Sudan’ın bir kez daha bölünmemesi için

Mevcut seçenekler, krize dışarıdan müdahale etme yahut etmeme arasında olmaktan ziyade Sudanlılar arasında yeniden diyalog başlatmakla bir fikir birliğine nasıl varılacağına ilişkindir.

Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan’daki Sudan askerleri (AFP)
Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan’daki Sudan askerleri (AFP)
TT

Sudan’ın bir kez daha bölünmemesi için

Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan’daki Sudan askerleri (AFP)
Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan’daki Sudan askerleri (AFP)

Nebil Fehmi
Herkes Sudan’daki gerilimleri ve çatışmaları, iktidar, nüfuz ve çıkar rekabetini takip ediyor. Maalesef Sudanlı kardeşler birbirinin kanını dökerken Sudan’ın potansiyeli, Sudanlı tarafların iktidarın sivillere devredilmesini öngören ‘Çerçeve Anlaşma’ üzerinde uzlaşı sağlamaya çalıştığı bir dönemde boşa harcanıyor. Bunlar tehlikeli sonuçlara yol açan, vatandaşlar arasındaki uçurumu ve bölünmeleri derinleştiren durumlardır ve ülkenin 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasından bu yana uzun süredir güvenliğin olmadığı bu aziz vatanda istikrarsızlığa yol açtı. Sudan, 2011 yılında bölündü. Sudanlılar, ülkelerinin zengin kaynaklara ve özellikle tarım alanında büyük yatırım fırsatlarına sahip olmasına rağmen yolsuzluğa, zulme ve adaletsizliğe uğradı.
Sudan’daki gelişmeleri takip edenlerin ve bunlarla ilgilenenlerin çok olmasıyla birlikte meselenin sahibi de karar verecek olan da Sudanlılardır. Başkaları müdahil olmadan yalnızca onlar, çıkarlarını koruyacak, özlemlerini karşılayacak ve herkesin razı olduğu rasyonel bir siyasi sistem getirecek şekilde geleceklerini siyasi, güvenlik, sosyal ve ekonomik olarak belirleme hakkına sahipler.
İlk ve son önemli adım olarak Sudanlılar, ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) öncülüğünde çatışan taraflar diyalog masasına dönmedikçe netleşmeye başlamayacak ve çözülmeyecek olan kararları vermek zorundalar. Bu, ülkeyi uçurumun eşiğine getiren ve 15 yıldan kısa bir süre içinde yeniden parçalayan acil bir meseledir.
Sudanlı tarafları ateşkes ilan etmeye ve ülkedeki sivillerin ve yabancıların güvenliğinin ve sivil yönetime geçiş aşamasının tamamlanması bağlamında başta HDK’nın orduya entegrasyonu başta olmak üzere çeşitli askeri düzenlemeler konusunda anlaşmazlığa düşen taraflar arasında bir diyalogun başlatılabileceği koşulların sağlanması için bu ateşkese uymaya çağırıyorum. Egemenlik Konseyi’nin iktidarı hızla sivil bir hükümete devretmesine ilişkin öne çıkan diğer birtakım sorunlar da söz konusu. Bunlar, gelecekte Sudan'ın yönetimiyle ilgili asker ve sivil taraflar arasındaki müzakerelerin tamamlanması ve Sudan'a insan haklarını koruyan sivil bir hükümetin kurulmasıyla halkın yönetime katılma isteklerine yanıt veren rasyonel bir yönetim getirmek amacıyla üzerinde anlaşmaya varılmış bir planın uygulanması için çözülmesi gereken önemli sorunlardır.
Karar verme hakkının Sudanlılara ait olduğu gerçeğine bağlı kalmakla birlikte, Birleşmiş Milletler (BM) ve Afrika Birliği (AfB) temsilcilerinin ortak çabalarına ve önerilerine dayanan Çerçeve Anlaşma çerçevesinde Sudanlıların uzlaşıya doğru ilerlemelerinin de göz ardı edilmemeli. Dış güçler olaylara dahil ve bu yeni bir şey değil. Öyle ki bu, çözülmemiş noktalar hakkında çekinceleri olanlar da dahil olmak üzere çeşitli taraflarca kabul edildi.
İnsani kayıpları ve sıkıntıları azaltmakla ilgilenenlerin yanı sıra binlerce sivilin ve diğer bazı grupların akın akın gitmeye başladığı Mısır, Etiyopya ve Çad gibi komşu ülkeler de dahil olmak üzere ekonomik kaygılar, Nil Nehri’ne olan bağlantısı, Kızıldeniz’in güvenliği ve hatta İsrail gibi bölgesel siyasi nedenlerle Sudan'ın durumuyla ilgilenen ve yakından takip eden birçok uluslararası tarafın olduğu da herkes tarafından biliniyor. Bu yüzden bölgesel ve uluslararası bazı taraflar, hiç vakit kaybetmeden Sudanlı taraflara ateşkes çağrısında bulundu. Birçok ülke, Sudan’daki vatandaşlarını tahliye etmek için harekete geçti. Sudan'daki durumun önümüzdeki mayıs ayında Suudi Arabistan'da yapılacak Arap Birliği (AL) Zirvesi’ndeki toplantıların başlıca gündem maddelerinden biri olmasını bekliyorum.
