Vikinglerin Amerika'yı Kolomb'dan önce keşfettiğini gösteren yeni kanıtlar bulundu

Tarihi ahşabın mikroskobik analizi, Vikinglerin Kanada'ya gittiğini ortaya koydu

Yeni kanıtlar ışığında birçok arkeolog, İzlandalı kaşif ve Kızıl Erik'in üç oğlundan ikincisi Leif Erikson'un Kuzey Amerika'yı ziyaret eden ilk kişi olduğuna inanıyor (Wikimedia Commons)
Yeni kanıtlar ışığında birçok arkeolog, İzlandalı kaşif ve Kızıl Erik'in üç oğlundan ikincisi Leif Erikson'un Kuzey Amerika'yı ziyaret eden ilk kişi olduğuna inanıyor (Wikimedia Commons)
TT

Vikinglerin Amerika'yı Kolomb'dan önce keşfettiğini gösteren yeni kanıtlar bulundu

Yeni kanıtlar ışığında birçok arkeolog, İzlandalı kaşif ve Kızıl Erik'in üç oğlundan ikincisi Leif Erikson'un Kuzey Amerika'yı ziyaret eden ilk kişi olduğuna inanıyor (Wikimedia Commons)
Yeni kanıtlar ışığında birçok arkeolog, İzlandalı kaşif ve Kızıl Erik'in üç oğlundan ikincisi Leif Erikson'un Kuzey Amerika'yı ziyaret eden ilk kişi olduğuna inanıyor (Wikimedia Commons)

İzlanda Üniversitesi'nden arkeologlar, Vikingdenizcilerinin Amerika kıtasına Kristof Kolomb'dan çok önce ulaştığı tezini destekleyen yeni kanıtlar buldu.
Vikinglerin gemilerine odaklanan arkeologlar, İskandinav halkının kullandığı ahşabın mikroskobik analizini gerçekleştirdi.
Hakemli bilimsel dergi Antiquity'de yayımlanan makalede, Vikinglerin 700 yıl önce Kuzey Amerika'dan gelen keresteyi kullandığı belirtildi.
Bu da Viking denizcilerinin, Kolomb'un MS 1492'de "Yeni Dünya'yı keşfetmesinden" çok önce Kuzey Amerika'nın doğu kıyılarıyla temas kurduklarını gösteriyor.
Arkeolog Lísabet Guðmundsdóttir liderliğindeki araştırma ekibi, Vikinglerin Batı Grönland'da MS 1000 ve 1400 yılları arasında yaşadığı 5 İskandinav bölgesinde bulunan ahşap örneklerinin hücresel yapılarını inceledi.
Guðmundsdóttir, kerestenin bir kısmının Kanada'daki Rocky Dağları'nın doğusunda yetişen Banks Çamı (Jack pine) gibi ağaçlardan alındığını kaydetti.
Makalede, "Bulgular, İskandinav Grönlandlıların, en azından 14. yüzyıla kadar Davis Boğazı'ndan Kuzey Amerika'nın doğu kıyısına geçmek için gereken araçlara, bilgiye ve uygun gemilere sahip olduğu gerçeğini vurguluyor" ifadeleri yer aldı:
“Yani, Grönland'daki İskandinav yerleşimi döneminin tamamı boyunca Grönland'dan Kuzey Amerika'ya yolculuklar yapılıyordu ve İskandinavlar, düşünüldüğünden çok daha uzun süredir Kuzey Amerika'dan kaynaklar elde ediyordu.”
Uzmanlara göre, kutup iklimi ve seyrek arazisi nedeniyle Grönland, Ortaçağ'da gelişen bir kültürün ihtiyaç duyacağı kaynaklar açısından zengin bir bölge değildi.
Bu da Grönlandlıların ihtiyaçlarını başka topraklardan karşılaması gerektiği anlamına geliyordu.
Örneğin Konungsskuggsjá adlı 13. yüzyıldan kalma bir Norveç metninde bu düşünceyi doğrulayan ifadeler var:
“Araziyi iyileştirmek için gereken her şey, hem demir hem de ev yapımında kullanılan tüm kereste, dışarıdan satın alınmalı.”
Tarihsel kayıtlar, Ortaçağ'da Grönland'daki İskandinav toplumunun (MS 985-1450) Amerika'dan kereste ithal ettiğini uzun süredir düşündürüyordu.
Ancak bu iddiayı destekleyen bilimsel kanıtlar yeni yeni elde ediliyor. Guðmundsdóttir ve meslektaşlarının bulguları da bu önemli kanıtlardan biri.
Uluslararası bir araştırma ekibinin 2021'de yürüttüğü bir başka bilimsel çalışma da aynı sonuca işaret etmişti.
Söz konusu çalışmada Kanada'nın Newfoundland kentinde tarihi bir alanda yer alan, Vikinglerin kestiği odunlar incelenmiş ve bunlar MS 1021'e tarihlendirilmişti.
Bu da Vikinglerin Kolomb'dan yaklaşık 500 yıl önce Amerika'ya ulaşmış olduğu anlamına geliyordu.
 
Independent Türkçe, IFL Science, Antiquity



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy