplara düzenleme planları olduğunu da ifade etti.