Dolayısıyla, Sudan'ın durumuyla ilgili dış güçlerin çıkarları için mantıksal nedenlerin olmasından ötürü halihazırda hem içeriden hem de dışarıdan siyasi katkılar söz konusu ve mevcut seçenekler, krize dışarıdan müdahale etme yahut etmeme arasında olmaktan ziyade Sudanlılar arasında yeniden diyalog başlatmakla bir fikir birliğine nasıl varılacağına ilişkindir. Bu da ülkenin kaderini belirleyen kararların alınmasında Sudanlılara ait olan haklara müdahale etmeden ve bunlara halel getirmeden oynanması gereken önemli bir roldür.
Sudan’ın hassas konumunun yanı sıra Arap ve Afrika ülkeleriyle olan bağları göz önüne alındığında, komşuları Nil Nehri ve ortak çıkarları gereği Sudan’ın Mısır’ın en büyük kaygısı haline geldiğini söylemek abartılı olmaz. Bu nedenle Sudan'da güvenliğin, istikrarın ve sürdürülebilirliğin sağlanması çözüm için gerekli unsurlar olarak değerlendiriliyor. Çünkü bu unsurlar, Mısır'ın ulusal güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu, 2013 ve 2014 yıllarında o dönem Sudan’da siyasal İslamcı bir yönetimin olmasına rağmen, Mısır Dışişleri Bakanı olarak ilk seyahatimin Hartum'a olması konusunda ısrar etmemin en büyük nedeniydi. Müslüman Kardeşlerin (İhvan-ı Müslimin) Mısır’da iktidardan ayrılmalarından sonra kurulan ilk hükümette görev yapıyordum. Bunun yanında farklı siyasi yönelimlerimize rağmen Mısır Dışişleri Bakanı'nın ilk yurt dışı ziyaretini Sudan’a yapmasının verdiği siyasi mesajın öneminin yanı sıra Sudanlıların kimliklerini yansıtan şekilde çok olumlu bir karşılamayla ağırlanmış olmam da şaşırtıcı değildi. İki ülke arasında bu denklemin devam etmesi gerekiyor. Çünkü iki ülke arasındaki tarihi köklere sahip ilişkiler son derece önemli ve uzlaşı yahut uzlaşmazlık durumlarında, hükümetlerin ve ideolojilerin ötesine geçiyor.
Bu gerçekleri ve gözlemleri, başta Mısır olmak üzere uluslararası ve bölgesel toplumun Sudan'da olup bitenleri en üst düzeyde koordineli ve aktif bir siyasi ve diplomatik perspektifle ele almasının önemini teyit etmek için sıralıyorum. Bunu yapmamın bir diğer nedeni de tarafları çatışmayı durdurmaya ve ulusal diyalog masasına dönmeye zorlamaya, ardından da Sudanlı tarafları siyasi geçiş sürecin üzerinde anlaşmaya varma ve bu süreci başlatma yolunda ortaya çıkan engelleri aşmalarına yardımcı olacak tamamlayıcı rol oynamaya yönelik bir çabadır.
Ayrıca bunları, Sudan'da çıkarı ve nüfuzu olan, kardeş ya da düşman herkese bir mesaj olarak da dile getiriyorum. Mısır, Sudan'ın egemenliğine ve seçimlerine saygı duyuyor. Taraflar, bunun Mısır için bir ulusal güvenlik meselesi olduğu hesaba katmalılar. Böylece Sudanlılara güvenlik, istikrar ve sürdürülebilirlik sağlayan bir siyasi fikir birliğine varmalarında aktif olarak yardım edebilirler. Tarafları, Mısırlı yetkililerle koordinasyon kurmaya ve istişareye davet ediyorum.
Bu konudaki uluslararası çabalara gelince; Sudanlı taraflar arasında imzalanan çerçeve anlaşmanın BM ve AfB temsilcilerinin önerilerine ve ortak çabalarına dayandığını tekrarlıyorum. Dolayısıyla halihazırda uluslararası taraflar müdahil olduğundan ve bu durum yeni olmadığından, ulusal kararın devamlılığı Sudanlıların elinde. Bu çabaların, ilerleyen süreçte ilgili bölgesel kuruluşların rolünün yoğunlaştırılarak desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu kuruluşlar, çerçeve anlaşmayı onaylayacak, geliştirecek ve gerekirse başka bir anlaşma formüle edecek olan AfB ve Arap Ligi’dir  (AL). Bununla birlikte insanların tahliyesi için güvenlik koridorları oluşturulmalı, çatışmalar sırasında sivillere yardım edilmeli, güvenlikleri sağlanmalı ve taraflar bir kez daha siyasi bir uzlaşıya geri dönmeye zorlanmalı. Sorun sadece askeri bir anlaşmazlık değil, Sudan halkının iyi yönetimden yararlanması, özgürlüklerinin ve insan haklarının sağlanması da gerekiyor. Ayrıca uluslararası toplum, üzerinde anlaşmaya varılanların uygulanmasını takip edecek ve düzenlenebilecek, seçimleri denetleyecek ve insani yardım ve yeniden inşayı koordine edecek güvenli sivil gözlemciler temin etmeli. Son olarak, yabancı taraflarla attıkları adımların Sudan'ın çıkarlarıyla ve mevcut ulusal siyasi çözüme ulaşma çabalarıyla uyumlu olduğundan emin olmak için istişarelerde bulunulmalı. Bu bağlamda AL ve AfB’nin mevcut ve gelecekteki başkanı tarafından ortaklaşa denetlenecek ilgili uzmanlardan oluşan ortak bir bölgesel komite oluşturulmasını öneriyorum.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independet Arabia’dan çevrildi.



Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekâtını savunuyor

Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
TT

Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekâtını savunuyor

Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekatını savunma amaçlı bir eylem olarak nitelendirerek, binden fazla noktaya yayılan saldırının şiddetine dikkat çekti. Hamas'a rehineleri insan kalkanı olarak kullanmaya kalkışmaması konusunda sert bir uyarıda bulunan Trump, bu taktiği sürdürmesi halinde korkunç sonuçlarla karşılaşacağı tehdidinde bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu yaparlarsa, başları büyük belaya girecek.”

İngiltere ziyareti öncesi gazetecilere konuşan Trump, İsrail güçlerinin müdahale etmek istediklerini duyduğunu ve Hamas'ın 20 rehinemizi ve cesetlerini alıp cepheye koymayı planladığını söyledi.

ABD başkanının Gazze hakkındaki açıklamaları, Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlara yönelik eleştirilerle doluydu. İsrail'i Gazze'de soykırım yapmakla suçlayan bir BM raporuna atıfta bulunarak, “Bunu oyladılar... Ne olacağını göreceğiz. Oylamaya sunulacak” diyerek raporu reddetti. Trump, ABD'nin alacağı somut önlemler hakkında ayrıntılı bilgi vermedi, ancak kimsenin bu durumdan memnun olmadığını vurguladı.

Trump'ın açıklaması, İsrail'in Gazze'ye büyük bir kara harekatı başlattığı bir dönemde geldi. Trump, Beyaz Saray'da İngiltere'ye yapacağı  resmi ziyaret öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada bu sözleri sarf etti.

Bir İsrail askeri yetkilisi Salı günü, ordunun Gazze Şehri'ni kontrol altına almak için başlattığı saldırıda “ana” operasyona başladığını belirterek, kara kuvvetlerinin şehrin derinliklerine doğru ilerlediğini ilerlediğini kaydetti.

Ordunun Hamas'ı yenmek için gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu da ekleyen yetkili, hareketin militanlarının sayısının “2 bin ila 3 bin  arasında” olduğunu tahmin ettiğini belirtti.

İsrail, Gazze'de askeri operasyona hazırlık olarak geçen ay Gazze Şehri sakinlerini tahliye etmeye çağırdı, ancak çoğu kişi Gazze'nin güneyindeki aşırı kalabalık ve yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle tahliye edemediklerini söyledi.

Pazartesi günü erken saatlerde, tahmini 300 bin  Gazze sakini Gazze Şehrinden güneye kaçmış, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kalmıştı.


İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

TT

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu Gazze'de genişletilmiş operasyonun başladığını duyurdu ve şehir sakinlerini güneye gitmeye çağırdı.

Bir İsrail askeri yetkilisi bugün, ordunun Gazze şehrini kontrol altına almak için başlattığı operasyonda ‘ana’ harekâta başladığını belirterek, kara kuvvetlerinin şehrin derinliklerine ve merkezine doğru ilerlediğini kaydetti.

Ordunun Hamas'ı yenmek için gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu ifade eden yetkili, Hamas mensuplarının sayısının ‘2 bin ila 3 bin arasında’ olduğunun tahmin edildiğini belirtti.

Yetkili, “Ordu, Gazze şehrinde hızlı ama güvenli bir şekilde operasyonlar yürütmeyi planlıyor ve rehinelerin ve sivillerin güvenliğini öncelikli tutuyor... İsrail, nüfusun yaklaşık yüzde 40'ının şimdiden Gazze Şeridi'nin güneyine göç ettiği şehirdeki güçlerini kademeli olarak artıracak ve insani yardım çabalarını genişletecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee bu sabah X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, kuzey Gazze'yi hedef alan ve en az 20 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan şiddetli hava saldırılarının ardından İsrail operasyonunun genişletileceğini duyurdu.

İsrail, Gazze'de askeri operasyon hazırlıkları kapsamında geçtiğimiz ay Gazze şehri sakinlerine tahliye çağrısı yapmıştı. Ancak birçok kişi Gazze'nin güneyindeki aşırı kalabalık ve yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle şehirden ayrılamadıklarını söyledi.

Adraee’nin X platformundaki paylaşımında şu ifadeler yer aldı: “Gazze sakinleri… İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze şehrindeki Hamas altyapısını yok etmeye başladı. Gazze şehri tehlikeli bir savaş bölgesi ve bu bölgede kalmak sizi tehlikeye atıyor. Er-Reşid Caddesi üzerinden Gazze Vadisi'nin güneyindeki bölgelere araçla veya yürüyerek mümkün olan en kısa sürede gidin. Güvenliğinizi ve sevdiklerinizin güvenliğini sağlamak için, şehri terk eden bölge sakinlerinin yüzde 40'ından fazlasına katılın.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün Gazze şehrinde ‘yoğun bir operasyonun’ başladığını duyurdu. Şehri kontrol altına almak için kara harekâtı başlattığını açıklayan İsrail ordusu, şehir sakinlerine ve Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sakinlere ‘mümkün olduğunca çabuk’ güneye gitmeleri konusunda uyarıda bulundu.

İsrailli bir askeri yetkili kara operasyonunun ana aşamasının başladığını bildirirken, İsrail medyası ordudan aldığı bilgiye dayanarak 162. ve 98. tümenlerin Gazze şehrinin batı kesiminde operasyon yürüttüğünü bildirdi.

İki İsrailli yetkili daha önce CNN'e yaptıkları açıklamada, ordunun Gazze şehrine kara harekâtı başlattığını doğrulamıştı. CNN, yetkililerden birinin Gazze şehrindeki kara operasyonunun başlangıçta ‘kademeli’ olacağını söylediğini aktardı.

‘Gazze yanıyor’

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Filistin topraklarına yönelik yoğun hava saldırılarının ardından bugün yaptığı açıklamada, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi.

Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

AFP'ye konuşan görgü tanıklarına göre, Gazze şehri bu sabah erken saatlerde İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kaldı. Bu olay, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Yahudi devletine ABD'nin ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmek için İsrail'i ziyaret etmesinden bir gün sonra meydana geldi.

The Jerusalem Post'a göre, Gazze şehrine yönelik hava saldırılarının haftalarca sürmesi ve çok katlı yüksek binaların yıkılmasıyla birlikte, İsrail ordusu daha geniş çaplı bir kara harekâtı için dönüm noktasına ulaşmış görünüyor.

Dün erken saatlerde tahmini 300 bin Gazze sakini Gazze şehrinden güneye kaçmak zorunda kaldı, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kaldı.

İsrail ordusu, Refah'ta olduğu gibi, İsrail kara kuvvetleri şehre ilerlemeye başladığında Gazze'deki sivillerin çoğunun kaçacağını umuyordu.


Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
TT

Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump'ın Gazze savaşının rehinelerin geri dönüşü ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesiyle ‘bitmesini’ istediğini doğruladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi. Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

Hamas’ın çok az zamanı var

Bu atmosferde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmek için ‘çok az zamanı’ olduğunu söyledi. Rubio, İsrail'den Katar'a giderken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “İsrailliler orada (Gazze) operasyonlara başladı. Bu nedenle, bir anlaşmaya varmak için çok kısa bir süre kaldığını düşünüyoruz. Artık aylarımız yok, belki birkaç günümüz veya birkaç haftamız var. İlk seçeneğimiz, Hamas'ın ‘Silahlarımızı teslim edeceğiz ve artık tehdit oluşturmayacağız’ dediği bir müzakere yoluyla bu krizin sona ermesi. Hamas gibi vahşi bir grupla uğraşırken bu her zaman mümkün olmayabilir, ancak bunun gerçekleşmesini umuyoruz.”

Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelen Rubio, Gazze şehrine yönelik yeni İsrail saldırısına ve Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine desteğini ifade etti.

Ağır bombardıman

Gazze şehri, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail'e yaptığı ziyaretin ardından bu sabah erken saatlerde İsrail'in ağır bombardımanına maruz kaldı. Rubio, ziyaretinde ABD'nin İsrail'e ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmişti.

Şehrin sakinlerinden Ahmed Gazal, AFP'ye yaptığı açıklamada, “Gazze şehrine yönelik yoğun ve sürekli bombardıman var ve tehlike artıyor” dedi. Gazal, çok sayıda binanın yıkıldığını ve enkaz altında insanlar olduğunu doğruladı.

Eş-Şeva Meydanı yakınlarında yaşayan 25 yaşındaki genç, “Bu sabah erken saatlerde yeri sarsan korkunç bir patlama duyduk. İsrail ordusu, birçok ailenin evlerinin bulunduğu bir binayı hedef aldı. Yıkılan evlerin çoğunda insanlar yaşıyordu. Çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı” ifadelerini kullandı.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal ise Gazze şehrine yönelik yoğun bombardımanın devam ettiğini; ölü ve yaralı sayısının arttığını bildirdi. Bugün şafak vakti İsrail uçaklarının eş-Şeva Meydanı yakınlarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alması sonucu enkaz altında ölü, yaralı ve kayıplar olduğunu ifade eden Basal, saldırıyı ‘büyük bir katliam’ olarak nitelendirdi.

İsrail ordusu bu haberler hakkında henüz yorum yapmadı.

Kara harekâtı

Axios internet sitesi, İsrailli yetkililerin, İsrail ordusunun Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmek için dün kara harekâtı başlattığını söylediğini aktardı.

İsrailli yetkililer, Rubio'nun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Gazze'deki kara harekâtını desteklediğini, ancak bunun hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini istediğini bildirdiğini söyledi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Rubio kara operasyonunu durdurmadı” dedi.

sdfgty
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail ziyaretinin ardından Gazze şehrine yönelik bombardıman yoğunlaştı. (AP)

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre, bir ABD'li yetkili ise Gazze'deki savaşın Trump'ın değil Netanyahu'nun savaşı olduğunu ve bundan sonra olacaklardan Netanyahu'nun sorumlu olacağını belirtti.

İsrail operasyonu, Rubio'nun Netanyahu ve hükümetinin üst düzey üyeleriyle görüşmesinden saatler sonra başladı.

İsrail Hava Kuvvetleri dün gece Gazze şehrine büyük çaplı hava saldırıları düzenledi ve ardından İsrail tankları şehre girdi.

20 dakikada 37 saldırı

Filistin devlet televizyonu dün gece, Gazze şehrinin çeşitli bölgelerine sadece 20 dakika içinde 37 İsrail saldırısı düzenlendiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Filistin devlet televizyonundan aktardığına göre, İsrail bombardımanı bu sabah da devam etti; savaş uçaklarının desteğiyle topçu bombardımanı Gazze şehrinin kuzeybatısında yoğunlaştı.

frgtyu
Gazze şehrindeki Burc el-Gafri'yi hedef alan İsrail hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (AFP)

İsrail Kanal 12 televizyonu, İsrail Hava Kuvvetleri'nin dün akşam Gazze şehrine, özellikle de şehrin kuzeybatı kesimine saldırılar düzenlediğini bildirdi.

Kanalın verdiği bilgiye göre, 300 binden fazla Gazze sakini şehri terk etti. Kanal, bir güvenlik kaynağının “Şimdiye kadar bölgeden ayrılan Gazzelilerin sayısı, Gazze şehri içinde operasyonun başlamasına olanak tanıyor” dediğini aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları dün akşam, şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 62'ye yükseldiğini, bunların çoğunun Gazze şehrinde olduğunu duyurdu.

İsrail ordusu, şehirdeki en yüksek kulelerden biri olan ve 20 kattan oluşan, yüzlerce ailenin yanı sıra medya kuruluşları, medya yapım şirketleri ve ticari kurumların da bulunduğu Burc el-Gafri de dahil olmak üzere bir dizi yüksek katlı binayı yıkan çok sayıda saldırı düzenledi.

Trump Hamas'ı uyardı

Diğer yandan ABD Başkanı, Hamas'ı İsrailli rehineleri ‘canlı kalkan’ olarak kullanmaması konusunda uyardı. Trump dün Truth Social platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle dedi: “Hamas'ın rehineleri İsrail'in kara saldırısına karşı canlı kalkan olarak kullanmak için bölgeden uzaklaştırdığına dair bir haber okudum. Umarım Hamas liderleri böyle bir şey yaparlarsa neyle karşı karşıya kalacaklarını anlarlar. Bu, daha önce çok az kişinin tanık olduğu bir insani zulüm. Bunun olmasına izin vermeyin, yoksa her şey biter. Tüm rehineleri hemen serbest bırakın!”

ı8
İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan Burc el-Gafri'nin enkazı yakınında toplanan Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı dün, Amerika'nın İsrail'in Gazze'deki hedeflerine ulaşması için sarsılmaz desteğini sürdüreceğini taahhüt ederek, Hamas'ın ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.

Rubio, Başbakan Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Gazze halkı daha iyi bir geleceği hak ediyor, ancak Hamas ortadan kaldırılmadan bu gelecek başlayamaz. Bunu başarmak için sarsılmaz desteğimize ve taahhüdümüze güvenebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, Rubio'nun ziyaretini ABD'nin İsrail'e desteğini teyit eden ‘açık bir mesaj’ olarak nitelendirerek, Beyaz Saray'da ‘İsrail'in şimdiye kadar sahip olduğu en büyük dost’ olarak tanımladığı Başkan Trump'ı övdü.

Rubio daha önce, Filistin devletinin kurulma olasılığını engellemek için hükümetinin Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme planlarının yanı sıra, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına alma planlarını Netanyahu ile görüşme niyetini bildirmişti. Rubio ayrıca, Trump'ın, 7 Ekim 2023'te kaçırılan rehinelerin geri dönmesi ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesi ile Gazze savaşının ‘bitmesini’ istediğini vurguladı.

İspanya, İsrail’den füze rampaları satın alma sözleşmesini iptal etti

AFP'nin ulaştığı resmî belgelere göre İspanya hükümeti, geçtiğimiz hafta İsrail ile silah ticaretini yasaklayacağını onayladıktan sonra, İsrail’den füze rampaları satın almak için imzalanan yaklaşık 700 milyon euro değerindeki sözleşmeyi iptal etti.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından yayınlanan Askeri Denge raporuna göre, İspanyol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma verilen sözleşme, İsrailli Elbit Systems grubuna ait PULS sisteminden geliştirilen 12 adet Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi satın alınmasını öngörüyordu.

Yerel basın ve İsrail gazetesi Haaretz'in iptal haberini yayınlamasının ardından, 9 Eylül tarihli bir belgeyle İspanya'nın resmi kamu ihaleleri platformunda resmi olarak duyuruldu.

Bundan bir gün önce Başbakan Pedro Sanchez, İsrail ile silah sözleşmelerinin fiili olarak yasaklanmasının ‘yasal olarak güçlendirilmesi’ de dahil olmak üzere, ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırımı sona erdirmek’ amacıyla yeni önlemler açıkladı.

Aynı platformda yayınlanan belgelere göre, bir İsrail şirketinin lisansı altında İspanya'da üretilecek 168 adet tanksavar füze rampasının satın alınmasına ilişkin başka bir sözleşme de resmi olarak iptal edildi. Bu son sözleşmenin değeri 287,5 milyon euro idi. Medya kuruluşları, sözleşmenin geçtiğimiz haziran ayında iptal edildiğini bildirmişti.

La Vanguardia gazetesi, İspanyol hükümetinin silahlı kuvvetlerinde bulunan İsrail silah ve teknolojisini elden çıkarmak için bir plan geliştirdiğini ve bu planı şu anda uyguladığını yazdı. İspanya Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.